Trafik Kazalarını Önleme Derneği Başkanı Mehmet Avcı, yollarda can pazarı tehlikelerinin yaşanması devam ederken trafikle ilgili gündemin, seyrüsefer paraları ve kiralık araç plaka renkleriyle doldurulmasının manidar olduğunu belirtti.

Devletin ve hükümetlerin asli görevinin insanlarının can ve mal güvenliğini korumak olduğunu, ancak yollarda can güvenliği olmadığı, oluşturulmadığı, oluşturmak için öncelik verilmediği gerçeğinin gözden kaçırılarak para ve şekilsel tartışmaların ön plana çıkarıldığını savunan Avcı, şöyle dedi:

“KKTC’de isteyenin, isteyene, istediği araç plakasını yaptırabileceği bir yasasız düzen vardır. İsteyen istediği sahte plakayı yaptırıp arabasıyla gezebilir, soygun yapabilir, terör estirebilir.

Dört yıl önce Trafik ve Ulaştırma Hizmetleri Komisyonu tarafından hazırlanan sahteciliği ve keyfiliği önleyecek, plaka yapanların izinlendirileceği yasal düzenleme gündeme getirilmezken, kiralık araç plakalarının rengi ve rakam yeri değiştirilerek ne amaçlandığını, yol güvenliğine katkısını, değişikliği yapan Bakanlık veya Bakanlar Kurulu kamuoyunu bilgilendirmelidir.

Yollarda dolaşan araçların güvenliği tartışmalardan uzak tutularak, parayı kim, nasıl, ne kadar toplayacağının gündeme getirilmesi de manidardır.”

KKTC’de araç muayenelerinin teknik ve güvenilir olmadığını öne süren Avcı, sadece Lefkoşa Araç Muayene Merkezi’nde salon araç teknik muayene cihazları olduğunu ve diğer merkezlerde bulunmadığını kaydetti.

Kamyon, otobüs, tır, tanker muayene aletlerinin ise KKTC’de hiç olmadığını belirten Avcı, hükümetin, bu araçların yoldaki güvenliğini neden sağlamadığını, neden öncelik vermediğini kamuoyuna açıklaması veya sistemin tamam olduğunu savunma cesaretini göstermesi gerektiğini ifade etti.

Avcı konuyla ilgili yazılı açıklamasında şunları kaydetti:

“Araç muayene parasını alıp, teknik muayene yapmamak devlet ciddiyeti ile bağdaşmamalıdır.

Yabancı ülkelerden gelen –TC hariç- ehliyetlerin sahteliği araştırılmadan ücret karşılığı KKTC ehliyetine çevrilmektedir. KKTC ehliyetlerinin üzerinde seri numarası olmadığından kopyalanmasına, sahtelenmesine imkan tanınmaktadır. Avrupa’da herkes cebinde ancak bir ehliyet ile dolaşabilirken KKTC’de sınırlama yoktur. Denetlemesi de yoktur. Ehliyet sınavlarını yazılı yapmamakta direnen hükümetler, hala daha sözlü ve standart olmayan sınavlarla ehliyet vermektedirler.

Ehliyet sınavlarında kullanılması gereken yasal kitap güncellenmedi, yasal olmayan ve denetimsiz kitaplar kullanılmaktadır. Şoför okulları için müfredat hiç hazırlanmamıştır.

Kamyon, otobüs, tır, tanker sürenler 5 yılda bir sağlık kontrolünden geçmesi gerekirken, KKTC’de ilk sağlık muayeneleri 60 yaşında başlamaktadır.

Profesyonel sürüş ehliyeti KKTC sistemlerinde oluşturulmamıştır.

Yollar tehlikeler ile dolu olup, sürücülere adeta tuzaklar kurulmuştur. Yollar affedici değildir. Hata yapan hayatı ile ödemektedir. Yollarda tehlikeli çukurlar artmaktadır.

Yol çizgileri unutturulmuştur. Reklam gelirleri uğruna yollarımız tehlikeli reklam panoları ile donatılmıştır. Devlet otoritesi değil, paydaş otoritesi ön plandadır.

Haspolat- Alayköy çevre yolu dört yıldan beri bitirilememiştir. Devlet gerekli katkıyı koymamıştır.

Uyuşturucu ile yakalananlara çağdaş tedavi yasaları geçiren Mecliste ve ilgili Bakanlıklarda sürücülerde uyuşturucu testinin sorgulanmaması da manidardır.

Amaç uyuşturucu kullanmayı önlemek, caydırmak olması gerekirken, kullananları tedavi etmek ön planda tutulmuştur.

Yolları tehlikelerle dolu, sürücü kalitesi tartışılır, araç muayenelerinin teknik yapılmadığı, 60.000 yabancı öğrenci olan ancak toplu taşımacılığının saat 18.00 den sonra olmayan ülkemizde, seyrüsefer paralarının nasıl, kimin tarafından, ne kadar toplanacağı gündeminin önceliğe alınmasının esas nedenini sorgulamak gerekmektedir.

Yapılması planlanan uygulama ile ilgili açıklamalarda, toplamdan daha fazla para toplanacağı yani insanlarımızı cebinden daha fazla harcama olacağıdır. Yol güvenliğine katkısı olmayacağı gibi olumsuz etkileri olacaktır.

Eski ve ağır araçların daha kolay müşteri bulabileceği, daha çok sayıda yollarda dolaşacakları, ancak 2-3 yıl sonra servisleri, yedek parçaları, lastik değişimi için çok paraya ihtiyaç duyulacağından, bunlar ihmal edilebilecek, teknik araç muayenesi olmayan, yolları tehlike dolu, sürücü kalitesi tartışılır yollarımız daha da tehlikeli duruma girecektir.

Bu şartlardaki bir ülke yollarında, hafif, düşük motor güçlü araçlar teşvik edilmesi gerekirken, tasarlanan yeni uygulama ile yollarımızda eski ve güçlü araçlar daha çok tehlike yarabileceklerdir.

Sonuç olarak hükümetler, yol güvenliğini ön planda tutmadan, parasal ve şekilsel uygulamalar yaparlarsa bunun bedelini vatandaşın yollarda canı ile ödeyeceği gerçeğini nasıl saklayacaklar?”
Editör: TE Bilisim