Hayli koyu bir UBP’li olan arkadaşla seçimleri konuşuyoruz.
O benim nabzımı tutmaya çalışıyor ben de onun!
Onun merakı UBP’li adayın kazanıp kazanamayacağı, benim ki de kimin kazanacağı yönünde…
Sonuçta o bir partili ben ise değil!
O çok rahat değil, ben ise çok rahat ve sakinim…
“Lefkoşa’yı CTP’den alacağız” diyor, ama bu konuda duygusal olduğu kesin…
“Çok heyecanlanma daha belli değil” diyorum…
“Peki kim kazanır” diye soruyor.
“Üç kişiden birisi” diye cevap veriyorum…
Doğrusunu söylemek gerekirse;
Ben de en başında CTP adayı Fellahoğlu’nun kazanacağını tahmin ediyordum.
Öncelikle, hükümet partisinin adayıdır, sonrasında gücünün yettiği kadar emeğini ortaya koydu…
Parti gücü en büyük avantajı, agresif yapısı dezavantajı!
Eğer zamanında çöp toplamak seçilmesine yetecekse ‘kazansın’ derim…
UBP adayı Kemal Deniz Dana, seçilmek için en istekli ve heyecanlı aday ama onun birinci sorunu kendi partisinin ve sonra da DP’nin duruşu…
UBP’liler bile artık ‘Sertoğlu aday olsa kazanırdı ama Dana ile bilemeyiz’ demeye başladılar.
En kötüsü de Dana’nın bütün heyecan ve enerjisine rağmen partisinin isteksizliği, birkaç vekil dışında kimsenin ardında durmaması…
Ve Mehmet Harmancı;
Artık kendisi potadadır!
Yani, 29 Haziran’da seçimler sadece iki aday arasında değil üç kişi arasında geçecektir…
İnanın bol keseden atmıyorum zira kendime göre tespitlerim var!
Kendimce küçük anketler yapıyorum, Harmancı her geçen gün bir önceki güne göre çok daha fazla insanların bilinç altına oturmaya başladı.
Eğer bir takım UBP’li, CTP’li ve DP’li sempatizanlar bile ‘bu kez Harmancı’ demeye başlamışsa, her halde bunun altında bir takım sebepleri de vardır…
Eğer gerçekten de benim konuştuklarım bana siyaset yapmamış ve gerçek niyetlerini ortaya koyuyorlarsa ben de derim ki, harmancı ‘fena’ halde gelmektedir.
Harmancı’nın diğer adaylarda olmayan bir şansı daha var;
Sivil toplum örgütlerinin kendisine verdiği destek sözü!
Sanırım, üzerlerinde hükümet ya da parti baskısı olmasın diye bunu açıkça dile getirmiyorlar ama destek sözünü ‘gizli’ tutup, kamuoyuna yansımasını istemiyorlar…
Şimdi bazılarına söz vermeseydim adlarını da yayınlamak iterdim ama, ‘sözün namus’ olduğuna hep inanmışımdır…
Şimdi bu yazıdan sonra çıkıp da ‘açıkla’ derlerse seve seve de açıklarım…
Ama yine de kendilerinin açıklaması daha doğru olur…
Sivil toplum örgütleri üzerlerinde hükümet baskısı hissedip de kendi kendilerine ambargo uygularlarsa, hemen o makamdan istifa etsinler…
Ve Mehmet Harmancı’nın en büyük şansı;
Tolumun büyük bir kesiminde olduğu gibi Lefkoşalıların da artık siyasete olan soğukluğu…
Bezgin ve bıkkınlığı!
Artık bir şeylerin değişmesi gerektiğine olan inançları…
Ve aslında Harmancı’yı bir ‘kurtarıcı’ değil de ‘değişimin sembolü’ olarak görmeleri…
Son bir ayda genç aday bütün bunların avantajını iyi kullanıp arkasındaki ‘değişim’ rüzgarını tutmayı başarabilirse, başkentin yeni patronu olmaya hızla koşmaktadır…
Ama CTP ve UBP’nin çok köklü ve teşkilatçı yapısını da hiçbir zaman göz ardı etmesin…
 
 
 
“Hakkını helal Et Lefkoşa...”

“Bu gün 3 dönemdir görev yaptığım Lefkoşa Türk Belediyesi'ndeki son meclis toplantıma katıldım. LTB tarihinin kuşkusuz en kötü yıllarına tanıklık ettim. Lefkoşalıların huzurunda verdiğim tüm sınavlardan her seferinde puanımı yükselterek geçtim. Son girdiğim 2 seçimde bana Lefkoşa genelinde en yüksek oyu vererek, uğrunda mücadele ettiğim doğruların her türlü mücadeleye değer olduğu mesajını verdiler. Bu 8 yılda sabretmeyi, yılmamayı, herkes karşı çıksa bile doğruları korkusuzca dillendirmeyi, disiplinin önemini, örgütlü çalışmanın her türlü mücadelenin anahtarı olduğunu, kararlı olmayı, tehditlerden korkmamayı, çoğu zaman görünen şeylerin aslında göründüğü gibi olmadığını, her şeyi merak etmenin öğrenmenin en büyük yolu olduğunu, insanları dinlemenin ve empati yapmanın önemini ve herşeyden önemlisi tecrübenin değerini öğrendim. Kurşunlandım, tehditler aldım, saldırılara ve şiddede maruz kaldım. En büyük gururum hiç birine boyun eğmeden, aldığım görevi hiç kirlenmeden, dürüstçe yerine getirmiş olmak. Artık görev sırası başka arkadaşlarda. Kim kazanırsa kazansın, ihtiyaç duyulursa eğer, tecrübelerimi paylaşmaya ve LTB'ye katkı koymaya hazırım. Herkese girecekleri yarışta başarılar dilerim. Doğrulardan çıkacak olursanız da yine aynı kararlılıkla karşınıza çıkarım  Hakkınızı helal edin...’
 
(ALEV ŞENSOY)
 
 
Doğuş Derya’yı kim kızdırdı?
 
 
“Saptırma ve yalan haber yazmanın da bir sınırı var. Susuyoruz, bir şey demeyelim diyoruz ama bu kadarı da fazla. 
1)Yaz aylarında öğrencilerin burslarının kesilmesine karşı çıkarak mecliste bunu doğrudan kürsüden dile getirmemin tarihi Şubat ayıdır.
2) O günden bugüne de bu konudaki eleştirilerimi defalarca sayın Eğitim Bakanına ilettim. Ayrıca çözüm önerileri de ortaya koydum.
3) Bugün mecliste yaptığım konuşmada da kazanılmış bir hakkı geri almanın doğru olmadığını, geleneğinde öğrenci hareketi olan CTP'nin vekilleri olarak da buna birçok arkadaşımla beraber karşı çıktığımızı ifade ettim
4) Milletvekillerinin maaşlarının kesilmesi çözüm olacaksa buna razı olduğumu da söyledim ve daha da ötesi öneriye OLUMLU OY verdim
5) Son olarak da yapılan önerinin Yasamada faaliyet gösteren milletvekillerini sanki hiç bir iş yapmayan, oturduğu yerden para kazanan kişiler olarak halkın ve öğrencinin karşısına koyduğunu, halbuki öğrencilerin ve meclisin birbirine düşman bir pozisyonda olmadığını, meclisin sorunlara çözüm üretmekle mükellef yer olduğunu, bu bağlamda vekillerin bursların kesilmemesi için çözüm önerileri sunma görevi olduğunu söyledim. Bu bağlamda da arkadaşım Çeler'e hiç bir çözüm önerisi üretmeden böyle bir öneri getirdiği için populizmle suçlanabileceğini söyledim. 
Tüm bunları dinleyip hala böyle bir haber yapılıyorsa, kusura bakılmasın ama ben burada artık iyi niyetten şüphe ederim. Bunun adı gazetecilik olamaz…”
 
(DOĞUŞ DERYA)
 

GÜNÜN FOTOĞRAFI:






 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın İsmet AKİM, Kıb-Tek’in yolların aydınlatılması konusunda yeni bir ihaleye çıkacağı söyleniyor. İhale şartnamesini görenler yine öküz altında buzağı aramaya başladılar bilesiniz. İhaleleri Merkezi İhale Komisyonu’na devredin siz de şaibelerden kurtulun…
Sayın Börke KAŞİF, üç ayrı borcunuzu ödeyip haciz emrinin kalktığını memnuniyetle öğrendik. Artık hesabı kitabı daha iyi tutmanız gerekiyor zira bu konularda en fazla babanız büyük üzüntü duyuyor…
Sayın Zeren MUNGAN, ek mesailerin azalacağı yerde aksine hızla arttığı gözleniyormuş. Devletin içindeki mesai çetelerini çökertmezsiniz bunun önüne geçemez fazladan para dağıtırsınız bizden uyarması…
Sayın Hüseyin BARBET, mahkemeye yaptığınız itiraz kabul edilmiş ve böylelikle adaylık süreciniz yine devam etmeye başlamış. Seçimlerde birilerinden çok kötü intikam alacağınız da söyleniyor aman dikkat zira intikam soğuk yenen bir yemektir…
Sayın Aybars KARAATMACA, bazı aboneleriniz aradı, gelen seçim ve şirket mesajlarından illallah etmişler. Bu işin bir yolu olmalı diye onlar da size mesaj gönderdiler hiç de haksız değiller yani…
Sayın Mehmet HARMANCI, eğer bir yol kazasına kurban gitmezseniz kadri bey ile burun buruna bir seçim yarışı geçireceksiniz. Son günlerde arkanızda inanılmaz bir vatandaş desteği var bu fırsatı umarız tepmezsiniz…
Sayın Zorlu TÖRE, birileri sizi Donkişot olarak göstermeye çalışsa da çizginizden sapmadığınız için arkanızda destekçi olan önemli bir halk kitlesi var. Sadece deşifre olmamak için susuyorlar o kadar…Bu arada Atatürklü poster çok beğenildi bilesiniz…
Sayın Hüseyin ÖZTOPRAK, dün akşam Gaziveren Spor Kulübünün yemeğine fazlasıyla kalabalık gelerek büyük bir gövde gösterisi yapmışsınız. Karşı masadaki Mehmet Zafer’in de yüzünün hayli asık olduğu görülmüş. Siz yine de kuru kalabalığı görüp de rehavete girmeyin olur mu?
Sayın Ayşe ÖZYİĞİT, bu devlet rakı festivaline nasıl izin veriyor biz de anlamış değiliz. Daha da önemlisi sizden başka tamamen içkiyi özendirici olan etkinliğe karşı çıkan olmadı değil mi?
Sayın Cemal ÖZYİĞİT, gerekirse bütün diğer merkezleri bırakın ve sadece Lefkoşa’ya asılın deriz. Zira partiniz Mustafa Akıncı’dan sonra Başkent’te en şanslı dönemini yaşayacak gibi görülüyor.
Sayın Halil TALAYKURT, o ihtişamınızla sizden bir değil en az 5 ünite kan vermenizi beklerdik ama demek ki nasip olmadı. Mangala biraz daha fazla dalak ve ciğer atarsanız sizden kan verme rekoru bekliyoruz…
Sayın Ahmet Cenk MUSAOĞULLARI, Kaplıca sahilindeki eski yolun taş ve molozlarla niçin kapatıldığına dair bir bilginiz var mı? Bir ara ziyaret edip ne oluyor ne bitiyor kendi gözlerinizle görmenizde yarar görüyoruz…
Sayın İldeniz ELBASAN, İskele belediye meclis üyesi adaylığı için garanti adaylar arasında yer alıyorsunuz. Alanlı’nın peşini bırakmayın yeter. Şimdiden tebrik ederiz…
Sayın Abdullah ABDULAZİZ, ilk torun gelmiş ayaklarınız yerden kesilmiş diyorlar. Hayırlı ve uğurlu olur inşallah. Ama bir tane yetmez bilirsiniz en azından bir voleybol takımı kuracak kadar sayıyı arttırmanız gerek…
 
 
 
 
Günün Fıkrası
 
 
Mektup

Delikanlı yeni evlenmiştir ve askere gider. Aradan zaman geçer,eşinin hamile olup olmadığını soracak ailesine,ama direk yazamaz utanır..
En iyisi bir mani şeklinde babama yazıyım,o bana cevap gönderir diye düşünür.. Mektupa başlar selam,sabahtan sonra derki;
Yürü mektubum yürü,
Düşü hayra,yorda gel.
Bir iken,iki olduk,
Üç olduk mu,sor da gel..
Aradan zaman geçer,mektup gelir,heyecanla açar bakar,gelen mektup babasındandır.gelen cevapta;
Bu mektup iyi mektup,
Böyle mektup gene yaz,
Tarlan ürün vermedi,
İzinli gel gene kaz...