Dün akşam saatlerinde açıklanıncaya kadar ben de dahil kimse ikinci turun olacağına inanmıyordu.
Yine bir dansözlük yapıp, bu işi yine uzatacaklar diye düşünenlerin sayısı azımsanamayacak kadar çoktu…
Parti meclisi toplantısı sonuçlanıp 24 Şubat tarihini duyunca toplum olarak derin bir nefes aldık.
Yani tam 4 ay geciken bir yeni kurultay tarihini öğrenince bile mutlu olduk, bir göbek atmadığımız kaldı…
İrsen bey daha fazla kaçak güreşemeyeceğini anlamış olmalı ki kamuoyunun ve son mahkeme kararının baskısı ile de, ikinci tur için düğmeye basmış oldu.

Dün sabah gazeteci Mete Tümerkan canlı yayında çok önemli ifşaatlarda bulundu.
Kurultay gelişmelerini çok yakından takip eden Tümerkan’ın ‘dinsizin hakkından imansız gelecek’ şeklindeki açıklaması, aslında olayın bütün netliğiyle, hiç kıvırmadan açıklanmasıydı.
Tümerkan bir anlamda dedi ki, biz istesek de istemesek de İrsen Bey seçilecek, çünkü Ankara hükümeti böyle istiyor…
Ve bunun için de, Ankara’nın politikalarına ters düşen bütün icraatlar bile mübah…
Zaten, dinsizin hakkından, imansız bir şekilde gelme dışında da bir alternatif gözükmüyor…
Eroğlu gidecek, yeni UBP sonra yeni KKTC gelecek, her şey gülük gülistanlık olacak…

Biz yine bu kez imansızın, dinsizin hakkından gelebileceğinin çok kolay olmayacağına inanıyoruz.
Peki, İrsen bey her şeye rağmen kazanamazsa ne olur?
Kimi var ki, hiçbir şey olmaz diyor!
Anavatan yavrusunu üzmez, tıkır tıkır öder parayı, hayat devam eder, Kaşif de Ankara’nun suyuna gider, her şey unutulur diye bir kanı var…
Ama, bunun tam tersini de söyleyen çok!
Söylenen o ki, Tayyip bey bu işi sıkı tutuyor, İrsen bey olmazsa da başkası olmaz!
İrsen seçilemezse ‘ ne halleri varsa görsünler’ diye bir süreç başlayacakmış.

KKTC’ye yıllardır sür gelen uyuz politikaların artık duvara vurduğu kesin.
Menfaat dağıtan siyasetçi ile bunları toplayan vatandaş birleşti ve statüko diye bir şey çıktı ortaya.
Aslına bakarsanız siyasetçi de vatandaş da bu sistemden nemalanırken, sistemin değişmesi o kadar da kolay değil…
Sistemin yıkılıp, ülkenin yeniden inşası için dinsizin hakkından gelmek için imansızları kullanma seçeneği de, dinsizi kahraman yapma riskini de beraberinde getiriyor.
Bunu gözlerden kaçırmamak lazım!
Umarız bu günleri arar hale gelmeyiz…





Suat Günsel yine devrede!

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’na gönderdiği ve kamuoyuna açıkladığı mektupla UBP kurultayına müdahil olan YDÜ sahibi ve kurucu rektörü, kurultayın olmaması için dün yine devredeydi.
Ahmet Kaşif’e yakın milletvekillerini bizzat telefonla arayan Suat Günsel, uzlaşma için aracı olmaya hazır olduğunu, bakanlıklarda anlaşılması halinde ikinci tura gerek kalmayacağını söyledi.
Günsel bu girişimi de sonuçsuz kalırken, bazı vekillerin İrsen Küçük kabinesinde yer almak istemediklerini söyledikleri ifade ediliyor.


Barut: Böyle bir UBP’ye gitmem!

Esentepe Belediye Başkanı Erdal Barut, UBP’ye katılacağı yönündeki iddiaların doğru olmadığını, hele de böyle bir UBP’ye katılmasının söz konusu olmadığını söyledi.
DP’li iki belediye meclisi üyesinin UBP’ye katılımlarının kendi tercihleri olduğunu ve tasvip etmediğini belirten Barut, onların katılımının kendisini bağlamayacağını ifade etti.
UBP’de şu anda kurultaya yönelik siyasi ahlak kurallarını hiçe sayan gelişmeler yaşandığını da söyleyen Barut, 3 dönemdir DP’nin belediye başkanı olduğunu, DP ile fikirlerinin çatışmaması durumunda da partisinden ayrılmasının söz konusu olmayacağını kaydetti.



Suriye yardımları kafa karıştırıyor!


KKTC Din İşleri Dairesi tarafından Suriye’ye gönderilmek üzere açılan yardım kampanyasına bazı vatandaşlardan tepki geldi.
Suriye’ye yardım yapmak istediklerini ve Vakıflar Bankası’na giderek para yatırmak istediklerini söyleyen vatandaşlar, bankada açılan hesabın Suriye’ye değil de ‘cami yardımı’ hesabına yatırıldığını görünce, yardım yapmaktan vazgeçtiklerini ifade ediyorlar.
Din İşleri Başkanı’na durumu bildirdiklerini de söyleyen yardımseverler, konuya ilgi göstermediğinden şikayetçi oldular.

GÜNÜN FOTOĞRAFI 


MESAJ KUTUSU

Sayın Ali Özmen SAFA, sizin cesur bir medya patronu olduğunuzu hep düşünürdük ama, birkaç çalışanın vatandaşlığı uğruna Bakanın baskılarına erken boyun eğmeniz hayal kırıklığı yaşattı. Ümit Bahşi bunu hak etmemişti. Umarız pişman olmazsınız!

Sayın Suat GÜNSEL, dün mübarek gün Cuma namazından önce yine birkaç vekili arayıp tarafları uzlaştırma çabası sergilediniz ama bir kez daha başarılı olamadınız. Madem ki artık dananın kuyruğu 24 Şubat’ta kopacak, çekilin köşenize, dökün şarabınızı keyfini çıkarın.

Sayın Tolga TÜFEKÇİ
, ülkenin önde gelen müteahhitlerinden birisi olarak eşinizi Maliye Bakanlığı’nda istihdam ettirdiğinizi öğrendik. Hayırlı ve uğurlu olsun. Sizin başınız kel değil ya…

Sayın Ertuğrul HASİPOĞLU,
Başbakan ile olan istihdam tartışmasından sonra kurultay öncesi kafanızın hayli karışık olduğu söyleniyor. Hatta Kaşif’e dönebileceğinizi söyleyenler de az değil. Şimdi herkes İrsen beye kazık atıp atmayacağınızı tartışıyor.

Sayın Ersan SANER,
en kötü bakan yakıştırmasına kesinlikle katılmıyoruz. Hoş gözle görülür ‘en iyi bakan’ da yok ama, kötüler sırasında sizden önce liste epey kalabalık.

Sayın Mustafa DEFTERALİ
, en kötü bakan plaketini almanız bakanlıkta hayretle karşılandı. Acemi bir bürokrat olsanız anlayışla karşılayabilirdik ama, acemi bir icraat yaptınız. Umarız defterinizi dürmezler.

Sayın Turgay AVCI, bir yandan İrsen beye destek verirken diğer yandan da Derviş bey ile ilişkileri sıcak tutmak için yoğun çaba sarf ettiğiniz gözlemleniyormuş. Şu siyasette insan kaç kılığa giriyor ister istemez değil mi? Siz de haklısınız!

Sayın Necdet NUMAN
, sizin de kurultayda hedef değiştirdiğiniz ve Saray’a yakınlaştığınız iddia ediliyor. Ünal beyin istihdam politikalarının bunda baş rol oynadığı söyleniyor. Hakkınızda hayırlısı artık.

Sayın Ümit BAHŞİ,
başınıza gelenlere çok üzüldük, büyük geçmiş olsun. Bu meslekte bu tür yol kazaları hep olmuştur, ama bundan sonra artarak çoğalacaktır. Olmayacak her işte bir hayır vardır deyip unutun gitsin.

Sayın Cemile YALÇINDAĞ,
Ümit Bahşi’nin başına gelenlerin hep sizin vatandaşlık başvurunuzdan kaynaklandığı iddia ediliyor. Ha keşke böyle olmasaydı ama bu ülkede başka türlü vatandaşlık hakkı elde edilmiyor değil mi? Bunu yaratanlar utansın.

Sayın Bengü ŞONYA, LTB başkan adaylığı konusunda tüm tekliflere kapalı olduğunuz söyleniyor. Bizce milletvekilliği için iyi bir basamak olabilirdi. Ama zorla da güzellik olmaz değil mi?

Sayın Nuri ÇEVİKEL
, KKTC’ye yaptığınız son ziyarette ilgi fazla olunca aktif siyaset için bazı yeni adımlar atacağınız söyleniyor. Bu kez yoğurdu üfleyerek yemekte yarar var. Malum geçtiğimiz yıllarda epey diliniz yanmıştı.

Sayın Talip ATALAY,
Suriye’ye yardım etmek isteyen çok sayıda vatandaşımız var ama hesap cami yardımı için açılınca kafalar karışıyormuş. Yeni bir hesap açmak bu kadar mı zordu yani?

Sayın Rasıh REŞAT,
diplomayı nihayet aldığınız çok yakında BRT’nin başına geçmek için hazırlık bile yaptığınız söyleniyor. Şimdiden hayırlı ve uğurlu olsun. Allah utandırmasın artık…

Sayın Hüseyin DOKTOROĞLU, Japonlar yeni bir proje üretmiş, binaları hiç yıkmadan istediğiniz kadar yukarı kaldırabiliyorlarmış. Sanayi Bölgesi’nin en talihsiz patronu olarak hiç gecikmeden Japonya’ya bir ziyaret öneririz. Büyük geçmiş olsun.

Sayın Hasan AKINCI,
kurultay heyecanından eskisine göre eser kalmadı diyorlar. Siz en zor dönemi tek başınıza atlattınız. Şimdi de kurultay derdine düşenler sizin peşinden koştursun. Etme bulma dünyası değil mi?

Sayın Kamber DENİZALP,
G.Mağusa Belediyesi dış cephesinin ihalesini neredeyse bitirmek üzereymişsiniz. Hoş biraz kocakarıya makyaj yapmak gibi olacak ama siz işinizi yapıyorsunuz değil mi? Hayırlı işler dileriz…

Sayın Metehan EREL, son günlerde taşınma telaşı yaşadığınız gözlemleniyormuş. Zirai Levazım’daki yeni görevinizde başarılar dileriz. Umarız eski işinizdeki gibi başarılı olursunuz.

Sayın Raziye KOCAİSMAİL, Kanser Hastaları Yardım Derneği’ne yeniden başkan seçilmeniz camiada memnuniyet yarattı. Bu arada yerinize sizin gibi özverili bir isim yetiştirmekte yarar var. Başarılı çalışmalarınızın devamını dileriz.




Günün Fıkrası

İmamın papağanı


Üç Amerikan askeri, Irak’ta bir bakkal dükkanına girerler, alışveriş yaparken:
-“Kahrolsun Amerika” diye ses duyarlar. Etrafa bakınırlar ve sesin bir
papağandan geldiğini anlarlar.
Bunun üzerine bakkala:
- “Bu papağanı buradan yok et. Yarın geldiğimizde görürsek, seni mahvederiz” derler.
Askerler gittikten sonra, bakkal kara kara düşünmeye başlar, çünkü papağanını çok sevmektedir. Derken, aklına cami imamının papağanı gelir. Hemen imamın yanına koşar başından geçenleri anlatır ve:
- “Hocam eğer sakıncası yoksa, papağanları bir süreliğine değişelim” der.
Hoca kabul eder ve değişim gerçekleşir. Ertesi gün işgalci Amerikan askerleri gelir ve papağanı görürler:
- “Biz sana bunu yok edeceksin demedik mi?”
Bakkal bu papağan o değil dese de inandıramaz.
Askerin biri, “Ben şimdi anlarım bunun dünkü papağan olup olmadığını” der ve papağanın tekrarlamasını umarak bağırır:
- “Kahrolsun Amerika!”
Ses çıkmayınca, bakkal dahil hep birlikte bağırmalarını söyler:
- “Kahrolsun Amerika!”
Ses yok.
- “Kahrolsun Amerika!”
Ses yok.
- “Kahrolsun Amerika!”
Ve sonunda papağan dile gelir:
- “Aminnnnnnn.”