UBP Milletvekili Hasan Taçoy, Cumhurbaşkanlığı bütçesi konusunda yaptığı konuşmada, Anayasa’da görevleri belirlenmiş olmasına rağmen Cumhurbaşkanı’nın iç siyaset ve politikaya oldukça müdahil duruma gelebildiğini ifade ederek, Anayasa içinde Cumhurbaşkanı’na verilen yetkilerin tartışılması veya başkanlık sisteminin tartışılması gerektiğini söyledi. 
Cumhurbaşkanı’nın yetkilerinde içişlerine karışmaması isteniyorsa, bunların düzeltilmesi için kürsülerden açık yüreklilikle konuşmak gerektiğini belirten Taçoy, Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığına olan güvenlerini yitirdiklerini dile getirdi. 
Mont Pelerin’de haritayı, Crans-Montana’da garantiler konusunu cebine koyan Rum tarafının şimdi nereden başlayacağını çok iyi bildiğini kaydeden Taçoy, eğer yeniden bir müzakere süreci başlayacaksa, parlamentonun “garantörlük bizim olmazsa olmazımızdır” diye bir karar üretmesi arzusunda olduklarını ifade etti. 
Ortaya çıkacak anlaşma parlamentodan geçecekse çerçevesinin de parlamento tarafından çizilmesi gerektiğine dikkat çeken Taçoy, halka verilecek mesajın bir birlik bütünlük içinde olabilmesi gerektiğini vurguladı.  
Lefke -Aplıç ve Derinya kapısı konusuna değinen Taçoy, bir kapının şimdi açılması, bir kapının ise daha sonra açılması veya tek taraflı açılması gibi bir durumun söz konusu olamayacağını kaydetti. 
İki kapı eş zamanlı açılacak diye söz verildiyse, bunun bu şekilde yapılması gerektiğini vurgulayan Taçoy, bu kapılara verilecek personel konusunda da bir çalışma olmadığına dikkat çekti. 
Gaz konusunu da bir yere bağlamak gerektiğini vurgulayan Taçoy, hidrokarbon konusundaki hassasiyetin bilinmesi gerektiğini söyledi. 
Avrupa Parlamentosu’nda Kıbrıs’ın 6 sandalyesi bulunduğunu, bu sandalyelerin 2’sinin de Kıbrıs Türklerine ait olduğunun söylendiğini belirten Taçoy, Avrupa Parlamentosu’ndan bu iki koltuğu kimin temsil ettiğinin açıklamasını istediklerini dile getirdi. 
AB’nin bugün Kıbrıslı Türklerden gittikçe uzaklaştığını ve Kıbrıslı Türklerle ilişkilerinin gittikçe azaldığının gözle görünür olduğunu vurgulayan Taçoy, bunun, orada bulunan 6 sandalyenin sahiplerinin yaptığı lobicilikle alakalı olduğunu söyledi. 
Cumhurbaşkanlığı bütçesinde Maronit köyünün gelişimi için oldukça yüklü bir miktar olduğunu ifade eden Taçoy, bir köye bu kadar yatırım yapılacaksa, bu bir iyi niyet göstergesi veya güven arttırıcı önlemler çerçevesinde atılacak bir adımsa, bunun da bu parlamento tarafından bilinmesi gerektiğini kaydetti. 
Devlet için alınan kararların parlamentonun bilgisine getirilmesi gerektiğini vurgulayan Hasan Taçoy, bu konuların milletvekillerine harfiyen anlatılmasını istedi. 
Örtülü ödenek konusuna da değinen Taçoy, bu paranın sadece hane halkına gitmediğini, görüşmecilere yapılan harcamalar için de kalemler bulunduğunu belirtti. 
Taçoy, bu gibi kalemler için izahat verilmesi gerekmediğini, ancak bunun için daha farklı düzenlemeler yapılabileceğini ifade ederek, Cumhurbaşkanı’nın yapacağı iç ve dış faaliyetlerde takipçi olacaklarını söyledi. 
Çevre projesinin neticesinin ne olduğunu soran Taçoy, bu konuda araştırma yapacaklarını belirtti. 
AKANSOY: “SARAYÖNÜ’NÜ DÜNYANIN MERKEZİ SANIYORUZ” 
CTP Milletvekili Asım Akansoy da Genel Kurul’da söz aldı. 
Bazı milletvekillerinin bugün Genel Kurulda yaptığı konuşmaları eleştiren, bunları hayretle dinlediğini söyleyen Akansoy, “Sarayönü’nü dünyanın merkezi sanıyoruz” dedi.
Vekillerin Cumhurbaşkanlığı bütçesi ile ilgili konuşmalarına da değinen Akansoy, “Günün en anlamsız tartışması örtülü ödenek konusundaydı. Tabi ki örtülü ödenek olacak” dedi.
Akansoy, Kıbrıs konusunda da konuşarak, görüşme tutanaklarının Meclis’e gönderildiğini anımsattı, veriler üzerinden kafa yoran vekil sayısının çok fazla olmadığını söyledi. 
Çözüm modeli konusunda farklı görüşler olsa da ülkedeki siyasi partilerin tümünün çözüm konusunda hem fikir olduğunu, bunu her zaman memnuniyetle karşıladığını belirten Akansoy, “Var olan durum sürdürülebilir değil, bu hepimizin tespiti” dedi. 
“Müzakerelerden kaçma lüksümüz yok. Bu Kıbrıslı Türklerin hak ve menfaatleri için önemli” ifadelerine yer veren Akansoy,  BM şemsiyesi altında sürdürülecek müzakerelerin önemine dikkat çekti.
Crans-Montana sonrasında, 2004 referandum sonrası gibi dinamik diplomatik girişim yapılmadığını söyleyen ve bu konuya yapıcı bir eleştiri getirdiğini belirten Akansoy, “Geç kalmış değiliz. Cumhurbaşkanı nezdinde bunların yapılması gerek. Kontrollü adımları yükseltmekte fayda var” dedi.
Asım Akansoy, izolasyonların geçmişte çok daha yüksek tonda konuşulduğunu belirterek, “Bu içi boşaltılan bir konu oldu. Bunu üzülerek değerlendiriyorum. Bu alanda etkin siyaset şart” şeklinde konuştu.
Akansoy, çatışma dilinden uzak durulması konusunda da uyardı.
Doğal gaz, güvenlik, harita, Maronitler, sınır kapıları gibi başlıklarda da konuşan Akansoy, sürecin başlaması gerektiğini yineleyerek, “Her zaman sahada ve etkin olmalıyız ki süreç beklentilerimizi karşılayabilsin” dedi. 
Akansoy, Cumhurbaşkanı Senfoni Orkestrası’nın başarılı etkinliklere imza attığını da dikkat çekerek, ilgilileri kutladı. 
TATAR: “BİRİLERİ HER GÜN PLAN YAPIYOR, BİZ NERESİNDEYİZ?”
UBP milletvekili Ersin Tatar da Cumhurbaşkanlığı bütçesi üzerine söz aldı.
Tatar, Akansoy’un son açıklamalarına işaret ederek, Cumhurbaşkanı Senfoni Orkestrası’nı tebrik ederek, “Kıbrıs Türkü için değerli bir iş. Siyasi iradeyi de sanatçılarımızı da kutluyorum “ dedi. 
Kıbrıs konusuna değinen Tatar, Rum tarafının Kıbrıs sorununun çözümünde “federasyon” demekten kaçtığını, “yeniden birleşme” ifadesinin kullandığını söyledi, bunun Türk askerinin adadan çıkması, garanti ve güvenliklerin kaldırılması anlamı taşıdığını belirtti.
“Birileri dünya üzerinde her gün bir plan yapıyor, biz bunun neresindeyiz?” diye soran Ersin Tatar, Türkiye ile Kıbrıslı Türklerin davalarının müşterek olduğunu kaydetti.
Görüşmelerin tekrar başlaması konusunda baskılar olabileceğini belirten Tatar,  “Ne değişti de bu saatten sonra müzakereler başlayacak? Kanaatimce bir şey değişmedi” dedi. 
Ersin Tatar, “Kıbrıs meselesinde gelinen çıkmaz Rumların AB’de olmasıyla ilgili. AB’ye olan güvenimiz sarsıldı. Bugün Annan Planı dönemdeki gibi bir dönem yok. Elbette bir gayret var. Bu halk içindir. Gün gele ortaya bir çerçeve anlaşması çıkarsa -ki ben bunu göremiyorum- bu referanduma gidecek. Bu, Meclis’e de gelecek” dedi. 
Tatar, kuzeydeki Türk devletinin mutlaka yaşaması gerektiğini söyleyerek, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya, “Siz bizim Cumhurbaşkanımızsınız,  dik durmanız gerek, karşı taraftan iyi niyet göremezsiniz” ifadelerini kullandı. 
TOROS: “TÜRK TARAFI BİR ADIM ÖNDE”
Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi Başkanı, CTP milletvekili Fikri Toros da Cumhurbaşkanlığı bütçesi üzerine söz aldı.
Toros, UBP’nin komite aşamasında Cumhurbaşkanlığı bütçesi için olumlu oy kullandığını ifade ederek, “Umarım diğer kurumların bütçelerinde de oy birliği baki kalır” dedi. 
Kıbrıs konusunda da konuşan Toros, “2018’deyiz, adanın güneydeki bazı kesimler Kıbrıs sorununun 1974’te meydana gelen bir işgal sorunu olduğunu söylüyor. Kuzeydeki bazı çevreler de sorunun 1974’te çözüldüğünü belirtiyor. Yapıcılıktan uzak bu yaklaşımlar inkara hizmet eden söylemler. Bunları değil, gerçek gerekçeleri dikkate almak bize yardımcı olacak” şeklinde konuştu. 
Toros, Türk tarafının çözüm konusunda bir adım önde olduğunu, masasında yapıcı bir tutum gösterdiğini, barış dili kullandığını, bu nedenle önemli kazanımlar elde ettiğini belirterek, “Çözüme olan kararlık sürüyor. Sayın Akıncı’nın Cumhurbaşkanı seçilmesi bunun en yakın kanıtlarından biri” dedi.  
Toros, “Bazı milletvekillerinin Kıbrıs konusunda ‘taviz verdik, karşılığını almadık, bu Rumlara yaradı’ konuşmaları da çok talihsiz. Bu görüşlerin gözden geçirilmesi gerek” şeklinde konuştu. 
Kıbrıs’ta siyasi eşitliğe, adil ve kalıcı bir çözüme dayalı federasyonun tahsis edilmesinin CTP’nin öncelikleri arasında olduğunu kaydeden Fikri Toros, “Belki de bugüne kadar yürütülen çözüm süreçlerinde sadece siyasi müzakereler hakim olduğu için başarı elde edemedik. Eğer Rum tarafı Türk tarafının farklı alanlarda ürettiği iş birliği projelerini ısrarla reddetmeseydi, bugün çok farklı noktada olabilirdik” şeklinde konuştu. 
Toros, sürecin sonuca ve çözüme kavuşturulması için iki liderin görüşmeleri sürdürmesi gerektiğini söyledi.
Fikri Toros, konuşmasının sonunda, Kıbrıslı Türklerin demokrasi vizyonuna işaret ederek, KKTC’de demokrasinin, laikliğin, hukukun üstünlüğünün özümsendiğini, yasama, yargı ve yürütmenin bağımsız devlet organları olduğunu da belirtti.  

Editör: TE Bilisim