Dün mahkeme kesin bir karar versin diye neredeyse dua eder hale gelmiştim.
Kurultay kavgası öyle bir içimizi bulandırdı ki, olsun da ne olursa olsun, artık ülkenin gerçek sorunları gündeme gelsin, çözüm yolları aransın diye düşünürdüm.
Bu sadece benim değil, kamuoyunun genelinin bir düşüncesiydi.
Çünkü hem biz her gün burada kurultay ile ilgili yazı yazmaktan bıktık, hem de vatandaş gazetelerde ve televizyonlarda kurultay yorumu dinlemekten bıkıp usanmıştır.
Ama olmadı, mahkeme öyle bir karar verdi ki, Kaşif de Küçük de neredeyse göbek atacak kadar memnun oldular…
Çünkü onlar için önemli olan ülkenin gerçek sorunları değil, makam hırsı ve kavgasından başka bir şey değildi…

Dünkü mahkeme kararına sevinen Kaşif ve ekibi için hemen belirteyim;
Öyle bir haftaya, 10 günü kadar filan kurultay olmasını bekliyorsanız, çok safsınızdır demektir.
İrsen bey, Ankara rüzgarını da arkasına alarak o koltuğu öyle paşa paşa size devretmeyecek…
Her ne kadar işi garantiye alıp, ülke genelinde bir istihdam furyası yaratsa da, halen kazanacağına inanmamış olsa gerek ki, mahkemenin parti meclisine yetki kararını tepe tepe kullanacak ve bu işi uzattıkça uzatacak.
Çünkü mahkeme kararına göre, parti meclisi 7 gün içinde bir karar üretecek ama bu karar ikinci tur olmayacak.

Ayrıca, Kaşif’i şimdiki süreçte daha zor günler bekliyor.
Küçük zaten birkaç gündür yaptığı açıklamalarda, Kaşif’in parti disiplin kurulana verilmesi gerektiği üzerinde ısrarla duruyor ve partisine de bunun ilk mesajlarını veriyordu.
Yani bu da demektir ki, parti meclisinde açık ara üstün olan Küçük, bir işaretiyle Kaşif’i disipline, oradan da parti dışına gönderebilir ve o koltukta da oturmaya devam edebilir.
Yine, parti meclisi yaklaşan yerel ara seçimleri bahane gösterip, kurultay tarihini çok daha ileri bir zamana atabilir.
Kaşif, eğer o zamana kadar partide olursa gitsin mahkemeye versin ve koştursun.

İrsen Küçük’ün kozları bize göre daha fazladır ama Kaşif de bu süreçte boş durur mu bilinmez.
Çünkü partide kendisi ile birlikte 9 vekil, kurultay sürecinde hiç kopmadılar, birlik ve bütünlük örneği sergilediler.
Küçük’ün disiplin ya da ikinci turu erteleme girişimlerine Kaşif grubunun yapacağı tek atak 45 gün meclis oturumlarına katılmamak olur.
Ve 45 günlük sürede de hükümet düşer, erken genel seçim kapıya dayanır.
Yani anlayacağınız, biz dün kaos bitecek diye sevinirken, aksine UBP içinde ve ülke genelinde kaos daha yeni başlamıştır.
Dayan Kıbrıs Türkü, sen artık kaosların çocuğusun, elbet gün gele bunu da atlatacaksın…

Okur görüşü

“Elçi istihdamları görmüyor mu?”

“Sayın Levent ÖZADAM ben yazılarınızı günü gününe beğenerek takip ediyorum.
Bu sıralar adil olmayan ve maalesef bakan, delege ve yandaşların istihdam edildiğini sıkça yazılarınızda kullanıyorsunuz.
Ben bu ülkede Türkiye Büyükelçisi ne iş yapar anlamadım, bu istihdamları görmüyor mu.
Bu insanlara dur diyecek gücü yok mu?
Yani büyükelçilik sadece açılış ve kokteyllere mi katılmaktır bu ülkede.
Görüyordur KKTC’de siyasiler her şeyi yüzlerine gözlerine bulaştırdı memleketin hali ortada, müdahale gerekiyorsa işte buyursun.
En çok müdahale isteyen yer meclisteki yapılan icraatlar mercek altına alıp incelesin.
Saygılar…”
(S.ŞİMŞEK)


GÜNÜN FOTOĞRAFI



MESAJ KUTUSU


Sayın Ahmet KAŞİF, dün mahkeme sonucu açıklandıktan sonra yüzünüz gülüyordu ama İrsen beyin daha ne planları var bir bilseniz. Onun için dereyi görmeden paçaları sıvamamak lazım.

Sayın Şevket ABAHORLU
, K.Kaymaklı’dan bir müşteriniz aradı ev taksitleri biteli 1.5 yıl olmasına rağmen koçan alamamış. Biraz daha gecikirseniz mahkemeye gideceğini söyledi. Bizden iletmesi.

Sayın Murat ERSOY
, Lara Beach’teki otel inşaatının hızla ilerlediği gözlemleniyor. Ancak yerli iş insanları ile çalışmama gib bir karar aldığınızı duyduk. Bu ülke şirketinizin batmasını önledi, böyle mi karşılık verecektiniz? Hiç yakışmadı doğrusu.

Sayın Cemal BULUTOĞLULARI, bir belediye çalışanı aradı, bundan bir süre önce bir kadın çalışanın estetik ameliyatının bütün masraflarının belediye tarafından ödendiğini iddia etti. Daha da ötesi size de daha yukarılardan talimat geldiğini ifade etti. Siz mi açıklayacaksınız yoksa bize mi bırakıyorsunuz?

Sayın Savaş ATAKAN,
dün canlı yayın heyecanıyla ansızın ağzınızdan ‘Ahmet Küçük’ ismi zikredildi. Siz de haklısınız ülke insanı son 6 aydır sadece ikisinin ismi ile yatıp kalkıyor. Bizce de ülkenin başına Ahmet Küçük gelse daha hayırlı olacak.

Sayın Ramazan GÜNDOĞDU, son dönemde her Cuma günü Lefkoşa’ya kadar gelip Cuma namazlarına iştirak ettiğiniz görülüyormuş. Konjektür gereği daha durun bakalım neler yapacaksınız? Allah kabul etsin…

Sayın Suat GÜNSEL, okulun 45 kişilik araçlarına 120 kişi binince istenmeyen kazaların meydana geldiği söyleniyor. Bazı şoförleriniz vites geçirmekte bile zorluk çektiğinden şikayet ediyor. Bu arada birkaç gündür okul girişlerinde emniyet tedbirlerini arttırmışsırnız, hayırdır?

Sayın Barış BURCU, TDP’de belediye başkan adaylığı için isminiz her geçen gün ön plana çıkıyor. Hem vizyon sahibi hem mekan sahibi birisi olarak bir de net projeler ortaya koyarsanız, benden bir oy gelebilir. Şimdiden hayırlı olsun.

Sayın Salih KARALIM
, ‘çok yakında mahkeme yüzü görmeyenler, mahkeme koridorlarını dolduracak’ sözleriniz epey manidar algılandı. Siz de o kalabalığın içinde olacak mısınız yoksa avluda mı oturacaksınız?

Sayın Ahmet ZAİM, üniversitelerin servis araçlarının sık kontrol edilmesi isteniyor. Bir çoğu ne trafik kurallarına uyuyor ne de yolcu sayısına dikkat ediyor. Allah korusun ileride büyük bir kaza olursa bunun hesabını kim verecek?

Sayın Mustafa ARABACIOĞLU, eğer Gönyeli’de ikamet etmeseydiniz şimdi DP’nin LTB başkan adayıydınız. Tam bir joker gibisiniz maşallah.

Sayın Savaş BOZAT, muhalefet eğer ortak aday çıkarırsa listenin en üst sırasınad siz varsınız. Sendikacılıktan sonra başkanlık da size yakıyır ama bu görev çok kolay olmayabilir. İyi düşünmekte yarar var.

Sayın Halil İbrahim AKÇA, Mağusa serbest bölgede tersane kurmak isteyenler sürekli sizin adınızı kullanıp samimiyetinizi suistimal ediyorlar. Bu sıralar çevrenizde yeni türeyen kişilere karşı dikkatli olmakta yarar var.

Sayın Ümit ÖZKIRAN
, kurultayda tarafsız kalmanız gördünüz mü başınıza ne işler açtı. Operasyon sizinle birlikte başladı yenileri sırada. Hiç merak etmeyin bu yolda yalnız kalmayacaksınız.

Sayın İbrahim ASKAL
, vatandaş e-pasaport ile Türkiye’ye gidememekten şikayetçi olurken, siz çukurlardan dolayı Güzelyurt’a gidememekten şikayetçi oluyormuşsunuz. Bir de Lefkoşa’ya gelin de çektiğimiz eziyeti görün.

Sayın Saldıray SAYMANLIER,
teyzenizin oğlu ve gelininin zamansız vefatını üzüntü ile öğrendik. Merhum ve merhumeye Allah’tan rahmet size ve aileye sabır ve başsağlığı dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler versin.

Sayın Mehmet TEMİZ
, dost ve arkadaşlarınız aylar önce verdiğiniz mangal sözünü hatırlatan mesajlar göndermeye başladılar. Bilirsiniz söz vermek başka bir şey vermeye benzemez. Bizden iletmesi…



Günün Fıkrası

Olursa olsun!


Temel ile Dursun ilk defa İstanbul’a gelmişler… Bir sokaktan geçerken kadının biri onlara “Arabamı park eder misiniz?” diye sormuş. Onlar da “Bizimle birer kere birlikte olursan ederiz”, demişler. Kadın “Tamam” demiş, kadının evine gitmişler. Kadın cebinden iki prezervatif çıkararak, “Biz bunları çocuğumuz olmasın diye takıyoruz, alın siz de takın” demiş. Temel’le Dursun “tamam” demişler. Aradan aylar geçtikten sonra Temel ile Dursun tarlada çalışırken, Dursun Temel’e, “Ula ben bu şeyden sıkıldım, o kadının da çocuğu olursa olsun; artık bunu çıkarıyorum ben” demiş.