Siz hiç Hummer marka araca bindiniz mi bilmem…
Ben binmedim, sadece uzaktan gördüm.
Ama bu ülkede sadece üç-beş tane olduğunu bilirim, ayrıca çok güvenli ve kurşun geçirmez olduğunu duymuştum.
Diğer lüks özelliklerini de bilmiyorum bile.
Bir de epey eski bir modelin en az 100 bin dolar civarında olduğunu bilirim.
Bu aracı kullananı da kınamam, eğer alnının teri ile kazandığı para ile aldıysa da taktir ederim.
Ama bu maliyeti epey yüklü aracı üç kağıtla kazananları da sadece Allah’a havale ederim.

Şimdi doğal olarak bu Hummer merakı da nereden çıktı diyebilirsiniz, siz de haklısınız.
Benim hiçbir zaman lüks araca merakım olmadı ama böyle bir pahalı arabaya sahip olan bir gencin Başbakanlık tarafından dün ambulans şoförü olarak istihdam edildiğini duyunca çileden çıktım.
Ülkede bunca tahsil sahibi genç artık ülkesini terk etmeyi düşünürken, kurultay uğruna, koltuğu korumak uğruna yapılan bu adaletsizliklere ses çıkarmamak, göz yummak mümkün mü?
Binlerce gencimiz sınav açılsın da iye girelim diye hayal ederken, İrsen bey koltuğunu koruma uğruna ülke gençliğine ihanet içindedir.
Ve bir kez daha babası Göçmenköy delegesi olan zengin bir tüccarın Hummer marka araç sahibi olan oğlunu istihdam etmiş ve delege hanesine bir çeltik daha atmıştır.

Konu sadece ikinci tur için yapılan ve yapılacak olan 200 istihdam olayı değildir.
Devletin çok hassas kurumları personel azlığı nedeniyle inim inim inlerken Başbakan’ın bunları görmezden gelerek, sadece delegeler üzerine hesap kitap yapması, bunlardan rant elde etmeye çalışmasıdır.
Hem de devletin kaynaklarını sanki de babasından kendisine miras kalmış gibi, insafsızlık derecesinde dağıtmasıdır.
Kurultay öncesinde kendini siyasete hazırladığını övünerek söylediği özgürlük mücadelesi liderimiz Dr. Fazıl Küçük, yattığı yerde kesin kendiyle utanıyordur.
Çünkü, ailenin ülkeye böyle bir başbakan yetiştirmesinden asla gurur duyulmaz aksine hicap duyulur…

Önceki gün Maliye Bakanlığı’ndan arkadaşlarla sohbette öğrendik.
Bakanlığa 40 kadar acil yetiştirilmek üzere vergi memuru alınması lazımmış.
Aylarca Başbakanlığa bunu bildirmişler ama tınmamış bile…
Adamlar bari kurultay için alınanlardan üniversite mezunu olanlarını bize gönder diye yalvarıyorlar, ama belli ki İrsen bey kulaklarını çoktan tıkamış…
Varsa da yoksa da delege yakını olacak, ikinci turda mührü kendi ismine vuracak…
Bakan Tatar ise kendisine sorulduğunda sadece ‘başbakan bilir’ diyebiliyor!

Dün de Ebeler ve Hemşireler Sendikası başkanı Oğuz Köse’nin basın bildirisini okuyunca hiç kusura bakmayın ama ‘lanet’ ettim…
Böyle hükümet anlayışına da böyle düzene de…
Dönemin Sağlık Bakanı Ahmet Kaşif 15 Mart tarihinde Başbakanlığa bir yazı göndererek çeşitli sağlık kuruluşlarına 72 hemşire talebinde bulunmuş.
Bu tarihten 5 gün sonra Başbakanlık müsteşarı Hüda Aksoy, üstüne düşeni yapmış ve 20 Mart tarihinde bir yazı yazarak Maliye Bakanlığı’na bildirmiş.
Sizin de tahmin edeceğiniz gibi tam bir senedir elbette hiçbir şey olmamış.
Sendika başkanı da çok haklı olarak bayramlık ağzını açmış ve ‘delege olmayana iş de yok’ diye basın bildirisini patlatmış…
Ülke genelinde çalışan hemşireler personel azlığı nedeniyle sağlıksız koşullarda günde 12 saat çalışmak zorunda kalırken, başkandan daha sağlıklı bir açıklama da beklenemezdi yani…

Sonuçta, bu ülkede demokrasi ve insan hakları varsa, elbette ki Hummer sahibi olmuş bir gencin devlette istihdam edilmesine ben de dahil hiç kimse bir şey diyemez…
Ama, liyakata göre yapıldıysa, sınav ve mülakattan geçirildiyse, daha da önemlisi ülkede yaşayan diğer gençlere de bu fırsat tanındıysa…
Ama öyle olmadığı gün gibi ortada!
Ve İrsen bey ve ekibi de bunun farkında…
Farkında da peki kimin umurunda?

GÜNÜN FOTOĞRAFI


MESAJ KUTUSU


Sayın Derviş EROĞLU,
Sayıştay mağduru 5 genç uzun bir süre önce sizden randevu talep ettikleri halde bir türlü cevap vermemenizden şikayetçi oldular. Hazır hükümet işlerine el atmışken bu konuyu duyarlılık göstermenizi bekliyorlar.

Sayın Savaş BOZAT
, LTB çalışanlarının maaşlarından yüzde 16 oranında kesinti olacağı haberleri huzursuzluk yarattı. Bu konuda sayısız mesajınız geldi, bir an önce çalışanı rahatlatmakta yarar var…

Sayın Mutlu ATASAYAN
, bir lisemizde kimsesiz liseli genç kızlar okul çıkışında acayip kişiler tarafından bir yerlere götürülüyorlar. Biz durumu polise bildirdik, siz de operasyona hazır olun…

Sayın Hasan TAÇOY
, bir banka sahibinin Kaşif’e verildiği iddia edilen 2 milyon doların bankadan alınırken kayıtlarda sizin çıktığınız dillendirilmeye başladı. Bu işlere bulaştınız mı bilemeyiz ama eğer doğruysa başınız fena halde dertte demektir…

Sayın Erol UÇANER
, istihdam edilmek isteyenlerden artık illallah edip bu şikayetinizi sosyal paylaşım sitelerinde paylaşmaya başlamışsınız. Başbakan damadı olmak kolay olmasa gerek değil mi? Seçim koordinatörü olduğunuzu da unutmamak lazım.

Sayın Turgay AVCI, demek ki bakanlık iddiaları doğru ki artık telefonlara da bakmaz olmuşsunuz. Oysa sizi vefalı bir politikacı olarak bilirdik. Yanılmışız desenize!

Sayın Özel KADIOĞLU,
LTB’yi toparlamak için bütün ağırlığın omuzlarınıza yüklendiği gözlemleniyor. Araçların sigortasını çıkarmak için gösterdiğiniz mücadele taktire değerdi. Allah kolaylık ve sabırlar versin…

Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU
, tecavüz suçundan sabıkası olan bir şahısa T izni verdiğinizi inkar ettiğinizi duyduk. Adamlar belgeyle yayınladı, en azından sizin de ağzınızdan bir açıklama duysaydık…

Sayın Orhan TOLUN, turizm fonundaki paranın bir miktarının bazı yerlere kanalize edilmesi için çalışmalar yapılması üzerine bu işin peşine düştüğünüzü öğrendik. Biraz cesaret gösterir de açıklarsanız ülkeye büyük hizmet etmiş olacaksınız…

Sayın Asım İDRİS
, muhterem annenizin vefatını üzüntü ile öğrendik. Merhumeye Tanrı’dan rahmet size ve aileye sabır ve başsağlığı dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömür versin…

Sayın Talip ATALAY
, yurt dışından bazı kişiler Hristiyanlığı yaymak için büyük bir harekat başlattılar. Evlere ve işyerlerine gönderdikleri mektuplarda insanların aklını çelmeye çalışıyorlar bilginiz olsun istedik…

Sayın Erdal ÖZCENK
, genel seçimlerde bu kez milletvekilliği adaylığınıza kesin gözüyle bakılıyor. Kapanıp kaldınız hastaneye yakında küfleneceksiniz. Artık yağlanma ve cilalanma zamanıdır. Siz karar verin üç parti kapınızdadır.

Sayın Çağlayan CESURER
, devletin yapamadığını sadece 15 gün içinde yaptınız ve tam 57 milyon para topladınız. Yatıp kalkıp bu operasyona dua etsinler artık. Tebrik ederiz…

Sayın Mehmet ÇAKICI
, inat edip sonunda 9 kilo vermeyi başarmışsınız. Bir o kadar daha verirseniz tığ gibi delikanlı olacaksınız. Mustafa Emiroğluları’na da kapak olur umarız…

Sayın Ersan SANER
, Mağusa’dan bir vatandaş aradı genelde bakanlar yeme içme paralarını devlete yazdırırken siz kendi kredi kartınızı kullanmışsınız. Milletin gözünden kaçmıyor değil mi? Tebrik ederiz.

Sayın Haluk HARUTOĞLU, hangi partiden girerseniz girin milletvekili seçileceğiniz halde hala aday olmamakta direnecek misiniz? Hem ülkeye, hem bölgeye hem de kendinize büyük haksızlık yapıyorsunuz. Ülke sizden hizmet bekler…

Sayın Kazım AND, mazbata suçu nedeniyle ülkeden kaçanlar şimdi bir bir geri dönmeye başlamış. Tebrik mesajlarınız gelmeye devam ediyor. Ülkeye büyük bir hizmet verdiniz, Allah da sizi sevindirsin…

Sayın Resmine CANALTAY, Mağusa’da kar yağışını görünce çocuklar gibi sevinip kar topu oynamaya gitmişsiniz ama sokakta kar birikmeyince hayal kırıklığı yaşamışsınız. Böyle günlerde dağa yakın oturmakta fayda var değil mi?

Sayın Günay ÇERKEZ,
Hristofyas’a mesaj fikri gayet şık oldu ve herkesin ağzına dolandı bile. Bunun mimarının kim olduğunu öğrendim ama hadi şimdilik burada açıklamayalım.

Sayın Hüseyin TURAN, heyecanlı bir bekleyişten sonra minik kızınız dünyaya merhaba demiş ve o an dünyanın en mutlu kişisi siz olmuşsunuz. Anneyi ve sizi kutlar bu konuda Tayyip beyin isteklerini unutmamanızı dileriz.

Sayın Erhan ARIKLI, baktınız memlekette erken seçim olmayacak daha fazla dayanamayıp Bişkek’e geri dönmüşsünüz. Bir ayağınız yine burada olsun, yakında şok gelişmeler yaşanabilir…

Sayın Hasan ÇAKMAK, 2012’nin en üretken yazarı ödülünü almışsınız. Tebrik eder başarılarınızın devamını dileriz. Bu arada bizim valide bir adet diyet kitabını imzalayıp göndermenizi istedi haberiniz olsun.



Günün Fıkrası

Merak


Modern bir hastanede çok sıkışan bir adam defalarca denemesine karşın devamlı meşgul olan erkekler tuvaletine giremez. Adamın zor durumunu gören bir hemşire adamın haline acır ve
- “Bayım, duvardaki tuşların hiçbirine dokunmayacağınıza söz verirseniz bizim çok özel tuvaleti kullanabilirsiniz” diyerek yardımcı olur.
Adam teşekkür eder, ihtiyacını giderdikten sonra gözleri karşısındaki duvarda bulunan ve üstünde IS, IH, TP ve OTC yazan rengarenk tuşlara takılır.
Biraz tereddüt eder, söz vermiştir. Ancak merakını yenemeyerek IS yazan birinci tuşa dokunur. Altından fışkıran ılık su anında adamın altını yıkar.
Erkekler tuvaletinde böyle bir lüksü hiç yaşamamış adam, daha büyük bir haz beklentisi içinde IH tuşuna basar. Sonuç, beklediği üzere olağanüstüdür. Bu kez ılık su yerine püfür püfür bahar çiçeği kokulu ılık hava, nazik yerlerini kurulamaktadır...
Hanımlar tuvaletinin tuvalet ötesi bir şey olduğuna inanan adam tereddütsüz TP tuşuna uzanır. Bu kez de talk pudrasının okşayıcı etkisiyle kendinden geçer.
Son tuşun daha görkemli bir etkisi olacağına kuşkusu olmayan adam hemen ona da basar. Gözlerini açıp hatırladığı ilk şey, hastanede uzandığı yatakta kendisine doğru eğilmiş endişeli hemşirenin yüzüdür.
- “Ne oldu bana?” diye sorar acı içinde,
- “Son hatırladığım şey, hemşirelerin özel tuvaletinde üzerinde OTC işaretli bir tuşa basmak”
- “Biliyorum” der hemşire;
-OTC, otomatik tampon çıkarıcı demektir. Pipiniz yastığınızın altında...