Biz gazeteciler genelde çok kötüyüzdür;
Hep kötü şeyleri yazar vatandaşın moralini bozarız!
Özellikle hükümet edenler böyle düşünür…
Onlar kötü olduklarını hiç düşünmez ama biz yazdık mı kötü oluruz!
Yazdığımız zaman da kimisi küser, kimisi sitem eder kimisi telefonlara bile bakmaz…
Öyleleri de vardır ki yazdıklarınız bir kulağından girip öteki kulağından çıkar gider!
Çünkü çok geniştirler, hiçbir eleştiri umurlarında değildir, çünkü onlara göre vatandaş hep balık hafızalıdır…
Yalan da değil yani!
Ben de bu kötü gazeteciler arasında olduğumu çok iyi bilenlerdenim…
Olsun, zararı yok!
Ama bugünkü yazım, eskileri gibi eleştiren yazı değil;
Dün İçişleri Bakanlığı’ndaydım, köyde oturan bir yakınımın işi için…
Bakanlık İskan Müsteşarı Salih Tacan Ersümer’in odasını sordum gösterdiler.
Girişte oturan çok da kibar hanımefendiye müsteşarın gelip gelmediğini sordum;
Yine çok kibar bir hareketle eliyle açık olan kapıyı gösterdi!
Ne yalan söyleyeyim şaşırdım;
Müsteşar sabahın erken saatinde makamına gelmiş ve çalışmaya başlamıştı!
Hem de kapısı açık olarak…
Bu bana gazeteci olduğum için yapılan bir nezaket değildi çünkü ismimi bile vermemiştim…
Benim gibi o makama kim gitse o açık kapıdan girip müsteşarla görüşecekti derdi neyse anlatacaktı…
Hayrete düştüm çünkü benim bildiğim bakanlıklarda yüksek makamlarda oturanların hepsinin de kapısı kapalıdır…
Bir çoğunun halkla ilişkisini sekreterleri belirler!
Torpilli ve partili olanlara öncelik verilir sıradan bir vatandaş iseniz saatlerce beklersiniz ama o sihirli kapıdan bir türlü içeriye giremezsiniz…
Asık yüzlü sekreterlerle konuşmaya bile çekinirsiniz!
Bir çoğu aslında vatandaşın hizmetlisi olduğunu unutur ve hele de köyden kasabadan geldiyseniz sizi horlarlar…
Çoğu makam sahibinin içeride toplantıda olduğunu söyler, çoğu zaman bu yalandır!
Saatlerce bekler sonra bir iki dakika kapı önünde görüşür ve çoğu zaman işinizi yapmazlar…
Onun içindir vatandaşın devletin kurumlarına güvensizliği!
Bu yüzden farklı bir yaklaşım tarzında bulunan ve kimseyi torpilli torpilsiz diye ayırmayan Salih beyi kutlamak istedim…
Çünkü ülke insanının özlediği, beklediği ve istediği tablo budur…
 
 
“Akşam çok içtim başım ağrır!”
 
Şimdi bir bakanlığa gideceksiniz de göze batan bir şey olmaz mı hiç?
Ne mümkün!
İçişleri Bakanlığı koridorlarında biraz da alıcı gözle geziyorum, sabahın erken saatlerinde işe yeni gelmiş personeli de inceliyorum…
Hemen herkes sabah kahvesini içiyor mesai arkadaşlarıyla…
Ansızın bir kapıdan bir kadın çalışan kafası uzanıyor yandaki odaya sesleniyor:
“Akşam çok içtim çok fena başım ağrır…”
Güleyim mi ağlayım mı şaşırdım!
Yanımda bir aspirin olsa mutlak verirdim ama konu o değil!
Akşamki içki alemin senin özel hayatın, fazla içersen elbette başın da ağrır miden de bulanır…
Ama bir bakanlık koridorlarında bunu haykırmanın ne alemi var!
Ayıptır be güzel kardeşim…
 
 
 
“Adalet bunun neresinde?”
 
“Sayın Özadam,
Ben ve hanım da özel sektörde çalışıyoruz ve hanım dün sabah 7.30 da işe girdi ve akşam 22.00 de işten çıktı!
Adalet bunun neresinde, itiraz edersek işimizden oluruz!
En ağırıma gideni de 1 Mayıs işçinin bayramında  biz çalışalım memur tatil yapsın bu bir ayrımcılıktır.
İnsanları siz devlet olarak ayrıştırıyorsunuz…
Bu işçinin sorunlarına yetkililer bir an önce çare bulmalı...
Adalet bunun neresinde?”
 
Odacı 4 bin doktor 3 bin TL!
 
Tıp-İş’in çiçeği burnunda yeni başkanı Sıla hanımı dikkatle izliyorum;
Sendika başkanı olduktan sonra iyi bir çıkış yaptı ve sadece meslektaşlarının haklarını değil sağlık sistemini de sorguluyor…
Bana göre söylediklerinde en dikkat çekici konu şu oldu;
Devlet yeni işe başlayan doktorların 3 bin 200 TL maaş alması!
Bir insan en güzel gençlik yıllarını sırf doktor olmak için harcayıp dirsek çürütecek ama mezun olup da devlet hastanesinde doktor olunca bu kadar para alacak!
Hem de devlette hizmetli olarak görev yapanlar bile 4 bin TL’nin çok üzerinde maaş çekerken!
Vicdanlarınız kurusun…
 
Araç camlarında film serbest mi oldu!
 
Sanırım uzun süre önce yasaklanmıştı;
Bir ara moda haline gelmiş ve araçların camına film takılarak içerisinin görünmesi engelleniyordu…
Geçenlerde Mağusa’dan bir vatandaş arayıp polisin camında film olduğu için ceza yazdığını söylemişti…
Ama özellikle de dikkat ediyorum çok lüks araçlara yasak yok gibi!
Bir çok lüks araç camında hala film kullanılıyor ve aracın içinde kimin olduğunu dışarıdan bakarak tespit etmek mümkün değil!
Burada bile çifte standart var gibi geldi bana…
 
“Esefle kınıyorum…”
,
 
“Sayın Levent Özadam...
Yapmış olduğunuz köşe yazınızı esefle kınıyorum...
Sizin gibi değerli bir gazeteciyi bu şekilde araştırma yapmadan insanları yargılamanızı yanlış buldum...
Gerekli araştırmaları Kamu Hizmeti Komisyonu’ndan yapmanızı tavsiye ederim...
İsmini vermiş olduğunuz şahıs acaba hiç bu sınavlara katılmış mıdır? ? Gerekli araştırmaları Kamu Hizmetinden yapmanızı rica ederim..Ailecek bu mesleği biliyor olmanın suç olmadığını size hatırlatmak isterim...”
 
(Zeynep ERDEN)
 
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Mustafa AKINCI, iki tarafın anlaştığı güven yaratıcı önlemler konusunda ülke genelinde bir memnuniyet oluştu. Umarız komşu bu güzel havayı bozmaz kalıcı bir anlaşma için uzun bir yol alırsınız. Ama her geçen gün zor konular gündeme gelecek değil mi? Büyük çoğunluk arkanızda yola devam…
Sayın Salih Tacan ERSÜMER, devlet kadrolarında vatandaşa kapısını kapatmayan bürokratlar olduğunu da gösterdiniz ya gönülden tebrik ederiz. Umarız bu anlayışınız tüm dairelere sıçrar ve devlet çalışanları  vatandaşının hizmetlisi olduğunu artık hatırlar. Tebrik ederiz…
Sayın Olgun ÇEÇEK, YÖDAK’ın bilim yuvası üniversiteler için önemi çok büyük ama sizin başkan her nedense çok önemli bir etkinlikte kayıplara karıştı. Bu konuda bazı şeyler kulağıma fısıldandı ama hadi şimdilik bunlar bende kalsın…Olacak şey değil yani!
Sayın Şener ELCİL, önümüzdeki sene ilkokulların açılamayacağı uyarısında bulundunuz da çok da iyi etmediniz yani! Böylelikle zaten devlet okullarına olan güvensizlik tavan yapacak ve aileler özel okullara hücum edecek. Biraz insaf lütfen!
Sayın Ersin TATAR, tabanı iyice analiz ettikten sonra genel başkanlık adaylığı için artık kesin kararınızı verdiğinizi duyduk. Biraz haksız rekabet gibi olacak görülüyor ama taban isyan halinde ve artık yönetimde köklü değişikler istiyor. Gazanız mübarek olsun, sonunda ölüm yok ya!
Sayın Hasan HANÇERLİ, siz hukuk yoluna gidiyorsunuz ama biz niçin yönetim kurulu üyeliği görevinden alındığınızı öğrendik. Serdar be sizi defalarca telefonda aradığı halde ne cevap vermişsiniz ne de kendisine geri dönmüşsünüz. Patronları fazla kızdırmamak lazım değil mi?
Sayın Menteş GÜNDÜZ, sadece sizin evde değil Güzelyurt ve çevresinde de bayram havası esmeye başladı. Belki bu görev kısa sürebilir ama sonunda bakanlıktan emekli hakkını da artık kazandınız ya keyfini çıkarmaya bakın…Tebrik ederiz.
Sayın Hakan DİNÇYÜREK, yasa gereği orman yangın ekiplerini 1 Mayıs’ta hazır etmeniz gerekiyordu ama nedense bir aylık bir rötarda bulundunuz. Sıcaklar başladı dışarıda rüzgarlı bir hava hakim umarız bir felaket yaşanmaz.
Sayın Çelebi ILIK, BRTK yönetim kurulu üyeliğini duyunca kısa bir panik yaşadığınız söyleniyor. Sıkıntı yapmanıza gerek yok yeni hükümet kurulduktan sonra o görev başka bir arkadaşa verilecek. Az idare edin artık!
Sayın İsmail ARTER, DAÜ giriş kapısı yakınında kurulan kaçak bir büfeyi anında kaldırarak camiadan taktir aldınız. Ah şu bir de belediye başkanlığınız olmasa da bütün mesainizi okula harcasanız kim bilir ne kirli çamaşırları çıkarırdınız değil mi?
Sayın Ferhat ERİŞİR, sanırız dünyada bir ilk gerçekleşti ve dönerci profesör ünvanını kazandınız. Bu arada müşteriler lezzet konusunda tam puan vermişler, hayırlı işler bol kazançlar temenni ederiz..
Sayın Remzi GARDİYANOĞLU, ikinci iş yasağı konusunda meslektaşlarınızdan ciddi bir destek mesajları geliyor. Bu arada artık soka inme vaktinin geldiğini de söyleyenler de az değil bilesiniz…
Sayın Cenk DİLER, tamamen araştırmaya dayalı şu köşe yazılarınızı biraz kısaltsanız da tamamını okusak diyoruz. Maşallah her biri destan kadar uzun. Sonuna kadar okumak için çok güçlü bir nefese ihtiyaç duyuluyor, bizden uyarması…
Sayın Rasıh REŞAT, yüksek lisansınızı vermek için hemen bütün hobilerinizden vazgeçip eve kapandığınız söyleniyor. Bu hızda giderseniz siz yakında doktorayı da verip bir imkansızı başarısınız. İyi çalışmalar…
Sayın Buket ÖZATAY, bir ödülde İtalya’dan gelmiş ve oradaki gururumuz olmuşsunuz, tebrik ederiz. Artık KKTC’de bir fotoğrafı okulu da açmanın zamanı gelmedi mi? Merhum babanızın adına iyi olur deriz…
...
Sayın Hasan PAKSOY, önceki gün UBP
 Mağusa ilçe binasından bir arkadaşanızla birlikte kovulduğunuz söyleniyor. Hayırdır daha eksi hesaplaşmalar bitmedi mi? Desenize kurultaya kadar daha çok şeyler göreceksiniz orada...