Başbakan  Hüseyin  Özgürgün,  Toprak  Ürünleri  Kurumu’nu  (TÜK)  batmış  olarak 
devraldıklarını,  yüzde  3  fon  uygulamasının,  TÜK’ün  düzenleyici  rolüne  dönebilmesi  için 
atılmış  bir  adım  olduğunu  ve  belli  bir  süre  sonra  bu  uygulamanın  ortadan  kalkacağını 
belirterek, Devlet Planlama Örgütü (DPÖ) ve Maliye Bakanlığı’nın yaptığı  çalışma sonucu, 
yüzde  3’lük  bir  fon  artışının  genel  fiyat  artışları  üzerinde  yüzde  0.08  bir  etkisi  olacağını 
söyledi.
Başbakan  Hüseyin  Özgürgün,  Radyo  Vatan’da,  gazeteci  Levent  Özadam’ın, 
gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Başbakan  Özgürgün,  üretici  kesimlerde,  piyasada  bir  anomali  oluşursa  TÜK’ün  buna 
müdahale  ederek,  dengeyi  oluşturacak  bir  kurum  şeklinde  çalışması  isteği  olduğunu  ve 
hedeflerinin,  TÜK’ün  belli  bir  reformla,  piyasanın  oluşmasını  düzenleyen,  dengeleyen  bir 
kurum haline gelmesi olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
“TÜK  battı  diyerek  işin  içinden  çıkarsak  doğru  olmaz.  Belli  bir  reformla,  piyasanın 
oluşmasını  düzenleyen,  dengeleyen  bir  kurum  haline  gelmesi  hedefindeyiz.  Ancak  şu 
dönemde,  maalesef  batmış  olarak  devraldığımız  TÜK’ün  tamamen  kapatılarak  ortadan 
kaldırılması noktasında bu defa üretici anlamında ciddi sıkıntı çekiyoruz. Üretici kesimlerin, 
TÜK’ün o düzende yer alması gerektiğine dair görüşleri var. Halkta müthiş bir öfke var, ama 
üretici kesimde de müthiş bir destek var. Üreticiler TÜK’ün ortadan kalması taraftarı değil. 
Biz de TÜK’ün zaten şu anki göreviyle devam edemeyeceğini biliyoruz. Üretici kesimlerde, 
piyasada bir anomali oluşursa TÜK’ün buna müdahale ederek, dengeyi oluşturacak bir kurum 
şeklinde çalışması isteği var. Onları da dikkate almak gerekiyor. Bu düzenlemeler içerisinde, 
Bakanlar  Kurulu’nda  baktık,  yüzde  3’lük  bir  fon  artışının  piyasaya  yansıması;  genel  fiyat 
artışları üzerinde yüzde 0.08 bir etkisi var. Bu bize DPÖ’den gelen rakam. Maliye Bakanlığı 
ile DPÖ’nin yaptığı bir çalışmanın sonucu.”
TÜK’ün  piyasaya  aktif  şekilde  karışan,  mal  getirip­götüren  bir  kurum  olmaktan  çıkması 
gerektiğini kabul ettiklerini ifade eden Başbakan Özgürgün, yüzde 3’lük fon uygulamasının, 
TÜK’ün düzenleyici rolüne dönebilmesi için atılmış bir adım olduğunu ve belli bir süre sonra 
bu uygulamanın ortadan kalkacağını söyledi.
“TÜRKİYE’NİN ANAVATANIMIZ OLMASI BİZE GURUR VERİYOR”
Türkiye’de yaşanan sıkıntıların Kıbrıs’a misliyle yansıyacağını ve Kıbrıs Türk halkını da çok 
üzeceğini  belirten  Başbakan  Özgürgün,  “Türkiye’nin  iyi  ve  sağlıklı  olması,  rahat  hareket 
etmesi bizi de çok rahatlatır” dedi. Türkiye’de yaşanan 15 Temmuz darbe kalkışmasından ve 
terör saldırılarından  üzüntü  duyduklarını,  ekonomisi  ve silahlı  gücü ile  önemli  ve  güçlü  bir 
ülke  olan  Türkiye’nin  çalkantıların  üstesinden  geleceğini  vurgulayan  Başbakan  Özgürgün, 
“Türkiye güçlü ve büyük bir ülke, Anavatanımız olması bize gurur veriyor” diye konuştu.
“MÜZAKERE HEYETİNDE HÜKÜMET TEMSİLCİSİ DE OLMALI”
Kıbrıs  müzakerelerinde  hükümetten  bir  temsilcisinin  de  olmasını,  hükümete  geldikleri  ilk 
günden Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya ilettiklerini, Cumhurbaşkanı’nın herhangi bir yanıt 
vermediğini, bunu “olabilir gibi” aldıklarını kaydeden Başbakan Özgürgün, aradan geçen dört 
ayda herhangi bir hareket olmayınca, taleplerini yeniden dile getirdiklerini söyledi.
Kıbrıs müzakerelerinde kritik bir aşamaya girildiğine işaret ederek, ana muhalefet partisinin, 
ve  meclis  dışındaki  partinin  temsilcisinin  de  müzakere  heyetinde  yer  aldığına  değinen 
Başbakan Özgürgün, “Ama iktidarın iki kanadı, bilgi almak için ya tutanakları okuyacak, ya 
da  birisine  soracağız.  Bu  tamam  değil,  biz  bu  yapıyı  eleştirdik.  27  milletvekili  ile 
parlamentoda bulunan hükümetin temsilcisinin de orada olması gayet doğaldır ve normaldir. 
Hatta gereklidir. Bu, Sayın Cumhurbaşkanı’na da güç verir, zayıflatmaz” dedi.
“TEMSİLCİLER MECLİSİ’NDE BASİT ÇOĞUNLUKLA
 KARAR ALINACAĞINI YENİ ÖĞRENDİK”
Basit  gibi  gözüken  ama  kendilerini  endişeye sevk  eden  çok  önemli  bazı  konuları  çok  geç 
öğrendiklerini belirterek, bu duruma, olası çözümde, Temsilciler Meclisi’nde basit çoğunlukla 
karar  alınacak  olmasını  gösteren  Başbakan  Özgürgün,  bunun  da, sadece  Rumların  istediği 
kararların meclisten geçeceği anlamına geldiğini söyledi.
Başbakan Özgürgün, “Bu, 1960’da kanlı olaylara neden olan veto hakkını ortadan kaldırıyor. 
Rumlar  bunu  istiyordu.  Bunu  kabul  ettiğiniz  zaman,  1960’da  insanlar  o  mücadeleleri  niye 
verdi, niye öldü diye düşünüyorum. Çünkü, veto hakkı tamamen ortadan kalkıyor.”
Bunları sonradan  duyduklarını,  o  anda  bilgileri  olsa,  “bu  böyle  olsun,  böyle  olmasın,  bunu 
biraz  daha  tartışalım”  yönünde  katkılarının  olacağını  kaydeden  Başbakan  Özgürgün,  “Bizi 
endişeye sevk eden bu durumu altı ay sonra öğrenmeyiz. Mesela, çok basit gibi görünen ama 
çok önemli bir nokta olan bunu; Temsilciler Meclisi’nde basit çoğunlukla karar alınacağını, 
yeni  öğrendik.  Bu  demektir  ki,  gerçekten  hükümet  temsilcisi  orada  bulunmalı.  Hükümet 
temsilcisi,  cumhurbaşkanının  da  onaylayacağı  birisi  olur,  örneğin  Dışişleri  Bakanlığı 
Müsteşarı olur, biz bunu zaten Sayın Cumhurbaşkanı’na önerdik.”
“BEŞLİ KONFERANS OLURSA NEW YORK’ GİDERİZ”
“Cumhurbaşkanı Akıncı,  parti liderleri ile New York’ta  olmak istediğini  açıkladı,  katılacak 
mısınız?” sorusuna karşılık Başbakan Özgürgün, “Eğer her şey halledilir de sonuçta güvenlik 
ve  garantilerlerle  ilgili  beşli  bir  konferans  toplanacak  olursa  böyle  bir şey  olacak. Öyle  bir 
durum olursa tabi ki katılırız” ifadesini kullandı.
Belli  kesimler  tarafından  çözüm  karşıtı  gösterilmesinin  kasıtlı  yapıldığını  dile  getiren 
Başbakan  Özgürgün,  “Biz  çözüm  istemediğimiz  için  mi  Kıbrıs’ta  çözüm  olmuyor?”  diye 
sordu.
Kıbrıs’ta çözümü engelleyenin kim olduğunun belli olduğunu, Kıbrıs sorununun çözümü için 
bugüne  kadar sunulan  planların  hepsine Rum tarafının  “hayır”  dediğini  ve  karşılarında,  tek 
egemen  devlet  olduğu  iddiasıyla  Kıbrıslı  Türklerinin spor  yapmasına  dahi  engel  koyan  bir 
zihniyet olduğunu vurgulayan Başbakan Özgürgün, UBP’nin, Başbakan olarak kendisinin ve 
Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş’ın  çözüme  engel  olmadığını,  ülkede Rumlara  en  ufak 
herhangi bir saldırı olayının yaşanmadığını, ancak Rum tarafında Kıbrıslı Türklere karşı taciz 
ve saldırıların sürdüğüne işaret etti.
“GÜZELYURT PAZARLIK KONUSU DEĞİL”
Son dönemlerde Güzelyurt’a ciddi yatırımların başladığını, Annan Planı’ndan sonra çok şey 
değiştiğini,  Güzelyurt’un  verilmesinin  dahi  konuşulamayacağını  vurgulayan  Başbakan 
Özgürgün, “Güzelyurt pazarlık konusu da değil. Kesin” dedi.
Rum  tarafının  sürekli  istemeden  başka  bir  şey  yapmadığını,  “al­ver”  süreci  gibi  görünen 
sürecin Türk tarafı için “ver­ver”, Rumlar için “al­al” süreci olduğunu dile getiren Başbakan 
Özgürgün, “ O zaman ben de Larnaka’yı isterim! Onu isterim bunu isterim demenin şeyi yok.  Burada  mantıklı  olan, sınır  düzeltmeleri  ile  hiç  kimsenin  yerinden  oynamayacağı  bir 
çözümdür” diye konuştu.
Başbakan Özgürgün, insanları yerinden oynatarak, 100 bin kişiyi yerinden ederek yapılacak 
bir  anlaşmanın  anlaşma  olmayacağını  vurgulayarak,  “Kıbrıs  Türk  tarafından  bu  istekler 
bütününü düşündüğümde; ‘Karpaz’ı, Güzelyurt’u isterim, Türk  askeri gidecek. Güvenlik ve 
garantileri  tanımam,  AB’nin  garantisi  yeter,  birincil  hukuk  olmayacak’,  bütün  bunları 
verdiğiniz  zaman  alın,  adayı Yunanistan’a verin. Ondan sonra gidelim Türkiye’de oturalım. 
Bizim  açımızdan  bunun  anlaşma  olmadığı,  teslimiyet  olduğunu  Rum  tarafı  hala  daha 
göremedi” dedi.



“PARAMETRELERİN DIŞINA ÇIKTIĞINIZ ANDA TESLİMİYET OLUR”
Başbakan  Özgürgün,  anlaşmanın  BM  parametrelerinde  olacağını,  yıllar  içinde  oluşan 
parametrelerin  dışına  çıkmanın  teslimiyet  olacağını  belirterek,  “İki  kesimlilik  korunacak, 
Kuzey’in toprak bütünlüğü, bütün adanın anayasal bütünlüğünü garanti altına alacak, özellikle 
anavatan  Türkiye’nin  garantisi  şart.  İki  kesimlilik  sulandırılmayacak  bu  da  demektir  ki, 
Kuzey’de sarih toprak, mülkiyet ve nüfus çoğunluğu. Bu parametrelerin dışına çıktığınız anda 
teslimiyet olur. Bu parametreler yıllar içinde oluştu” diye konuştu.
Başbakan  Özgürgün,  Rum  tarafındaki  zihniyetle  devam  edildiği  takdirde  bir  çözüm 
olmayacağına işaret ederek, “Türk tarafına ‘teslim ol’ mu deniliyor. Çok mantıklı bir zemine 
oturtulmadıktan  sonra  yapılacak  bir  anlaşma  ileride  çatışma  doğurur.  Kıbrıs  Türk  halkı 
Elam’ın insiyatifine bırakılamaz. Çözüm yaptık derken maalesef başımıza iş açarız” dedi.
“KKTC BÜTÜN KURUMLARI İLE BİR DEVLETTİR”
Kıbrıs  Türk  tarafının  alternatifsiz  olmadığını,  tanınsın  veya  tanımasın  KKTC’nin  bütün 
kurumları  ile  devlet  olduğunu  ve  bu  yapının  görmezden  gelinemeyeceğini  kaydeden 
Başbakan Hüseyin Özgürgün, “Biz alternatifsiz değiliz. Biz anlaşma dilenmiyoruz dediğimde 
bunu kastettim. Rum tarafı, biz  anlaşma dileniyoruz  zannı ile bu kadar şımarık davranıyor” 
diye konuştu.
Başbakan Özgürgün, sorunların dünyanın her yerinde olduğunu, hükümet olarak, Anavatan’ın 
da  desteği  ile sorunların  çözümü  için  uğraştıklarını,  sorun  var  diye  Kuzey’i  Rum  tarafına 
teslim etmeyeceklerini sözlerine ekledi.
Editör: TE Bilisim