Hep birlikte, “değişim fikirlerle gelecek” dedik.
Sizler, bu ülkenin derinlerinde kök salmak, var olmak istiyorsunuz.
Sizler, bu toprakların eşit ve özgür insanları, gelecek endişesinden uzak,
güvenlik içinde, başı dik ve onurlu yaşayan bir halk olarak kabul görmek
istiyorsunuz.
Bu haklı taleplerinizi her düzeyde, her platformda net bir şekilde temsil
ettiğime inanıyorum.
Lefkoşa’da, ara bölgede, Ankara’da, Berlin’de, İstanbul’da, Davos’ta, New
York’ta sizlerin talep ve kararlılığını açık yüreklilikle dile getirdim.
Cumhurbaşkanlığı’na sizlerin güçlü desteği ile gelişimin ilk yılında, nasıl bir yol
aldığımızı sizlerle paylaşmak görevimdir diye düşündüm.
Yeni dönemde açtığımız beyaz sayfaya yazdığımız ilk cümle, tüm tarafların
Kıbrıs Türk halkının samimi ve güçlü çözüm talebini, artık tartışmasız bir
şekilde kabul ettiğidir. Kıbrıs Türk halkının Kıbrıs’ta çözüm sürecini
sırtladığından, ileriye taşımak için uğraştığından, samimiyetle çözüm
istediğinden kimsenin kuşkusu kalmadı.
Birinci yılın sonunda bütün ilgili ülkeler, taraflar, uluslararası kurumlar çözüm
konusundaki samimiyetimizden şüphe duymayan bir noktaya geldi.
Yeni dönemde, yeni bir güven iklimi oluştu.
Dünyanın ve Avrupa’nın parçası olmak, dünya ile bütünleşmek hepimizin
ortak hedefi.
Dünyanın neresinde kiminle görüşürsek görüşelim, ana gündemimiz hep
Kıbrıs sorunun çözümü oldu. Bunun temel nedeni, beni göreve getirirken ana
talebinizin bu olmasıdır. Tüm tarafların her düzeyde destek ve katkısı, hem
bölgesel hem küresel işbirliği için gereklidir. Bu destek ve katkı, yaşayabilir ve
sürdürülebilir bir çözüm ve barış için de şarttır.
Çözüm arayışımızı sadece Kıbrıs’a değil, bölge ve dünya barışına yapacağı
katkıları da gözeterek sürdürüyoruz.
Adamızın etrafı kan ve gözyaşıyla dolu. Savaştan hayata ve özgürlüğe, iyi bir
yaşama kaçmak zorunda kalan komşu halkların çocuğu, genci, yaşlısı,
kadını, erkeği Akdeniz’de boğularak can veriyor. Böylesi bir coğrafyada Kıbrıs
sorununa bulunacak bir çözüm, bölge barışı için de önemli bir örnek olacaktır.
Kuşkusuz, Kıbrıs Türk halkını dünyalı yapacak olgu, tek başına çözüm
değildir. Bizi dünyalı yapan unsur, evrensel değerlerle düşünmek, evrensel
duyarlılıkları taşımak ve içimize kapanmamaktır.
Kıbrıs sorununa ve çözümüne bakışı, içimize kapanmadan, yeni bir anlayışa
kavuşturduk.
Bölgesel işbirliği, enerji kaynaklarını birlikte, güvenli, adil ve akılcı kullanımını
esas alan yaklaşımımız, her düzeyde kabul gören yeni bir perspektife
dönüştü.
Yeni dönemde açtığımız beyaz sayfaya çizdiğimiz ilk çizgi ile, Kıbrıs’ı Kıbrıs’ın
coğrafi sınırları içine hapseden, eski yerleşik, statükocu çerçeveyi değiştirdik.
Kıbrıs ve Kıbrıs’ın geleceği şimdi hem bölgesel hem de küresel denklemin bir
parçası haline geldi.
Sizin iradeniz ve kararlılığınızla, bu bir yılda, bir şeyi daha değiştirdik:
Müzakere masasında yıllardır süregelen karşıtlık ve sürekli karşılıklı
suçlamalarla çatışan taraflar yerine, geleceğin çözüm ortakları olarak yer alma
bilincine önemli katkılar yaptık.
Kıbrıs Türk toplumunun haklarını esas alan, Kıbrıs Rum toplumunun
hassasiyetlerini de görmezden gelmeyen, bütün Kıbrıs’a adil ve kalıcı bir
çözümü gerçekleştirmek için samimiyetle çalışıyoruz.
Çözümü kolaylaştıracak bir yan unsur olarak Güven Artırıcı Önlemler’de de
ilerlemeler sağladık. Güven artırmaya yönelik yeni düzenlemelerin omurgası
elbette Kıbrıs sorununun çözümüdür. Hiçbir güven artırıcı önlem, adil,
kapsamlı, iki kesimli, iki toplumlu federal bir çözümün yerini tutamaz. Ancak
güven artırıcı önlemlerin, kapsamlı çözüm çabamıza katkı yapacağı da
kuşkusuzdur.
Oluşturulan iki toplumlu teknik komite, radyo frekanslarının çakışmaması ve
uluslararası yayıncılık standartlarına uyumlu hale getirilmesi çalışmalarında
ciddi ilerlemeler sağladı. Ölçümler tamamlandı ve KKTC’de yayın yapan
radyoların büyük çoğunluğu bu uluslararası standartlarla uyumlu hale geldi.
Elektrik şebekeleri geçici olarak birbirine bağlandı. Bu bir başlangıç oldu. Acil
ihtiyaç durumlarında bağlantı aktive edildi. Elektrik şebekelerinin kalıcı bir
şekilde birleştirilmesi için ise çalışmalarımız devam ediyor.
Aplıç ve Derinya kapıları ile ilgili süreç de ilerliyor. Şimdi AB ve BM’nin de
katkılarıyla, ihale süreci ile ilgili süreç sağlıklı bir şekilde devam ediyor. İlk
aşamada siyasi irade ortaya kondu. Ardından mayın arama ve temizleme
işlemleri yapıldı. Her iki kapı için de gerekli projeler çizildi. Kısa bir süre önce
de yapım işlerinin ihale süreci başladı.
Bu iki kapının açılması belki umulan kadar hızlı olamadı; ancak her iki kapının
da uzun yıllardır sivil toplumun talebi olduğunu ve bu talebin yıllarca
sonuçsuz kaldığını unutmamak gerekiyor. Yıllarca bekledikten sonra, bu iki
kapının açılması geçtiğimiz bir yıl içinde, artık hayal olmaktan çıktı, ete
kemiğe büründü. Yıllardır gündemde olan her iki kapı da, yakın gelecekte
açılacak. Bu yöndeki çalışmalar planlı bir şekilde ilerliyor.
Derinya ve Aplıç kapılarının açılması süreci ilerlerken, gündelik hayatı ve
trafiği zorlaştıran benzeri iç konulara çözüm üretmeyi de ihmal etmedik.
Lefkoşa’nın ana girişlerinden biri olan, Küçük Kaymaklı bölgesi ile Çağlayan’ı
birbirine bağlayan cadde, yıllardır trafiğe günün belli saatlerinde, kısa sürelerle
açılıyordu. Ana giriş güzergahının birinden tam olarak yararlanılamıyordu.
Trafik yoğunluğunun alternatif güzergahlarda dengeli bir şekilde dağılmaması,
ciddi tıkanıklıklara neden oluyordu. İlgili kurumlar arasında koordinasyonu
tesis ederek, bu yolun trafiğe 24 saat açılmasına, yoğunluğun kısmen de olsa
azalmasına katkı sağladık.
VİZE KAĞIDI UYGULAMASI ARTIK YOK
Biliyorsunuz, mevcut geçiş kapılarında giriş çıkış vize kağıdı uygulaması da
artık yok. İlk müzakere günü olan 15 Mayıs’ta aldığımız kararla, gereksiz
işgücü ve zaman israfından vazgeçilip, geçişleri kolaylaştırmamız herkese iyi
geldi. Bu yeni uygulama, bir yandan Kıbrıslı Rumlar açısından geçişi
engelleyen psikolojik bariyeri, diğer yandan da Kıbrıslı Türkler için uzun
kuyrukların oluşmasından kaynaklanan ciddi sıkıntıları ortadan kaldırdı.
KANAYAN YARA KAYIP ŞAHISLAR KONUSU
Bunların yanında, tamamen insani bir konu olan ve her iki toplumun da
kanayan yarası olan kayıp şahıslar konusunda, askeri makamlarla
yürüttüğümüz çalışmalar sonucunda, Kuzey Kıbrıs’taki askeri bölgeler
içerisinde kayıp kalıntıları olduğu düşünülen 30 yerde kazı yapılmasının da
önü açılmıştır.
Bu vesileyle kayıplar konusunda yaptığım çağrıyı bir kez daha yinelemek
isterim:
Kayıp şahıslarla ilgili bilgisi olanların, bildiklerini Kayıp Şahıslar Komitesi ile
paylaşmalarının insanlık görevi olduğuna inanıyorum.
MAYIN TEMİZLİĞİ
Güven Yaratıcı Önlemler konusunda bir diğer önemli konu da mayınlardı.
Bilindiği üzere, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bulunan ve Rum tarafının
bizlere bildirdiği 28 mayın tarlasıyla ilgili olarak BM’nin uzman kuruluşu Mayın
Temizleme Servisi’nden BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon aracılığıyla yardım
talep ettik. Yapılan çalışmalarda, 3 bölgede mayın olduğu tespit edildi ve bu
alanlarda gerekli işlemler yapıldı.
Mayınlı alanların taranması, mayından arındırılması, ve güvenlik altına
alınması hepimizin can güvenliği için önemli bir adım oldu. Ancak Kıbrıs’ta
her iki tarafta da, hala mayınlı alanlar mevcuttur. Biz, tüm mayınların
temizlenmesi için çalışmaya devam edeceğiz.
Çözüm için müzakereleri sürdürür ve ilerlemeler kaydederken, 4 konuda daha
önemli adımlar attık.
İKİ TOPLUMLU EĞİTİM TEKNİK KOMİTESİ
Bunlardan birincisi İki Toplumlu Eğitim Teknik Komitesi. Federal kültürü
yerleştirmek, çatışmacı ve karşıt değil ortaklar olarak geleceğe birlikte
ilerlemek için İki Toplumlu Eğitim Teknik Komitesi’ni hayata geçirdik. 15
Kasım’da ELAM’ın gerçekleştirdiği saldırılar, bu kararın önem ve aciliyetini bir
kez daha somut bir şekilde ortaya çıkarmıştı. Eğitim sisteminin karşılıklı olarak
daha barışçı, demokratik ve özgürlükçü bir anlayışla yapılandırılması için
şimdiden kolları sıvadık.
İKİ TOPLUMLU AB KOMİTESİ
İkinci konu Avrupa Birliği. Çözüm ile birlikte bir parçası olacağımız Avrupa
Birliği’ne her alanda uyumun altyapısının şimdiden hazırlanması için İki
Toplumlu Avrupa Birliği Adhoc Komitesi’ni kurduk. Komite, AB ile ilgili
alanlarda çok ayrıntılı çalışmalarını, AB kurumlarından uzmanlarla birlikte
sürdürüyor. Çözümle birlikte AB’ye uyumlu kurumsal yapılar için, ayrıntılı
çalışmalarımız devam ediyor.
İki Toplumlu Çalışma Grupları ile çözüm gününe yönelik çok önemli
alanlardaki hazırlıklar yoğun bir şekilde devam ediyor.
İKİ TOPLUMLU KÜLTÜR ve İKİ TOPLUMLU CİNSİYET EŞİTLİĞİ
KOMİTELERİ
İki Toplumlu Toplumsal Cinsiyet Eşitliği komitesi, toplumsal cinsiyet eşitliğinin
federal yapıda, yasal ve anayasal zemine kavuşması için çalışmaya devam
ediyor.
İki Toplumlu Kültür Komitesi ile kültürel ve sanatsal alanlarda, işbirliği ve ortak
çalışmaların koordineli bir şekilde yürütülmesi için, sağlıklı bir diyalog ve
işbirliği zemini oluşturduk.
Diğer komitelerin yanısıra, Kültürel Mirası Koruma Komitesi de tarihi ve
mimari restorasyon çalışmaları ile kültürel mirası koruma altına alıyor.
CEP TELEFONU KONUSUNDA RUM TARAFINDAN ADIM BEKLİYORUZ
Tüm cep telefonlarının, Kıbrıs’ın bütününde kullanılabilmesi ile ilgili
çalışmalarda ciddi mesafe almamıza rağmen, maalesef sonuca ulaşamadık.
Bu konuda Kıbrıs Türk tarafı olarak üzerimize düşenin hepsini yaptık.
Önümüzdeki süreçte, konunun çözüme kavuşturulmasına engel olarak
görülen Rum tarafındaki yasal mevzuatla ilgili değişikliklerin yapılarak, cep
telefonu meselesinin, gündelik hayatı kolaylaştıracak şekilde, olumlu bir
sonuca ulaştırılmasını diliyorum.
BAĞIMSIZ ve TARAFSIZ
Bu bir yıllık sürede, hem Anayasal görevim, hem de verdiğim söz olan
“bağımsız ve tarafsız cumhurbaşkanlığı” duruşundan taviz vermediğimi açık
bir şekilde gördünüz.
Hukukun üstünlüğüne, tarafsızlığa ve bağımsızlığa olduğu gibi, Kıbrıs Türk
halkının onuruna gölge düşürülmesine de izin vermedim.
Kıbrıs Türk halkına saygı gösterenler bizden de gerekli saygıyı gördüler.
Türkiye ile ilişkileri yeni bir perspektifle, yeni bir zeminde geliştirmeye de
hassasiyet gösterdim. Yürüttüğüm müzakere sürecini Türkiye’nin her
düzeyde, açıkça desteklediğini belirtmesinin sizleri memnun ettiğini biliyorum.
Cumhurbaşkanı olarak, Türkiye ile ilişkilerimizde, karşılıklı saygıya ve
diyaloğa dayalı, iki kardeş ülke anlayışının yerleşmesine özen gösterdim.
YAPICI İŞBİRLİĞİ
Sivil toplum örgütleri, sendikalar ve Meclis ile yapıcı bir işbirliği kurduk.
Hatırlıyorsunuz, benden önce, cumhurbaşkanı ile başbakanın haftalık rutin
görüşmeleri bazı dönemlerde, çeşitli siyasal anlaşmazlıklar nedeniyle, uzun
kesintilere uğramaktaydı. Göreve gelmenin ardından, 1 yılda 3 farklı
başbakanla haftalık olağan görüşmelerimizi aksatmadan düzenli olarak
gerçekleştirdik. Diyaloğu sürekli ve kurumsal bir yapıya kavuşturduk.
Kıbrıs Türk halkının iradesi ile oluşan Meclisimizi müzakere süreci hakkında
bilgilendirmeye büyük önem verdim. Bunun yanında müzakere tutanaklarını
Meclis’e geciktirmeksizin düzenli olarak gönderdim. Meclisteki tüm siyasi
partilerin kendi belirledikleri temsilcileri, müzakerecim tarafından haftalık
düzenli toplantılarla bilgilendirildi.
Buna ek olarak meclis platformu toplantılarını da sürdürmeye devam ettim.
Tüm partilerin başkan ve temsilcileriyle de ayrıntılı ve uzun toplantılar yaptık.
Hem bilgilendirdik, hem de görüşlerini aldık.
Bilgilendirme süreci siyasi partiler ve temsilcileriyle sınırlı kalmadı. “Sivil
Toplumla Diyalog ve İşbirliği Toplantıları”nı da başlattık. Çok geniş kesimlerin,
örgütlerin, sendikaların temsilcileriyle biraraya geldik. Belediye başkanları,
sendika yöneticileri ve muhtarlarla da geniş katılımlı, yararlı görüşmeler
yaptık, hem süreci konuştuk, hem katkılarını aldık. Önümüzdeki dönemde de,
bu diyalog ve işbirliğimiz artarak devam edecek.
İlk bir yılda, tüm televizyon kanallarının kendi belirledikleri programcılarıyla 4
saat süren ve tüm kanallarda yayınlanan uzun bir program yaptık. Hemen
hemen her müzakere sonrası açıklama yapıp basın mensuplarının sorularına
yanıt verdim. Müzakereler dışında da günlük programım kapsamında, basın
mensuplarının sorduğu sorulara yanıtlar verdim.
MECLİS ÇALIŞMALARINA KATKI
Onayıma sunulan yasalarla ilgili tavrım her zaman araştırıcı ve yapıcı oldu.
Her yasa hakkında, Cumhurbaşkanlığı hukukçularına gerekli incelemeleri
yaptırdığım gibi, ilgili toplum kesimlerinin görüşlerine de kulak verdim.
Düzeltilmesi için yeniden çalışılmasını talep ettiğim yasalar oldu. Bu yaklaşım,
Meclis çalışmalarının toplumumuzun beklentilerini karşılaması ve daha iyi
olmasına yapılan olumlu bir katkıdır.
KAMU HİZMETİ KOMİSYONU KONUSUNDA ADIM ATILMALI
Kamu Hizmeti Komisyonu, uygulamaları kamuoyunda hassasiyet oluşturan,
eşitlikçi ve adil olması gereken, toplum nezdinde çok önemli bir kurumdur.
Hatırlıyorsunuz, benden önceki tüm Cumhurbaşkanları, Kamu Hizmeti
Komisyonu üyelerini kendileri atamaktaydı.
Bu durumun değişmesi gerektiğine inandığım için, göreve geldiğimde, mevcut
yasanın sadece Cumhurbaşkanı’na verdiği atama yetkisini uygun biçimde
paylaşma hedefi ve Kamu Hizmeti Komisyonu’nun demokratik ve çoğulcu bir
şekilde oluşması amacıyla, Cumhurbaşkanlığı’nda bir yasa tasarısı hazırlatıp
dönemin hükümetine verdim. Kamu Hizmeti Komisyonu’nun yeniden
yapılandırılıp kurumsallaşması yönünde henüz bir adım atılmadı. Yasa
tasarısının yeni hükümet döneminde ele alınmasını, demokratik ve çoğulcu bir
Kamu Hizmeti Komisyonu’nun oluşturulması için gerekli adımların atılmasını
diliyorum.
OMBUDSMAN YENİDEN ÇALIŞMAYA BAŞLADI
Yüksek Yönetim Denetçisi olarak hizmet vermek için kurulan Ombudsman, 3
yıl atama yapılmadığı için çalışmamış, denetleme görevini yerine
getirememişti. Hem hukuk camiasının, hem de toplumun saygınlığı,
tarafsızlığı ve adilliğinden şüphe duymadığı bir ismi bu makama atayarak,
Meclisimizin de onayıyla, kurumun bir tabeladan ibaret kalması yanlışına el
birliğiyle son verdik. Şimdi sizler, güven duyduğunuz ve başvurabileceğiniz bir
Yüksek Yönetim Denetçisi’ne sahip bulunuyorsunuz.
Tüm kurumlarla işbirliği ve diyalog ikliminin tesis edilmesine büyük önem
verdim. Gerek asker, gerek sivil bürokrasi ile zor ve tartışmalı meselelerde
sağlıklı bir diyalog çerçevesinde, mesafe alınabileceğini somut şekilde
gösterdik.
Kültür, sanat, eğitim ve kurumsallaşma hem bugünümüzün daha iyi ve güzel
olması, hem de hedeflediğimiz çözümün yaşayabilmesi için çok önemli
alanlar. Bu alanlarda da önemli adımlar attık.
HİZMET İÇİ EĞİTİM
Cumhurbaşkanlığı, ilk defa uyum sürecini tamamlayarak yönetim ve yurttaş
memnuniyeti ile ilgili iki farklı sertifika aldı.
Cumhurbaşkanlığı’nın Uluslararası Standardizasyon Örgütü’nün kriterlerine
geçiş süreci 115 personelin 18 kişilik merkezi uyum ekibi ile yürüttüğü hizmet
içi eğitim çalışmalarıyla tamamlandı.
CUMHURBAŞKANLIĞI SENFONİ ORKESTRASI
Bu ilk bir yıl içinde, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası gibi bir değeri
ülkemize kazandırmanın gururunu hep birlikte yaşadık. 36 yıl önce Lefkoşa
Belediye Tiyatrosu’nun kuruluşuna attığımız imza gibi, Cumhurbaşkanlığı
Senfoni Orkestrası’nın da yaşam bulmasını sağladık.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın 3 kişilik kadrosu, adil ve şeffaf
sınavlarla 18’e yükseldi. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası 2015 Kasım
ayındaki kuruluş konserinin ardından her ay bir konser verdi. 23 Nisan’da
çocuk korolarıyla birlikte özel bir etkinlik de yapıldı. Müziğin evrensel tınıları ve
Kıbrıs’ın anonim şarkıları çocuklarımızın yetenekleriyle harmanlandı. Senfoni
orkestramız, halkımızın her alanda evrensel değerlere sahip yeni bir hayat için
hazır ve donanımlı olduğunun bir sembolüne dönüştü.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, gençlerimizin aldıkları sanat eğitimini
ülkelerinde de icra edebilecekleri yeni bir yaşam alanı açtı.
Kısa bir süre önce İki Toplumlu Kültür Komitesi, iki toplumdan liseli genç
yetenekleri buluşturarak, ortak bir konser düzenledi. Gençlerimizin başarısı ve
yeteneği bir kez daha görünür hale geldi. Liseli gençlerimiz eğitim ve
donanımlarıyla, bilgi ve kültürleriyle dünya ile buluşmaya, hatta rekabete hazır
olduklarını bir kez daha kanıtladılar.
Ülkemizin dört bir yanında, değerlerimize, kültürümüze ve üretime sahip
çıkmak için etkinlikler, festivaller düzenleniyor. Elimden geldiğince katılıp
destekleyerek bu duyarlılığa, bu talebe katkı koymaya gayret ediyorum.
ÜRETTİKÇE VAR OLACAĞIZ
Çünkü bu topraklarda ürettikçe, değerlerimize sahip çıkıp geliştirdikçe var
olacağız.
Bunun yanında çeşitli sportif etkinliklere de katılarak gençlerimizin yanında
halkımızın arasında olmaya gayret ediyorum.
İnönü Meydanı’nda verdiğim sözün gereği için çalışıyorum, çalışmaya da
devam edeceğim.
HALKIN ZAMAN KAYBETMEYE TAHAMMÜLÜ YOK
Yeni bir döneme, yeni bir başlangıca el birliğiyle adım attık. Bu ülkenin daha
fazla zaman kaybetmeye lüksü yoktur. Hiçbir sorunun, hiçbir sıkıntının
ertelenmesine, çözümlerin gecikmesine halkımızın tahammülü yoktur.
Attığımız her adım, yaptığımız her iş daha iyi, daha demokratik, daha
müreffeh ve daha özgürlükçü bir gelecek kurmak içindir.
Başladığımız işi, en iyi şekilde birlikte bitireceğiz.
Evet, “değişim fikirlerle gelecek”. Değişim başlamıştır. Fikirsel dönüşüm
başlamıştır.
Kıbrıs sorununa çözüm arayışlarında, doğru temelde, adil ve gerçekçi bir
zeminde çözüm hedefi doğrultusunda ilerliyoruz.
ÇÖZÜM SÜRECİ BAHANELERLE KESİNTİYE UĞRAMAMALI
Kuşkusuz bu, süreç dümdüz bir yol değildir, inişli çıkışlıdır.
Görevimin ikinci yılına girdiğimiz Mayıs ayında, Birleşmiş Milletler Genel
Sekreteri ile İstanbul’da görüşmemi ve bir akşam yemeğine katılmamı
mazeret gösteren Rum liderin, abartılı ve haksız bir tepkiyle, planlanmış
görüşmeye katılmayacağını öğrendik. Çözüm sürecinin bu bahanelerle
kesintiye uğraması kuşkusuz ki iyi olmadı.
Neyse ki, yaratılan bu krizin uzamayacağı erken zamanda anlaşıldı.
Temennim tekrarlanmamasıdır.
Kıbrıs Türk halkı çözüm yolunda kararlılık ve samimiyetle ilerlerken,
yapacağımız temaslara tahammülsüzlük gösterilmesini kabul edemeyiz.
İki kesimli, iki toplumlu siyasal eşitliğe dayalı yeni bir birleşik federal Kıbrıs
yaratmak için uğraşacağız; ancak müzakere masasının yanısıra, imkân
bulduğumuz her platformda, Kıbrıs Türk halkını layıkı ile temsil etmekten de
geri durmayacağız.
AKILCI ve GERÇEKÇİ DÖNÜŞÜM
Toplumsal ve sosyal konularda, kurumlarımız arasında uyumlu, çözüm odaklı
işbirliğinin geliştirilmesi için yeni bir anlayışı yerleştirmek için çalışıyorum.
Meclis ile çalışmalarımızın yanında, yürütme erki ile de, bakanlar ve
başbakanlarla da diyalog ve işbirliği yollarını da her zaman açık tuttuk.
Türkiye ile karşılıklı saygıya dayalı, sağlıklı bir ilişkinin kökleşmesi için de
çalışmaya devam edeceğiz.
Sizlerin hak ettiği ve özlediği bir yaşam mümkündür. Hak ettiğiniz ve
özlediğiniz hayat tüm kurumlarımızın, akılcı ve gerçekçi dönüşümüyle
mümkündür.
Ülkemize değişim, akılcı ve gerçekçi fikirlerle gelecek. İlerlediğimiz yol budur.
Bir yıl önce yüzde 60’ı aşan güçlü desteğinizle göreve başladım. Bu
desteğinizin giderek arttığını araştırma sonuçları da ortaya koyuyor. Yapılan
kamuoyu araştırmalarında destek ve güveninizin arttığını görmek, sizler için
çalışma azmimi de arttırıyor. Destek ve güveninizin arttığını, sadece
araştırmalardan değil, sizin aranızda olduğum her an hissediyorum.
Hepinize içten desteğiniz ve samimi güveniniz için teşekkür ederim
Editör: TE Bilisim