Bir okurum, sitem dolu bir mektup göndermiş, hem çok etkilendim hem de çok beğendim.
Hani dün, ‘sizin paketiniz var mı’ diye sormuştum ya…
Kıbrıslı gözlüğüyle bakmadığımı iddia etmiş.
Saygı duyarım, ama ben genelde yazılarımda onun bunun gözlüğünü takmak yerine olaylara sadece halkın gözlüğünü takmayı severim.
Siyasilerin meclis kürsüsünde, sendikacıların basın bildirilerinde ya da meydanlarda değil, çoğunluk olan halkın onlar hakkında ne düşündüğünü kamuoyuna yansıtırım.
Adını belirtmeyen okurum, bu paket AKP’nin paketidir diyor!
Yazımı dikkatlice okusaydı, benim de Ankara’nın paketi olduğunu yazdığımı görürdü.
Beni en çok etkileyen sözleri ise beni Kıbrıslılaştırdıklarını zannettiğini içeren bölümüydü.
Doğrusu, bunu ben biraz da ‘sizi tımar ettik’ der gibi geldi!
Oysa benim bir çok Kıbrıslı okurum, yazılarımda benim Kıbrıs Türklerini, onlardan daha çok savunduğumu düşünür ve bunu da bana söyler.
Bir de kamuoyunda genel bir kanı olan Türkiye’nin paraları, buradaki Türkiyelilere gittiğine dair bir inancın olduğudur.
Bu okurum da, ‘sizin Anavatanınız bizi çekmiyor, sadece sömürüyor’ diye sizin-bizim ayrımı yapmış ya ona da üzülmedim desem yalan olur.
Bu arada Aslan Bıçaklı’nın benim çok yakın bir dostum olduğunu bilmiyor olsa gerek.
Ama sadece Aslan bıçaklı değil, diğer sendika başkanları da bu paketi eleştirirken, ortaya bir de çözüm önerisi koysalardı, kim bilir belki ben de onların bildirilerinin altına imzamı bile atardım.
Belki inanmayacaksınız ama meslek hayatımda beni en mutlu eden şey okurdan gelen eleştirilerdir.
Övülmekten daha ziyade eleştirilmeyi yeğlerim, ama eleştirenlerle tartışmaya da bayılırım.
Dünkü yazdıklarımın da halen arkasındayım.
Ayrıca, sevgili okurum bu kadar eleştiri getirirken, ha keşke bir de kendi çözüm önerisini de ortaya koysaydı.
Ama haklı!
Çünkü bu toplum artık kimseye hatta bazen kendine bile güvenmiyor.
Siyasetçilerden nefret ediyor ama iş çoluğu çocuğu işe koymaya geldi mi, yelkenleri suya iniveriyor.
Şunu da hep vurgulamaya devam edeceğim;
Bu ülke ancak, sadece kendi çocuğunu değil, artık komşunun çocuğunu da düşünmeye başladığı an, belki o zaman bir yerlere gelecektir.
Ve daha da önemlisi burada tartışılan tamamen ekonomidir ve buna ne Kıbrıs gözlüğüyle, ne de başka bir ülkenin gözlüğüyle bakabilirsiniz.
Gelirler, giderleri karşılamıyorsa, işiniz de duman demektir.
İşte bu değerli okurumun, eleştiri dolu yazısı..
Ne olurdu, bir de ülkenin adam olması için yapılması gerekenleri, kendi gönlünden geçen şekliyle bir yazıverseydi…

“Sayın Levent Özadam,
Sizin yazılarınızı takip eden bir kişiyim. Genelde de beğeniyorum. Ancak bugün (dün) yazdığınız yazınızın yüzde 90'ını beğenmedim.
Ha sizin bir paketiniz var mı diye sormanız doğru olabilir. Ama ne yazık ki yanıp tutuşan ve bu halkın neler çektiğini bildiğinizi bilen bir kişi olduğunuza inandığım için de yine halkı suçlayışınıza kesinlikle katılmam.


Bizim birkaç yalaka takımı kesesini doldurmuş olabilir. Ama bu durum Kıbrıslı Türkleri temsil etmez. Benim üzerimdeki intibanız Bugüne kadar sizin AKP denen nüsübet ve Türkiye'yi geri götürecek bu partiyi desteklemediğiniz doğrultusundaydı.
Ama bugünkü (dünkü) yazınızla bu görüşüm biraz sarsıldı.
Bu parti bizim bu yalakaları yoluna koyucu bir paket yapsaydı yazdıklarınız doğru olabilirdi. Ama ne yazık ki hep halka zarar verirci onların halkın cebindeki parayı çalıcı bir paket gönderdi.
Ben sizden ayrı olarak bu paketin de kesinlikle AKP tarafından yapıldığına inanmaktayım. Bunun içinde başa geçenler ne yazık ki seçim meydanında söylediklerini değil, gelmiş geçmiş tüm Türkiye partilerinin dediklerini yapmaktadırlar.
Şimdiye kadar bu böyle. Neden siz 30 yıldır burada yaşıyorsunuz da bunları görmüyorsunuz doğrusu anlayamadım.
Oysa sizi Kıbrıslılaştırdığımız için sevinmiştik.
Bu paket zengini daha zengin fakiri de daha fakir yapma paketi. Bu paketle keşke sadece devletin ensesine çöreklenenleri tespit edip buna dur deselerdi.
Ama gördüğümüz kadarıyla Kıbrıslılara gelişme götüreceğiz yalan ve dolanıyla kendi partililerine gönderdiği parayı aktarmakta.
Hem şu anda gönderdiği para da buraya aktardığı nüfusa bile yetmemekte.
Yani sizin Anavatan bizi çekmiyor. Bizim artı değerlerimizi hep sömürüyor.
Arslan Bıçaklı'nın konuşmalarını beğenmediğinizi yazdınız . Oysa biz çevremde olanlarla birlikte sonsuz beğendik.
Artık Kıbrıslı gözlüklerini takarak bu olaylara bakmanızı çok isterim. O zaman göreceksiniz ki yorumlar hiç de sizin yazdığınız gibi değil.
Bugün sizin sitenizde Can Sarvan'ın Arif Hoca için yazdığı yazıyı okudum . Orda yazdıkları çok hoşuma gitti. Can hanım biraz da olaylara Kıbrıslı gözlüğü ile bakmış. Sizin de gerçekleri görmeniz dileğimle…”



MESAJ KUTUSU

Sayın Şerife ÜNVERDİ, 13 yaşındaki çocuk sokaklarda Lefkoşa’nın pisliklerini temizlemekte çalıştırılıyor ve sizin bundan haberiniz bile yok. Bu konudaki denetimleri arttırmanız isteniyor.

Sayın Ünal ÜSTEL, bu devlet eski kağıt ve gazetelerin toplanması için bir şirkete teşvik verdi ama bu işletme parayı aldıktan sonra piyasan ansızın kayboldu. Vatandaştan yoğun şikayetler geliyor.

Sayın Mehmet DEMİRCİ, olası bir ikinci tur için üzerinizde yoğun baskılar olduğunu duyduk. Hatta bazı dostlarınıza gerekirse istifa bile edebilirim demeye başlamışsınız. Baskı yapanları açıklamak istemez miydiniz?

Sayın Kudret ÖZERSAY, tiyatro rezaleti konusunda bakanlık geç de olsa özür diledi ama, size de taş atmadan edemedi. Bu zamanda kimsenin eleştiriye tahammülü kalmadı değil mi?

Sayın Sunat ATUN, Bafra’daki su arıtma tesisinin elektriğini kesmişler, bölgedeki işletmeleri zor günler bekliyormuş. Olaya müdahale etmeniz bekleniyor.

Sayın Ersin TATAR, Ekonomi Bakanlığı bütçesinin görüşüldüğü anlarda siz de Kaymaklı örgütünde mangal başında görülmüşsünüz. Sunat bey fena halde içerledi diyorlar, bilesiniz.

Sayın Ali Çetin AMCAOĞLU, bakanlık bütçesi bütçeden geçtikten sonra bakanlık ekibine çorba ısmarlayıp yorgunluk atmışsınız. Ekipten bazıları bizim bakan cimri demeye başladı. Şimdi de kebap partisi istiyor.

Sayın Deniz GÜRGÖZE, Maya takvimine bu kadar inanacağınızı doğrusu hiç tahmin etmezdik. 21 Aralık için özel önlemler almaya başlamışsınız. Hem eve erzak depolayıp o tarihte evden dışarı çıkmama kararı almışsınız. Mangalı yakarsanız biz de geliriz.

Sayın Hüseyin ÇOBANOĞLU, siz istediğiniz kadar emekli olmak isteyin olmayınca olmuyor işte. Tam da izinleri kullanmaya başlayacakken, hepsi yandı desenize. Her şey vatan için deyip bağrınıza taş basacaksınız artık.

Sayın Fehmi OKTAY, Facebook’taki profil resminizde elinizde puro olmasına yoğun tepki geliyor. İnceledim vatandaş haklı. Değiştirmekte yarar var.

Sayın Kıvanç BUHARA, İrsen beyin Geçitkale ziyaretinden sonra isyancı belediye başkanları yelkenleri suya indirdi diyorlar. Demek ki istediğinizi kopardınız desenize…

Sayın Mehmet ÇANGAR, Cemal başkan ile sizin ofiste münakaşa ettiğiniz iddia ediliyor. Hayırdır, eski dostlar düşman mı oldu?

Sayın Hüseyin OSKAR, Bafra bölgesine turizm yatırımı yapmak için kolları sıvamışsınız. Hayırlı uğurlu olsun. Umarız oradaki işletmeler gibi pişmanlık duyup dizinizi dövmezsiniz…

Sayın Turgay KONTİ, artık meclise elinizi kolunuzu sallayarak giremiyormuşsunuz. Dün yakanızda ziyaretçi kartını görünce epey yadırganmış. Ha keşke iki salkım pastırma götürseydiniz bütün kapılar ardına kadar açılırdı.

Sayın Tunç ŞİRİNTUNA, KKTC’nin sadece kumar adayı olarak anılması sizin de teslim ettiğiniz gibi hoş değil. Ama bu konuda en büyük sorumluluk yine size düşüyor. Ara sıra makine başındakileri dışarı çıkarıp gezdirmekte yarar var.

Sayın Mehmet Salih KARALIM, şu sıralarda yol müteahhitleri aralarında bir kara kaplı romandan bahsediyorlar. Sizin bundan haberiniz var mı yoksa roman okumuyor musunuz?

Sayın Ömer MERAKLI, ülkenin en güzel bölgelerinden birisi olan Kalavaç’ta kanser vakalarının hayli arttığından şikayetler almaya başladık. Bu konuda size büyük sorumluluklar düşüyor.

Sayın Mine GÜRSES, Amerika’dan hem kızınız hem de torununuz gelmiş, bütün dünyalar sizin olmuş. Bundan daha iyi yeni yıl hediyesi olamazdı değil mi? Noel baba olmak size çok yakışacak.

Sayın Mahmut KUŞ, uzun bir aralıktan sonra adaya nihayet intikal etmişsiniz. Bu arada Londra-Lefkoşa arasındaki araç ticareti de epey iyi gidiyormuş. Ha keşke bunu siyasete girmeden önce akıl etseydiniz.

Sayın Alirıza USLUER, bütçe görüşmelerini sıkı takip eden birisisi olarak Meclis başkanlığı koltuğunun en çok size yakıştığına karar verdim. Koltuğu iyi dolduruyorsunuz doğrusu. İleride neden olmasın değil mi?


Günün Fotoğrafı



Günün Fıkrası


Kayserili…

Karadenizli bir çoban dağda sürü otlatırken yanına gelen adam selam verip şöyle der:
- Selamun aleykum hemşerim sana bi oyunum var eğer senin nereli olduğunu bilirsem bana sürüden bi koyun verir misin?
Çoban:
- Madem senin öyle bir meziyetin var bil sana helal olsun.
Bu cevap karşısında adam:
- Öyleyse hemşerim şüphe götürmez ki sen bir Karadenizlisin!
Bu cevaba çok şaşıran çoban:
-Vallahi billahi doğru sana koyun helal olsun istediğini al git ama bunu nasıl anladın bana anlat der.
Diğer adam bir taraftan koyunu seçerken bir taraftan şöyle der:
- Şapkasının üstünden kafasını ancak Lazlar kaşır oradan anladım.
Ve koyunu alıp giderken bizim çoban arkasından bağırır:
- He hemşerim ben de senin nereli olduğunu bileyim sen o koyunu bırak.
Adam:
- Hay hay. Bil bırakayım.
Çoban gülerek:
- Sen de Kayserilisin!
Diğer adam hayret içinde:
- Vallahi doğru ama sen nereden anladın?
diye sorunca. Çoban hafif sinirli:
- Sürüdeki en iri koyun diye tuttun köpeği götürüyorsun der.