ATUN: ‘HÜKÜMET BİR AN ÖNCE GÖREVİNİ SONLANDIRMALIDIR’
UBP Genel Sekreteri Sunat Atun bugün saat 12:00’de BRT1’de yayınlanan siyaset gündemi isimli programa katıldı.
Gündemdeki gelişmeleri değerlendiren Atun, günden güne kötüye giden hükümeti hiçbir icraat yapmamakla eleştirdi.
Tarım, eğitim, sanayi ve turizm için yeterli kaynakların olmamasını dile getiren Atun, 2013’e kıyasla çok az kaynak olduğunu belirterek; hayvancının, çiftçinin, sanayicinin ve turizmcinin ekonomisinin geriye düştüğüne dikkatleri çekti.

‘HÜKÜMETİN NASIL BİR POLİTİKA İZLEDİĞİNİ ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR’

Atun sözlerine şöyle devam etti;
‘Hükümetin %4. 2 enflasyon beklentisi vardı. Daha ilk çeyrekte %6’ları aştı. Yılsonunu da hesaba kattığında bütçe açığının 465 milyon TL’ye çıktığını görüyoruz. Hesapta olmayan harcamalarla bu açık 500 milyon TL’ye dayanmıştır. Bu yıl büyük bir kuraklık felaketi yaşandı. Bu kuraklığın felaketinin ilk etapta maliyeti 52 milyon TL olduğu açıklandı. Tarım sigortası fonunda bulunan 15-16 milyonu da hesaba katarsak, bu yılın 515 milyon TL yakın bir açığı olduğunu görüyoruz. Bu durumda hükümetin nasıl bir politika izlediğini anlamak mümkün değildir.

‘ESNAF VE REEL SEKTÖR YOK SAYILIYOR’

Sektöre baktığımız zaman esnafın battık diyor. Geçen hafta esnaf kredi paketi açıklanacaktı. Üzerinden bir yıl geçti ve halen krediler açıklanmadı. Serdar Denktaş halen bu konuda bir açıklama yapmamıştır. Esnaf ve Reel sektör yok sayılıyor.
Tarıma, sanayiye ve turizme hibe programları yaptık. 2013’de Sayın Sibel Siber başbakan oldu ve o günden beri bu hibe programları rafa kaldırılmış halde beklemektedir.

‘HÜKÜMET PROJE ÜRETEMİYOR’
Ülkenin üretmesi, istihdam meydana getirebilmesi, para kazanması için bu projelere ihtiyaç vardır. Devletin yatırımları durdu. Bizim dönemimizde yollar yapıldı, ıslah projeleri yapıldı, Güngör’de bir atık tesisi başlatıldı, su projesi başlatıldı. Hükümete baktığımız zaman bütçenin daha %90’ı kullanmadığını görüyoruz. Bugünkü hükümete baktığımız zaman proje üretemiyor, birbirlerinden haberleri yok ve Sayın başbakan yeğenini Tapu Dairesi müdürü yapmakla meşgul.
Düşünün orda ki müdürün artık emekliliği geliyor ve emekliliğine az bir zaman kala emekli olmasını beklemeden hemen müşavirliğe geçirip, yerine başka müdür atanıyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti hazinesinde bu kadar açık varken bu kadar hoyratça, lüks içinde ve sorumsuzca bir hareket edilmemesi gerekiyordu.

‘KAĞIT ÜZERİNDE OLAN 3 SANAYİ BÖLGESİNİ SIFIRDAN YAPTIK’
Sadece benim dönemimde biz üç sanayi bölgesini sıfırdan yaptık. Kâğıt üzerinde olan üç sanayi bölgesini Mağusa, Çatalköy ve Vadili’de sıfırdan yaptık. Alayköy ve Haspolat bölgesinde ise ikinci etapları başlattık. Tüm bunlar olduğu gibi duruyor. Bakanlık dönemimde alım satım yasaklanmıştı. Tek bir malın alınıp, satılması yapılmamıştır. Fakat şu an alım satımda devirler çok arttı. Özellikle Mağusa bölgesinde bunu görmeyen duymayan ve bilmeyen kalmamıştır. Bu da halkın vicdanını yaralayan çok önemli bir noktadır. Bu resmen Devlet imkânlarının resmen kötüye kullanılması demektir.

‘KKTC EKONOMİSİ VİZYONSUZLUK NEDENİYLE KOMAYA GİRDİ’
Dün bir gazetemizde ‘EKONOMİK GİDİŞAT KÖTÜ’ manşetiyle, rakamlarla ortaya koyulmuştur. Esnafın ülke içerisinde iç borç içerisindeki payı rekor kırdı. 2014 yılında zirve yaptı. Yine baktığımızda çek yasakları yine bu dönem rekorda. Peki, bunun sebebi nedir? Esnafın işini yürütecek transferi bulamaması ve ülkedeki para döngüsünün durmuş olmasıdır.
Bugün KKTC ekonomisi bu vizyonsuzluk nedeni ile bu plansızlık projesizlik nedeniyle komaya girmiş durumdadır artık.
İhracat rakamlarına baktığımızda bizim dönemimizde ihracat rakamları katlanarak gidiyordu. Göreve geldiğimde KKTC devletinin ihracatı doksan milyon TL idi. Görevden ayrılırken sadece TC’ ye kendi başına yüz on yedi milyon TL’de devrettik ve KKTC ihracatına da iki yüz milyon Türk Lirası üzerinde bıraktık.

‘BİR YILDIR İHRACAT RAKAMLARI AÇIKLANMIYOR’
Bir yıldır Başbakan Yardımcılığı ve Ekonomi Turizm ve Kültür Bakanlığı daha ihracat rakamını açıklayamıyor. Çünkü açıklayacak yüzleri yoktur ve ihracat vizyonumuz terk edilmiştir. Bugünkü hükümetin ne bir vizyonu ne de bir stratejisi vardır. Devlet yatırımları nerdeyse yapılmıyor. Devlet yatırım projelerini açıklamıyor, esnafa ve üretime olan destek sıfır noktasına gelmiştir. İşin ilginç tarafı Esnaf ve Zanaatkarlar Odası dışında bu kötü gidişata ses çıkaran ve kötü gidişatı eleştiren hiçbir örgüt de yoktur. Yani odalar kış uykusuna yatmış durumdadır.
Ekonomik Sivil Toplum Örgütleri, İş Adamları Dernekleri’ne bakıyorum onlar da zaten ne çalışma yapıyorlar ne de mevcut gündemi değerlendiriyorlar. Demek ki onlar da var olmakla olmamak arasında gidip geliyorlar.
İş dernekleri ve bunun yanında ekonomik örgütler platformu vardı. En güçlü görüşleri ortaya koyan iş dünyasının ağırlığını hissettiren bir platformdan ses seda çıkmıyor.

‘SU PROJESİ HALEN BELİRSİZDİR’
Su projesi bu ülke için en önemli proje. Kuraklıkla boğuşan KKTC’nin tarım vizyonunu sil baştan yenileyeceği proje, belki de tarımın tarihini değiştirecek olan proje su projesidir. Biz bu projeyi bu vizyon dahilinde gerçekleştirdik. Bakıyoruz bu su projesi şu anda hangi noktadadır bilen yok. Halk bize gerek markette gerek kahvehane de karşılaştığımız yerlerde ‘su projesi ne oldu?’ diye soruyor. Karpaz’daki vatandaşımız ‘bölgeme su gelecek mi acaba yoksa sadece belirli bir noktaya mı bağlı olacak?’ diye soruyor. Bizim dönemimizde su projesi KKTC’nin bütün noktalarına erişecek şekilde dağıtımı ve dağıtımın alt yapısı programlanmıştı.

Türkiye 350 milyon TL kendi bakanlığından bütçe ayırarak ve bütün dağıtım hattını anahtar teslimi yapacak şekilde Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı’na projelendirmiş ve teslim etmiştir. Bugün o proje ağır aksak şekilde gidiyor. Türkiye’nin karşısında ciddiyetle durabilen bir hükümet yok. Türkiye karşısında duruşu olan, karakteri olan bir bakanlık yok. Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı bu işten sorumlu bakanlık ve ne yaptıklarını hiç kimse bilmiyor. Vatandaş kendi bölgesine su ne zaman gelecek bilmiyor, içme suyu mu kullanma suyu mu gelecek onu da bilmiyor. Su gelecek ise maliyeti nedir?, su ne zaman gelecektir? Onu da kimse bilmiyor çünkü büyük bir muamma vardır.

Öyle olunca esas üretici tarımcı, hayvancı hiçbir şekilde gelecek planlaması da yapamıyor.
Şuanki bakan Türkiye’ye gidip, fotoğraflara yansıyan pozlarını ve Kuzey Kıbrıs basınına yansıyan görüntüleri vardır. Sadece demeçler üzerine yürüyen bir bakanlık vardır. İcraat noktasında da sıfır noktasında bir bakanlık olduğunu görüyoruz.

‘ÜLKENİN GELECEĞİ HİÇE SAYILIYOR’
Bizim dönemimizde bütün ülkenin atıklarını tek bir merkez de toplanılıp, enerjiye dönüştürülmesi için yapılmış bir proje vardı. Ekonomi ve Enerji Bakanlığı ile Çevre bakanlığı bu projeler üzerinde çok yoğun ve saygın çalışmalar yapıyordu. Biz bunu tamamlama noktasına getirmiştik. Bugün bu konunun hangi noktada olduğunu dahi bilmiyoruz. Ülkede enerjiye dönüştürülecek çok önemli noktada bir atık var. Bundan faydalanmayı düşünen geriye dönüp de proje ne idi? hangi noktada kalmıştı? değerlendiren bir Çevre Bakanlığı yok. Bütün bunlar ülkemizin geleceği için planlanan projelerin maalesef ne kadar büyük bir oranda bu hükümet tarafından sekteye uğratıldığının en önemli göstergesidir.

‘ÜRETİCİ NASIL AYAKTA DURACAKTIR?’
Ülkenin en büyük sektörü olan tarıma can çekişiyor. Her CTP hükümeti döneminde kuraklık var, fona bakıyorsunuz 18 milyon TL civarında bir kaynak var ama ihtiyaç elli iki milyon Türk Lirası. Başbakan aradaki farkı Türkiye’den talep etti fakat bunun ne zaman, nasıl ödeneceğini bilemiyoruz. Doğrudan Gelir Desteği her yıl Nisan ayında ödeniyordu fakat bu yıl Ağustos ayına girmemize rağmen henüz ödeme yapılmadı. Bu durumda üretici ne yapacak? Üretici kendi yaşamını nasıl idame ettirecek? Üretici bugün bitme noktasına gelmiştir. Üretici devletten alacağını zamanında alamadığı için ülkede artık üretim bitmiştir. Süt paraları 3-4 dönem geriden ödenmektedir. Bu yapı içerisinde üreticinin ne yapacağı konuşulmuyor.

‘HÜKÜMET HİÇBİR ŞEY YAPMAMIŞTIR’
KKTC bütçesi 2014 yılının başlarında hazırlanırken, tüm bunların nasıl olacağına işaret etmiştik. Ne olabileceğini devlet ciddiyetine sahip insanlar tedbirini alabilmeliydi. Bütçe ayrılırken bütçe hesaplanamadığı için bunun bedelini üretici, esnaf ödemektedir. Elinde yol haritası olmayan ve KKTC ekonomisini nasıl idare edeceğini bilmeyen bir hükümet var. Hükümet ne reform getirebilmiş ne de sağlıklı bir anayasa paketi ortaya koymuş, ne devlet desteklerini gününde planlamış, ne de KKTC bütçesini sağlıklı olarak planlayabilmiştir.

‘BU HÜKÜMETİN EN SON İMTİHANI 13. MAAŞ OLACAKTIR’
Bu bir yıllık sürede bu hükümetin yaptıkları ortadadır. Bu hükümet bu başarısızlıkla, bu becerisizlikle ve bu plansızlıkla bu işi götüremeyecekleri aşikârdır. Sayın Yorgancıoğlu da Sayın Denktaş da 2013 protokolünü yerden yere vurmuşlardı. Hatta Denktaş ‘Bu paket Kıbrıslı Türk’ün bedenine uymuyor’ demişti. Biz kabul etmiyoruz demişti. Baktılar hükümeti yönetemiyorlar gidip altına imzayı attılar. İnkâr ettiler ve sonra biz o belgeyi bulup mecliste gösterdik. Ne yapacağını bilmeyen bilinçsizce hareket eden bir hükümet var. Kuraklık geldi ve beklenmedik açıklamalar yapıldı. Tüm açıklanan rakamlar 515 milyon bütçe açığı bugün 13. Maaşlar üzerine çok ciddi bir gölge düşürmüştür. 13. Maaş bu rakamlarla ödenemez.

Son günlerde döviz hareketlenmeye girmiştir. Türkiye’deki ekonomistler faiz tartışmasına girmiştir. Merkez Bankası Faiz indirebilecek mi? Dövizin arttığı bir ortamda faiz indirimi devam edecek mi yoksa merkez bankası farklı bir yol mu izleyecektir. Hükümetten hiçbir mesaj ve açıklama yok.
Tarıma hayvancıya esnafa ‘merak etmeyin bu hükümet arkanızdadır’ diyebiliyor mu? Bunu da demiyor.

‘BU HÜKÜMETİN HALKA VEREBİLECEĞİ HİÇBİRŞEY YOKTUR’
Bu hükümetin tek yaptığı şey kucak kucağa siyaseti yürütebilmek ve hükümetin ömrünü mümkün oldukça uzatabilmektir.
Hükümetin hiçbir sektöre ve halkına verebileceği hiçbir şey yoktur.

‘HALKIMIZ TARİHİNDE GÖRMEDİĞİ BİR YIKIM YAŞAYACAKTIR’
Hükümet, Ekonomik programı uygulamak durumundadır ama doğru düzgün uygulanmadığı için bir adım ilerleme yoktur. Öngörülen reformları bile yapılmadı. Yerden yere vurdukları ve red ettikleri protokolü imzaladılar. Bunun devamında programın hiçbir alanı uygulanmamıştır. 2013-2015 dönemini kapsayan bu program 2015 yılı sonunda yeni bir program hazırlanması lazımdır. Biz 2012 yılından 2015 programını hazırlamaya başladık. Tüm bürokratlar toplandık ve 2013-2015 programı 2012 de tamamladık. 2013-2015 programı sona gelmektedir ama bu hükümette bu süreci kim yapacak? Başbakan mı? Maliye Bakanlığı mı? Başbakan Yardımcısı mı yapacaktır? Burada belirsizlik vardır. Halkımız tarihinde görmediği bir yıkım yaşayacaktır çünkü hükümet bu ekonomik programı hazırlayamayacaktır.

Alt yapı yatırımları durmuştur. Kamu yatırım harcamalarının en büyük özelliği çok yüksek katma değeri olmasıdır. Su projesinde gelen borularla Kamyoncular Birliği günlerce sevkiyat yaptı. Türkiye Cumhuriyeti’ndeki bir firma bu projeyi yürütse de hizmet ve mal alımı buradan yapılmıştır. Bunun ekonomiye katkısı büyüktür.

‘HALK BELEİDYE SEÇİMLERİNDE KARARINI VERMİŞTİR’
MECLİS çalışmaları başladığında önerilerimizi sunacağız. Devlet bizim de devletimizdir. Devletimize ve vatandaşımıza sahip çıkmak adına yeni önerilerle meclise gideceğiz. Şuna ki hükümet halktan destek alan bir hükümet değildir. En net cevap belediye seçimlerinde verildi. Halın verdiği net bir mesajdır bu. CTP kırsaldaki belediye sayılarını artırmış olabilir ama ana belediyeleri kaybetmiştir. Seçimdeki mesaj hükümete çok büyük bir uyarı verdi.

‘HÜKÜMET KENDİ KENDİNİ SONLANDIRILMALIDIR’
DP içerisinde de CTP içerisinde de birtakım sıkıntılar yaşanmaktadır. CTP içerisinde milletvekilliğinden istifa ettim diyen bir vekil var. Bu noktada halka verdiği mesaj ortadır. Daha bir yıl geçmeden iç siyasi sıkıntıların yanında mevcut hükümet yapısının halkın dertlerine çare olamadığını kendi vekilleri dile getirmeye başlamıştır. Dolayısı ile bu hükümetin ömrünün bittiğinin hükümet ortaklarının üzerinde bir yansımasıdır. Hükümet bitmişse en doğrusu erken seçime gitmektir.
Hükümet; ekonomiye yapılamayan katısı, projesizliği, akraba atamaları ve milletvekilliği istifaları ile tartışılan bir hükümet haline gelmiştir. Bunların kökeninde halkın bitmiş olan sabrı e halın kendilerine verecek zamanı olmadığının en net ifadesidir. Hükümet kendi kendini sonlandırılmalıdır’

‘DESTEĞİMİZ EROĞLU’NA TAMDIR’
UBP Cumhurbaşkanlığı seçiminde ne yapacak sorusunu cevaplayan Atun, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Dr Eroğlu’nun aday olmaması halinde parti olarak gerekli değerlendirmeyi kendi içlerinde yapacaklarını belirterek şunları söyledi;
‘Cumhurbaşkanımız UBP adayı olarak Cumhurbaşkanlığını kazanmış ve UBP’nin onursal başkanıdır. Onun aday olduğu bir yerde elbette ki UBP gönlü ile Sayın Eroğlu’nu destekleyecektir. Genel başkanımız partideki havanın bu yönde olduğunu görmüştür. MYK’ya bu konu gelecek ve üzerinde konuşulacaktır.
Dengeli bir bütçe için devletin birtakım tedbirler alması gerekiyor. Devletin, devlet yönetenlerinin ve başta Maliye Bakanlığı’nın hedefi olması gerekiyor. Bu hedefin de hükümet tarafından benimsenen bir hedef olası gerekir. UBP olarak hedefimiz yerel bütçe açığının TC yardımlarında önceki bütçe açığını Milli geliri olan payını azaltmaktı. Türkiye’den gelen yardımı bütçe açıklarında değil, halka daha dengeli bir şekilde tüm sektörlerde kullandırabilmeli.

Editör: TE Bilisim