Sayın Mustafa Akıncı,

Kuzey kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı.

 

            Öncelikle belirtmek isterim ki, yarım asıra yakındır Kıbrıs'ta sürdürülen kalıcı çözüm müzakerelerinin artık yeni bir Federal Kıbrıs ortaklık devleti ile çözülmesini istiyoruz.

            Bu çözümün kalıcı ve adil olması açısından da Sn. Anastasiades ve Sn. Eroğlu'nun imzaladıkları  11 Şubat 2014 mutabakat metni çerçevesinden sapmaması gerekmektedir.

            Bu mutabakat metninde Anlaşmanın, ilgili Güvenlik  Konseyi kararları ve üst düzey anlaşmalarda yer aldığı şekilde, siyasi eşitlik temelinde, iki toplumlu, iki bölgeli Federasyona dayalı olacağı, Federasyonun iki kurucu devletten  Birleşik Kıbrıs oluşacağı, iki bölgeliliğin ve iki toplum yapısının korunacağı açıkça ifade  edilmiştir.

            İki liderin imzaladığı bu mutabakat metni,hem Güneyde ve hem de Kuzeyde olumlu bulunmakla kalmamış,BM,AB ve Garantör ülkelerce de , Uluslararası güçlerce de desteklenmişlerdir.

            11 Şubat 2014'teki mutabakat metnine tam destek veren KAMU-SEN , liderliğinizde sürdürülen görüşmelere de destek vermektedir.

            Ancak, müzakerelerin sürdürüldüğü ve gerçektende hızla ilerlediği bu dönemde Rum basınından duyduğumuz haberler, halkımızın kafasında soru işaretlere neden olmuştur.

            Bunlardan en önemli olanlarından bazıları ise şunlardır ve açıklanmaya ihtiyaç duyulmaktadır.

Ø  Rum tarafından sürekli seslendirilen (en üst düzeylerde) "Garantörlük kabul edilemez" söylemleri ki, bu söyleme bazı uluslararası etkili devletlerde katılmaya başlamıştır.

Ø  Özel Danışma Eide'nin AB yetkililerinin görüşme süresince nasıl bir katkı yapacağını açıklarken şu ifadeleri kullanmıştı; " ...... çözümü, AB prensiplerine ve müktesebatına nasıl tam uyumlu hale getireceğimizi saptamamıza yardımcı olacaktır."

            Bu ifade doğruysa, Sn.Eide, 11 şubat 2014 mutabakatındaki, iki bölgeliliğe ters bir oluşumun kapısının açılmasını sağlamış olmayacakmıdır?

            Bu konuda bizim tavrımız nedir?

AB temsilcisinin müzakere masasında yer almasına onay verilmesi söz konusumudur? Yada verilmişmidir?

 

Ø  AB müktesebatına tam uyumlu çözümle ne kastediliyor? AB müktesebatına tam uyumlu bir çözüm olacaksa,AB kurallarının tümü de Kıbrıs'ta geçerli olacak demektir. Bunun olması halinde ise, iki bölgelilik ve iki toplumluluk ortadan kalkmış olmayacak mı?

          Oysa yıllardır sürdürülen görüşmelerde ve üst düzey anlaşmalarda iki bölgelik ve iki kesimlilik net olarak kabul edilmiştir.

         İki kesimliliğin nasıl anlaşılması gerektiği ise BM tarafından tanımlanmıştır.BM .Güvenliği Konseyi kararıyla onaylanan 750 sayılı kararda iki kesimlilik şu şekilde tanımlanmıştır; " Her toplumun kendi idare edeceği tarafta, hem taşınmaz mal mülkiyeti, hem de nüfus açısından sarih çoğunluğa sahip olması..."

         Güvenlik Konseyi tarafından onaylanmış olan bu tanım ve ifade, BM ilkesine dönüşmüştür.

         Durum böyleyken, Sn. Eidenin, çözümün AB müktesebatına tam uyumlu olacağı söylemi yukarda ki yazılanlarla çelişki içerisinde değilmidir?

         Bu söylemler doğruysa, liderliğimizin bu konudaki görüşlerini öğrenmek isteriz.

         Rum tarafından alınan bilgiler, eksik, çarpıtılmış ve kasıtlı olarak içimizde kaos yaratmaya yönelikte olabilir.

         Bizim ve halkımızın öğrenmek istediği konular,

1.    Garantörlük konusundaki görüşlerimiz nelerdir?

2.    AB temsilcisi müzakere masasında yer alacak mı ve/veya oturacak mı?

3.    BM tarafındanda kabul edilen " Sarih çoğunluk hakkı" yaklaşımımız aynen devam etmektemidir?

4.    11 Şubat 2014  beldesindeki iki bölgeliliği ve iki toplumluluğu sağlamaya yönelik olacak şekilde, ikamete sınırlama getirilmesi konusundaki düşüncelerimiz nelerdir?

5.    Bulunacak çözümün AB'nin birincil hukuku olması bizim açımızdan son derece önemlidir, sizinde görüşleriniz ve söylemleriniz bu yöndeydi, bu görüşlerden her hangi bir sapma varmıdır?

6.    Mülkiyet konusunda ilk sözün mal sahibinde olacağı ve mal sahibi isterse,iade, takas veya tazminattan birisini tercih edeceği söyleniyor.

 

            Defalarca el değiştiren taşınmazlarda,kullandığı malı satın alan son     kullanıcıda KKTC kanunlarına göre o malın sahibi konumunda o halde devletimizce tapusu verilen bu malların tazminatını kim nasıl ödeyecektir?

     KKTC içerisinde mülk edinen bir çok yabancının bu durumda pozisyonu ne olacaktır?

     Malların iadesine bir sınırlama getirilecekmidir? Getirilmeyecekse, iki bölgelilik nasıl korunacaktır?

              Sn. Cumhurbaşkanım, bu sorular halkımız tarafından bizlere de sorulan sorulardır.Bu yazdıklarımızdan , çözüm süreci ne karşı olduğumuz olgusunun çıkartılmasını asla düşünmüyoruz.

              Kamu-Sen olarak 11 Şubat 2014 mutabakat metni doğrultusunda bulunacak bir çözüme ve yeni bir Federal Kıbrıs'a her zaman destek vermeye devam edeceğiz.

                     Sizden talebimiz,halkımızı bilgi kirliliğine mahkum etmeden,konuların    istismar edilmesini önleyecek doyurucu açıklamaların zamanında yapılmasını sağlamanızdır.Saygılarımla.

 

 

Mehmet Özkardaş

Genel Başkan

 

 

 

 

Editör: TE Bilisim