Yeşil Barış Hareketi (YBH), Dünya Çevre Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, “Çevre, paraya tahvil edilmek üzere ülkemizin her noktasında saldırı altında iken sanki kutlanacak bir şey varmış gibi, 5 Haziran, tebrik ve kutlama mesajlarının yayınlandığı bir gün olmaktan kurtulamadı” dedi.

YBH, 5 Haziran Çevre Günü çerçevesinde “Halk Doğa ile Bütünleşmeli” teması ile etkinlikler düzenlediğini belirterek, etkinliklerde “siyasilerin “rant kaygılarına” ancak, “halkın doğaya sahip çıkması” ile set çekilebileceği vurgusu” yapılmakta olduğunu ifade etti.

Çevrenin önemine işaret eden ve “Gelecek kuşakların çevre duyarlılığı bilinciyle yetişmesi ve çevre duyarlılığını yaşam biçimi haline getirmesi çalışmaları ana sorumluluğumuz olmalıdır” diyen YBH, açıklamasına özetle şöyle devam etti:“Pek çok noktada, ekonomik kalkınma niyetiyle doğal varlıkların ikinci plana atıldığını üzülerek görüyoruz. Oysa, yaşamımızı sürdürebilmemiz ancak ve ancak doğal varlıkların korunmasına bağlıdır. Biz insanlar doğanın sahibi değil, yalnızca bir parçasıyız. Büyüme bir hedefe doğru ve emin adımlarla olması gerekirken ülkemizdeki kaynaklar hatalı yatırımlar ve gelişmelerle israf edilmektedir. Hiçbir planlamaya dayanmayan girişimler, ülke adına gelecek perspektifi olmadan, eldeki değerli kaynakları yok sayarak, sadece bugüne dönük ve tek boyutta gelişmektedir. Buna bağlı olarak çevre adına mevcutlara her gün yeni sorunlar eklenmekte ve geriye dönüşü olamayacak biçimde her yanı sarmaktadır. Karamsarlık için bile vaktimiz yok. Hepimiz hemen şimdi doğal varlıkları korumak için harekete geçmeliyiz. ülkemizi ve gezegenimizi korumak için kolları sıvamalıyız. 

Çevre sorunlarında bir bilinmezlik yoktur. Çevre Sorunları aslında siyasal, kitlesel ve bireysel rant hesaplarından dolayı çözümlenememekte, sorunlar her geçen gün daha da büyümekte, çıkarlar her zaman en ön planda olduğu için sözde çözüm çabalarında elle tutulur hiçbir ilerleme kaydedilememektedir. Söz konusu çıkar çevrelerinin kuşatmasına alınmış durumdaki yöneticiler bu duvarı aşamadıkları için hep etkisiz kalmaktadırlar. Bilgi kirliliği altında, genellikle inandırılan ve/veya aldatılan yöneticiler çoğu zaman yaptıklarının doğru olduğunu düşünmektedirler. 

Hatalar yapmaya devam edersek ülkemiz daha da yaşanmaz hale gelecektir. Yönetim makamlarını işgal edenler, daha fazla geç olmadan, hem kendilerine, hem de insanlarımıza dürüst davranarak artık, her gün “doğaya aykırı kurallar icat etmek” yerine, duyarlı ve çağdaş yaklaşımlar ortaya koyarak doğaya, insana ve yaşama uygun hareket etmelidirler.”

Editör: TE Bilisim