Ortak açıklamada, ortak taleplerini sıralayan 4 sendika, “göç yasası” olarak nitelendirdiği, Kamu Çalışanlarının Aylık (maaş-ücret) ve Diğer Ödeneklerinin Düzenlenmesi Yasası’nın kaldırılması için mayıs ayında Meclis’e yeni yasa önerisi sunacağını bildirdi ve hükümeti sağduyuya çağırdı.

Ortak açıklamada, talepler ise şu şekilde sıralandı:

“Tüm kamusal hizmetler nitelikli, ücretsiz, kolay erişilebilir olmalıdır. Kamu hizmetlerinin nitelikli hale getirilmesi için kamu çalışanlarının denetimi, çalışma koşulları, güvenceleri, insanca yaşayabilecekleri ücretleri olmalıdır. Kamu hizmetlerini ticarileştirme, taşeronlaştırma, kar amacına dönüştürme ve özelleştirmeden kaçınılmalıdır. Kamu hizmeti veren çalışanlara karşı halkımız arasında algı operasyonları yaratılarak, suçlu durumuna düşürülmemeli, sorunlar ele alınarak sistemde kalıcı çözümler üretilmelidir. Kamu görevi mantığını ortadan kaldıran, kamu hizmeti değerini düşüren, niteliksiz bir statü durumuna düşüren 47/2010 (göç yasası) derhal kaldırılmalıdır.”

Sosyal devletin görevinin, halkın sorunlarına çözüm bulmak, daha mutlu ve refah içinde yaşamını sağlamak olduğu vurgulanan açıklamada, “UBP-DP hükümetinin sorunları halı altına süpürerek, mavi boncuk dağıtmakta, her geçen gün halkı daha da huzursuz hale getirmekte ve çaresizliğe itmekte” olduğu iddia edildi.

Her geçen gün Türk Lirası’nın değer kaybettiği, maaşların eridiği günlerden geçildiği, kamusal hizmetlerin niteliksizleştirildiği, kamusal hizmetlerin başında gelen, en temel insan hakkı olan eğitim ve sağlığın paralı ve pahalı hale getirilerek, erişilemez yapıldığı öne sürüldü.

Döner Sermaye Yasası ile sağlığın paralı hale getirilerek, sağlık çalışanlarına mesai saatleri içinde performansa dayalı ücret teklif edildiği öne sürülen ortak açıklamada, “Kamu hizmetlerini niteliksiz hale getirip, özelleştirerek peşkeş çekmek amacını güden hükümet anlayışları ise sosyal devleti tüketmiştir” iddiasında bulunuldu.

Ortak açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Kamu hizmetlerine yeterli kaynak yaratmama ve bilinçli niteliksizleştirme politikalarının yarattığı durumun suçlusu olarak ise kamu görevi yapan çalışanlar gösterilmektedir. Devlet hastanelerinde sağlık hizmeti, devlet okullarında eğitim, dairelerde ise kamu hizmeti gittikçe değersizleştirilmekte, ulaşılamaz hale getirilmekte, bu anlayış neticesinde ise nitelikli kamu hizmeti alamayan halkımıza ise bu hizmeti verenleri hedef yapmaktadır.

Kadroları, denetimi, bütçesi, mantalitesi eksik olan kamu kuruluşlarında bin bir zorlukla, kötü koşullarda ve stres içerisinde görev yapmaya çalışan doktorlar, öğretmenler, memurların hakları sürekli saldırıya uğramakta, örgütlü mücadeleleri ise yok edilerek, güçleri parçalanmak istenmektedir.

Bitmez kaynak olarak görülen sağlık, eğitim, ulaşım gibi kamusal hizmet alanları ticari mala dönüştürülerek, özel şirketlere peşkeş çekilmek için çoktan düğmeye basılmıştır. Bu halkımızı daha da yoksullaştıracak ve hayat kalitesini, refahını yok edecektir.

Günümüzde ancak anne - baba yardımı ile geçinen genç aileler ise zaman içerisinde bu yardımı da alamayacak duruma gelecek ve toplumsal ekonomik kriz yaşanacaktır. Bir diğer yandan ise bu özel kurumlarda çalışanlar ise kadrosuz, güvencesiz, ağır yük altında çalıştırılarak, tüm haklardan yoksun çalışan köleler durumuna getirilmiştir. Kar hırsı ile çalışanların emekleri değersizleştirilmekte, insanca, yaşanabilir bir ücret, çalışma koşulları, güvence, sendikalaşma, toplu sözleşme hakları gasp edilmektedir”

Açıklamada, bugünlerde özellikle sağlıkta yaşanan sıkıntıların, doktorların suçlanmasının, kamu hizmeti alan insanları da, bu hizmeti veren doktorları da rencide ettiğine işaret edilerek, “Esas hedef alınması gereken ve bu hizmeti değersizleştiren hükümet ise susmayı yeğliyor” ifadesi kullanıldı.

Kamu hizmetlerinin nitelikli ve ücretsiz olması gerektiği yinelenerek,  özelleştirmenin tehlikesine dikkat çekildi

Açıklamada, kamu görevi yapan çalışanlara yönelik saldırıların son bulması istendi.

Editör: TE Bilisim