TDP Çevre Komitesi Başkanı Mehmet Barışsever, sorunun çözümünü defalarca gerek yazılı, gerekse de sözlü olarak detaylarıyla açıkladıklarını, ancak vatandaşlarının sağlığını, kendi koltuklarını düşündüklerinin onda biri kadar düşünmeyen kişiler nedeniyle, ülke genelinde ciddi salgın hastalık tehlikesi yaşandığını ifade ederek, bu sorunun ülke turizmini de vuracak potansiyel bir tehlike olduğuna dikkat çekti.
Sorunun teknik çözümünün yanı sıra, siyasi anlamda da yapılması gerekenler olduğunu, 1974’ten sonra Kıbrıs’ın Kuzeyinde oluşturulan nüfus politikasının, birçok sorun gibi bu konuda da etkili olduğunu belirten Barışsever, bütün zaman ve enerjisini kurultaya harcayan, ülkede hüküm sürmekte olan ağır ekonomik bunalıma yönelik hiçbir çalışması olmayan UBP Hükümeti ile ‘istikrar’ adına UBP Hükümetini nasıl ayakta tutarım hesabı yapan AKP’ye eleştirilerde bulundu.
Barışsever, ‘Rum Yönetimi yardım talep ederse Türkiye’ye hemen iletiriz’ diyen Başbakan Küçük’ün, Kıbrıs’ın Kuzeyindeki ciddi sorunları görmezden gelmesinin düşündürücü olduğunu vurguladı.
Geçtiğimiz yaz döneminde sorun gündeme geldiğinde, 7 Haziran 2012 tarihinde yaptıkları yazılı basın açıklamasıyla önerilerini yeniden gündeme getirdiklerini, ancak önerilerin ısrarla dikkate alınmadığını anımsatan Barışsever, “Soruna köklü çözüm getirecek önerilerimizi yeniden hatırlatmak isteriz. Umarız Başbakan ve ilgili bakanlar kurultaydan hesaplaşmasından biraz vakit bulular ve salgın hastalık oluşmadan gerekenleri yaparlar” dedi.
“Çözüm, Bölgesel Arıtma Tesisleri’nde”
TDP Çevre Komitesi Başkanı Mehmet Barışsever, sorunun çözümünün; AB normlarındaki nüfusu 2000 kişiyi aşan yerleşim birimlerinde bölgesel arıtma sistemleri kurarak; süt imalathaneleri vb. gibi küçük sanayi tesislerinde kendi arıtma tesislerini kurdurarak, Merkezi Arıtma Sistemine arıtılmış olarak akıtılacak suyun dere yatağına salınmasıyla, bu suyu kullanacak olanakları yaratacak projelerin üretilmesiyle olanaklı hale geleceğini açıkladı.

“Çevre Yasası uygulanmıyor”
2012 yılı başında mecliste onaylanmasının ardından uygulamaya konan 18/2012 Sayılı Çevre Yasası’nın, ülkemizde AB Mevzuatına uyum çalışmalarının ürünü olarak yasalaştırılmış ilk ve tek yasa olduğunu belirten Barışsever, Çevre Yasası’nın uygulamaya geçirildiği tarihten sonra da ülkede çevre sorunlarına bakış açısında her hangi bir gelişme gözlemlenmediğini ifade etti.
Sorunlara bakış açısı ve alınması gereken önlemlerin hep ötelenmesi nedeniyle, çevre sorunlarının dağ gibi birikmekte, bunları çözmekle görevli olanların ise sorunları yuvarlak laflarla geçiştirerek ötelemekte olduklarını belirten Barışsever, “Mağusa’ya kadar ulaşan Kanlı Dere’deki vidanjör atıkları sorunu, önündeki son kırılma noktası olan denizi kirleterek mavi bayrağımızı düşürme hedefine doğru ilerlemektedir!” uyarısında bulundu.
“Ceza, yasa gereğidir”
Barışsever, yıllardır hiçbir proje üretmeksizin bu sorunun etrafından dolanan hükümetin, Çevre Yasası’nı uygulayarak insan sağlığını tehlikeye atan bu kirli suları çevreye dökerek kirletenlere ceza kesmesinin yasa gereği olduğunu da belirtti.
Barışsever ayrıca şunları kaydetti: “Bu noktada, ÇED Raporu gereği arıtma sistemini kurmaksızın açılışına izin verilmemesi gereken işletmelerin, hiçbir yükümlülük altına sokulmadan açılışını yaparak, adeta çevreyi kirletme yetkisiyle donatılması nedeniyle bu soruna müdahalede eli kolu bağlı bir pozisyon yaratılmıştır. Hükümetin bu konuda geri çekilebilecek alan kalmadığını görerek, Mağusa denizindeki mavi bayrak düşmeden ivedilikle bu alanda adım atması kaçınılmazdır. Halkımızın sağlığını korumak hükümetin öncelikli tercihi olmalıdır.”

TDP Basın Bürosu

Editör: TE Bilisim