Özellikle bir dönem Eğitim bakanlığı da yapmış olan ve geçmişte TMT’de etkin görevler üstlenmiş Sn. Ahmet Atamsoy’un açıklamaları Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yıkılmasına yol açan ve gerek Kıbrıslı Türkler’in gerekse Kıbrıslı Rumlar’ın acı çektiği, hayatlarını kaybettiği pek çok olayda “sorumluluk payının” tek taraflı olmadığı yolundaki açıklamaları “konuşmak” ve “toplumu bilgilendirmek” görevi yerine “ölünceye kadar susmayı” tercih edenlerin örnek alması gereken tam bir “cesaret” örneğidir.
Sayın Atamsoy’ın tabuları yıkan cesur tavrına karşın, kendisini yalanlayamayan bazı çevreler ve başta da eski bir Erenköy mücahidi olan Başbakan Sn İrsen Küçük “TMT” nin tartışılması kimseye bir şey kazandırmaz” açıklaması ile konuşmak bir yana, konuşmak isteyenleri de engellemek istediğini açıkça ortaya koymuştur.
Sn. İrsen Küçük ve geçmiş hesapları açmaktan korkan kesimler, neyi gizlemeye ve kimleri korumaya çalışmaktadırlar? Geçmişte milliyetçilik adına işlenen adi cinayetlerde yakınlarını kaybeden ve yıllarca “vatan haini” suçlaması ile yaşamak zorunda bırakılan cinayet mağdurlarının yakınlarına “kimseye bir şey kazandırmaz” deyip kestirip atmak, kabul edilemez. Bu adi cinayetler karşısında toplumu suskunluğa davet etmek ve çekilen acıları görmezlikten gelmek cinayetlere ortak olmak anlamı taşımaktadır.
Kıbrıs sorunu yüzünden yıllarca acı çekmiş Kıbrıslı Türkler’in ve Kıbrıslı Rumlar’ın yeniden bir araya gelmesi ortak bir vatan yaratması, ülkemize barışın gelmesi, geçmişi tartıştırmamaktan değil, tam tersine, geçmişi tartıştırarak, geçmişteki hataları tekrarlamadan, geleceği kurabilmekten geçmektedir.
Geçmişte yaşananların konuşulması bu adi cinayetlerin sorumluluklarının ortaya çıkarılması ve cinayet kurbanlarına itibarlarının iade edilmesi bir insanlık görevidir. Bu açıdan vicdan muhasebesi yapıp halkımızla doğruları paylaşan Sn. Ahmet Atamsoy’u cesaretinden dolayı kutlar, toplumun susmasını isteyen korkakları ise lanetleriz.
Saygılarımızla,
Güven Varoğlu
KTÖS
Başkanı
Editör: TE Bilisim
