Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, 67 yıl önce yapılmış bir plebisitin okullarda kutsanması yerine, barış kültürünün gelişmesine ihtiyaç olduğunu belirtti. Akıncı, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’yi kabulünün ardından basına açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Akıncı açıklamasında, Güney Kıbrıs Rum Meclisi’nde Enosis Plebisiti’nin Rum okullarında anılması ile ilgili alınmış olan kararın Kıbrıs Türk halkında infial yarattığını ve bunun bilindiğini söyledi. Bu olumsuz durum nedeniyle yaptığı çağrıda Rum liderin bu konuda adım atmasını ve bu yanlışın giderilerek iptal edilmesini talep ettiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Akıncı, “Kendisinin de bu konuda pozisyonunu net olarak ortaya koymasını talep etmiştim. Bunun yanı sıra BM’nin Özel Temsilcisi Elizabet Spehar’ı davet etmiş, Kıbrıs dışında olan Özel Danışman Eide ile de telefonla görüşerek kendilerine bu olayın ciddiyetini anlatmıştım. Dün de BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e de konuyu yazılı olarak aktardım” dedi. Cumhurbaşkanı Akıncı açıklamalarına şöyle devam etti:

“BU KARARA OMUZ VERMELERİ KABUL EDİLEMEZ” “Bugün Eide ile bu konuyu yüz yüze ele aldık. Bu konunun vahamiyetini telefonda kendisine anlatmıştım. Teferruatını da yüz yüze aktardım. Yarın görüşmeye gideceğim. Aynı şeyi Sayın Anastasiadis’e de aktaracağım. Çünkü vermiş olduğu cevapta bu olayın vahamiyetini tam olarak kavrayamadığını gözlemledim. Bu konuyu hafife alan bir yaklaşım içinde olduğunu bize gösterdi. Tarihsel bir olaya küçük bir atıf olarak nitelendirmesi, olayın boyutlarını tam olarak anlamak istemediğini gösteriyor. Üstelik ‘en iyi savunma saldırıdır’ mantığıyla karşı saldırı içeren ifadeler kullanmıştır maalesef. Rum liderden beklediğimiz davranış bu değildi. Kıbrıs Türk halkının bu konudaki top yekün ortaya koyduğu tepkinin çok önemli nedenleri var. Bir kere bunu gelecekte ortaklık kuracağımız federal bir çatı altında barışçı bir gelecek inşa etmeyi arzuladığımız bir toplumun liderliğinin çok iyi anlaması lazım. Bunu BM’ye de çok etraflıca anlattık. Çünkü BM’nin de bu olayı çok iyi kavraması gerekiyor. Onların da bu konuda olumlu rol üstlenmesi gerekiyor. Çünkü bizi çözüm için bir araya getiren ve çalışmalara iyi niyet misyonuyla katkı koymaya çalışan teşkilat BM teşkilatıdır. Kıbrıs Türk halkının bu konudaki haklı tepkisinin altında yatan en önemli neden konunun kültürel boyutudur. Bizim ihtiyacımız olan okullarda da barış kültürünün gelişmesidir. Toplumlarımızda gelişmesi gereken barış kültürüdür. Karşılıklı anlayış kültürüdür. Yoksa 67 yıl önce yapılmış olan bir enosis plebisitinin okullarda kutsanması değildir. Enosis olayı zaten okullarının müfredatında vardır. 1 Nisan günü de resmi tatildir. EOKA da anlatılmaktır. Anlatılmayan bir olgu değil. Ama burada yapılmak istenen başka bir şeydir. Faşist, ırkçı bir partinin meclise taşıdığı olay farklıdır. Bunun okullarda kutlanması, anılması kutsanması anlamını taşır ve müzakerelerin yürütüldüğü bir aşamada böyle bir noktaya gelinmesi ve özellikle Sayın Anastasiadis’in başkanlığını yaptığı ve kendisini destekleyen DİSİ’nin komitede onay vermesi, mecliste de bu kararın alınmasına bir yerde omuz vermesi, kabul edilebilecek bir davranış değildir. Bir de bu olayın verdiği çok açık bir mesaj var. O da şudur; bu gibi konularda Sayın Anastasiadis ve partisinin Kıbrıs müzakere sürecinden çok gelecek seçimleri düşündükleri daha bir net olarak ortaya çıkmaktadır.”

“SİYASİ EŞİTLİK KONUSUNDA ADIM BEKLİYORUZ”

Çok ciddi bir durumla karşı karşıya kalındığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Akıncı, “Rum liderliğinin, Kıbrıslı Türklerin en temel hakkı olan ve her türlü müzakerelerin temel unsurunu teşkil eden siyasi eşitlik konusunda da adım atmasını bekliyoruz” dedi. Dönüşümlü başkanlık konusunda Rum liderin toplumunu hazırlaması gerektiğini de hatırlatan Cumhurbaşkanı Akıncı şöyle devam etti:

“MECLİSLERİNE GÖTÜRÜP DÜZELTMELERİ GEREKEN YASALAR VAR”

“Bizim kuzeyde yaptığımız gayretlerin bir benzerini onların da sergilemesini ve toplumlarını federal bir ortaklığa, yani gücü Kıbrıs Türk halkıyla paylaşmaya hazır hale getirmeye çalışmalarını bekliyoruz. Yapmaları gereken budur. Bunun tam tersi gelişmeler Kıbrıs sorununun çözümüne katkı yapmaz ve bu şekilde bir gelişme de katkı yapmamıştır. Tam tersine yürüttüğümüz sürece zarar vermiştir. Düşününüz ki güven artırıcı önlemler konusunda verdiğimiz önem nedeniyle bu ülkede, dünyanın başka yerinde olmayan bir eksikliği, bir yanlışı gidermek için karar aldık. Neydi o? Cep telefonlarının her iki tarafta da çalışabilir hale gelmesi konusu. Çünkü cep telefonları güneye geçtiğinizde irtibatınızı kaybediyorsunuz. Onlar da kuzeye geçtiklerinde irtibatlarını kaybediyorlar. Bunun olabilmesi için bütün teknik çalışmalar hazırlandıktan sonra ortada bir yasal engelin olduğu söylendi. Bu yasal engel orada durdukça bu işbirliğinin gerçekleşemeyeceği söylendi. İşte bunları asıl meclislerine götürüp düzeltmeleri gerekir. Yoksa durum dururken böyle enosis olayını yeniden canlandıracak, en azından genç kuşaklara böyle bir şeyi kutlanacak, anılacak, kutsanacak bir olaymış gibi hatırlatacak bir davranış sergilenmemeliydi. Bunun kararı meclisten alınmamalıydı. Alındı. Sayın Anastasiadis’in bunu önleyecek bir tavır sergilemesi gerekirdi. Bunun karşısında durması gerekirdi”.

“BİZİM GÖSTERDİĞİMİZ NET TAVRI GÖSTERMELERİ GEREKİRDİ”

“Rum liderin bu konuda çok açık bir tavır sergilemesi gerekirdi. Maalesef bunu yapamadı” diyen Cumhurbaşkanı Akıncı, “Yarın, münhasıran bu konuyu görüşmek üzere gideceğim. Büyük ihtimalle giderim ama sadece bu konuyu konuşurum dedim. Sayın Eide’ye de söyledim. Yarın gideceğim ama bu konu dışında başka bir konu görüşülmez. Sayın Anastasiadis’in bize söyleyecekleri olacaktır herhalde, onları dinleyelim. Ama dinledikten sonra ne yapacağına bakalım ve ona göre durumu değerlendirelim. Kıbrıs’ta çözüm tüm taraflar için en iyisidir. Akıl işidir ve çözümsüzlük ortamında tüm tarafların sıkıntı yaşayabileceği bir dönem bizi bekler eğer bir çözüme ulaşamazsak. Statüko bu haliyle devam etmez. Hiç bir şey durağan değildir. Her şey değişir. Bu değişiklikler ya olumluya doğru olur, ya da olumsuza doğru evrilir. Bundan da herkes zarar görebilir. Bugün ayrıca daha önce de yaptığım gibi meclis dışındaki partilerle görüştüm. 1 Aralık’tan bu yana yaşananları onlarla da değerlendirdik. Meclis içi, dışı bütün partilerin hepsi, Rum meclisinde alınan bu kararın ne kadar yanlış olduğu noktasında mutabıktır. Yani bu konu toplumsal bir tepki yaratmıştır. Bunu Rum tarafının da iyi değerlendireceğini ummak isterim. Çünkü bu ana kadar bu değerlendirmeyi doğru dürüst yaptıklarını görmek mümkün olmadı” dedi. “RUMLARDA DA ANLAYANLAR VAR” Bir gazetecinin “Sizin Eide’den talebiniz oldu. Genel Sekreter’e de mektup yazdınız. Eide diğer tarafla da görüştü. Onların dediği nedir? Bir de BM dışında konuya yakın diğer ülkelerin bu soruna bir girişimi var mı?” sorusuna Cumhurbaşkanı Akıncı, bu sorunun ne kadar ciddi olduğunu sadece BM’nin değil, Rumların kendi içinde de anlayanların sayısının arttığını belirtti. “Verilen demeçlerden bunu daha net görmeye başladık” diyen Akıncı, Rum eski müzakere heyeti üyesi ve Rum lider Anastasiadis’in danışmanlarından Çelebis’in açıklamalarını okuduğuna dikkat çekti. Çelebis’in “Türk tarafının bu konuda tepki göstereceği belliydii bunu göremedik mi” yönünde eleştiri yaptığını hatırlatan Cumhurbaşkanı sözlerini şöyle sürdürdü: “Daha yükselen sesler de vardır. Bu seslerin, bu olumsuzluğu bastıracak düzeyde gelişmesini temenni ederim. Burada kilit rol Rum lidere düşmektedir. Elbette biz bu yanlışın düzelmesi için en başta Rum tarafı olmak üzere tüm ilgili taraflarla da konuşmaya devam edeceğiz. Sayın Eide bize yaptığı teması anlattı. Biz yarın direkt Sayın Anastasiadis’in ağzından duymak isteriz.”

“ÇÖZÜME ODAKLI HALDEN SEÇİME ODAKLI HALE DÖNÜŞTÜ”

Başka bir gazetecinin, “Her yönden girişimi yaptınız. Diplomatik kanallar hemen hemen bitmiş durumda. Yarın Sayın Anastasiadis ile bir araya geldiğinizde, bu karardan geri adım atılmayacağına ilişkin bir anlayışınız olursa, bundan sonra müzakere süreci için nasıl bir tavır sergileyeceksiniz?” yönündeki sorusuna işe şöyle yanıt vardı: “Rum tarafı bir karar vermek zorundadır. Bu adada bir çözüm doğrultusunda hep birlikte çalışmaya devam edecekmiyiz yoksa etmeyecek miyiz. Bu artık çok kritik bir soru haline geldi. Bugünden federasyonu bir kenara bırakıp bir yıl sonraki seçimlere mi endeksleneceklerdir? Yoksa bu çözüme mi yoğunlaşacaklar. Bunun kararını vermek durumundadırlar. Ben 2017’nin sıkıntılar getireceğini hep söylemiştim ve nitekim bu sıkıntılar erken başladı. Çözüme odaklı halden seçime odaklı hale dönüştü. Bu da çok somut bir şekilde kendini gösterdi. Dolayısyla ben yine söylemiştim. Müzakerelerin bundan sonraki gelişimini Rum tarafının tavırları ortaya koyacak. Çünkü biz kararlıyız, istekliyiz. Kıbrıs Türk halkının bize verdiği yetkiyi sonuna kadar kullanıp halkımıza kabul edebileceğini düşündüğümüz bir metni referanduma götürmek için ısrarla çalışmak niteyindeydik. Bunu da hala daha içimizde taşımak istiyoruz. Ama bu her şart altında olabilecek bir konu değil. Bazı gelişmelere bağlıdır. Eğer biz bu yolu tek başımıza yürüyeceksek bir yere varamayız. Bu ancak birlikte yürünecek bir yoldur. Çünkü ortaklaşa oluşturacağımız federal bir yapıdan bahsediyoruz. Bunun bu şekilde olabilmesi ancak Rum tarafının da tavırları ve davranışları ile kendini ortaya koyacaktır. Bunun netleşmesi için çok kalmadı. Bunun kendini göstermesi için bir kaç ay vardı şimdi artık bir kaç güne indi. Dolayısıyla yarın ve yarından sonraki bir kaç günü iyice görüp değerlendirmemiz gerekecek. Görüyoruz ki bizim bu tepkimiz anlaşılmadı. Açıklamalarından bunu görüyorum. Müzakereciler görüşmesini iptal ettik, gitmedik. Orada ortaya bir tepki kondu. Bunun da bir gerekçesi vardı. Neydi?Teknik düzeyde konuşulacak bir konu yoktu. Bugün politik düzeyde, ilkesel düzeyde konuşulması gereken önemli bir olay var. Bunu da gitmeden konuşamazsınız. Dolayısıyla protesto et gitme diyenler olabilir. Seslendirenler olabilir. Gidip elbette diyalog kurup anlatmak lazım ve bu haklı tepkimizin gereklerini yapmalarını talep etmek lazım. Bizim yarın yapacağımız budur. Alacağımız sonuca göre tavrımızı yeniden değerlendireceğiz.”

Editör: TE Bilisim