“Yardım Heyeti, Sayın Serdar Denktaş’ı ancak bir nedenle rahatsız edebilir, o da; alıştığı düzeni engelletici noktaya gelen bir Yardım Heyeti olduğu için. Bunun ne anlama gittiğini anlayan anlar, daha fazlasını söyleyecek değilim”



Olası bir CTP-UBP koalisyon hükümetine destek veren Ertuğruloğlu, CTP-UBP koalisyonun, popülizmden uzak, gerektiğinde oy kaybetmeyi göze alarak acı reçeteleri de kabul edebilmesi gerektiğini vurguladı

UBP Milletvekili Tahsin Ertuğruloğlu, DP Genel Başkanı Serdar Denktaş’ın, Yardım Heyeti’ni suçlayarak uhdesindeki bakanlıklardan istifa etmesini hiç samimi bulmadığını ifade ederek, Serdar Denktaş’ın, alıştığı düzenin önünde engel olduğu ve “kaynaklarını” kestiği için ancak Yardım Heyeti’ne tepki gösterebileceğini söyledi.

HALKIN SESİ’ne açıklama yapan Tahsin Ertuğruloğlu, Serdar Denktaş için “içi boş bir çuval” nitelemesi yaparak, içi boş bir çuvalın dik duramayacağını belirtti. Ertuğruoğlu, “Yardım Heyeti’ni eleştirerek Anavatan’a dik duruştan bahsetmeye çalışması da acizliğini ve samimiyetsizliği ile siyasi sahtekarlığını sergilemekten başka bir şey değildir” dedi.

Serdar Denktaş’ın bakanlık görevinden istifa ederken yaptığı açıklamaları hiç samimi bulmadığını, halkı aptal yerine koyma olarak gördüğünü kaydeden Ertuğruloğlu, “Aslında trajikomik bir durum. Bu hükümetin gelişi ne kadar komik olmuşsa gidişi de en az onun kadar komik oldu. Bu ülkeye hiç bir şey katmayan, tam tersine, ülke halkıyla alay edercesine bir koalisyon dönemi yaşandı” diye konuştu.

Olası bir Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP)-Ulusal Birlik Partisi (UBP) koalisyon hükümetine, gerektiğinde acı reçeteleri de onaylayacak bir hükümet olacaksa destek vereceğini vurgulayan Ertuğruloğlu, CTP-UBP koalisyonun anayasayı da değiştirecek meclis çoğunluğuna erişeceğini, sırf hükümet olmak için hükümete gelmemek gerektiğini kaydetti.


“HER SİYASİ KARMAŞANIN ARKASINDA”

Serdar Denktaş’ın, “siyasete girdiği 1990 yılından bu yana, iç siyasette her karmaşanın arkasındaki isim olduğunun inkar edilemeyecek bir gerçek olduğunu”, DP’nin yaklaşık 15 yıldır iktidarda bulunduğunu, 1994-1996 arasında iktidarın büyük ortağı, ondan sonra da hep küçük ortağı olduğunu anlatan Ertuğruloğlu, “Serdar Bey’in ülkeye en ufak katkıları olmadı, bana göre tam tersine, halkın siyasetten soğumasına, halkın siyasetçiye olan güveninin azalmasına olabildiğince katkı koyan bir kişi olarak siyaset dünyamızda yer aldı, almaya devam ediyor” ifadesini kullandı.

Serdar Denktaş’ın kendi kendine bir senaryo yazdığını kaydeden Tahsin Ertuğruloğlu, şöyle devam etti:



“ULUSAL GÜÇLERİ SIFIRLA ÇARPTI”



“Sütten çıkmış ak kaşık, ‘almam gereken mesajları halktan aldım, ey halk bizden umudunuzu kesmeyin, biz sizin mesajınızı aldık, diğer partilere bakmayın, esas olan şimdi biziz. Ben bu bakanlıklardan da vazgeçtim, çünkü hükümeti bu kadar eleştirdikten sonra burada oturursam kendi itibarımdan kaybederim’ dedi ama ‘arkadaşlarım görevlerine devam etsin’ de dedi. Yani, ‘onlar zaten itibarsız insanlardı, itibarsızlaşmaya devam etsinler’ demek istedi.

Ulusal Güçler denen olayı sıfırla çarptı. Kendisinin son genel seçimlerde barajı geçip geçmeme tehlikesi yaşayan noktada olmasına rağmen, Ulusal Güçler denen olguyla 12 milletvekili çıkarmasını sağlayan Ulusal Güçler’i bir anda sıfırla çarptı, ‘partinin adından da çıkardım, zaten parti içinde öyle bir yapı da yoktu’ dedi.”



“BUNU NASIL HAZMEDECEKLER”



Ulusal Güçler olarak DP’ye gidip, oy veren, sandıktan çıkıp milletvekili ve bakan olanların bunu nasıl hazmedeceğinin muamma olduğunu, Serdar Denktaş’ın; halkın verdiği bütün mesajları aldığını, yeni vizyon ile yola devam edeceğini söylediğini aktaran Ertuğruloğlu, “Buna insan güler mi, ağlar mı. Bu halk hala daha bu kadar mı aptal yerine konuyor. Bana göre, Serdar Denktaş, halkın verdiği mesajların hiç birini almadı. Almış olsa Perşembe günü yaptığını yapmazdı, başka kararlar alması gerekirdi. Demek ki halkın verdiği hiç bir mesajı algılayamadı” dedi.



“BİR İNSAN BU KADAR PİŞKİN OLABİLİR”



Serdar Denktaş’ın Yardım Heyeti’ni eleştirmesinin ise “ayrı bir komedi olduğunu” vurgulayan Tahsin Ertuğruloğlu, sert eleştirilerini şöyle sürdürdü:

“Kıs süre önce Koordinasyon Ofisi açılması için Ankara’da imza koyan Bakan kendisi değilmiydi. Yıllardır bu ülkede yatırımlar yapılmasına, bu ülkeye katkı konmasına aracı olan, yardım eden Yardım Heyeti değimliydi. Yardım Heyeti, Sayın Serdar Denktaş’ı ancak bir nedenle rahatsız edebilir, o da; alıştığı düzeni engelletici noktaya gelen bir Yardım Heyeti olduğu için. Bunun ne anlama gittiğini anlayan anlar, daha fazlasını söyleyecek değilim. Bir insan bu kadar pişkin olabilir, kendisini çok akıllı, başka herkesi de aptal yerine koyma pişkinliğini sergileyebilir. Olacak şey değil, trajedinin ta kendisi. Cumhurbaşkanı Akıncı ile gündeme gelen Anavatan Türkiye’ye karşı sözde dik duruş havasını sezinleyen Serdar Denktaş, aklınca bundan faydalanma adına böyle bir eleştiriyi gündeme getirdi. Şimdi, içi boş bir çuvalı siz dik tutabilir misiniz? Çuvalın içi boşsa o çuval dik duramaz. Sayın Serdar Denktaş da aynen odur, boş bir çuval. Dik duruşu simgeleyen bir isim olamaz.



DİK DURACAK EN SON İSİM BİLE OLAMAZ



Sayın Serdar Denktaş, bu ülkede dik duruşu simgeleyen en son isim bile olamaz. Annan Planı gibi bu ülkenin tarihinde bir dönüm noktası olan referandumda ‘havet’çi olan ve partisini, ‘serbest bıraktım, isteyen evet isteyen hayır desin’ diyen Serdar Denktaş’ın dik duruştan bahsedecek hali yoktur. Şimdi de aklınca Yardım Heyeti’ni eleştirerek Anavatana dik duruştan bahsetmeye çalışması da acizliğini ve samimiyetsizliği ile siyasi sahtekarlığını sergilemekten başka bir şey değildir.”



“UBP KENDİNE ÇEKİDÜZEN VERMELİ”



Olası bir CTP-UBP koalisyon hükümetine, cesur kararlar alacak bir hükümet olması durumunda destek olacağını vurgulayan Tahsin Ertuğruloğlu, öncelikle UBP’nin kendine çekidüzen vermesi gerektiğini söyledi.

UBP’nin iç bünyesinde yapması gereken çok işler olduğunu, bunu yıllar önce de gündeme getirdiğini, bu yolda ciddi kavgalara girdiğini ve bu nedenle partiden de atıldığını anlatan Ertuğruloğlu, şöyle konuştu:

“UBP’nin kendi evini düzeltme, eksikliklerini giderme, yanlışlarını düzeltme ve bu partinin, kişilerin insafına terk edilmemiş, gerçekten demokratik anlayışın hakim olduğu ve kişilerin kişisel veya zümresel çıkarına göre hareket eden bir parti değil, ciddi anlamda kurumsallaşan, değişimi parti bünyesinde kurumsallaştıran, gençliğe cazip hale gelmiş ama bu gençlerin de UBP’nin ne olduğunu bilen gençler olarak, niye UBP’li olduklarını öğrenerek oralarda görev yapacağı ve ileride çok daha önemli makamlarda nöbet devralacakları gençler olarak yetişmelerini sağlayacak bir parti olmamız lazım. Şuanda öyle bir noktada değiliz. Yıllar öncesinden o noktada olmamız gerekirdi ama olamadı.”

Parti Genel Başkanlığı’na aday olup olmayacağıyla ilgili bir soru üzerine Ertuğruloğlu, genel başkanlık konusunun şuan partinin gündeminde olmaması gereken bir konu olduğunu, önlerinde, 6 Haziran’da yapılacak tüzük Kurultayı bulunduğunu, tüzük kurultayının son derece önemli olduğunu söyledi.



“CTP-UBP HÜKÜMETİ ACI REÇETEYİ DE KABUL EDEBİLMELİ”



CTP ile UBP’nin koalisyonun gündeme gelmesinin, CTP’ye bağlı bir konu olduğunu belirten Ertuğruloğlu, erken genel seçimlerin ardından CTP-UBP hükümetinin yine gündeme geldiğini, ancak CTP’nin UBP’ye karşı hakarete varan bir tutumla hareket ettiğini anımsattı.

Ciddi bir girişim gündeme gelirse oturup değerlendireceklerini kaydeden Ertuğruğlu, CTP-UBP koalisyonunun gerektiğinde, oy kaybetmeyi göze alarak acı reçeteleri de kabul edebilmesi gerektiğini vurguladı.



“PARTİLER BİRBİRLERİNE DÜŞMANCA BAKMAMALI”



Tahsin Ertuğruoğlu, parti tabanlarının ve partilerin birbirlerine düşmanca bakmasının bir anlamı olmadığını dile getirerek, olası CTP-UBP koalisyonunla ilgili düşüncelerini şöyle paylaştı:

“Bu ülkeye olması gereken hizmetleri götürme adına, geçirilmesi gereken yasaların geçirilmesi adına, hatta anayasa değişikliğini bile ciddi bir şekilde gündeme getirecek böyle bir koalisyon olasılığına bizim kapıyı kapatmamız doğru bir hareket tarzı olmaz. Böyle bir girişim gündeme gelirse biz bunu oturur ciddi ciddi değerlendiririz. Ama ciddi anlamda bir iş yapacaksak bu koalisyonun bir anlamı olur, çünkü ülkenin iki büyük partisi en geniş tabanlı hükümeti, acı reçete de olsa, her doğru kararı alabilecek bir meclis aritmetiği, bunu göze alarak girmek lazım. Artık şunu herkesin kabul etmesi lazım, parti tabanlarının da; bir kere partilerin birbirlerine düşmanca bakmalarının bir anlamı yok. Kimse kimsenin düşmanı değil. Eleştirebilirsiniz, ayrı konu, ama düşmanca değil. İkincisi, siyasetin popülizme teslim olduğu bir çizgide devam etmesi mümkün değil, popülist olmaya çalışarak bu ülkeye ancak zarar veriyoruz. Doğruların yapılması lazım, profesyonelce yapılması lazım, bunun bedelini de ödemeye hazır olmamız lazım. Oy kaybetme korkusu olmadan karar alabilmeliyiz. Bu ülkenin, halkın ihtiyaçlarına, bugün öyle görülmeyebilir ama yarın, öbür gün hizmet edecek olan bir kararı bedeli ne ise onu ödemeye hazır olarak kararlar üretilmesi lazım. Bu yapı bu şekilde devam edemez. Bu kararlılıkla eğer böyle bir hükümet, bu samimiyetle hayata geçer ve çalışacaksa, bu özveriyle, bu cesaretle, böyle bir hükümetin bir anlamı var. Ben de bir kişi olarak böyle bir hükümete taraf olmamıza destek olurum. Ama sırf hükümete gelelim birileri bakanlık kapsın, parti tabanlarından bize yakın insanlar şu veya bu şekilde kişisel ihtiraslarını kabul etsin, o müdür olsun, o müsteşar olsun siyaset anlayışıyla hükümet edilecekse, her hükümette böyle olmuştur, teşekkür ederiz bizim böyle bir hükümette yerimiz yok deriz.”



SINIR KAPILARINDAKİ UYGULAMA



Tahsin Ertuğruloğlu, sınır kapılarında bugün itibariyle uygulanmaya başlanacak düzenlemeye de değinerek, uygulamanın içeriğini tam olarak bilmediğini ifade ederek, “bu, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın tek taraflı olarak gündeme getirdiği bir açılım ise bunun Akıncı adımı olduğunu” söyledi.

Tek taraflı iyi niyet adımlarının ne kadar sağlıklı olduğunun her zaman tartışıldığını, ülkelerarası ilişkilerin mütekabiliyet temelinde oluştuğunu kaydeden Ertuğruoğlu, atılan adım, Güney’den Kuzey’e geçen ve geri dönecek Rum ve turistlere yönelik bir uygulama ise bunun, Rumların, “ülkemiz tektir, bir bütündür, sınır tanımayız” siyasetine hizmet edeceğini dile getirdi. Bu uygulamanın devletin varlığını hiçe sayan anlayışın bir göstergesi olduğunu savunan Ertuğruloğlu, “KKTC vatandaşı olsun veya olmasın Türkiye vatandaşlarının Güney’e geçişlerinin engellenmesine devam ediliyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Akıncı ve müzakere heyetine karşı endişelerini de dile getiren Ertuğruloğlu, “Bu süreçte başımıza ne belalar açacağı beklentisi ile süreci izleyeceğiz. Ama bu ülke de Sayın Akıncı’nın keyfine göre yönetilecek bir ülke değildir. Sesimizi yükseltmesini de biliriz. Sayın Akıncı’nın cumhurbaşkanlığı andına sadık kalması yönünde baskımızı da ortaya koyarız. Bu devletin varlığını hazmetmeyen, bu devletin kurulmasını yanlıştır, ayrılıkçılıktır, çözümün, barışın önündeki engeldir diye yorumlayan insanların bu devletin makamlarına gelmelerinin anlamı; ‘biz bu devletin makamlarına gelip, bu devletin imkanlarını kullanıp, bu devleti ortadan kaldırmak için geliyoruz. Kıbrıs Türk halkını bu devlet çatısı altında daha mutlu bir halk kitlesi haline getirmek için gelmiyoruz’ demektir. Siyasi sahtekarlığa gerek yok. Anavatan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da dediği gibi, bu müzakere sürecini Akıncı kendi aklına göre götürebilecek nokta da değildir” ifadelerini kullandı.(Züleyha Karaman)

 
Editör: TE Bilisim