Kıbrıs TV’de Haber Dosyası adlı programa konuk olan Hüdaoğlu, “Kıbrıs Türk halkının A Planı, iki kurucu devletin eşitliğine dayanan yeni bir federal devlet ortaklığıdır” diye konuştu.

Kıbrıs Rum tarafının, Cenevre Konferansı’nın toplanabilmesi için toprak ve güvenlik-garanti başlıklarını hem hiyerarşik, hem de zamanlama olarak öne çekme yönünde mücadele verdiğini anımsatan Hüdaoğlu, “Kıbrıs Türk tarafı, konferansın bir an önce ön koşulsuz toplanması konusundaki tavrı baştan itibaren çok netti ve sonuç da öyle oldu” dedi.

“Özgürlük ve güvenlik her iki toplumun ihtiyacıdır” diyen Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Hüdaoğlu, “Güvenlik ve garanti başlığı sadece Rum müzakere heyeti için tek taraflı önemli olan bir başlık değil, bu başlık bizim tarihsel deneyimlerimiz nedeniyle Kıbrıs Türk toplumu için çok daha önemlidir” ifadelerini kullandı.

Hüdaoğlu, “Dönüşümlü başkanlık konusunda Kıbrıs Türk tarafı için makul sürelerle rotasyona tabi tutulmuş, Kıbrıslı Türklerin de yeni devletin başkanı olacağı bir formül dışında herhangi bir ihtimal yoktur” diye konuştu.

ÇÖZÜM ODAKLI YENİ BİR PERSPEKTİF

Toprak ve güvenlik-garanti başlıklarının önceden bitirilmesi gerektiği yönündeki talebin, diğer başlıkların da senkronize bir şekilde paralel olarak ele alınacağının 4 Haziran New York açıklaması ile ortadan kalktığını belirten Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Gürdal Hüdaoğlu, şunları söyledi:

“Tarih de belirlenip BM tarafından 28 Haziran olarak açıklandı. Bütün konular arasında senkron kurulacağı ve tüm başlıkların paralel bir şekilde birbiriyle ilişkili olarak ele alınacağı nettir. Bunca yıllık müzakerelerin ardından gelinen aşamada, çözüm için artık bütün konuların birlikte geniş bir perspektifte ele alınması gerekiyor. Bu sistematik, askıda bekleyen 10-12 zor konunun sonuca bağlanması için daha üretken bir yöntemdir.”

“SONUÇ BELGESİ DEĞİL, KILAVUZ BELGE”

Hüdaoğlu, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Kıbrıs Özel Danışmanı Eide’nin hazırlayacağı kılavuz nitelikli belge ile ilgili soruya, “Sonuç üretebilmek için her tartışma ve çalışmanın izleği önemlidir. Güvenlik-garanti konusunda Mont Pelerin’de teknik bir çalışma yapıldı ve tüm tarafların pozisyonları listelendi. Eide tarafından hazırlanacak metin, tarafların pozisyonlarını sistematize eden, yönteme ilişkin bir çalışmadır.

Bu metnin içinde tek başına taraflardan birinin tezinin Cenevre için bağlayıcı olması söz konusu değildir” cevabını verdi.

5 taraflı bir konuda çalışma sistematiğinin önceden hazırlanmasının, taraflar arasındaki tartışma dengesinin kurulabilmesi için önemli olduğuna işaret eden Hüdaoğlu, “Bu çalışma, gidilecek yerin adresini şimdiden belirleyen bir belge değil; tartışmaların uzlaşılabilecek sonuca hangi yoldan ulaşabileceği ile ilgili çalışma sıralamasını belirleyen bir kılavuz metin olacaktır” dedi.

“ZAMANA YAYMA DEĞİL, İRADE SERGİLEME ZAMANI”

Çözüm niyeti gerçek bir niyetse, en zor konuların da çözülmesi gerektiğini söyleyen Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Hüdaoğlu, “Güvenlik, garanti başlığının konuşulmaya başlanması artık finale yaklaşılması ile ilgilidir” diye konuştu.

“Uzun uzadıya konuşup detaylarda zaman harcamayı gerektirecek boyutlardan ziyade, çözüm iradesini sergileyip sorunu çözme aşamasındayız” diyen Hüdaoğlu, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın sergilediği irade sergilenirse, açıkta kalan tüm konular birbiriyle ilişkili olarak ele alınarak Kıbrıs sorununun yarım asırlık müzakerelerin ardından nihayete erdirilebileceğini vurgulayarak “Gelinen aşama budur” ifadelerini kullandı.

Akılcı, makul formüller bulunmasının imkansız olmadığını ifade eden Hüdaoğlu, Güvenlik-Garanti başlığında uzlaşmanın imkansız olmadığını belirtti ve “Yeter ki ‘sıfır asker sıfır garanti’ ısrarından makul bir noktaya gelinmesi durumunda, her iki tarafı da makul bir öneri duygusuna sevk edecek formüller bulunabilir” şeklindeki değerlendirmesini ifade etti.

“MAKUL BİR FORMÜL BULUNABİLİR… AYRINTILAR CENEVRE’DE KONUŞULACAK”

Türk tarafının güvenlik-garanti konusundaki yaklaşımının çok açık olduğunu kaydeden Hüdaoğlu, “Bir tarafın huzur ve özgürlüğünü tereddütsüz bir şekilde teminat altına alacak, diğer taraf da bu modele baktığında bir tehdit algısı yaşamayacak. Bu şekilde bir makul formül bulunabilir. Bunun bütün ayrıntıları Cenevre’deki Kıbrıs Konferansı’nda konuşulacak” dedi.

DOĞAL KAYNAKLAR

Hüdaoğlu, “Kıbrıs sorununun kritik bir eşiğe geldiği bu safhada iki toplumun da hakkı olan doğal gazın tek taraflı olarak çıkarılmaya çalışılması yapıcı bir tutum değildir” dedi.

Kıbrıs açıklarındaki doğal kaynaklar konusunun çok hassas bir konu olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Gürdal Hüdaoğlu, şöyle konuştu:

“Kıbrıs açıklarındaki doğal kaynaklar yeni bir potansiyeldir. Bu potansiyelin eski kavramlarla konuşulması çözüm üretmez. Bu kaynakların bir işbirliği alanı olarak görülmesi, iki halkın yeni bir ortaklık anlayışı geliştirmesi açısından çok önemli. Çözüm konusunda samimiyseniz, bu kaynakları bütün tarafların kazanacağı bir yaklaşımla ele alırsınız. Niyet bu değilse, bir toplumu dışlayarak gerilime kapı açan bir yaklaşım sergilersiniz. Doğal kaynaklar Kıbrıs sorununun çözümü için tüm taraflara yeni bir perspektif sağlıyor. Sorun çözülmeden doğal gaz kaynaklarının çıkarılması akıl işi değildir. Rum tarafı tek taraflı egemenlik alanımızdır diyor ve Kıbrıslı Türklerin de hakkı vardır diyor. Eğer mevcut koşullarda bu hakkı teslim edebilecek bir mekanizma yoksa, tek taraflı egemenlik iddiasıyla kazıya başlamak, akıl işi değildir.”

“GÜNEYDEKİ POLİTİK İKLİM MAALESEF…”

Kıbrıs Türk tarafının çözüm konusunda bir mutabakat sağladığını, “Eşitlik, güvenlik ve özgürlüğü içerecek bir çözümün tüm Kıbrıs’ın ihtiyacıdır” diyen Hüdaoğlu, “Kıbrıs Rum tarafında da küçük partilerin esiri olmadan bu yönde liderlik gösterilerek, kamuoyuna öncülük edilmesi gereklidir. Güney Kıbrıs’taki şu anki politik iklim maalesef bu yönde değildir” dedi.

Editör: TE Bilisim