Bugün günlerden, politikacıların, sözde aydınların, liberallerin ve hatta solcuların ağızlarında en çok duyulan sözcüğün günü... Ne olduğu hani tam da bilinmeyen, yazarın dediği gibi, “adı var kendi yok bir şey” günü!
Evet bugün 27 Mart Dünya Tiyatro Günü!
Günümüz dünyasının en önemli iletişim araçlarından bir tanesi olan Tiyatro, bugün 54. bildirgesini 54. gününü kutluyor.
İnsanlığın yaşadığı haksızlıklara ve iş bilmezliklere kendi diliyle bir anlatım yolu arayan tiyatronun günü bugün.
Sanatçıların sorunları dillendirdiği için tutuklandığı, kendi yaratıcılıklarını egemen güçlerin çıkarları doğrultusunda kullanılması yönünde zorlandığı, her oyunun sistemin yaşamasına hizmet ettiği bir çağda, Dünya Tiyatro Günü bir kutlamadan çok bir direnişe dönüşmek zorundadır. Çünkü Tiyatro sadece bir gösteri sanatı değil, aynı zamanda birbirimizi anlamamızı sağlayacak eşsiz bir yoldur.
Seçimlerin, zamların, gaspların, getir götürlerin, göç yasalarının ve haksız yer edinmelerin ışığında tiyatro, insana gösterilmek istenmeyen gerçeklere farklı bir bakış baktırmayı hedeflemelidir.
Sadece sorunu görmek değil, aynı zamanda soruna alternatif üretmek de olmalıdır tiyatro... Bağımsız, kuşatmasız ve zincirsiz olmalıdır!
Özgür olmalı özgür!
Sanatçıyım safsatalarına yer bırakmadan, elitist sorumsuzluğa izin vermeden, toplumdan kopmadan, tam da toplumun içinde olmalıdır! Çünkü sanatçı olmak, toplumun üst tabakalarına yarar sağlamak ve “sanattan herkes anlamaz” nidalarıyla böbürlenmek değil tam aksine toplumun genel problemlerine ışık tutmak, çıkış yolu göstermek olmalıdır.
Kusura bakmayınız efendiler, abiler, ablalar! Bugün sizin gününüz değil!
Bugün, toplumsal özgürlük ve bağımsızlık mücadelemizin günüdür!
Günümüz kutlu olsun!

Editör: TE Bilisim