Ulusal Birlik Partisi (UBP) Lefkoşa Milletvekili Ersin Tatar, Rum liderliğinin hedefinin; “Türkiye’yi Kıbrıs’tan çıkarmak ve Kıbrıs Türkünü tahakküm altına almak” olduğunu belirterek, “Kıbrıs Türk halkı ve Cumhurbaşkanı, Anastasiadis’in oyuncağı değildir. Kendi kaderimizi kendimiz çizmeliyiz” dedi.

UBP Lefkoşa Milletvekili Ersin Tatar yazılı açıklamasında, Güney Kıbrıs’ta yapılan milletvekilliği seçimi sonuçları ile Rum lider Nikos Anastasiadis’in, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Dünya İnsani Zirvesi için verilen yemeğe katılması ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ile görüşmesinin ardından sergilediği tutumu değerlendirdi.

Tatar, Anastasiadis’in; Akıncı’nın yemeğe katılmasını ve BM Genel Sekreteri ile görüşmesini protesto etmek adına bir kez daha müzakere masasından kalkmasının; “Kıbrıs Türk tarafında çizilmeye çalışılan pembe tablonun doğru olmadığını gösterdiğine” dikkati çekti.

Ersin Tatar, Rum halkı ile Rum liderinin; Kıbrıs Türk halkını eşit ortak olarak gören bir anlayıştan çok uzak olduklarını belirterek, şunları kaydetti:

“Güney Kıbrıs’ta geçtiğimiz Pazar günü yapılan milletvekilliği seçimlerinde ortaya çıkan tablo doğru okunmalıdır. Faşist, Kıbrıs Türklerine düzenlediği saldırılar ve fanatik görüşleri ile bilinen Rum Ulusal Cephesi ELAM’ın oyunu 3 katına çıkardığı, Kıbrıs konusundaki aşırı görüşleri ile bilinen diğer partilerin de güç kazandığı, Rum halkının ekonomik sorunların başlıca sorumlusu olarak gördüğü AKEL ve DİSİ’ye yüzde 14 oranında oy kaybettirdiği, halkın yüzde 30’a yakın bir kısmının protesto için sandığa gitmediği göz ardı edilmemelidir.

Böylesi bir tablo sonrasında Rum halkından 23 milyar Euro’yu bulacağı iddia edilen çözümün maliyetine destek sağlamasını beklemek ya da Sayın Akıncı’nın iddia ettiği gibi Kıbrıs Türk tarafının haklı beklentilerine olumlu yanıt vermesini umut etmek hayalciliktir.

Rum lider Nikos Anastasiadis’in bu sonuçların hemen arkasından İstanbul’da sergilediği tutum ve devamında görüşme masasından bir kez daha kalkması tesadüf değildir. Anastasiadis, halkının beklentilerinin ne olduğunu bilerek böyle davranmıştır.

Rum halkı ve Rum liderliği kendi bildikleri yolda ilerlemekte kararlıdır. Rumlar 1974 öncesine dönüşü sağlamayacak hiç bir anlaşmaya rıza göstermedi, göstermeyecektir.”

Tatar, bu noktada önemli olanın Rumların ne yaptığı değil, Kıbrıs Türk halkının ne yapacağı olduğunu ifade ederek, “Hala Rum liderliğinin peşinden sürüklenip gidecek miyiz?” diye sordu.

“Kendisini tüm Kıbrıs’ın hakimi bir Devlet, bizi ona yamanmak zorunda bir cemaat olarak gören Rum lideriğinin masadan kalkması karşısında olanı biteni sineye mi çekeceğiz?” diyen Tatar, Anastasiadis’in, “hidrokarbon yatakları konusunda 3. tur ihaleye çıkma, tüm dünyayı gezip Türkiye’ye saldırma, Kıbrıs Türkü’nün haklarını gasp etmek, gençliğimizin spor yapmasını, sanatçılarımızın, iş insanlarımızın dünyaya açılmasını engelleme konusunda kendisini serbest kabul ettiğini”, ayrıca Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğine de istediği “ayarı” vermeye çalıştığını kaydetti.

Tatar, “Bunlara boyun mu eğilecektir?” diyerek, “Sayın Cumhurbaşkanı ve ekibi fazla iyimser ve gereğinden çok anlayışlı… Rum tarafına taviz vermekte hevesli olmaktan vazgeçip gerçekleri görmelidir. Masada olup bitenler bir an önce halkımıza açıklanmalı, Rum tarafı ile ucu açık görüşme yapılmayacağı süratle BM’ye bildirilmeli ve Kıbrıs Türk halkının olmazsa olmazları derhal açıklanmalıdır. BM ve uluslararası diğer platformlarda Cumhurbaşkanlığı, KKTC Meclisi ve Hükümet işbirliğinde yeni bir dış politika atağı sergilenerek Rum uzlaşmazlığı herkese anlatılmalıdır. Kendi kaderimizi kendimiz çizmeliyiz. Kıbrıs Türk Halkı ve onun Cumhurbaşkanı, Anastasiadis’in oyuncağı değildir” ifadelerini kullandı.
Editör: TE Bilisim