Kıbrıs’ın kuzeyinde birçok insan hak ve ihlali gerçekleşmektedir. Gerçekleşen bu ihlallerin büyük bölümü fiili durumdan ötürü ortaya çıkarken, bazıları da hükümetin keyfi uygulamaları nedeniyle ortaya çıkmaktadır.
Yakın zamanda Dayanışma’nın bilgisine getirilen bir konu yine bu konuda Hükümetin keyfi uygulamalarının yarattığı insanlık ayıbını gözler önüne sermektedir.
Aldığımız bilgi ve araştırılarımız sonucunda Dipkarpaz’da bulunan Rum Okulunda öğretmen olarak çalışan Alexantra Koylia Koykoytsika isimli Kıbrıslı Rum’un kuzeye geçişine izin verilmediği ortaya çıkmıştır. Kuzey’e geçmesi engellenen Kıbrıslı Rum ile ilgili olarak geçiş sebebinin engellenmesinin arkasında adı geçen şahsın Güney’deki aşırı sağ parti ELAM üyesi olduğu iddia edilmiştir. Ancak yaptığımız araştırma sonrasında ELAM ile ilgili bir bağının olmadığı ortaya çıkmıştır.
Ardından ikinci bir iddia daha ortaya konulmuş, burada da ilgili öğretmenin Dipkarpaz’da yaşayan öğrencileri provoke ettiğine yönelik bir iddia ortaya atılmıştır. Ancak Dipkarpaz Belediye başkanı tarafından imzalanan ve kopyası elimizde bulunan belgede bu iddianın da asılsız olduğu ortaya konulmuştur. Dipkarpaz Belediye Başkanı Suphi Coşkun tarafından imzalanan belgede açık bir biçimde bir sakınca bulunmadığı ortaya konulmuştur.
İsmi geçen kişinin Dipkarpaz’da yaşayan Erado Zaharias isimli annesi de yaşamaktadır. Suphi Coşkun tarafından imzalanan belgede, bu kişinin yaşlı ve bakıma muhtaç olduğu ortaya konulmaktadır. Ancak Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan keyfi uygulama nedeniyle, yardıma muhtaç kişinin ihtiyaçlarını karşılayacak aile bireyleri ile teması da sınırlandırılmasına neden olmakta, Rum okulunda okuyan öğrencilerin eğitime erişim hakları sınırlanmaktadır. Tüm bunların yanında bir kişinin keyfi nedenlerden dolayı hareket özgürlüğü de sınırlanmaktadır.
Tüm bu hak ihlalleri ışığında Dayanışma olarak Kıbrıs’ın neresinde olursa olsun temel insan hak ve özgürlüklerine tamamıyle saygı duyulması gerektiğine inanıyoruz. Asılsız iddialarla ve gerçeğe dayanmayan sebeplerle birilerinin izole edilmesinin büyük bir insanlık ayıbı olduğuna inanıyoruz.
Dayanışma olarak Dışişleri Bakanlığınca uygulanan bu ayrımcı politikanın bir an önce sonlandırılması gerektiğini yeniden hatırlatırız. Mevcut uygulamanın bir an önce sonlanmasını talep eder bölgenin seçilmiş temsilcisi olan Belediye Başkanı Suphi Coşkun’un ortaya koyduğu bilgilerin ciddiyetle ele alınarak meseleye dönük etkin bir çözüm bulunması gerektiğini vurgularız. Aynı zamanda bu konunun takipçisi olduğunu belirtirken, Dayanışma içinde yer almayan ancak insan hak ve özgürlükleri ile ilgili çalışma yapan tüm aktivist ve örgütlerin de bu konuya duyarlılık göstermesine yönelik çağrımızı yenileriz.
Editör: TE Bilisim