Millet epey heyecan yaptı.

Okuyucu, Kaşif’in Başbakanlık bütçesine tepki için yapacağı eylemi de, Başbakan Küçük’ün erken seçim silahını telaffuz edeceğini de bu siteden öğrendik, bundan sonrasını da bilmenizi istedik.

Hatta erken genel seçim söylentilerini duyan muhalefetin ağzının suyu bile aktı.

CTP, TDP ve DP’den bahsediyoruz.

Her ne kadar iktidar, muhalefet partilerinin de seçime hazır olmasını düşünse de, en azından belli oldu ki, UBP kadar seçimden korkmuyor, hatta genel başkanlar akşam olup da başlarını yastığa koydu mu rüyalarında kendilerini başbakanlık koltuğunda görmeye başladı.



UBP camiası içinde partiyi en iyi tanıyan Cumhurbaşkanı Eroğlu’dur…

Derviş bey de çok iyi biliyor ki, UBP için bir erken seçim demek intihardan başka bir şey değil.

Kendisinin erken bir genel seçimde UBP’nin kazanacağı milletvekili sayısı tahmini nedir bilmiyoruz ama, bize göre şu anda bir seçim olsa bu sayı 17’lere kadar düşer.

Derviş bey de bunun farkında ve tüm gücüyle parti tabanını elden geçirip, facia olacak sonucu söylüyor, telkinlerde bulunuyor, bunda da hayli başarılı oluyor.

İster Kaşif’e yakın olsun, isterse Küçük’e yakın isimlerin bir çoğu, seçimin büyük zararla biteceğinden emin, onun için kulislerde mümkün olduğu kadar seçime şu anda gidilmemesi konusunda uzlaşıyor.



Aslında Başbakan da olası bir erken genel seçim sonrasında alınacak sonucu üç aşağı beş yukarı tahmin ediyor.

Ama partide her geçen gün azalan otoritesini, biraz olsun yükseltmek için bizce olması gerekeni yaptı ve bütçeye şerh konulması halinde erken seçimi de seçenekler listesine koydu.

Bunu yapmasaydı, belki de Kaşif ve ekibinin bütçe eylemi sonlanmayacak, muhalefetin de tepkisiyle hükümet mecliste tam bir ‘garagöz’e dönecekti.

Kaşif de, Cumhurbaşkanın telkinleriyle eylemini çabuk sonlandırarak, büyük bir hatadan dönmüş oldu.



Peki, Ahmet Kaşif ve arkadaşları, partiden ihraç edilir mi?

Kesinlikle edilmez!

Nasıl Kaşif, hatasını anlayıp geri adım attıysa, aynısı İrsen bey için de geçerli olacak ve o da kendine gelen tepkiler ve bunun UBP’nin hükümetten düşüşü olacağı gerçeğini bildiği için bugün yarın geri adım atacak, ya da disiplin olayı da aynı kurultay mahkemesi gibi yılan hikayesine dönecek ve belki de unutulup gidecek.

Onun için heyecan yapanlar, artık ne Kaşif’in ihracından, ne de İrsen beyin erken genel seçime gitme seçeneğinden fazla umut bağlamasınlar.



Başbakan geçenlerde bakanlarını toplayıp, erken genel seçim konusunu görüştü ve hemen ardında da bu kararın oy birliğiyle alındığı haberlere yayıldı.

Doğrudur, tüm bakanlar Başbakan’a bu konuda tam destek verdiler ama ta ki kapıdan çıkıncaya kadar.

Örneğin bir tanesi toplantının hemen sonrasında telefona sarılıp Ahmet Kaşif’i aradı ve ‘bu adam intihar ediyor’ dedi.

Bir başkası, içeride erken seçime onay verirken çıkar çıkmaz yakın dostlarını arayarak, ‘mahvolduk’ diyerek seçim sonucunun bir felaket olacağını söylerken bir başkası da eğer seçim öncesi piyasaya para aktarmadan yapılacak bir seçimin sonları olacağı yorumunda bulundu, bir başkası ise şahsen bize, ‘tumba oluruz’ dedi.



Anlayacağınız UBP genel seçime kesinlikle hazır değildir.

Ama, nasıl olacak da geri adım atılacak, artık o da Başbakanın tecrübesine kalmıştır.

Kurultayı yüzde 70 önde bitiririm tahmininde bulunan ama yanılan Başbakanın, bu kez genel seçim sonucu tahmininde daha isabetli bir tahmin yapacağından hiç kuşkumuz yok.

MESAJ KUTUSU

Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, boynuz kulağı geçti ve senin korkak danışman devletin güzide
kuruluşlarına da zarar verici yayınlar yalpaya başladı. Kendisini uyarın da bundan sonra
yaptığı yayınlarda imzasını kullanıp size de zarar veren yayınlar yapmasın.

Sayın Nazmi PINAR, birazcık yüreğin varsa yazdığın yazıları sahip olduğun siteye mal etmez
kendi imzanı kullanarak gazetecilik yaparsın. Yakında vatandaşlık konusunda bazı kişilere
yaptığın teklifleri yayınlayacağız, bizi takip etmeye devam et.


Sayın Ahmet KAŞİF
, yaptığınız bir taktik hatası hem sizi partiden edecek, hem de erken
genel seçimle partinizin hükümetten gitmesini sağlayacak. Umarız bu durumu telafi etmek
için son bir girişim yaparsanız.

Sayın Derviş EROĞLU,
dün Girne yat limanında Ahmet Kaşif ile yediğiniz öğlen yemeği bir
kez daha olay oldu. Siz bir açılış için oradaydınız ama muhalifler de peşinizi bırakmadı ve
adım adım takip etmeye devam etti.

Sayın Ali Çetin AMCAOĞLU, Cumhurbaşkanı ile geçenlerde yediğiniz yemek İrsen
beyin kulağına gidince, resmen yüzünün renginin değişmesine neden oldu. En güvendiği
bakanlardan birisi olarak hayal kırıklığı yarattınız. Şimdi ayıklayın pirincin taşlarını.

Sayın Salih KARALIM, petrol dolum tesisleri konusunda dün epey kulaklarınız çınlatıldı.
Kredi talebiniz epey konuşulacak gibi görülüyor. Şimdiden savunmanızı hazırlamakta yarar
var.

Sayın Kemal ALTUNCUOĞLU
, Cemil Çiçek ile görüşmeniz KKTC’den birileri tarafından
engellenmiş. Büyük geçmiş olsun. Demek ki bundan böyle Ankara yollarına düşmeden önce
belli kurumlardan izin istemeniz gerekiyor.

Sayın Ömer BİLGE,
Pazar günleri Hürriyet gazetesi için Kıbrıs bulunmaz bir fırsat değil
mi? Ama size bazı ihbarda bulunan korkak gazeteci kardeşlerimiz şimdi inkara yöneldiler ve
ilgilerinin olmadıklarını söylemeye başladılar. Panik oldular desenize…

Sayın Hasan TOZDUMAN
, küçük bir rahatsızlık geçirdiğinizi duyduk. Büyük geçmiş olsun
diyoruz. Ama dün akşam her şeye rağmen viski ve sigara içerken görülmüşsünüz. Demek ki
hayata meydan okuyorsunuz. Arkanızdayız.

Sayın Faiz SUCUOĞLU, Ahmet Kaşif Mağusa’yı bıraktı ve bütün yoğunluğunu Lefkoşa’ya
verdi. Önceki günkü magarna bulli ziyafetinden de epey memnun ayrıldı. Ancak tuzu fazla
oldu diye şikayetçi olmuş bilesiniz.

Sayın İsmet YEREBAKAN
, erken seçimin olması konusunda özellikle Lefkoşa’da epey
propaganda yapıp taraftar topladığınızı öğrendik. Başka türlü bu memleket düzlüğe çıkmaz
değil mi?

Sayın Güner GÖKTUĞ, siyaset ve mesleğinizin dışında en büyük keyfi zeytin toplamakta
bulduğunuz söyleniyor. Ama yine de cimrilik yapmayıp iki işçi tutmanız öneriliyor. Allah
korusun beliniz filan kaymasın.

Sayın Sunat ATUN, esnaf kredileri konusunda özellikle Karpaz bölgesi tamamen bilgisiz ve
sahipsiz. Bir ziyaretinizi bekliyorlar. Aksi halde tek bir kişi bile kredi alamayacakmış. Bizden
iletmesi.


Sayın Turgay KONTİ, dün mahalleyi yine dumana boğmuşsun ve sezonun ilk mangalını
yakarak ev üretimi pastırmaları kalite kontrol yapmışsınız. Bu arada bazı komşuların da bir
yerleri şişmiş haberiniz olsun.

Sayın Mehmet UYSAL, siz de erken genel seçim olması için artık zamanın geldiğini
düşünenler arasındaymışsınız. Ancak sakalınız olmadığı için dinleyen çıkmamış. Biraz sakal
bırakın bakalım işe yarayacak mı?

Sayın Emre DİNER,
bizim haberleri siteden aşırıp Türkiye’de Vatan gazetesine gönderdiğiniz
tespit edilmiş. Kaynak belirtmek niçin zorunuza gidiyor anlamakta güçlük çekiyoruz.

Sayın Mine GÜRSES,
küçük bir kalp sorunu nedeniyle hastanede bakım altına alındığınızı
üzülerek öğrendik. Çalışanlarınız en kısa zamanda göreve dönmenizi bekleyen mesajlar
gönderiyor. Büyük geçmiş olsun diyoruz.

Sayın Deniz GÜRGÖZE, 21 Aralık’ta olacak olanlara maya takvimine göre inananlar
arasında olduğunu duyduk. Eve bol miktarda gıda stoku yapmışsınız. Allah akıl fikir versin
demekten başka bir şey diyemeyeceğim.

Sayın Salih EGEMEN
, erken genel seçimi iple çekenler arasındaymışsınız. Güzelyurt’tan
milletvekili adaylığı için hazırlık yaptığınızı duyduk. Tam zamanıdır, bu fırsatı sakın
kaçırmayın, vatandaş artık yeni yüzler ve temiz isimler bekliyor.


Günün Fıkrası

Adem ile Havva

Tanrı Adem’le Havva’yı yaratalı birkaç saat olmuştu ve ikisi üzerindeki son rötuşları
yapıyordu. Elinde sadece monte edilecek iki parça daha kalmıştı. Bunları hangisine takacağı
konusunda kararsızdı. Sonunda onlara sormaya karar verdi. Elimde iki parça daha var, dedi.
Bunları da sizlere monte edeceğim. Bunlardan biri ayakta işemeye imkan veriyor. Bunu
hanginiz ister? Adem büyük bir coşkuyla atıldı: Ben, ben! Bana ver onu. Çok eğlenceli
olacak. Onunla ayakta işeyebileceğim. Ne olur bana ver onu. Adem’in ısrarları ve çocuklar
gibi zıplayıp durmasına fazla dayanamayan Tanrı, Havva da bu konuda çok heyecanlı
görünmeyince o parçayı Adem’e monte etti. Adem sevinçten çılgına dönmüştü. Hemen etrafta
koşturup her yere işaretini bırakmaya başladı. Bir kayayı ıslattı. Sonra kuma adını yazdı.
Sonra da ilerideki bir taşı vurmaya çalıştı yeni
oyuncağıyla. Nihayet sakinleştiğinde Tanrı diğer parçayı monte etmek
için Havva’nın yanına gitti. Havva sordu:
- Bana takacağın parçanın adı ne?
- Beyin…