Cumhurbaşkanı ve Bağımsız Cumhurbaşkanı Adayı Derviş Eroğlu, hedeflerinin 19 Nisan Cumhurbaşkanlığı Seçimi’ni, birinci turda yüzde 55 oy ile alarak güçlü bir mesaj vermek olduğunu belirtti.

Derviş Eroğlu, “Benim iki yeminim vardır. Birisi, insanlığa hizmet edeceğime dair doktorluk yeminim. İkinci büyük yeminim ise, Kıbrıs Türk halkının egemenlik hakkından asla taviz vermeyeceğim yeminidir” dedi.

Doğru yönde değişim ve gelişim için öncelikle doğru bir zeminde bulunmak ve doğru bir dünya görüşü bulunması gerektiğini kaydeden Derviş Eroğlu, “Öncelikle devletinize, egemenliğinize, özgürlüğünüze, güvenliğinize sahip çıkmanız lazım. Beni diğer adaylardan ayıran temel nokta budur” ifadelerini kullandı.

Kıbrıs Türk halkının geleceğinin belirsizlikten kurtulması talebinin, son derece haklı olduğunu kaydeden Eroğlu, müzakere görüşmelerinin süratle ve ön koşulsuz olarak kaldığı yerden başlatılması gerektiğini, Kıbrıs Türk tarafının buna hazır ve anlaşma için arzulu olduğunu söyledi.

“Çözüm, barışı korumalı ve uzun vadede kalıcı barışı çatışma zeminine dönüştürmemelidir” diyen Cumhurbaşkanı Eroğlu, “Sizin ve çocuklarınızın bu adanın ortak zenginlikleri üzerindeki haklarının gasp edilmesine izin vermeyeceğim” dedi.

EROĞLU “BÜYÜK BULUŞMA” İLE SEÇİM KAMPANYASINI BAŞLATTI

Cumhurbaşkanı ve Bağımsız Cumhurbaşkanı Adayı Derviş Eroğlu, dün Atatürk Spor Salonu’nda halka açık yapılan “Büyük Buluşma” ile seçim kampanyasına resmen başladı.

“Büyük Buluşma”da yeni dönem vizyonunu da kamuoyu ile paylaşan Derviş Eroğlu, “Bugün Kıbrıs sorunu konusunda bir yerlere gelinmişse, bazı kazanımlar varsa ve bu sorun çözülecekse ben ve ekibimin yaptıkları sayesindedir” dedi.

Eroğlu şöyle konuştu:

“5 yıllık görev sürecimde, esnek ve yapıcı, aynı zamanda da temel haklarımızı korumakta kararlı bir politika izledik. Anavatan Türkiye ile tam bir işbirliği ve uyum içinde sürdürdüğümüz birçok olumlu yaklaşım, içte ve dışta takdir görmüş olup üçüncü tarafların rapor ve açıklamalarına da yansımıştır. Eğer nihai hedefimiz olan kapsamlı bir anlaşmaya hala ulaşılamamışsa, bunun sorumluluğu bu konuda her türlü çabayı göstermiş ve göstermekte olan Kıbrıs Türk tarafında değildir.”

Derviş Eroğlu’nun seçim bürosundan yapılan açıklamaya göre, seçim kampanyasının başlangıcı olan “Büyük Buluşma”ya Derviş Eroğlu eşi Meral Eroğlu ile katıldı. Eroğlu çifti salona girişinde el ele halkı selamladı.

“Büyük Buluşma”ya UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün ile DP-UG Genel Başkanı Serdar Denktaş ve iki partinin milletvekilleri de katılarak Eroğlu’na destek verdi.

Eroğlu’nun konuşmasının ardından iki parti başkanı platformda Eroğlu’nun yanında yer alarak el ele halkı selamladılar.

Cumhurbaşkanı ve Bağımsız Cumhurbaşkanı Adayı Derviş Eroğlu’nun 2015 cumhurbaşkanlığı seçimi kampanya başlangıç konuşması şöyle:

“BİRLİKTE GÜVENLE, BİRLİKTE İLERİYE”

“Sevgili kardeşlerim...
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin, vatan topraklarımızın, güvenilir, cefakar, vefakar, dost insanları...

Hoş geldiniz..

Bir kez daha tarih yazıyoruz. Bayraklarımızla buradasınız. Eleleyiz.Gönül-gönüleyiz.Güvenli yarınlarımızın aydınlığı için bir aradayız.
Sevgili Ulusal Birlik Partili kardeşlerim; Demokrat Parti Ulusal Güçler’den gelen kardeşlerim; Hepinize teşekkür ediyorum. Herkese, sonsuz sevgi ve saygılar sunarım...

Sevgili kardeşlerim...
Bugün bizler; gelecek nesillerimizin emanetçileriyiz...Bugün bizler; Henüz doğmamış çocuklarımızın, gelecekte yaşayacakları o mutlu ve güzel günleri şekillendireceğiz...Bugün bizler; yalnızca bir seçim propagandası içindeğil davamızın geleceği için toplanmış bulunuyoruz...Ben sizleri seçmenlerim olarak değil dava arkadaşlarım olarak görüyorum...Bu yola berber çıktık, beraber yürüyoruz, beraber yürüyeceğiz....

Yüreğini; bu toplumsal duyarlılığa ve tarihsel sorumluluğa açan sizlere sonsuz sevgi ve saygılarımı sunar, hepinize, binlerce kez teşekkür ederim...Hepinize... selâm olsun...Her karış toprağına bu güzelim vatanın, selâm olsun...Selâm olsun bayrağına...Yasaksız ve barikatsız yürüdüğümüz yollarına....Özgürlüğümüze, Cumhuriyetimize, Devletimize....

Bugünlere varmamız ve yaşamamız için.... Bu vatan topraklarını kanları – canları ile bizlere armağan eden Aziz Şehitlerimize ve onlarla birlikte milli mücadele kavgamıza omuz vermiş her nefere, binlerce selâm olsun...Ben bu yolda, davamız yolunda belki ailemi ihmal ettim , kendimi ihmal ettim ama halkımı, sizi hiçbir zaman ihmal etmedim...Sizler için çalıştım...Yine öyle olacak...Birlikte yürüdük, birlikte yürüyeceğiz.Hep beraber, güvenle..... Güvenle geldik, güvenle ilerleyeceğiz...Güven tecrübe ile sağlanır, güven bilgi ile sağlanır, Güven birikimle sağlanır, Güven dünyayı anlamakla sağlanır, güven sizleri anlamakla sağlanır, güven Eroğlu ile sağlanır... Öyle değil mi kardeşlerim? Sizin bana gösterdiğiniz takdir bundan dolayı değil mi?

Sevgili kardeşlerim...
Yarışın en önemli kısmına gelmiş bulunuyoruz. Ben inanıyorum, siz de inanın. Biz kazanacağız...Halk kazanacaktır...Hakkı olan, haklı olan kazanacaktır...Ülkemiz, vatanımız, devletimiz kazanacaktır...Kader birlikteliğimiz kazanacaktır.ilkelerimiz...İnançlarımız...Ve bu yüce vatana olan büyük sevdamız kazanacaktır...Hedef bellidir...İkinci tur yine olmayacak; öyle değil mi ? ilk turdan bitireceğiz..Güçlüyüz, yarınlarımız için daha güçlü geleceğiz daha çok çalışacağız....Yine kazanacağız...Durmak yok... Hep ileriye…

“DEVLET ADAMI CİDDİYETİ..”

Kardeşlerim..
Adayım, çünkü, görüşmeci olarak yürüttüğüm Kıbrıs müzakerelerinde adil bir sonuca gidebilecek tecrübe ve bilgi birikimine sahip tek adayım. Sonuç almak politik vaatler ve siyasal maceracılıkla olmaz. Bu emanet ağırdır, Devlet Adamı ciddiyeti gerektirir.

Kardeşlerim..
Adayım, çünkü, haklı davamızı uluslararası topluma anlatabilecek yetkinliğe sahip tek adayım.

Kardeşlerim..
Adayım, çünkü, dünya ile entegrasyonumuzu ve milli güvenliğimizi ayni anda sağlayacak vizyona sahip tek adayım.

Kardeşlerim..
Adayım, çünkü, Cumhurbaşkanlığı makamının anayasal yetkilerini kullanarak toplumumuzun ilerlemesine katkı sağlayacak tek adayım.

“KIBRIS KONUSUNU ÇÖZME...”

Değerli dostlarım, Kıbrıs konusu sizlerin güvenliği ve özgürlüğüyle çok yakından ilgilidir. Kıbrıs konusunu çözme bilgi ister, birikim ister, tecrübe ister, sabır ister, vizyon ister...

Bakınız, daha genç bir doktor olarak Türkiye’den Ada’ya dönmemden bu yana Kıbrıs Türk Halkı’nın bu onurlu mücadelesinin içinde yer aldım.

1974’te barış harekatı ve sonrasında yaralı asker ve mücahitleri tedavi etmekle sürdürdüğüm meslek hayatım devam ederken sizler için, davamız için, geleceğimiz için1976 yılında siyasi hayatla tanıştım.

Barış Harekatı sırasında tedavi ettiğim yaralı mücahide kendi kanımı verdiğim zamanı bugün gibi hatırlıyorum. İşte, siz halkım için yaşamak ve yaşatmak siyasi misyonumun temeli olmuştur

Bu misyonla Halkımızın takdiriyle ülkede en uzun süreyle Başbakanlık yapmış kişi olmanın gururunu taşıyorum.

“RAUF DENKTAŞ’TAN ÇOK ŞEY ÖĞRENDİK”

Kardeşlerim... Sayın Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Raif Denktaş’la çok uzun süre birlikte, yan yana, ayni dava uğruna çalıştık.

Ondan çok şey öğrendik, onunla ülke insanına, vatanımıza hizmet etmenin gururunu, onurunu yaşadık. Rahmetli Kurucu Cumhurbaşkanımızın şu ifadeleri hala kulaklarımızdadır;

“Başarmak için cesur ve atılgan olunuz. Cesur olan kazanır, inançlı olan başarır. Biz milli ve manevi değerlerimizi koruyup geliştirirsek, değerlerimiz de bizi koruyup geliştirir...”

Bu vesile ile kurucu Cumhurbaşkanımızı, bir kez daha rahmetle, minnetle anıyoruz...

Kardeşlerim, bunları niye söylüyorum... Sizler bilmiyorsunuz diye değil....Çünkü birileri bilmiyor veya bilmemezlikten geliyor...

“70 GÜN… 7 BİN GÜN”

70 günlük görev süresinde yaptıklarını bizim neredeyse 7 bin güne varan Başbakanlık dönemi hizmetlerimizden üstünmüş gibi göstermeye,etrafındakileri inandırmaya çalışıyorlar ve maalesef seçim kampanyasında bununla öne çıkmaya çalışıyorlar.....

Devleti hala içine sindirememiş birileri ise, Devletin başına geçmeye soyunuyor ama hala daha etrafındakilere Güney Komşumuzda seçime girermişçesine vaatler sunuyorlar.....

Sevgili dostlar, biz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşunu sevinç göz yaşları ile karşıladık. Üniversitelerimizi, sanayi bölgelerimizi beraber kurduk.KKTC’nin tüm alt yapı projelerini beraber hazırladık...Hemen hemen tüm kesimlerin haklarını düzenleyen, onlara birçok kazanım sağlayan yasaları berber yaptık..Soruyorum sizlere bunlar 70 günde olur mu ?...... 7,000 günlük çalışmanın alın terini kimsenin küçümsemesine, politik malzeme yapmasına izin vermem, vermeyeceğim...

“KKTC’NİN GELİŞİMİNE KATKI…”

Kardeşlerim...
KKTC’nin gelişmesinde ciddi katkılarım olduğunu, eskilerin Devletçi ekonomik sisteminden, modern dünyanın girişimcilerin önünü açan Pazar Ekonomisine geçişi bizim sağladığımız herhalde kimse tarafından inkar edilemez.

Yine, bugünkü ayni çağ dışı zihniyettekiler o zamanda Pazar Ekonomisi’ne geçişe karşı çıkmıştı... Tıpkı üniversite kurulması için yapılan yasaya karşı çıkarak oy vermedikleri gibi. Bunlar Sovyetler Birliği’nin çöküşünü bile görememişlerdi...

Değerli kardeşlerim, dünyayı doğru anlayamayanlar, haklılığımızı da dünyaya doğru anlatamazlar. Şimdi kalkmış vizyondan, değişimden söz ediyorlar. Sevgili dostlarım, ileriye gitmek, değişim,, lafla, süslü cümlelerle olamaz....Bakınız, bugün hükümetin büyük ortağının üyesi olan ve yasama organının başında bulunan aday, iç politik sorunlara makamında çözüm üretmek yerine, popülist söylemlerle bu sorunları çözme vaadini Cumhurbaşkanı seçilmesi ile ilişkilendiriyor.

Daha Cumhurbaşkanlığı makamının anayasal sorumluluklarını, görev ve yetkilerini tam kavrayamayan adaylar var... Memleketi yönetmekle başka işleri karıştıranlar var...Sizlere bu adaylara değişimin ne olduğunu sandıktan çıkacak %55 oyla göstermenizi istiyorum..

“DOĞRU YÖNDE DEĞİŞİM VE GELİŞİM İÇİN DOĞRU DÜNYA GÖRÜŞÜ”

Kardeşlerim,
Doğru yönde değişim ve gelişim için öncelikle doğru bir zeminde bulunmanız, doğru bir dünya görüşünüz olması lazım.

Hala kendi Devletinin varlığını doğru bir zemin olarak göremeyenler, kendi Devleti’nin en büyük gücü olduğunun farkına varamayanlar doğru iş yapamaz doğru politika üretemez.

Öncelikle Devletinize, egemenliğinize, özgürlüğünüze, güvenliğinize sahip çıkmanız lazım.

İşte Değerli kardeşlerim, beni, diğer aday arkadaşlarla ayıran temel nokta budur.

“KIBRIS SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ…”

Değerli kardeşlerim,
Niçin seçildiğimi, halkımın ne istediğini ve çıkarlarının ne olduğunu iyi biliyorum.

Bakınız, devlet politikalarının devamlılığı gereği, sizlerin çıkarlarını koruma amaçlı, müzakereler sürecinde benden önce elde edilen yakınlaşmaları kabul ettiğimi ve dolayısıyla görüşmelere bırakıldığı yerden devam etmeye hazır olduğumu söyledim.

Bu taahhüdümü yazılı olarak da BM Genel Sekreteri’ne bildirdim. 5 yıllık görev sürem boyunca da bu taahhüdüme sadık kaldım.

Müzakere ekibimi ve stratejimizi oluştururken, bunu iç içe halkalar olarak açıkladım ve uygulamaya koydum. Halkanın merkezinde ben, ekibim ve çalışma grubumuz var...

Bugün Kıbrıs sorunu konusunda bir yerlere gelinmişse, bazı kazanımlar varsa ve bu sorun çözülecekse ben ve ekibimin yaptıkları sayesindedir

Dostlarım,
Kıbrıs sorununu çözme maksatlı oluşturduğumuz danışma kurulu ve müzakere heyetinde çeşitli siyasi görüşleri temsil eden kişileri seçtik.
Bu kişileri seçerken tek maksadım halkıma en iyiyi, ona en layık olabilecek bir antlaşma hazırlamaktı..

Demokrasimizin vazgeçilmezlerinden, Demokrasimizin başta gelen kurumu olan KKTC Meclisi’nde temsil edilen siyasi partilerin Başkan ve Temsilcilerinden oluşan Meclis Platformu ile istişareler bu maksatla yapıldı ve bize yol gösterdi.

Bizzat halkımızın içinden gelen sivil toplum örgütlerimizin temsilcilerinden oluşan Halk Konseyi’nden çıkan fikirler, görüşler, orada atan nabız bizlere masada önemli katkı sağladı . Bütün Sivil Toplum Kuruluşları davetli idi...

Bir yandan öncü rol alan, proaktif, karşı tarafı zorlayıcı, yaratıcı yaklaşım ve öneriler ortaya koyarken diğer yandan da halkımızın geleceğinin güvencesi olan temel ilkelerden taviz vermedik, vermeyeceğiz....

“GERÇEKLER YALANLIYOR…”

Dostlarım, bazıları Eroğlu, çözüm istemez, çözüm için gayret göstermedi der ya, rakamlar ve gerçekler kendilerini yalanlıyor.

Bakınız, 72’si Hristofyas, 7’si Anastasiadis, ve 5’ide 3’lü zirve olmak üzere toplamda 84 kez Rum liderlerle çözüm amaçlı bir araya geldim. 11 kez BM Genel Sekreteri ile görüştüm. Müzakere Heyetimiz ise Rum muhataplarıyla 121 görüşme gerçekleştirmiştir.

Bu rakamlar “ben bu sorunu hemen çözerim” iddiasında olanlara verilebilecek en güzel cevaptır.

Barışçıl ve iyi niyetli bir yaklaşımla bugün hale daha masadayım ve 18 Nisan’a kadar masadayım ve seçileceğim yeni dönemde de masada kalmaya devam edeceğim.

Buna karşın siyasi rakiplerimin söylemlerinin neredeyse Anastasiadis’in söylemleriyle ayni oluşu, beni bu konuda bile suçlamaları, maalesef toplumumuz adına üzüntü vericidir.

“5 YILLIK GÖREV SÜRESİ…”

Kardeşlerim
5 yıllık görev sürecimde, esnek ve yapıcı, aynı zamanda da temel haklarımızı korumakta kararlı bir politika izledik.

Anavatan Türkiye ile tam bir işbirliği ve uyum içinde sürdürdüğümüz birçok olumlu yaklaşım, içte ve dışta takdir görmüş olup üçüncü tarafların rapor ve açıklamalarına da yansımıştır.

Eğer nihai hedefimiz olan kapsamlı bir anlaşmaya hala ulaşılamamışsa, bunun sorumluluğu bu konuda her türlü çabayı göstermiş ve göstermekte olan Kıbrıs Türk tarafında değildir.

Aksine, her türlü engel ve zorluğu çıkarmış, üzerinde mutabakata varılmış yakınlaşma ve prensiplere meydan okumuş, ayak sürümüş ve en sonunda masadan kaçmış olan Kıbrıs Rum tarafına aittir.

“GÖRÜŞMELERİN SEKTEYE UĞRATILMASININ ESAS SEBEBİ…”

Değerli kardeşlerim,
Görüşmelerin bu şekilde sekteye uğratılmasının esas nedeni, tek yanlı olarak ada etrafındaki hidrokarbon kaynaklarını araştırma ve kullanma peşinde olan Kıbrıs Rum tarafının görüşmeler sürecinin al-ver safhasına geçmek istememesidir.

Bunun da nedeni, 1963’te Kıbrıs Cumhuriyeti sıfatını silah zoruyla gasp etmiş olan Kıbrıs Rum tarafının, Kıbrıs Türk tarafıyla yetki ve refah paylaşmak istememesidir. Sizin ve çocuklarınızın bu adanın ortak zenginlikleri üzerindeki haklarının gasp edilmesine izin vermeyeceğim.
Bizi yönetim süreçlerinden dışlayarak Rum yönetimi tarafından sadaka verir gibi tekliflerde bulunulması kabul edilemez.

Anavatanımızın ve halkımın doğu Akdeniz’deki stratejik çıkarlarını korumaya her ne pahasına olursa olsun tüm gücümle, sizlerin destekleriyle devam edeceğim.

“ULUSLARARASI TOPLUM…”

Dostlarım
Uluslararası Toplum Rum tarafının gerçekten bir çözüm isteyip istemediğini sorgulamalıdır.

Hatırlatırım! Birleşmiş Milletler eski Genel Sekreteri Kofi Annan, “ Rum tarafının aslında barışı reddetmekte olduğunu” vurgulamıştı... Kofi Annan’ın 28 Mayıs 2004 tarihindeki raporunda da açıklıkla ifade ettiği bu husus, maalesef hala geçerliliğini korumaktadır.

19 Nisan’dan sonra da Rum tarafının uzlaşmazlığını aşmak için var gücümle çalışmaya devam edeceğim.

“ANLAŞMA İÇİN ARZULUYUZ”

Dostlarım
Kıbrıs Türk Halkı’nın geleceğinin belirsizlikten kurtulması talebi, son derece haklıdır. Bundan dolayı müzakere görüşmelerinin süratle ve ön koşulsuz olarak kaldığı yerden başlatılması gerekmektedir. Biz buna hazırız, anlaşma için arzuluyuz.

Ancak bu konudaki çabalarımız, henüz istediğimiz sonuca ulaşmamış olsa da, yoğun temaslarımız ve masadaki yapıcı tutumumuz sayesinde üzerimizdeki haksız izolasyon ve kısıtlamaların uluslararası toplum tarafından daha iyi anlaşılmaya başladığına dair işaretler vardır.

Bunların başında, BM Genel Sekreteri’nin 9 Ocak 2015 tarihli son raporunda Kıbrıs Türkü’nü olumsuz etkileyen izolasyon ve kısıtlamaların kaldırılmasına daha güçlü ifadelerle yer verilmiş olması gelmektedir.

AB ile doğrudan ticaret yapma hakkımızın daha iyi anlaşılıyor olması da olumlu bir gelişmedir. Bunlar bizim kazanımlarımızdır, bunlar sizlerin kazanımlarıdır. Bu kazanımları hep beraber başardık, gerisini de getirmeye hep beraber devam edeceğiz...

“GELİŞMELERİ SOMUTA ÇEVİRMEK İÇİN…”

Değerli kardeşlerim,
Tüm yaşanan gelişmeleri somuta çevirmek için her türlü çaba gösterilmiştir, gösterilmeye devam edecektir.... Önümüzdeki 5 yıllık dönemde ekibimle beraber, sizlerle beraber

• Kıbrıs sorununa müzakereye dayalı bir çözüm konusundaki yapıcı ve proaktif tutumumuzu sürdürmeye devam edeceğiz;

• Cumhurbaşkanlığı teşkilat yapımıza, görüşmeci heyetimize, danışma kurulumuza yeni isimler ekleyerek daha güçlü, daha etkili olacağız;

• Görüşmelerin zaman takvimi olmaksızın sonsuza dek devam edemeyeceğini muhataplarımıza ve dünyaya bir kez daha anlatılacağız;

• Kamu diplomasisi yoluyla gerçeklerin daha yoğun girişimlerle içte ve dışta anlatılmasına devam edileceğiz;

• KKTC’nin dış dünyadaki görünürlüğünün artırılması için gösterdiğimiz çabaları yoğunlaştırarak devam ettireceğiz;

• AB ile ilişkilerin geliştirilmesi, ticari alanda söz verilenlerin yapılmasının sağlanması, Yeşil Hat Tüzüğü’nün geliştirilmesi için çabalarımız arttıracağız;

• İslam ülkeleriyle işbirliği sahalarının genişletilmesi ve İslam İşbirliği Teşkilatı’na asil üyelik konusunda ilerleme sağlanması yönündeki çalışmalarımızı daha güçlü sürdüreceğiz;

• Güçlü kültürel bağlarımız bulunan Türk Devletleri ile ilişkilerimizin geliştirilmesi ve etkin işbirliği sağlanması için daha yoğun çalışacağız;

• Tüm bu girişim ve uğraşlarda, Garantörümüz ve Anavatanımız Türkiye ile tam bir işbirliği ve uyum içinde hareket etmeye devam edeceğiz.
Sevgili dostlar, değerli kardeşlerim, arkadaşlarım,

Kıbrıs konusunda her şey konuşulmuştur. Herkes kimin ne düşündüğünü biliyor.Peki ama neden mesele hala çözülemiyor?; İki toplumlu, iki kesimli, siyasi eşitliğe dayalı federal bir çözüm demek bu sorunu çözmek için yeterli değildir. Bunların altını doldurmak önemlidir. Niyet önemlidir. Sizlere son zamanlarda yaptığım ziyaretlerde anlattığım üzere Rum tarafı aşırı isteklerle Masaya gelmiş ve tabii sonra kaçmıştır.

“TEMEL İLKELER…”

Dostlarım
Sizlere bir kez daha ben ve ekibimin üzerinde durduğu temel ilkeleri açıklamak istiyorum….İstiyorum ki diğer adaylar da çıksınlar ve kendi görüşlerini net bir şekilde dürüstçe, mertçe ortaya koysunlar. Vaat yerine gerçeklerden, projelerinden bahsetsinler.

1- Masadaki en önemli konu başlıklarından biri Yönetim ve Güç Paylaşımıdır
Yönetim ve Güç Paylaşımı alanındaki tutumumuz, temel parametreler olan iki toplumlu, 2 kesimli, siyasi eşitliğe dayalı bir federasyonu öngörmektedir.

Federal yapı, eşit statüde 2 Kurucu Devlet’ten oluşacaktır. Rumlar ise, gasp ettikleri Kıbrıs Cumhuriyeti devam edecek diyorlar.

Egemenliğin eşit şekilde Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlardan, yani Ada’daki iki halktan kaynaklandığı 11 Şubat Ortak açıklamasında bizim çabamızla ilk kez teyit ve tescil edilmiştir.

Bunun önemini anlamak istemeyenler, bizimle bizden önceki arasındaki farkı görmek istemeyenler var ama boşuna. Ortaklık ruhu ve siyasi eşitlik, öngörülen federal yapının, yürütme erki dâhil, her seviyesinde Kıbrıslı Türklerin eşit katılım ve temsiliyetini gerektirir.

Ortak olacaksak, ülkenin en yüksek makamı olan Başkanlık makamında yine bizim seçeceğimiz bir Kıbrıslı Türk’ün de oturması, Rum toplumunun seçeceği bir Kıbrıslı Rum’un oturması kadar önemlidir.

Ben gelecek nesillere Türk olduğunuz için Başkan olamazsınız dedirtmem!!

“AB VE MÜLKİYET”

2- Önemli bir diğer konu başlığı ise Avrupa Birliğidir
AB alanındaki çözüm ve üyelik vizyonumuzun ana prensibi, iki toplumlu, iki kesimli federasyonun gerektirdiği derogasyonların kalıcı olması, bunu güvence altına almak için ise varılacak anlaşmanın Avrupa Birliği’nin Birincil Hukuk’u olmasıdır. Ben vatandaşlarımın AB mahkemelerinde sürünmesine, mallarının ve haklarının gasp edilmesine izin vermem! Bu konuda ısrarlıyım…

3- Mülkiyet konusuna gelince
Kıbrıs sorununun en hassas konularından biri olan Mülkiyet başlığında sunduğumuz kapsamlı öneriler BM Genel Sekreteri tarafından takdir görmüştür.

Bizim bu konunun takas, tazminat ve sınırlı iade yöntemiyle çözümlenmesi, bu yapılırken ekonomik, sosyal ve insani boyutların göz önünde bulundurularak yeni mağduriyetler yaratılmaması şeklinde özetlenebilecek prensiplerimiz, uluslararası toplumun belirtilen hususlardaki yaklaşımıyla uyum içinde olup uluslararası hukuka da uygundur.

Ben bu adada yeniden yüz binlerce göçmen yaratılmasına izin vermem!

“TOPRAK İLE GÜVENLİK VE GARANTİLER”

4- Toprak konusu
Toprak ayarlamaları alanı da hassasiyet gerektiren konulardan biri olup, bu konunun harita ve rakam boyutlarının en son görüşülecek noktalar olduğu hususunda mutabakat vardır ve bu mutabakat BM Genel Sekreterinin 4 Mart 2011 tarihli raporuna da girmiştir. Mülkiyet alanında olduğu gibi Toprak ayarlamaları alanında da riayet edilmesi gereken ana prensip, iki kesimliliğin korunması ve konunun halkımız açısından ekonomik, sosyal, insani ve güvenlikle ilgili sıkıntılar, yeni riskler yaratmamasıdır.

Ben dayatmalarla demografik dengelerin aleyhimize değiştirilmesine izin vermem!

5- Güvenlik ve Garantiler konusu
Güvenlik ve Garantiler bizim için yaşamsal bir konudur. Biz mevcut garanti sisteminin, yani Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin devam edeceği bir antlaşma istiyoruz ve geçmiş tecrübeler, ayrıca bölgemizde ve dünyada cereyan eden olaylar ışığında bunu talep etmek en doğal hakkımızdır.
Ben yeniden adamızda çatışma ortamı yaratılmasına izin vermem! Ben şun an inanıyorum; Çözüm barışı korumalı ve uzun vadede kalıcı barışı çatışma zeminine dönüştürmemelidir.

Doğu Akdeniz kıyılarına bakınız garantilerin ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlarsınız. 6. Vatandaşlık; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşları hakkında kimsenin ayrımcılık yapmasına müsaade etmeyeceğiz. Ben hiçbir vatandaşım hakkında başkalarının yorum yapmasına, karar vermesine izin vermem !

“HEDEF…”

Kardeşlerim
Hedefimiz mümkün olan en kısa sürede, yapılandırılmış görüşme süreci ile çözüme ulaşmaktır. Yan yollara sapamayız; Aksi takdirde, kapsamlı çözümün gecikmesi ve hatta engellenmesi riskiyle karşı karşıya kalırız. Ben Maraş sorununu değil, Kıbrıs sorununu çözmek için adayım! Başladığım Müzakereci görevini nihai sonuca ulaştırmak, Kıbrıs sorununu çözmek için yeniden adayım!

“GÜVEN YARATICI ÖNLEMLER HER ZAMAN DESTEKLEDİĞİM BİR FİKİR…”

Bakınız…
Güven Yaratıcı Önlemler benim her zaman desteklediğim bir fikir olup, icraatlarımla da bunu gösterdim.

Soruyorum!!!! 23 Nisan 2003 tarihinde, tek taraflı bir güven yaratıcı jestte bulup, sınır kapılarının karşılıklı geçişlere açılması kimin Başbakanlığı döneminde gerçekleşti?????

Soruyorum!!!!! Başta Başkent Lefkoşa olmak üzere iki tarafa da uygun olan yeni kapıların açılması için kim çalışmalar yaptı ve yapmaya devam ediyor??.

Soruyorum!!!!!Ortak ürünümüz olan Hellim’in tescili konusunda ortak başvuru yapılması, hidrokarbonlar konusunda geçici bir ortak komite kurulması, Kıbrıs’ı mayınsız bir adaya dönüştürmek için kara mayınlarının temizlenmesi konularında Rum tarafıyla işbirliği yapma önerileri kim tarafından getirildi??????

Soruyorum!!!!her iki tarafta günlük yaşamı iyileştirmeye yönelik Teknik Komitelerin değerli çalışmalarına kim tam destek veriyor????
Maalesef bu konularda Rum tarafının izlediği siyaset, dostluk ve güven yaratmaya yönelik değil tam tersine bize zarar verme, bizi yok sayma amaçlıdır.

“TOPLUMSAL BİRLİK VE BERABERLİK”

Değerli kardeşlerim
Her zaman vurguluyorum!! Benim için her şeyden önce halkımın çıkarları, huzuru ve güven içerisinde yaşaması gelir. Bunun için toplumsal birlik ve beraberliğe dünden daha çok ihtiyacımız var;dünden daha çok değer vermeliyiz… dünden daha çok önem vermeliyiz…..

“ANAYASAL GÖREVLER”

Kardeşlerim
Kıbrıs konusundaki liderlik, görüşmecilik, “ Dava” savunuculuğu görevlerimin yanı sıra Anayasal görevlerimi de mesai arkadaşlarımın büyük katkıları ile eksiksiz yerine getirmeye çalıştım..

Görev sürem boyunca hükümetleri halk nazarında rencide etmemeye, Hükümet-Cumhurbaşkanı, veya Meclis-Cumhurbaşkanı uzlaşmazlığı ortaya çıkmamasını sağladım. Başbakanlara gereken uyarı ve yönlendirmeleri kendileri uygun gördükçe ve katıldıkça gerçekleştirilen ikili görüşmelerimizde aktardım. Bakanlarımıza, bürokratlarımıza, Cumhurbaşkanlığı kapılarını hep açık tuttum, kendilerine deneyimlerimi, bilgilerimi aktarmayı görev bildim.

“YENİ GÖREV DÖNEMİMDE…”

Bakınız…Halkımızın hükümetlerin çalışma alanına giren pek çok konuda haklı bir ilerleme beklentisi vardır. Ne Cumhurbaşkanlığı olarak bizler, ne de siyasal partilerimiz, hükümetlerimiz ve meclisimiz bu haklı beklentiyi göz ardı edemez.

Bu nedenle, yeni görev dönemimde halkın,sivil toplum kuruluşlarının ve siyasi partilerin geniş mutabakatı ile KKTC Anayasası’nın ülkenin ve çağın gereklerine göre yeninden düzenlenmesi yoluna gidilirse, halkımız adına buna etkin katkı koyma kararlılığındayım. Başkanlık Sistemi de bu bağlamda ele alınabilir. Kararı ise Meclis ve Halk verir.

Ayrıca görev sürem boyunca birçok vesile ile açıkladığım üzere, yeni bir Seçim ve Halkoylaması Yasası, yeni bir Siyasal Partiler Yasası yapılmasının da halkın siyaset kurumuna güveninin artırılması, görülen pek çok eksiklik ve aksaklığın giderilmesi amacıyla gerekli liderliği göstereceğim.

Tarafsız, etkin, çağdaş hizmetler üreten kamu yönetiminin vatandaş memnuniyeti ve Devlet işlerinin sağlıklı yürümesi açısından taşıdığı önemin bilincindeyim.Yapılacak bir kamu reformuna destek vereceğim kesindir.

“ÜZERİMİZE OYNANAN HER TÜRLÜ SENARYOYA HAZIRLIKLI OLMALIYIZ”

Kardeşlerim; Üzerimize oynanan her türlü senaryoya hazır olmalıyız. Bunun için tecrübeli, dünyayı anlayan, ideolojik saplantıları olmayan, dünyayı Kıbrıs sorunundan ibaret görmeyen vizyon sahibi bir liderlik şarttır.

KKTC’nin gelecekle ilgili vizyonunun oluşturulması için tüm paydaşlarla çalışmalarla devam edilecektir. Herkesin önünü görmesi, vatandaşın ve girişimcilerin ufkunun açılması, heyecanla işe koyulması için önümüzdeki dönemde gerekeni yapacağım. Geleceğin adını toplum olarak biz koyacağız.

Değerli kardeşlerim,
Planlanan hizmetlerin gerçekleşmesi için taslağı tamamlanan yeni Cumhurbaşkanlığı Teşkilat Yasası’nı yaşama geçireceğiz.

Dostlarım… Toplumsal birlik ancak bireyler arasındaki temasların, dayanışmanın artırılması, kültür, sanat, spor, sosyal sorumluluk projeleri, çevre, kötü alışkanlıklarla mücadele gibi konulara önem verilmesi ile ileriye götürülebilir.

“PROJELER…”

Görevim boyunca bu anlayışla hareket ettim, gereğini yaptım, yapmaya devam edeceğim. Bu çerçevede önümüzdeki dönemde;

* “ Çocuk Odaklı Toplum Projesi” tamamlanacak ve Anavatan Türkiye’nin katkılarıyla, projenin en önemli ayağını oluşturan “ Çocuk Destek ve Rehabilitasyon Merkezi” arazi tahsisi yapılan Lefkoşa’nın Kızılay bölgesinde inşa edilecektir.

* “Cumhurbaşkanlığı Sanat Ödülleri” ve “Cumhurbaşkanlığı Spor Ödülleri” verilmeye başlanacaktır.

* Yasası yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı senfoni orkestrasının kuruluşu tamamlanacak, düzenli konserler verilmesi sağlanacaktır.

* Vakıflar Sineması bir konser salonuna dönüştürülecek, konser salonunun etrafındaki yapının bir kültürel-sanatsal merkez halini alması için çaba gösterilecektir.

* Gençlerimiz ve Kadınlarımız için var olan örgütleri ve kişisel olarak katılabilecekleri, onların sorunlarına eğilecek, Kıbrıs konusu başta olmak üzere ülkemizin konuları ile ilgili olarak görüşlerini, düşüncelerini, projelerini ortaya koyabilecekleri bir “Gençlik Konseyi” ve “Kadın Konseyi” yaşama geçirilecektir.

“CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ…”

Değerli kardeşlerim…

Seçimler üst üste geldi, şuna canımız sıkıldı, buna kırgınız, küskünüz deme lüksümüz bu önemli süreçte yok. Böyle bir hakkımız yok. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nı seçeceğiz. Tabii ki diğer seçimler de önemlidir ama Cumhurbaşkanlığı seçiminin takdir edersiniz farklı bir anlam ve önemi vardır. Cumhurbaşkanlığı seçimi milli çıkarlarımız, geleceğimizle ilgilidir… Yorulacağız elbette… Yorulmadan, uğraşmadan, çalışmadan olmaz ki… Bakınız M. K. Atatürk ne demiş yorulmak üzerine;

“Yorulmadan beni takip edeceğinizi söylüyorsunuz. Yorulmamak olur mu? Elbette yorulacaksınız. Benim sizden istediğim yorulmamak değildir. Yorulduğunuz zaman dahi durmadan yürümektir. Yorgunluk her insan, her mahluk için tabii bir haldir; Fakat insanda yorgunluğu yenebilecek manevi bir kuvvet vardır ki, bu kuvvet yorulanları, yorgunluklarını dindirmeden yürütür”

Sevgili Kardeşlerim;

Ben yürüyorum ve yürüdükçe de sizlerden güç alıyorum. Birlikte yürümeye devam...Başarı için, herkes için, ülkemiz, bölgemiz, insanlık için, barış için, sevgiyle, saygıyla yürümeye devam edeceğiz...Bu yol kutsal bir yoldur.Bu davanın sahibi halktır, sizsiniz. Bu davaya sahip çıkan, hizmet eden, başarısı için çalışan ve aramızda olmayan herkesi Rahmetle, aramızda olanları saygıyla sevgiyle anıyorum.

“DAVAYA SAHİP ÇIKMA...”

Kardeşlerim…

Bana, şahsıma değil... Davaya, Kıbrıs Türk halkının varoluş ve özgürlük davasına sahip çıkmanızı istiyorum. Bizim, hiç kimsenin ne özgürlüğünde nede güvenliğinde gözümüz yoktur. Bizim amacımız ulvidir...Bizim amacımız barıştır…Bizim amacımız özgürlüktür….Bizim amacımız eşitliktir….Bizim amacımız çağdaş uygarlıktır…..Bizim amacımız evrensel değerlerdir…Kardeşleri; Ben hep size güvendim, size inandım, sizin için çalıştım. Konuşmamın başında söylediğim gibi sizler benim seçmenim değil dava arkadaşlarımsınız. Diğer adaylardan farkım budur.

“HERKESİN CUMHURBAŞKANI...”

Dostlarım,

Ben herkesten, her kesimden oy istiyorum. Herkesin Cumhurbaşkanı olmaya, halkıma hizmete devam edeceğim. Bir ideoloji uğruna bir kesimin Cumhurbaşkanı olmadım, olmayacağım…

Bakınız

Şeyh Edebali’nin aynı zamanda hocası da olduğu damadı, Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’ye olan nasihatini hiç unutmadım, unutmayacağım. Siyasi yaşamım boyunca; Şeyh Edebali’nin “İnsanı yaşat ki Devlet Yaşasın“ görüşünden hareketle, insanı merkeze alan bir siyaset izledim, izlemeye de devam edeceğim...

Kardeşlerim…

Söz nasihatten açılmışken ülkemiz şairlerinden, içimizden çıkan dünü ve bugünü iyi bilen bir kardeşimizin, Bülent Fevzioğlu’nun “Oğlum” adlı şiirinden bir kısmını sizlere okumak istiyorum...

“Edep ve erkanı ihmal eyleme; Saygıyla hürmeti özünden silme; Üstünde bir yaşam kurduğun toprak; Vatanındır oğul, sakın vazgeçme... Ne güzel yürümek topraklarında; Keyifli bir ıslık dudaklarında... Ne silâh ne korku ne de barikat; Yasaksız geçtiğin sokaklarında...”

Ne güzel söylemiş şairimiz; Ne diyor? “Toprağa sahip çıkınız, çünkü o toprak vatandır” diyor oğluna…

“BARIŞ. İNSANLIK, ÇAĞDAŞLIK…”

Sevgili kardeşlerim, Biz barış diyoruz. Biz insanlık diyoruz. Biz çağdaşlık diyoruz.

Ne yazık ki yeni Yunan Savunma Bakanı savaş diyor, topraklarımıza bayrak dikmekten bahsediyor, Yunan alayına hücum birliği olmayı emrediyor. Ayni söylemleri Türk Savunma Bakanı kullansaydı ortalığı yıkacak olan sözde barışseverler, sözde barış yanlıları susarak Kamenos’u seyrediyor.

Sadece içimizdeki sözde barış yanlıları değil, bazılarının hayranlıklarını gizlemediği Yunan Başbakanı da ya Kamenos’un sözlerini memnuniyetle kabul ediyor veya kendi savunma bakanına söz geçiremiyor. Bütün dünya duysun, biz diyoruz ki kimsenin topraklarına bayrak dikmek yada askerimize hücum birliği olma emri vermeye niyetimiz yok.

Ancak, topraklarımıza bayrak dikme emrini verenler bilsinler ki, ben olduğum sürece, siz olduğunuz sürece, biz olduğumuz sürece bunu başaramayacaklardır.

“BENİMLE BERABAER KAZANACAKSINIZ”

Kardeşlerim

Bu seçimleri sadece Eroğlu isminin kazanacağını düşünenlere söyleyeceklerim var.!! Bu seçimleri benimle beraber siz kazanacaksınız!! Bizimle birlikte bu seçimleri halk kazanacak, KKTC kazanacak, dava kazanacak, Bu seçimleri ben değil biz kazanacağız… Bu seçimleri hepimiz kazanacağız!!!!!!.

Son olarak gençlerimiz için bir kaç söz söylemek istiyorum… Sevgili gençler, bizlerin tüm uğraşları sizlerin daha iyi yaşam koşullarında, özgürlük ve güven içinde yaşamanız içindir.Biz bugünlere kadar bu davayı getirdik, bundan sonrası için sorumluluk sizde.Kazandıklarınızın farkında olun, kazanacaklarımızı ise ufak kazanımlar için feda etmeyin, ettirmeyin.

Kardeşlerim…Sevgiyle kalınız…Yolunuz ve yolumuz her daim açık olsun…Sağ olunuz, var olunuz…19 Nisan akşamı halkın zaferini birlikte kutlayacak, herkese gereken güçlü mesajı bir kez daha birlikte vereceğiz…Güçlü bir mesaj için birinci tur…Hedef bellidir…19 Nisan’da Birinci Turdur….Seçim 2015, hedef % 55…

Gayretle ve bir birimizle kaynaşarak, kucaklaşarak, bir birimize destek ve yardımcı olarak başaracağız... Ben, bu seçimi birlikte çalışarak birinci turda bitireceğimizi biliyorum, buna inanıyorum.

Soruyorum… Seçim birinci turda biter mi? Ben cevabımı bu salonda aldım. Bugün, burada sizler, bu kanıtı en somut haliyle ortaya koydunuz…Hep vurguluyorum…Benim iki yeminim vardır…Birisi, insanlığa hizmet edeceğime dair doktorluk yeminim…İkinci büyük yeminim ise; Kıbrıs Türk halkının egemenlik hakkından asla taviz vermeyeceğim yeminidir… Evet, Geliniz, Kıbrıs Türk Halkı’nın haklı davasında birlik olalım. Sağ olunuz, var olunuz… Her birinize, herkese binlerce teşekkür. Devletinizle, özgür olarak bin yaşayınız…”

 
Editör: TE Bilisim