Kutlay Erk, hükümet partisinin genel sekreteri gibi değil de, muhalefet partisinin genel sekreteri gibi konuşuyor;
Ortağının bakanı Hamit Bakırcı’ya da yüklendikçe yükleniyor;
Bakırcı halkı felakete sürüklüyormuş!
“Suyu biz yönetemeyiz’ dedi, yine kötü oldu…
Oysa doğru olanı söyledi!
Bu ülkenin Eğitim Bakanı eğitim yalının başlamasından bir hafta sonra istifa ediyorsa ve istifa nedenleri bile halen algılanamamışsa, halen çok sayıda okulda müdür ve öğretmen eksiği varsa, hükümet bu konuda kılını bile kıpırdatmıyorsa bizce de Türkiye’den gelecek suyu idare etmesi düşünülemez!
Olayın boyutu epey derin aslında;
Geçtiğimiz hafta CTP MYK’sında su konusunda kıyametler koptu…
Çünkü KKTC’nin suyu yönetemeyeceğini gören TC’li yetkililer bizzat Başbakan Özkan Yorgancıoğlu’nu bunu resmi olarak söylediler ve suyun yönetiminin Türkiye’de olacağını beyan ettiler…
Sayın Başbakan elbette bunu kamuoyuyla paylaşmadı ama parti MYK’sına götürdü ve işte o zaman kızılca kıyamet koptu!
Dışarıda gıkı çıkmayan bazı CTP’liler içeride aslan kesildiler, hatta suyun Türkiye’nin yönetiminde olması halinde hükümetten çekilmeyi bile önerdiler…
Şimdi, Türkiye’ye dişleri geçmediğinden Hamit Bakırcı üzerinden siyaset yapmaya çalışıyorlar…
Türkiye’den gelecek olan suyun bu ülke yöneticileri tarafından yönetilmeyecek oluşu elbette ayıptır…
Bunun söylemek bile acizliktir, kolaycılıktır ve iş bilmezliktir ama, suyun gerçekten de buradan yönetilemeyecek olması da acı bir gerçektir…
Suyun ülkeye getirilmesi olayı iki günlük bir iş değildir…
İki yıl önce çalışmalar başlatılmış ve şimdi yumurta da ağza gelmiştir…
Bir takım siyasiler ki bunlar sağ partilerdir acizliklerini kabul edip itiraf etmekte, ama sol cenahın bir kısım aslanları olayı başka boyutlara getirmektedir…
Bunu yaparken de içeride başka dışarıda bambaşka konuşmakta, bunlar dışarı sızınca da zor durumda kalmaktadırlar…
Geçenlerde vurguladık bir kez daha soralım o zaman;
Hamit Bakırcı’nın açıklamalarını bir yana koyarak, Başbakan Yorgancıoğlu ya da Kutlay Erk cevaplasın…
Kendilerine ‘siz suyu idare edemezsiniz’ diye hangi makam açıklamada bulunmuştur?
Ve ‘suyu biz yöneteceğiz’ dedikten sonra o makamlara nasıl bir cevap verilmiştir?
Yine aslan mı kesilmişlerdir, yoksa ‘emriniz olur efendim’ mi demişlerdir?
Ha keşke CTP içinden yürekli biri çıksa da MYK’da tartışılan konuları tüm detayıyla açıklasa!
KKTC artık krizler ülkesi haline gelmiştir…
Ve CTP-DP hükümeti de bu krizleri iyi yönetememektedir…
Ülkede iyi giden tek bir şey bile yoktur!
Eğitimden sağlığa, çevreden, sosyal yaşama kadar Kıbrıs Türkü 1974 sonrası en kötü günlerini yaşamaktadır…
Onun için böyle bir yönetime ya da yönetim anlayışına gelecek olan suyu teslim etmek delilikten başka bir şey olmaz…
Hiçbir hedef ve projesi olmayan toplumlar yönetemiyorsa da yönetilmeye boyun eğerler..
Onu için dışarıdan gazel okumak yerine, işi bilene teslim edin ki elinize yüzünüze bulaştırmayın!
 
 
Genel sekreterlere bir şey oldu!
 
CTP Genel Sekreteri Kutlay Erk, hükümetin aksine şeyler söylemeye devam ederken DP-UG Genel Sekreteri Hasan Taçoy da ondan geri kalmıyor ve hatta daha da abartarak ‘ bu hükümete güvenoyu vermem’ diyor!
İkisi de genel sekreter ikisi de kabinede yer almıyor…
Şimdi akla şu soru geliyor;
İki genel sekreter sırf muhalif olsun diye mi konuşuyorlar ya da bu bir dayanıklı dövüş mü de parti liderlerinin söyleyemediklerini onlar söylüyorlar…
Anlayan varsa beri gelsin…
 
 
Vurun abalıya!
 
Sahte imza skandalıyla uzun bir süre gündem olan Emir Emirkanı için çıkan disiplin kararı birilerini hala tatmin etmemiş olsa gerek ki kamudan ihraç olması için perde gerisinde bir takım girişimler devam ediyor…
Hem de bel altı vurmaya devam ederek!
Emirkanı elbette suçludur ve cezasını da çekecektir ama asıl suçlular bu kadar yırtarsa adalet bunu neresindedir?
Emirkanı 10 ay boyunca yarım maaş alacak ama olayın asıl kahramanı müsteşarlıktan emekli olduğu için ayda 7 bin TL olmaya devam edecek!
Sizce de bu işte bir terslik yok mu?
 
 
Gözünü kapa ve dinle!
 
Geçenlerde Mağusa sanayi bölgesindeyim;
Ziyaret ettiğim bir fabrika sahibi ile sohbetteyken ansızın şöyle söyledi;
“Gözünü kapa, sessiz ol ve dinle…”
Aynen denileni yaptım ve sonra sordum;
“Niçin bunu yaptım’ diye…
“Ne duydun diye” sordu…
“Hiçbir şey” dedim!
Burası liman kenti  Mağusa’nın sanayi sitesi ve tek bir çekiç sesi bile duyamadım…
Anlayın artık geldiğimiz noktayı!
 
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Hasan ÖZYEL, Maliye Bakanlığı Teftiş ve İnceleme Kurulu olarak dün sabah Mağusa Hastanesi’nde kayıp faturalar konusunda soruşturma başlattığınızı memnuniyetle öğrendik. Ancak siz oradayken iki idari amiri izinliydi ve asıl onların görüşlerine baş vurmalısınız. Zira yönetim bu işi kapatmak için çok uğraşıyor…
Sayın Serdar DENKTAŞ, bakanlığınıza bağlı Resmi Kabz Memurluğu ve Mukayyitliği’nde bir çalışanın damga pulu yolsuzluğuna karıştığını biliyor muydunuz? Eğer size bilgi vermemişlerse bizi takip etmeye devam edin çok yakında belgeleriyle birlikte bu sinemada vizyona giriyor…
Sayın Derviş EROĞLU, ABD’den elinizin boş mu yoksa dolu mu geldiğini çok yakında öğreneceğiz ama Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili iki ayrı kamuoyu yoklaması yaptırdığınızı öğrendik. Birinin gayet iyi birinin de epey kötü çıktığı iddia ediliyor. Hangisine inanmak lazım acaba?
Sayın Özkan YORGANCIOĞLU, su konusunda çok terleyeceğiniz günler sizi bekliyor. Bu iş ‘Alo Beşir’ olayından daha fazla başınızı ağrıtacağa benziyor. Kamuoyunun karşısına çıkıp perde gerisinde konuşulanları açıklamayı düşünür müydünüz acaba? Çok zor değil mi?
Sayın İrsen KÜÇÜK, geçen Cuma günü Lefkoşa Sanayi bölgesinde Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda önemli kulisler yaptığınızı öğrendik. Mehmet ustayı dinlemekte yarar var eğer ondan yeşil ışık aldıysanız vardır bil bildiği değil mi?
Sayın Ceyhun ÜMİTER, dün Maliye’den müfettişler gelince eliniz ayağınız dolandı diyorlar. İçimizde bir his 2012 yılındaki faturalar konusunda bazı şeylerin saklanmaya çalışıldığını söylüyor. Yanılıyor muyuz acaba?
Sayın Suphi COŞKUN, Dipkarpaz İlkokulu müdür ve öğretmen eksikliği yüzünden açılmazken işsiz öğretmenleri alarma geçirdiğinizi memnuniyetle öğrendik. Ancak yasalar devlete bağlı olmayan öğretmenlerin devlet okullarında ders veremeyeceğini söylüyormuş. Allah sabırlar versin…
Sayın Hasan TAÇOY, bu hafta Milli Eğitim Bakanı ilan edilirseniz yine hükümete güven oyu vermeme konusunda kararlı mısınız? Siyasette açıklama yaparken gazete arşivlerini de göz önünde bulundurmak gerek zira gün gelir alnınıza dayarlar değil mi?
Sayın Ahmet Cenk MUSAOĞULLARI, siz yasa dışı karavanlar için mahkeme kararıyla tahliye kararı çıkardınız ama orayı kimsenin boşaltmaya niyeti de yok! Bakın görün çok güçlü bir torpil kullanıp sizin tahliye yazısını çöpe atacaklar.
Sayın Mehmet ADAHAN, yerel seçimlerden önce istihdam ettiğiniz 12 çalışanı bir çırpıda kapının önüne koyuverdiniz. Ha keşke seçim yatırımı uğruna bu istihdamları yapmasaydınız. Şimdi bir çoğunu çok zor günler bekliyor. Şık olmadı değil mi?
Sayın Talip ATALAY, KKTC’de kaç tane camide üç imam birden görevlendirildi biliyor musunuz? Mağusa’ya bir uzanın lütfen, cemaatin gözünden kaçmıyor ve ‘bu ne bolluk’ diye mesajlar gönderiyor!
Sayın Latif AKÇA, AKİT Konferansı’nda hayli göz dolduran açıklamalar yaptığınız söyleniyor. Özellikle gençliğe uygulanan ambargolar konusunda BM yetkililerini epey etkilediğiniz söyleniyor. Umarız dikkate alınırsınız…
Sayın İsmail ARTER, DAÜ Rektörü konusunda epey söz verdiniz ama sizin parti kurmayları yeni rektörden yana tavır koyuyorlar. Perde gerisinde neler dönüyor biliyor musunuz? Bu gidişle Abdullah hocaya büyük haksızlık edecekler gibi geliyor bana…
Sayın Hasibe KUSETOĞLU, çevre  koruma yasalarına aykırı bulunmasına rağmen karavanlar hala orada duruyor ve hem de başkalarının arazilerini gasp ederek. Biraz bu konuda ağır mı davranıyorsunuz acaba, bir uyaralım istedik!
 
GÜNÜN FOTOĞRAFI:
 

Günün Fıkrası
 
Maaş


Özel bir firmada elemanların maaşlarını alırken imzaladıkları kağıtta şöyle bir cümle yazıyormuş:
- Maaşlarınız tamamıyla size has ve özel bir meseledir, bunun içindir ki, sizden başka hiç kimse maaşınızı bilmemelidir.
Yeni bir eleman maaşını alıp kağıdı imzalarken, bu cümleyi okumuş ve cümlenin altına şu sözleri eklemiş:
- Kimseye maaşımı söylemeyeceğim, elbette ben de sizin kadar utanç içindeyim...