Dünkü konunun devamı…

Uyuşturucu bağımlısı olup üç kez intihara teşebbüs eden Ekrem Kazak’ın içler acısı durumu!

Meğerse sadece uyuşturucu bağımlısı değil aynı zamanda şizofren hastaymış da…

Dünkü yazımızdan sonra babası Ramazan Kazak ziyarete geldi ve uzunca bir süre sohbet ettik!

Şizofren hasta olduğunu da kendisinden öğrendik…

Yani Ekrem Kazak hem uyuşturucu bağımlısı hep şizofren ama devlet o kadar aciz ki bu gencecik insanı tedavi etmiyor, ettirmiyor!

Durum böyle olunca da hasta mahkum cezaevinde kendi haline terk edilmiş…

Babası isyan ediyor;

“Cezaevinde tam üç kere intihara teşebbüs etmiş bizim haberimiz niye olmuyor, başkalarından duyuyoruz” diye!

Ekrem Kazak cezaevinde önce bileklerini kesti…

Sonra kafasını duvara vurdu tam 12 dikiş atıldı!

Son olarak da boğazını keserek intihara teşebbüs etti…

Önlem alınmazsa bu girişimlere devam edecek!

Çünkü tedaviye ihtiyacı var…

Hele de şizofren hastası olduğunu öğrendik ya!

Artık bu saatten sonra cezaevinde kalacağı her saat cezaevi yönetimini büyük zan altında bırakacaktır…

Şizofren değil diye tutturamazlar!

Zira şizofren olduğu için devlet ona sosyal hizmetlerden maaş bağlamış…

Hiç gecikmeden tedavi altına alınması lazım!

Bu da demektir ki Merkezi Cezaevi’ndeki mahkumların hepsi de orada Allah’a emanet bir yaşam sürüyor…

Bu nasıl bir zihniyet anlaması çok güç!

Hastane doktorları bile onun yerinin cezaevi değil hastane olduğunu söylüyorlar ama kimin umurunda…

Bu genç günlerce yemek yemiyor ama yönetimin ilgisini bile çekmiyor!

Günlerce tuvalette yatıyor bu bilindiği halde kimse tedbir almıyor…

Tam üç kez intihara teşebbüs etmiş ama yönetimde bir inat!

İlla ki hastanede değil cezaevinde yatacak…

Ne günah işlemişse artık!

Burada sorumlu olan üç bakanlık var…

Öncelikle Çalışma Bakanlığı;

Hastalığı nedeniyle kendine maaş bağlamış ama cezaevinde kalmasına göz yumuyor, belki de haberleri bile yok…

Sağlık Bakanlığı;

KKTC yurttaşı da olan bir kişi her ne kadar mahkum olsa da şizofren ve uyuşturucu bağımlısı ama hastanede değil cezaevinde kalıyor, kendine kıyıyor!

İçişleri Bakanlığı;

Merkezi Cezaevi bu bakanlığa bağlı ama belli ki cezaevi yönetimi bazı özel durumları bildirmiyor, hasır altı ediyor!

Böyle olunca da orada bir hayat eriyip gidiyor…

KKTC’yi sosyal bir devlet olarak görüp sürekli bunu ağzına alanlar!

Biz burada iki gündür bir mahkumu koruma altına filan almıyoruz…

Aksine burada bir insan hakları ihlali olduğunu irdelemeye çalışıyoruz!

Eğer bir önlem alınmazsa ve Ekrem Kazak, tedavi edilmeyip cezaevinde kaderine terk edilirse sonuç kaçınılmaz olacak ve sizler bunun vebalini ödeyemeyeceksiniz…

Bir hayatı kurtarmak şimdi sadece sizin elinizde!

Pazar sabahı boynunu keserek intihara teşebbüs eden Ekrem Kazak şu anda Lefkoşa Devlet Hastanesi’nde tedavi görüyor.

Şizofren hastası Ekrem Kazak’ın babası ve amcası dün bizi ofisimizde ziyaret ederek oğullarına karşı ilgisizlikten şikayetçi oldular

Başbakanın çoraplarını da tartışacak mıyız!

Nasıl bir ruh halidir artık biz de anlayamıyoruz…

Bütün işi gücü bıraktık, Başbakan Hüseyin Özgürgün’ün giydiği takım elbisesinin ne kadar pahalı olduğunu tartışmaya başladık!

Hem de bel altı vuruşlarla…

Tamam devletin cebinden ödenen İstanbul ziyareti konusunda yapılan eleştirilerin altına imzamızı atarız ama!

Giydiği elbisenin kaç para olduğunu da bu tartışmaya eklersek biraz orada durun deriz…

Kusura bakmayın ama bunlar tamamen lafazanlık!

Üretemeyenlerin bu tür söylentilerde gündem yaratmaya çalışması…

Bunun başka izah tarzı olabilir mi!

Tamam eleştirelim, sorgulayalım ama bu kadarı insaf yani…

Şimdi ben artık şunu bekliyorum:

Bundan böyle Başbakan’ın iç çamaşırlarını, çoraplarını ve pijamalarını da gündem yapalım ve keyfimize bakalım…

Olacak gibi değil!

MESAJ KUTUSU

Sayın Ersan SANER, sizin bakanlığın şizofren raporuyla devletten maaş alan bir mahkum hastanede tedavi edileceğine cezaevinde kaderine terk edildi ve burada büyük insanlık suçu işleniyor. Konuyu mercek altına almanız ve olaya müdahale etmenizi bekliyoruz!

Sayın Kemal Deniz DANA, dün aile size uğradı ve hasta olan çocuklarının tedavi edilmesi için ricada bulundu ve siz de söz verdiniz. Lütfen bu konu hiç ihmale gelmez ve bir yaşam söz konusu. İlgili bakanlıklarla temasa geçip bu gencin tedavisinin başlamasını sağlamanız bekleniyor!

Sayın Derviş ÇEBİÇ, bir şizofren hasta mahkum gözünüzün içine baka baka yaşamını sonlandırmaya çalışıyor ama siz hala onu cezaevinde tutarak büyük bir insanlık suçu işliyorsunuz. Ve eğer biraz daha gecikirseniz bundan sonra olacaklardan siz de sorumlu olacaksınız!

Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, belli ki millet artık size fena kancayı taktı ki bunun sonu gelmeyecek. Siz en iyisi iç çamaşırlarınız da dahil bütün giysilerinizi nereden kaça aldığınızı kamuoyuna beyan edin ki herkesin içi bir rahat etsin! Yapılan bir hata ardından neleri sürüklüyor değil mi!

Sayın Abidin AKBİRGÜN, daha önce Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde de tedavi almış bir mahkumun cezaevinde değil de tedavi amaçlı sizin kurumunuzda bulunması için inisiyasif kullanmanızı bekliyoruz. Zira bu vatandaş canına kıymayı başarırsa bunun hesabını kimse veremeyecek…

Sayın Birikim ÖZGÜR, Başbakan’ın takım elbiselerinin fiyatını sosyal medyada konu yapı eleştirmeyi size çok yakıştıramadık. Eleştirin de dozu iyi ayarlanmalı değil mi! Yani bunu başkası yapsa umurumuz olmazdı ama…

Sayın Serdar DENKTAŞ, siyasi kulislerde Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde UBP ve DP’nin Cumhurbaşkanı adayı olacağınız konuşulmaya başlandı. İyi de siz makamı alırken hangi makamı vereceksiniz işte o biraz meçhul diyorlar!

Sayın Özdemir BEROVA, Mağusa’da bir lisede bir öğrencinin tuvalette iki öğrenciyi bıçakladığınızdan haberiniz oldu mu! Bıçaklama olayları artık liselere kadar inerse ileride yandık demektir. Lütfen konuyu mercek altına alınız!

Sayın Sıla Usar İNCİRLİ, geçtiğimiz seçimlerde sıranızı beğenmediğiniz için aday olmaktan vazgeçtiniz ama bu kez kesin olacağınız konuşulmaya başlandı. Zaten o nutukları atarken de bunun mesajları verdiniz değil mi! Hayırlara vesile olsun…

Sayın Kudret ÖZERSAY, her nedense anketler yayınlandıkça sizin oylar da tepetaklak aşağıya düşüyor. Acaba diyoruz birilerinin gözü korktu da algı operasyonlarına mı başlandı! Bir araştırın deriz bakalım perde gerisinde kimler çıkacak!

Sayın İsmet AKİM, Kıb-Tek konusunda öyle iddialı suçlamalarda bulundunuz ki yönetim şimdi zan altında kaldı ve konuyu mahkemelere taşıyacakları iddia ediliyor. Umarız elinizde kanıt için belgeler mevcuttur…

Sayın Dimağ ÇAĞINER, işletmenizin Anadolu Jet’in KKTC’ye taşıdığı yolcu sırasında birinci sıraya yerleşip bu konuda bir de ödül almanız keyfinizi epey yerine getirmiş değil mi! Demek ki işleyen demir ışıldıyormuş, tebrik eder başarılarınızın devamını dileriz…

Sayın Hasan Ulaş ALTIOK, her türlü ganimetin vergilendirmesi konusunda yaptığını açıklamada yerden göğe kadar haklısınız ama ne yazık ki Tayyip beyin de dediği gibi atı alan Üsküdar’ı geçti ve devlet küçülürken birileri de ceplerini doldurdu.

Sayın Armağan CANDAN, dünkü Meclis oturumunda sizi kravatsız görenler aralarında bahse bile girdiler. Kimisi evde unuttuğunuzu kimisi de kamuoyuna bir mesaj vermek istediğinizi öne sürdü. Üçüncü bir şık var mı!

Sayın Günhan ECESOY, İntergaz olarak SOS Çocuk Köyü’ne bağışlarınız kamuoyunda memnuniyetle karşılandı. Umarız bu diğer işletmelere de örnek teşkil eder ve oradaki çocuklarımız çok daha iyi şartlarda hayatlarına devam ederler…

Sayın Dilek KIRICI, hafta sonu Mağusa’da masa tenisi karşılaşmalarında önünüze kim çıktıysa devirmişsiniz! Tabi ki sizin bu kadar profesyonel bir oyuncu olduğunu nasıl tahmin edebilirlerdi ki!