TDP basın bürosundan yapılan açıklamaya göre, TDP Çevre Komitesi, Temel Sağlık Hizmetleri Dairesi tarafından Mayıs ayından sezonun kapanmasına kadar düzenli olarak yapılması ve şeffaf olarak yayınlaması gereken deniz suyu kalitesi analiz sonuçlarının açıklanmadığını ileri sürerek, “deniz suyu analizleri yapıldı mı? Yapıldıysa sonuçları neden açıklanmamaktadır? Eğer yapılmadıysa neden yapılmadı?” sorularına yanıt istedi.

Devlet Laboratuarı tarafından 2017 yılında deniz suyu kalitesiyle ilgili analiz sonuçları yayınlanmadığı da iddia edilen açıklamada, TDP Çevre Komitesi’nin konunun takipçisi olacağı belirtildi.

“DENİZLERİMİZ HIZLA KİRLENMEKTEDİR”

Açıklamada, bir ada ülkesi olan Kuzey Kıbrıs’ta; derelerle taşınan atık, deniz taşımacılığı, deniz kazaları, kıyılardaki yapılaşma, atık su altyapılarının olmaması ve turistik tesislerden atık boşaltılmasıyla denizlerin hızla kirlendiği iddia edildi.

“ASLA ATIKSU DEŞARJI YAPILMAMALI”

TDP Çevre Komitesi açıklamasında bazı bilgilere de yer verilirken özetle şunlar kaydedildi:

“Denizdeki biyolojik hayatın verimliliği ve sürekliliği, suda oksijen ve ısı miktarı ile su ısısına bağlıdır. Bu üç fiziki kısmı belirleyen en kritik kısım ise yüzeyin ilk milimetreleridir. Bu nedenledir ki, Bafra Lagünü özellikle Ağustos ayı başlarında her yıl koku yaparken,  oksijen yetersizliğinden de geçen yıl içindeki tüm balıklar ölmüştür. Bu sadece bir örnektir.

Deniz yüzeyi ne kadar berrak ve temiz ise güneş ışığı da o kadar derin bölgeye ulaşabilir. Bu konu da çok önemlidir. Bu nedenle denizde atıksuyun dağılacağını öngörerek, zaman zaman
da olsa asla atıksu deşarjı yapılmamalıdır.

Deniz suyu sıcaklığı da ekolojik denge açısından çok önemli bir unsurdur. Deniz suyu, ısısını hem güneş ışığından hem de atmosferden alır.

Atmosferle temas eden deniz yüzeyi atmosferin ısısını emer. Bu ısı alışverişinin miktarı ise deniz yüzeyinin ilk milimetrelerindeki temizliğe bağlıdır. Denizlerdeki kirlenme en yoğun deniz yüzeyinde görülür.

Yukarıda açıklanan nedenlerle denizlerde görülen aşırı kirlenme denizlerin soğuma kapasitesini zayıflatmakta, hava ve güneş ile temas etmeyen denizde ekolojik denge bozulmaktadır. Böylece denizlerin gelecekteki potansiyeli yitirilmektedir.

Bu nedenle, deniz kıyısına kurulan mobil santrallerin veya turistiktesislerin mekanik (chiller) soğutma suları denizlere verilirken, mutlaka en azından derin deniz deşarjı yapılarak difüzer borularla ancak uygunsa denize verilmelidir.”

Editör: TE Bilisim