Memleket diploma krizini önceki akşam Serdar Denktaş’tan öğrendi…

Hala Sultan İlahiyat Koleji’nde verilecek olan diplomalarda Milli Eğitim Bakanlığının başörtülü resimlere izin vermemesini Denktaş çok ağır tepki koydu!

Hükümet ortağı TDP’yi suçladı…

CTP ve HP ile de aynı düşüncede olduklarını ifade etti!

Serdar Denktaş öyle dedi ama Başbakan ve yardımcısından bu konuda bir açıklama yapılmadı…

Sineye çektiler anlaşılan!

Ya sessiz kalarak bir seçim öncesi eleştiri almaktan korktular…

Bu konuda artık ne düşünürseniz düşünün!

Ama Serdar Denktaş bir kez daha cesur yürek rolünü üstlenmişti…

Tepkiler dün sabah da devam edince Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Cemal Özyiğit yeni bir açıklama yaparak Hukuk Dairesi’nden onay aldıklarını ve başörtülü verilen diplomaların imzalanacağını söyledi…

Tam da işler yatıştı denirken Türkiye Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ’ın şok eden açıklaması geldi…

Sayın Akdağ, Başbakan Erhürman ile dün sabah görüştüğünü ve diplomaların imzalanacağının garantisin aldığını açıkladı!

Dolayısıyla Başbakan da bu işe dahil olmuştu…

Peki sıkıntı nerede?

Özyiğit’in dediği gibi konuyu Hukuk Dairesi mi çözdü…

Yoksa Başbakan Erhürman mı?

Erhürman, Ankara’dan gelen telefonla pes mi etmişti acaba!

Burada sorulması gereken elbette bellidir;

Diploma krizi bizim Hukuk dairesi tarafından mı çözülmüştür…

Yoksa Recep Akdağ’ın talimatıyla mı?

Bu işi çok eşelersek altından başka şeyler belki de yeni krizler çıkabileceğinden aslında üstünde çok da fazla durmamak gerek…

Çünkü bu ülkede bir hükümet krizi yaşanmasını bekleyip, yeni hükümet modelleri isteyen o kadar çok avantacı kesim var ki!

Onlar bir süredir tamamen krize oynuyorlar…

Çünkü muhalefette rahat değiller!

Hükümet ne kadar erken bozulursa kendilerini iktidarda görüyorlar…

Bu hükümet elbette sonsuza kadar gitmeyecektir ama doğal olmayan krizler yaratmak da çok şık durmuyor doğrusu!

Bu arada biraz da Bakan Özyiğit’ten bahsetmek gerek…

Yaşanan diploma krizinde en fazla tepkiyi Cemal Özyiğit aldı!

Onu Allahsız ve dinsiz ilan edenler oldu…

Vatan hainliğiyle suçlayanlar da!

Çünkü bizde eleştirinin de dozunu bir türlü ayarlayamıyoruz…

Eğer sizin gibi düşünmüyorlarsa makamı ne olursa olsun vurun abalıya mantığı hakim!

Cemal hoca hak etmiyor bu eleştirileri…

Bize göre kesinlikle de kasıtlı bir tavrı ve kararı yok!

Ama belli ki hükümetteki acemilik durumları onda da hala var…

Diplomaların imzasız olarak verilmesi büyük hataydı!

Ha keşke bu hatayı yapmayıp önce Hukuk Dairesi’nin görünü alıp sonra bir karar kılsaydı…

Elbette Cemal hoca koca bakanlıkta her şeyi çözecek diye bir şey yok!

Hangi makamda olursanız olun bu işler tamamen ekip işidir…

Ekibiniz çalışır, araştırır ve önünüze koyar, siz de imzalarsınız!

Yıllardır vurguluyoruz bir kez daha yinelemekte yarar var…

Bu ülkede her şey demokrasi kuralları içinde tartışılır ve bir şekilde sonuçlanır ama!

Din apayrı bir konudur…

Hele bir de siyasete malzeme yapılmaya kalkışılınca ülkenin içine edersiniz!

Onun için sağduyu diyoruz…

Devletin hukuk sistemi ne diyorsa o olmalıdır!

Dışarıdan müdahaleler ise hukuk devleti olmamızın önündeki en büyük engeldir…

Bu arada bu hükümet üzerindeki acemiliği bir an önce atmak zorundadır!

Devletin organları zarar görmesin, konu komşu halimize gülmesin diye…

“Türban siyasi bayrak haline getirildi…”

‘’Hukuk dairesi başörtülü resimlerin yer aldığı diplomaların da imzalı şekilde öğrencilere verilmesi yönünde görüş bildirdi’’
Bu karar yıllardır ülkemizde uygulanan vesikalık resim uygulamasına zıt bir karardır.
Bu karar doğru bir kararsa yarın peçeli bir resimle diploma almak isteyen birilerine de ayni uygulama yapılacak mı?
Bu karar doğrultusunda aşırı makyaj yapan bir resmi ile diploma almak isteyen kızlarımız çıkarsa onlara da ayni karar uygulanacak mıdır?
Toplumsal özgürlük olarak yola çıkılıp sonunda siyasi bayrak haline getirilen bu türban konusu neden ülkemizde gündem yapılmak istenmekte ve Hukuk dairemiz da buna yeşil ışık yakmaktadır?..”

(Arif ALASYA)

“Çocuklar üzerinden dönen güç kavgası…”

“…Bir çocuğa zorla veya manipüle ederek türban giydirilmesi kadar zorla veya manipüle edilerek türban giymemesini sağlamak da yanlıştır. Bir yanlışı bir başka yanlış ile gideremeyiz. Ortada söz konusu eğitim kurumunun yapısı gereği hak ihlallerine açık bir zemin olduğu açıktır. Bunun da üstünden atlanmaması gerekir. İktidarlar kendilerini bedenler üzerinden kurarlar. Türban ısrarı İlahiyat Koleji’nin iktidar dayanağı ise bunun tersi de Bakanlık’ın iktidar dayanağı. Çocuklar üzerinden dönen bir egemenlik ve güç kavgası. Meseleyi haklar üzerinden konuşmaya başlamadığımız sürece öfke ve mağduriyetten başka bir şey üretilmeyecek…”

(Hasan YIKICI)

Okur görüşü;

“Kuyu çektirmeyi yakıştıramıyoruz…”

“Sayın Harmancı selamlar…

Seçim bildirgesi kitapçığınızın tümünü okudum. Bugüne kadar yapılanlar ve bundan sonra yapılacak olanlar gayet açık ve güzel bir şekilde yazılmış.

Ancak yerel yönetimlerin öncelikli görevleri arasında yer alan kanalizasyon altyapısı konusunda LTB'nin sadece Hamitköy bölgesi odaklı olduğu ve geri kalan yerler için gelecekle ilgili bir planlaması olup olmadığı yazmıyor. Bizler Metehan'da şehit çocuğu arsaları bölgesi sakinleri olarak, özellikle 2018 yılında insanlar aya turist olarak gitmeye başlamışken, hala kuyu çektiren vatandaşlar olmayı kendimize yakıştıramıyoruz.

Bu konuda bir planlama var mı? Bizlere bu konuda bilgi verebilir misiniz?..”

(Nediye İpek ZEYTİNCİOĞLU)

Herkes yürekli gazeteci arıyor!

Güler misiniz ağlar mısınız cinsinden bir olay…

Adam belediyedeki işinden bir şekilde atılmış derdini dinleyecek bir gazeteci arıyor!

Hem de evinin damına asmış duyuruyu…

Hem de yüreklisinden diyor!

Kendince haklı olabilir ama bu konuda medyanın bir takım sıkıntıları var…

Yürekli vatandaş arıyoruz biz de!

Hemen her meslektaşın başına muhakkak gelmiştir, ararlar şikayetlerini dile getirirler ve sonunda genelde şöyle bitirirler;

“Benim adımı karıştırmayın ama…”

Hem haksızlığa uğrayıp, hem de şikayet ettikte sonra isim bile zikretmekten kaçanlar ne kadar samimiler acaba?