Başlığa bakınca ne alaka diye sorabilirsiniz?
Çok da haklı olursunuz…
Aslında bugünkü başlığı ‘onlar keçi bokundan elektrik üretirken biz nelerle uğraşıyoruz’ olacaktı ama hem çok uzun olacağı hem de biraz ayıp kaçacağı için yazmaya çekindim!
Hadi ağzımızı bozmayalım yine…
Türkiye’nin artık keçi gübresinden elektrik ürettiğini biliyor muydunuz?
Ben bilmiyordum doğrusu!
Hatta söylenince de içimden ‘yok daha neler’ diye geçirdim.
Eve gelince internet yine imdadımıza yetişti ve keçi gübresinden elektrik üretiminin Türkiye’de yıllarca uygulandığını öğrendim.
Yüzüm kızararak kapadım bilgisayarı…

Evet, yanlış okumadınız…
Türkiye teknolojide o kadar yol aldık ki artık keçi gübresinden elektrik üretmeye başladı.
Hayvancılıkla uğraşan yeni Tarım ve Enerji Bakanımızın bundan haberi var mı zannetmeyiz ama ilgileneceğinden de hiç kuşkumuz yok…
Durun daha bitmedi!
Türkiye alternatif enerji konusunda o kadar mesafe kat etti ki hani şu ovalarda bildiğimiz yeşil ot var ya, işte o bile artık günümüzde enerji kaynağı haline getirilmiş.
Hani şu bildiğiniz, Allahın otu yani!
İster inanın isten inanmayın ama durdum bu!

Alın size bir alternatif enerji daha;
Hastanelerde kullanılan tıbbi malzemelerin atıklarından da enerji üretildiğini hiç duymuş muydunuz?
Güya gazeteciyiz, aydın insanız ama ne yalan söyleyeyim ben bunu da duymamıştım.
Hani şu hastanelerde biriken ve bizim başımıza bela olan, imha etmek için büyük gayretler gösterdiğiniz tıbbı atıklardan şu anda Türkiye elektrik üretiyor ve her hastanenin tıbbi atığı çeşitli evrelerden geçtikten sonra aynı hastanenin elektrik enerjisine yeterli oluyor.
Enerji üretimi de otomatikman yarıdan daha aşağıya iniyor…

Bir de rüzgar enerjisi var;
İşte ondan elektrik üretildiğini bilirdik de şimdi bizde niçin şimdiye kadar buna yönelmedik işte o bir şaibe…
Bu işin uzmanları KKTC’ye kadar gelmişler ve çeşitli bölgelerde incelemelerde yapmışlar ve sırf rüzgar enerjisi ile bile KKTC’nin tüm elektrik ihtiyacının karşılanabileceği sonucuna ulaşmışlar…
Bundan bizim bir yetkilimizin haberi varsa kellemi keserim…
Yılın 12 ayı güneş olan bu ülkede, güneş enerjisinden niçin yararlanılmıyor bu da başka bir tartışma konusu…
Adamlar bırakın güneşi, artık güneş olmayan bulutlu havada bile sırf aydınlıktan enerji üretip satmaya başlamışlar bile…
Tarım ve Enerji Bakanımız Sennaroğlu’nun kulağına küpe olsun…
İlgilenirse kendisine birkaç irtibat telefonu verebiliriz.

Ve TOMA…
Toplumsal Müdahale Aracı.
TOMA gelsin mi gelmesin mi kavgası yaşanıyor ülkede…
Aslında kimse bunu istemiyor, neyin kavgasını yapıyorlar onu da anlamış değilim ama, sanki de ülkenin başka bir gündemi yokmuş gibi, tüm sıkıntıları aşıp ülkeyi güllük gülistanlık yapmışız gibi hep birlikte düştük TOMA’nın peşine!
Ve hükümetin bu konudaki acizliği…
Ankara’ya ayıp olmasın diye dansözce açıklamalar!
Vaz geçin kardeşim ülkenin gündemini değiştirmeyi…
Toplayın bakanlar kurulunuzu ve bu iş bitmiştir, TOMA bu ülkeye girmeyecektir diye kesip atın…
Ve ülkenin önünü açmak için artık biraz büyük düşünün…
Buna keçi gübresi de dahil!


GÜNÜN FOTOGRAFI


MESAJ KUTUSU



Sayın Volkan ÇANAKÇI
, Özgürgün’ün eski özel kalem müdürü olarak görevden alınmazın nedenleri şimdi daha iyi anlaşılmaya başlandı. Bu konuda yakında konuşacağınızı ve bazı konuları deşifre edeceğiniz söyleniyor. Dört gözle bekliyoruz.

Sayın Zeren MUNGAN, Mağusa’da inşaatı devam eden alışveriş merkezinin malzemelerinin yurt dışından gümrüksüz olarak getirildiği yönünde şikayetler gelmeye devam ediyor. Umarız geçmiş hükümetin yanlış uygulamasına siz de alet olmazsınız…

Sayın Oktay KAYALP, Yenişehir mahallesi sakinleri aradı bölgedeki otopark yıllardır gereksiz araçlar tarafından işgal ediliyormuş. Konuya el atmanız rica ediliyor, bizden iletmesi…

Sayın Halil NADİRİ, Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi’ne rektör olabilmek için Saray ile Serdar Denktaş arasında mekik dokuduğunuzu öğrendik. Ha keşke Mehmet Boyacı’nın kapısını çalsaydınız bu kadar sıkıntı çekmezdiniz.

Sayın Ertan ALİGÜLLÜ, müdürü olduğunuz Levent İlkokulu’nda serinleyen havalara rağmen klimalar hala en yüksek derecede çalışıyormuş. Bazı veliler şikayet etti dereceyi düşürmeniz isteniyor. Zira çocukların burnu akmaya başlamış.

Sayın Süleyman GÖKTAŞ, sizin koordinatörlük işi devam edecek gibi görülüyor. Zira kapı gibi Derviş bey arkanızda ve sizi oradan kimse kıpırdatamaz. Bu arada yakında Spor Dairesi’nin geçmiş ödemelerini mercek altına alacağız haberiniz olsun.

Sayın Ahmet MURATOĞLU, Meclis’e aldığınız sekreter hanım çok hassas bir dava konusunda dışarıya bilgi sızdırınca ortalık fena halde karıştı diyorlar. Daha yolun başındasınız çok dikkatle davranmanız tavsiye edilir.

Sayın Oya GÜREL, Referans Gazetesi yayın yönetmenliğiniz hayırlı ve uğurlu olsun. 10’ncu köyde size başarılı yayın hayatı dileriz. Kaleminize kuvvet artık…

Sayın Gökhan DAVUTOĞLU
, Cemal hocanın hangi işini hallettiniz bilmiyoruz ama deyim yerindeyse ayaklarını yerden kestiniz. Bir de izdivaç yapmasını sağlayabilirseniz 40 yıl köleniz olacak. Zira tohuma kaçmaya başladı.

Sayın Turan BÜYÜKYILMAZ, Trabzonspor’un Larnaka uçuşu konusunda sizden başka herkes yorum yaptı. Dernek başkanı olarak nasıl bir açıklama yapacağınız merak konusu olmuş.

Sayın Sibel TATAR, bir gazeteye uyguladığınız ambargo çok hoş kaçmadı. Keyfi kararlar yakında başınıza iş açabilir. Uyaralım istedik.

Sayın Mehmet HARMANCI, bakanlık göreviniz sırasında aldığınız Büyükhan’a internet hizmeti kararı şimdiki bakan tarafından yürürlüğe sokulmuş. Allah ne muradınız varsa versin.

Sayın Gökhan GÜLER, Meclis’deki odanızdan eşyalarınızı toplarken duygusal anlar yaşadığınız gözlenmiş. Her gecenin bir de sabahı vardır, hiç kafaya takıp da kendinizi harap etmeyiniz. Ailenize sarılın, en büyük gücü onlardan alacaksınız.

Sayın Feriha NURLUÖZ, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Ahmet Kaşif özel kalem almayıp bu görevi size verecek. Layıkıyla yapacağınızdan kuşkumuz yok. Bir de kadro sorununuz olmasaydı ha keşke. Başarılar dileriz…





Günün Fıkrası

Maaş


Özel bir firmada elemanların maaşlarını alırken imzaladıkları kağıtta şöyle bir cümle yazıyormuş:
- Maaşlarınız tamamıyla size has ve özel bir meseledir, bunun içindir ki, sizden başka hiç kimse maaşınızı bilmemelidir.
Yeni bir eleman maaşını alıp kağıdı imzalarken, bu cümleyi okumuş ve cümlenin altına şu sözleri eklemiş:
- Kimseye maaşımı söylemeyeceğim, elbette ben de sizin kadar utanç içindeyim...