Başbakan İrsen Küçük, ara emri kararını istinafa götürmüş.
Yanlış yapmış!
Çok yazdık bir kez daha yazalım;
İrsen bey daha 21 Ekim kurultay akşamı 14 oyluk farktan sonra gidip Ahmet Kaşif’in elini sıkıp, hemen orada ikinci turu ilan etmeli, partisini de ülkeyi de bu kadar boşlukta bırakmamalıydı.
İkinci turdan kortuysa o kendi bileceği iş.
Ama hem partilisinin hem de kamuoyunun düşüncesi odur ki, İrsen bey ikinci turu geciktirdikçe, kazanma şansını da riske sokmaktadır.
Buna bir de LTB de yaşanan sorunları eklerseniz, İrsen bey şu anda köşeye sıkışmış, karar üretemeyen bir görüntü çizmektedir.

Ahmet Kaşif cephesi ise şimdi çok daha rahat.
Kaşif, avukatı Veziroğlu’nun da talimatıyla kurultay sohbetlerine girmemekte, akılcı bir yöntem izlemektedir.
Ama sessiz gibi görülse de ekibiyle ve özellikle de Cumhurbaşkanının müthiş desteğiyle ikinci turu ipler çeker hale gelmiştir.
Haliyle kamuoyu da ikinci turu isteyen bir Kaşif ile istemeyen Küçük’ün hakim olduğu bir ortamda Kaşif’i daha şanslı görmektedir.
Buna kurultayda dengeli bir sonuç çıkmasıyla, Kaşif’e yakınlaşmaya başlayan bazı bakan, vekil ve örgütleri de eklersek, şu anki şartlar değişmediği sürece Kaşif’in genel başkanlık ve dolayısıyla başbakanlığa bir adım önde olduğunu söyleyebiliriz.

Ancak kafamızı uzun süredir karıştıran birkaç soruyu da bugün Kaşif’e sormayı ve eğer mümkünse de yanıt almayı çok isteriz.
Bir süredir Maliye Bakanlığı’na Kaşif imzalı bir ödeme emrinden bahsediliyor.
Kaşif, bakanlık müsteşarlığına YDÜ’ye 30 milyon TL ödenmesi için bir yazı yazıp bırakmış.
Sadece bir talep ve altında Kaşif imzası…
Fatura yok, belge yok, harcama fişi yok!
İnsan ister istemez, nasıl olur da faturasız bir ödeme yapılması için bu kadar ısrarcı olur ve bir kağıt imzalayarak bakanlığa verir diye düşünüyor.
Uzun süredir mecliste olan bir vekil, nasıl olur da maliyenin faturasız ödemeye yapamayacağını bilmez?

Ahmet Kaşif’e başka bir soru ise görevini devretmeye, daha doğrusu bakanlık görevinden alındıktan sonra makamını teslim etmeden dakikalar önce YDÜ’ye yaptığı ziyarettir.
Bakanlığı devretmeye hazırlanan bir vekil ne için YDÜ’ye gitmiştir?
Bu konuda da çeşitli iddialar vardır;
YDÜ ile imzalanan ve yüzde 52’lik zam öngören sözleşme mi imzalanmıştır orada?
Birkaç dakika sonra bakanlığı elinden alınan bir vekil niçin böyle bir sözleşme imzalama gereği duymuştur?
Ahmet bey , Suat hocanın kara gözü kara kaşı için mi böyle bir sözleşmeye imza atmıştır.
Bunda kendi çıkar ve menfaati nedir?

21 Ekim kurultayına gelince;
Suat hocanın Kaşif’e kurultay seçimi öncesinde çeşitli menfaatler sağladığı iddia edilmektedir.
Nedir bu menfaatler?
Ya da bu eğer gerçekse, Suat hoca bundan ne medet ummuştur?
Ya da diğer bir taraftan bakılırsa, Ertuğrul Hasipoğlu göreve gelir gelmez niçin ilk icraat olarak YDÜ ile işbirliğinin artık geçerli olmadığını açıklamıştır?
Acaba, hükümetin İrsen bey kanadı, Suat hocadan intikam mı almak istemiştir?

Burada İrsen beye de sormak isteriz;
Geçtiğimiz günlerde bir resepsiyonda uzak durduğu Suat hoca ile birkaç gün önce baş başa görüşmüştür?
Bu görüşmede neler konuşulmuştur?
İrsen bey, Suat hocadan hesap mı sormuştur?
Sitem mi etmiştir, yoksa bazı ricalarda mı bulunmuştur?
Bu görüşmeden hemen sonra basına servis edilen haberlere göre artık hükümet ile YDÜ arasında hiçbir sorun kalmadığı ima edilmeye çalışılmıştır?
Ne olmuştur da, daha iki gün önce ülkenin sağlık bakanı YDÜ’nün üstünü çizerken ve kesin konuşurken, şimdi bir yumuşama olmuş ve işbirliğinin devam edeceği yazılır olmuştur?

Sevgili okurlar YDÜ, her zaman gururumuz olmuş, başarılarıyla sevinç duyduğumuz Kıbrıs Türkünün yüz akı olan ender kuruluşlarından birisidir.
Kendilerine de hiçbir garezimiz yoktur, ön yargımız mevcut değildir.
Ama gazetecilik dürtüsü biz de hep önde gelmekte ve bir eğitim kurumu olan böyle müstesna müessesenin iç siyasete adını yazdırması da derinden üzmektedir.
Onun için, Sayın Kaşif de, Sayın Küçük de topluma karşı, perde gerisinde yaşananları aydınlığa çıkaracak açıklama yapmaya borçludur.


MESAJ KUTUSU


Sayın Hamza Ersan SANER, Telekomünikasyon Dairesi çalışanlarından şikayet geldi. Bazı şube müdürleri makam odalarında sigara içerken, bazıları da içmedikleri halde içilmesine izin veriyormuş. Konuya el atmanız isteniyor.

Sayın Mehmet DARBAZ, Başbakanlıktaki odanız Anıl Kaya’ya verilince bir hayli üzüldüğünüz ve sitem ettiğinizi duyduk. Siyasette rütbesiz asker olunca böyle şeyler yaşanabiliyor. Büyük geçmiş olsun.

Sayın Anıl KAYA, Başbakanın beyin takımının başı olarak kurultay sürecinde zor günler sizi bekliyor. Bu arada artık UBP milletvekili adaylığınız da kesinleşti diyorlar. Hatırlar mısınız Ozan Ceyhun, çok değil 20 gün önce bunları yazmıştı. Biraz tepki var ama yakında alışırsınız.

Sayın Ergun SERDAROĞLU, olası yeni kabinede sizin de adınız Sağlık Bakanlığı adayları arasında geçmeye başladı. Mehmet Tancer ile anlaşın artık, aynı bakanlığa hiç iki aday mı olurmuş?

Sayın Ahmet KAŞİF, Maliye Bakanlığı’na ödenmesi için imza attığınız 30 milyon TL’lik kağıt kafaları iyice karıştırdı. Bu samimiyetin nedeni merak konusu oldu. Kamuoyuna bir açıklama borçlusunuz.

Sayın Mutlu ATASAYAN, Demokrasi Ortaokulu’nun önümüzdeki dönem İmam Hatip Lisesi olacağı iddia ediliyor. Haberiniz var mı yoksa bu işler perde gerisinde piştikten sonra mı sizin önünüze konulacak?

Sayın Ünal ÜSTEL, artık Lefkoşa’daki tarihi Büyükhan’ın Pazar günleri de turizmin hizmetinde olması kaçınılmaz oldu. Turizmin tatil yaptığı tek ülke biz olsak gerek değil mi? Özellikle esnaf bu konuda kararınızı bekliyor.

Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, Değirmenlik Belediyesi’ne Ercan’dan bu ay verilen 1 trilyonluk ekstra ödeme parti içinde huzursuzluk yarattı. Bu konuda kendi belediye başkanlarınız bile sitem ediyor.

Sayın Ali Çetin AMCAOĞLU, çeşitli aracıları kullanarak Saray’a yakınlaşmak istediğinizi duyduk. İrsen beyin tüm güvendiği dağlara kar mı yağmaya başladı? Henüz kar soğukları başlamadı ama…

Sayın Erhan ERÇİN, uzun bir süredir oturduğunuz makamda bazı arkadaşların gözü varmış, operasyon başladı diyorlar. Artık koltuğa Japon yapıştırıcı mı sürersiniz yoksa perçin mi yaptırırsınız bilemeyiz.

Sayın Cem DANA, Falyalı’nın oğlu oldu ya 40 gün 40 gece kutlamaların ilk konuğu siz ve Yalçın Yiğittürk ile Atilla Süren olmuş. Mangal başında Chivas Regal partisi çok konuşulacak diyorlar. Kurultay sohbeti de iyi gitti değil mi?

Sayın Erol UÇANER, İrsen beyin yeni kadrosunda epey inisiyatif aldığınızı duyduk. İlk genel seçimlerde de Güzelyurt’tan milletvekili adaylığınız kesin diyorlar. Doktorların şansı hep vardır değil mi? Hayırlısı olsun.

Sayın Kemal Deniz DANA, kalp damarları maşallah delikanlı damarları gibi temiz çıkmış. Stres konusunda emikli oluncaya kadar hiç şansınız yok. Hele de bir de LTB başkanı olursanız yandığınız gündür. Tekrar geçmiş olsun.

Sayın Turgay AVCI, yakın zamanda UBP’nin başına geçeceğiniz tehlikesi nedeniyle sizin iş artık rafa kaldırıldı. ÖRP’yi toplayıp erken seçime hazırlanmakta yarar var.

Sayın Güven ARIKLI, BRTK müdürlüğü için bir takım girişimlerde bulunduğunuzu öğrendik. Hiç heveslenmeyin o iş çözüldü önümüzdeki ay yeni müdür iş başı yapacak. Yerinizden kıpırdamayın bile.

Sayın Burhan CANBAZ, Sunat bey nasıl oldu da sizi İrsen beye kaptırdı hala anlamış değiliz. Bu arada kadro işini şimdiden sağlama bağlarsanız geçmişte yaşadığınız sıkıntıları yaşamazsınız. Hayırlısı olsun diyoruz.

Sayın Hüseyin ÇOBANOĞLU, emekli olmak için artık değil günleri saatleri saymaya başlamışsınız. Bu arada yerinize geçecek arkadaş ilk günler tepki görecek ama sonra herkes alışacak.

Sayın Serdar DENKTAŞ, 3 Aralık’ta ‘Sistem onu o sistemi sevemedi’ başlıklı kitabınızın tanıtılıp yayınlanacağını duyduk. Ortada bir sevgisizlik sorunu var değil mi? Hayırlı olsun diyoruz.

Sayın Hüseyin DOKTOROĞLU, ürünlerde dampinge gittiğiniz halde vatandaşta para olmadığı için rağbet beklediğiniz gibi olmamış. Öyle bir dönem ki vatandaş üstüne para isteyecek duruma geldi.

Sayın Hüseyin TURAN, çok yakında baba olacağını memnuniyetle öğrendik. En azından KKTC vatandaşı olarak dünyaya gelmesi önemli değil mi? Allah analı babalı büyütsün, mutluluğunuz daim olsun.

Günün Fotoğrafı



Günün Fıkrası

Avcılar doktor olunca...


Bir aile hekimi, bir jinekolog, bir cerrah ve bir patolog yaban ördeği avına çıkar.
Aniden bir kuş havalanınca aile hekimi derhal çiftesini doğrultur, fakat uçanın ördek olup olmadığını kestiremediği için vurmaktan vazgeçer.
Jinekolog da tüfeğini doğrultur ama ördek dişi mi erkek mi karar veremeyince indirir.
Bu arada cerrah hiç düşünmeden silahını doğrultur, ateş eder, kuşu vurur ve patologa döner. “Git bak bakalım ördek miymiş.”