Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Dr.Özdemir Berova, yeni eğitim ve öğretim yılı öncesi önemli açıklamalarda bulundu.

Berova, katıldığı televizyon programında yeni Eğitim ve Öğretim yılının başlamasına sayılı günler kala gündemde olan konular ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Basında yer alan okulların altyapı eksiklikleri üzerine yöneltilen soruya, bu yıl altyapı yatırımlarına 20 Milyon TL’lik bir pay ayrıldığını ve bu ayrılan pay doğrultusunda okullarda belirlenen eksikliklerin giderilmesine başlandığını kaydeden Bakan Berova, hazırlanan projelerin okullarda uygulamaya başlandığını, birçoğunda sona ulaşıldığını bir kısmının ise halen devam ettiğini belirtti.

Berova, sendikaların çıkıp “eksikler var altyapı yok” şeklinde açıklamalarda bulunduklarını bunu genel bir söylem haline getirdiklerini kaydederken ”Basında görüyoruz, inşaatlarla ilgili resimler çıkıyor ama bunları yapanlar söz konusu okullara gidip okul aile birlikleri ile yada okul müdürleri veya okul yöneticileri ile görüşüp bu görüşleri aktaran bir yazı da maalesef paylaşmıyorlar” diyerek göreve geldikleri günden beri eğitim adına atılan adımların görülmek istemediğini dile getirdi.

Altyapı ile ilgili planlamayı geçtiğimiz Nisan ayında yaptıklarını, bu yıl yapılacak yatırımlarıise planlamaya devam ettiklerini kaydeden Bakan Berova, devlet işleyiş yapısını bilmeyen insanların eleştiri yaptıklarını, bazılarının ise bilen ama bu bildiğini de saklayarak kamuoyunda yine eleştiri yapmak isteyenlerin eleştirilerine maruz kaldıklarını söyledi.

Altyapıyı planlarken yapılacak yatırımları plan ve projelendirme sürecinden geçirdiklerini, bunu hızlandırmak için inşaat birimi içerisinde standardizasyon merkezi kurduklarını söyleyen Berova, bunun nedeninin de modüler yapıda sınıfların tüm aksamlarının planlanabilmesi için yapıldığını ve altyapı eksiklikleri olan okulların sorunlarının çözümüne odaklandıklarını belirtti.

Bütçenin Aralık sonu geçtiğini Şubat sonu Mart başı ise açıldığını hatırlatan Bakan Berova, Mart ayı içerisinde gelinen süreçte 20 Milyon TL’lik yatırımın 130-140 civarında bir yapım ihale dosyası hazırlayarak Merkezi İhale komisyonuna gönderdiklerini ifade etti.

Berova açıklamasının devamında; “Ama düşünün bir anda bu kadar dosya geliyor ve yeni ihale yasasının da geçmesiyle birlikte bekleme sürelerinin de arttığını, bunun yanında itiraz süreleri olduğunu da hesaba katarsak işlerin bir anda oldubittiye getirilemeyeceğini görmemiz, yasalar ne emrediyorsa ona göre hareket etmemiz gerektiği gerçeği önümüzde duruyor. Bu kadar dosyanın bir anda gerçekleşmesi beklenemez yaşadığımız gecikmeler bundan dolayı…” dedi.

Bu yola çıkarken okulların eksik altyapılarını gidermek, halkımıza hizmet etmek ve eğitime artı değerler katmak amacıyla yoğun çalışan kalifiye bir ekip kurduklarını ve bu işi sürdürdüklerini belirten Bakan Berova”Göz boyamak isteseydik okullara yeni derslikler yerine badana boya yapar, bir sonraki döneme bırakırdık ama biz korkak değiliz yasalar çerçevesinde bu işe kalkıştık”dedi.

Kendilerinin eğitime katkı yapmak için zor bir sürece girdiklerini kaydeden Berova, ekip olarak özverili bir şekilde çalıştıklarını kaydetti. Bütün okullarla konuştuklarını hangi altyapı çalışmalarının biteceğini hangisinin yıl içinde devam edeceğinin de belli olarak bu işe kalkışıldığını kaydeden Berova, çalışmalar devam ederken de eğitimin aksamaması için gerekli tüm tedbirlerin okul yönetimi ve okul aile birlikleri ile ortak kararla şekillendiğini belirtti.

Çalışmaların bittiği okullar olduğunu ama kimsenin gidip te okul yönetimlerine, okul aile birliklerine ” bu okullarda neler oluyor?” diye sormadığını söyleyen Berova, her yıl olduğu gibi bir karalama kampanyası içinde birilerinin çıkıp açıkça riyakârlık yaptığını belirtti.
Sendikaların eğitim ve öğretim yılına grevlerle girdiğinin hatırlatılması üzerine ise Bakan Berova, bu şekilde yaklaşımların geçmiş yıllarda da görüldüğünü, ama bir önceki yıla baktığında grev konusunun sadece saatlerin değişme hususunda olduğunu kaydetti.

Yapılan altyapı yatırımları ile istatistiklere bakıldığı zaman ilköğretime 40 civarında öğretmen alınacağının ama geçmiş yıllarda bu kadar yüksek rakamlarda öğretmen alımının görülmediğini söyleyen Berova, eksik olan kadrolara 12 Müdür, 42 tane de müdür muavini ataması yapılacağını, geçmiş yıllarda böyle bir atamanın görülmediğini söyledi, hem altyapı, hem okul, hem de bakanlık içi kadrolarının eksiklerinin tamamlanması adına çok önemli adımlar atıldığını kaydetti.

Yetkiler geldi, Kamu Hizmetleri Komisyonu‘na gönderiyoruz, Bakanlık bünyesine 25 denetmen alacağız diyen Berova, Kadroların doldurulmasının önümüzdeki yıl içerisinde gerçekleşeceğini de belirtti. Bakanlığın okulları denetleyebilme konusunda yapılabilecek en büyük atılımın da yapılmış olacağını, böylelikle denetlenebilir bir eğitim sistemi yaratılmış olacak diyen Bakan Berova, bunun sürdürülebilir olması için de gereken ne varsa yapılacağını belirtti.

Bakan Berova okulların neden 15 Eylül değil de 18 Eylül’de açılacağının detaylarını da paylaştı. “Geçmiş akademik yıl yapıldığı zaman bu yıl ilköğretimin ders başı tarihi 15, ortaöğretimin de 18 Eylül olarak belirlendi. Teknik elemanlar çizelgeyi önüme getirdiklerinde 15 Eylül’ün Cuma gününe denk geldiğini gördüm. Bunu görünce keşke 18 yapılsaydı dedim ama bana geçmiş senelerde bu konunun sendika ile istişare edilerek kararlaştırıldığı cevabı verildi. Böylelikle okulların 15’inde açılması takvimi yürürlüğe girdi. Daha sonra nakillerle ilgili sendikanın da yaptığı bir çalışma vardı ve teknik elemanlarla sendikanın yaptığı toplantıda konunun gündeme geldiği bilgime getirildi. Bu bilgiyi bana İlköğretim Dairesi müdür vekili verdi. Sonrasında sendikanın da onayı ve imzası alınarak okulların açılış tarihi 18 Eylül olarak ortak kararla alındı” dedi.

Bu durumda sendikanın eleştirilerinin yersiz olduğunu çünkü alınan kararda kendi yetkililerinin de imzası olduğunu söyleyen Berova; “Yetiştiremediler diye 18 inde açılması kararı alındı şeklinde yazılı açıklamalar yapıldı. Konu görüşülürken kendi yetkilileri de oradaydı. İmza da attılar. Şimdi yaptıkları riyakarlıktır” dedi.
Bakan Berova Öğretmen atamalarının neden geciktiği sorusunu da yanıtladı. Berova “Öğretmenlerin atamaları temmuz ayı içerisinde yapılır diye bir düzenleme var. Dünyanın en karmaşık nakil sisteminin uygulandığı ülkemizde bir okula nakil ile tercihler alınıyor telefonla kişiye ulaşılıyor tekrardan tercihler alınıyor. Sistem gerçekten çok yavaş işliyor. Bunu tekrardan düzenlememiz gerekiyor” dedi.

“Geçmiş yıllara da bakıldığında Temmuz başında bunun yapılamadığını pratikte yapılabilirliğinin olmadığını görüyoruz. Bunun üzerine müdür, müdür muavini kadrolarını doldurduk okullara dağılma süreci var sınavlar, itirazlar bunların değerlendirilmesi var. Buna bağlı olarak 15 Temmuz da süreç bitirilemedi. Önümüzdeki süreçte yeni yöntemler bulmamız gerekebilir belki de tarihleri daha da öne çekebiliriz. Bu yıl öğretmen sınavlarının erken yapılabilmesi adına farklı bir uygulama içinde ihtiyaç olan branşlar bana bildirildi ve 1’er kişilik münhal haline kamu hizmeti komisyonuna 21 Temmuz da gönderdik. KHKsınav tarihini belki de yoğunluktan 5 Eylül olarak açıkladı,daha sonra da 10 Eylül’e aldıklar. KHK başkanı ile görüştüm ve 18 Eylül’e kadar sürecin tamamlanacağı yönünde açıklama yaptı”
Eğitim saatlerine dedeğinen Özdemir Berova, derslerin toplam saati ve ders dağılım çizelgesi ile ilgili bir sıkıntılarının olmadığını ama buna karşın okul başlama ve bitiş saatini toplumun ihtiyaçlarına ve gerekliliklerine göre planladıklarını kaydetti. Ailelerin özel veya kamuda çalıştıklarını, velilerimizin çocuklarını okula rahat bırakabilmeleri için uyarlama yapmakla yükümlü olduklarını ve bunun için çalıştıklarını kaydeden Berova, kamu ve özel sektör çalışma saatlerinin planlama yapılması açısından önemli olduğunu belirtti. Çocukların aydınlık bir saatte ders zili ile güne başlamaları ve günü bitirirken yine aydınlık bir saatte olunmasının da önemine değinen Bakan Berova, 18 Eylül de ders zilinin orta öğretim için 07.55 ilköğretim için 08.00 çalacağını hatırlattı.

Yıl içerisinde gerek kamu ve gerek özel çalışma saatlerinde herhangi bir düzenlemeye bağlı olarak Milli Eğitimve Kültür Bakanlığına bağlı okullarda Başbakanlık,Başbakan yardımcılığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın uhdesine değişebilecek çalışma saatleri için programlarının altına not düştüklerini ve çalışma saatlerine göre okul açılış ve kapanış saatlerinde kendilerinin de uygulama değişikliğine gidebileceklerini belirtti.

Müfredat konusunda basında yer alan iddiaların sorulması üzerine bu konuda da açıklama yapan Bakan Berova, “okul öncesinden başlayıp 8’inci sınıfın sonuna kadar olan ders müfredatının program bazlı olarak, Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı’nın yazdığı kitaplar ve belirlediği programlardan oluşacaktır dedi.

Berova, bu projenin ilk başlangıç sürecini 1,4 ve 6’ıncı sınıflar için geçen yıl koyduklarını, bilimsel olarak kademeli bir geçişe ihtiyaç duyulduğunu bundan dolayı da ilk olarak bu sınıflara uygulandığını ardından da bu yılda 2,5 ve 7’inci sınıflara sıranın geldiğini, önümüzdeki yıl da 3 ve 8’in biteceğini ve böylelikle 8’inci sınıfa kadar olan tüm müfredatın değişeceğini kaydetti. Buna ek olarak bu hazırlıkların haricinde her yıl da revize edilebilecek bir sistem koyduklarını söyledi.

Geçmişten günümüze 2000’li yılların başına kadar olan süreçte eğitim içerisinde uygulanan müfredatın Türkiye ile birebir aynı değil ama uyumlu olduğunu belirten Bakan Berova, Kıbrıslı Rumların da müfredatlarının her zaman Yunanistan ile uyumlu olduğunu söyledi. Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı olarak sendikalardan siyasi partilerden sivil toplum örgütlerinde Ne Mutlu Türk’üm” diyebilecek olan bir gençlik yaratabilecek olan her türlü öneriye olumlu bakacaklarını ve uygulamaya da koyacaklarını net olarak açıkladı.

Çanakkale ziyareti ile ilgili de değerlendirmede bulunan Bakan Berova, orada verilen mücadeleyi çocukların yerinde öğrenmesi ve o havayı solumasının çok önemli bir olay olduğunu kitaplarda okunanların yaşandığı yerlerin ziyaret edilmesinin önemili olduğuna vurgu yaptı. Bakan Berova, söz konusu gezinin 5000 insana açık olan bir gezi olduğunu bu insanların hiçbirinden şikâyet duymadığını da belirtti. Gizli kapaklı bir program olmadığını “din dayatıldı” gibi söylentilerin de gerçekle bağdaşmadığını ifade etti.

Her yıl ve her zaman kara propaganda şeklinde okulların üzerinde bir propaganda olgusunun var olduğunu dile getiren Berova “buda sürekli tekrarlanıyor neden çünkü bir grup insan kendi statükosunu koruyabilme adına bunu yapmalı ki statükolarını koruyabilsinler. Mesela sınıflar kalabalıktır, sınıfların maksimum kaç kişi olacağı yasayla belirlemiştir zaten ve bu yasal sınır aşıldığı zaman hemen sendika gelir biz grev yapacağız der. 50- 60 kişilik sınıflar diye bir şey olamaz, bu tamamen bir algı operasyonudur.

Yasal olarak bir sınıfın maksimum sayısı bellidir fakat çok çok nadir durumlarda bir fazla olabilir ama birçok okulda sınıfın mevcudu yasada belirtilen sayının çok altındadır yani yarısı kadar olmalıdır yarısından az olan sınıflarımız vardır. Başarı ise şu şekilde ölçülür; meslek lisesine gireceksiniz mesleğinizde başarılı olacaksınız, diğer okullarda üniversiteye gireceksiniz üniversite için hazırlık yapacaksınız örneğin; Bülent Ecevit Anadolu lisesi sınavı var, Fen lisesi sınavı var biz bunların istatistiklerine baktığımız zaman ki gerek kamu okullarımız, gerekse özel okullarımız hepsi Milli Eğitim VE Kültür Bakanlığı’nın bünyesinde olan okullardır ve hepsi de bizim okullarımızdır, biz bakarken çatıdan hepsini kendi okullarımız olarak görüyoruz ama istatistiksel değerlendirmelere baktığımız zaman kamusal okullarımızın başarısı özel okullarımızın başarısından kesinlikle az değildir ve hatta daha öndedir bazı konularda diye de ifade edebiliriz ama çok azınlık bir grup sürekli algı operasyonu yaparak kamuoyunun kafasında bu soru işaretlerinin de yaratmaktadırlar” dedi.

“Bundan sonra ki süreç içerisinde yeni açılacak her üniversite KKTC Meclisi tarafından verilecek izin ve onay ile açılabilecek. Biz bu yasayı çok büyük zorluklarla meclisten geçirdik çünkü birçok engel çıktı önünüze ama ben bakanlığı aldığım Nisan 2016 tarihinin yasanın geçtiği tarihe kadarki tek yetki bana ait olmasına rağmen tek bir üniversitemize ön açma izini vermediğimi buradan bir kez daha vurgulamak istiyorum. Kişisel olarak şunu da söylemeliyim ki ben üniversitelerimizin sayısının artması veya sabit kalması konusunda bir sabit fikirliliğim yok. Bizim için esas önemli olan yükseköğrenim alanında KKTC’nin ekonomik varoluşunun ana unsurlarından bir tanesidir. Devlet planlama örgütünün açıklamalarına baktığımız zaman geçen yıl gayri safi milli hasılaya yükseköğrenim alanının katkısı 700 milyon dolar civarında olmuştur. Turizminde 740-750 civarında olmuştur yani birebir denk şekilde bu katkı ekonomiye sağlanmaktadır. Bu katkının sağlanabilmesi ve daha da arttırılarak hatta turizminde önüne geçilebilmesi adına yükseköğrenimde kaliteli mezun vermek elzemdir ki bu kaliteli mezunlar gittikleri ülkelerde reklam yapabilsinler. Bu açıdan baktığımız zaman bizim üniversite öğrenci sayısını 150 bine 160 bine çıkarma gibi bir hedefimiz yoktur. Âmâ olan üniversitelerde öğrenci sayasıda artacaksa da bizim buna karşı duruşumuzda yoktur. Bizim istediğimiz sağlıklı gelişme bu yöndedir. Yeni yüksek öğrenim yasasıyla da hem bu kalitenin arttırılması hem de mevcut üniversitelerimizin daha da denetlenebilir olması için maddeler getirildi. Bu yasalarda maddeler içerisinde bir takım tüzüklerin hazırlanması gerekiyor ve bu tüzüklerde YÖDAK tarafından hazırlığı, taslağı yapılacak bakanlıkla istişare edilecek ve bakanlar kurulundan geçirilerek hayata bulacak.”…

“Atatürk Öğretmen Akademisini kapatmak isteseydik iki yasal düzenleme yapılırdı, birinci yasal düzenlemede denildi ki kamusal alandaki öğretmen alımlarında AÖA mecburiyeti olması kaldırılmıştır. İkincisi Atatürk öğretmen akademisine öğrenci almazdık AÖA’yı kapatıyoruz derdik yasa ile kapatırdık yani kapatma budur. Doğu Akdeniz Üniversitemiz ilk 800’ün içerisine girdi ve bu bizi gururlandırdı yani aslında yükseköğrenimde bu durumdayız bu durumda AÖA varlığını hem koruyabilmek hem çocukların bilimsel aktivitelerine daha çok katılabilmelerini eğitimleri açısından böyle bir kararla bir üniversitemizle iş birliği yapılıyor. Yani bu iş birliği ile AÖA kesinlikle kapatılıyor değildir, bütün bunlara rağmen belli başlı statüko odakları statükoyu korumak adına mesleki saldırılar içerisine geçiyor ki AÖA kapatılması yönünde biz bakanlar, hükümet olarak şunu karar verdik gördük.

AÖA bizim bir değerimizdir hem bu marka değerini koruyalım hemde işbirliği içerisinde bu çocuklarımız yetişsinler. Ama buda sürekli kara propaganda şeklinde belli güç ve şer odaklarının kendi statükolar bozulmasın diye planlı bir saldırıya maruz kalıyoruz”

Editör: TE Bilisim