İçimde hep uhde olarak kalacaktır;
CTP döneminde Mağusa Hastanesi’nde istihdam edilen ama, UBP iktidara gelince dönemin Sağlık Bakanı Ahmet Kaşif tarafından ‘iş azlığı’ nedeniyle durdurulan Hakan Altıntaş adlı gencimizin başına gelenleri.
Eline verilen uyduruktan bir kağıdı bana getirdiğinde çatlayıncaya kadar ağlamak istemiş ama bunu onun yanında yapamamıştım.
İlerleyen günlerde daha da kötüsü yaşandı, Hakan’a ‘iş azlığı’ diye bir kağıt tutturulduktan sonra, emekli müsteşar Nuri Gökşin’in oğlu o göreve getirilmiş ve ağlama istencim bu kez öfkeye dönüşmüştü.
Hakan, emekli bir sigorta emeklisi olan ve torpili bulunmayan bir babanın oğlu, yeni atanan arkadaş ise anlı şanlı bir UBP’li bürokratın oğluydu…
Ahmet Kaşif, şimdi kızdığı ve eleştirdiği İrsen Küçük’ün hatalarından birini yapmış, insanlık ve adaleti bir yana koymuş, partizanlık yanı ağır basmıştı.

Sonra Sayıştay denetçiliği sınavında başka bir rezalet yaşandı;
Kamu Hizmeti Komisyonu’nu yaptığı sınavda başarılı olan ama Sayıştay Başkanlığı’nca aranan niteliklere uymadığı gerekçesiyle 5 gencimizin dramını yaşadık.
Hele de bir kurultay öncesinde sorgusuz sualsiz yüzlerce genç devletin çeşitli organlarına liyakata bakılmadan istihdam edilirken, 5 talihsiz genç alınlarının teri ile geçtikleri sınav sonrası istihdam edilememiş ve yaptıkları tüm eylem ve tepkilere rağmen, İrsen Küçük insafa gelmemiş, bu gençler her hangi bir delege yakını olmadıkları için kale alınmamışlardı.
Kaşif, nasıl Hakan’ı ve ailesini kendine yakın görmeyip işinden ettiyse, İrsen bey de koltuk sevdasına yenik düşüp, bu gençleri istihdam edeceğine kurultay derdiyle partide kendine yakın olanların yakınlarını istihdam ederek büyük bir günah işlemişti…

İrsen bey, her ne kadar Kaşif’i üçüncü kez yeneceğini iddia etse de aslında buna kendisi bile inanmıyor.
Zaten bundan gerçekten emin olsa, bu işi mahkemede sürüncemede bırakmaz, ‘hodri meydan’ deyip ikinci tura gider ve rüştünü ispat ederdi.
Kendisinin de bildiği gibi, ikinci turda da çetin bir yarış yaşanacak ve buna bir partinin ikiye bölünmesi ile kamuoyunun tepkisi eklenince kazanması sürprizlere bağlı olacaktı.
Onun için mümkün olduğu kadar kurultayı uzatma, süre kazanma ve bu süreçte de bolca devletin kaynaklarını kullanıp koltuğu koruma yolunu seçti.
Çünkü eğer koltuk şimdi zamansız bir şekilde giderse, Cumhurbaşkanlığı yolu da tamamen kapanacak ve nihai hedefe ulaşamayacaktı.

Belli ki artık ikinci turda kazanmak için elinden geleni ardına koymayacak ve yine devletin kaynaklarını hoyratça hem de sadece ülke insanını değil, partilisini bile ikiye bölmeye devam ederek koltuğu garanti altına almaya çalışacak.
Onun için, tamamen kendi uhdesinde olmak üzere 150 memur ve 50 kadar da işçi alımı için bütçeden yetki aldı.
Bu istihdamlar tamamen ikinci tura yönelik olduğu için, ne bir bakanına, ne ilçe başkanına da yetki vermeden, şimdi delege listesini önüne koyacak ve kendine oy vermeyen delegeleri avlama yolunu seçecek.
Hem de ne bir sınav ve mülakat, ne de diplomaya bakarak yapmayacak bunu…
İlla ki o koltuğu korumak, oradan da Saray’a sıçramak için…

Dün konuyu teyit ettiğimiz Maliye Bakanlığı’ndan bir üst düzey yetkili de 200 istihdamlık yetkiyi doğruladı ama eleştirilerini de yapmadan edemedi.
Örneğin kendi bakanlığında 40 kadar acil vergi memuru alınmasının hayati önemine değinen bu yetkili, her nedense defalarca Başbakan’a ilettikleri halde, isteklerini kabul görmediğini, istihdamların tamamen Başbakanın kendisi tarafından yapılacağını öğrendiklerini ifade eti.
Devletin saygın bir bürokratından bunları duymak, bizi fazlaca rencide etti ve İrsen beye kızgınlığımız bir o kadar daha arttı.

İrsen bey hiç alınmasın ama büyük günah işlemektedir.
Allah’a inancı vardır ya da yoktur kendi sorunu olmakla birlikte, koltuk ihtirası uğruna işlediği bu günahlar bu dünyada olmasa bile ahrette kendinden hesap soracak, bunun bedelini ödeyecektir.
Ve işte o zaman şimdi etrafında toplanan çanakçı topluluktan bir tanesi bile yanında yer almayacaktır…



GÜNÜN FOTOĞRAFI


MESAJ KUTUSU


Sayın Savaş BOZAT, protokol imzalamadan sizi terörist ilan edenlerle sözlü olarak anlaşma yaptınız ve çalışanların büyük tepkisini aldınız. İki aylık maaşların çalışandan taksitle kesileceğini de söylemeyi de unuttunuz galiba değil mi? Sanırız kurultay çalışmalarına siz de çerez oldunuz.

Sayın Ersan SANER, Ercan konusunda Sunat Atun ile fena halde kapıştığınız bilgisini aldık. İhaleyi kazanan firmayı beğenmeyince her fırsatta laf sokuşturuyor diye epey hiddetlenmişsiniz.

Sayın İrsen KÜÇÜK, bazı geçici memurların Şubat ayından itibaren kadrolanacağını ve torba sisteminin uygulanacağını duyduk. Dairelerde çalışanlar göbek atmaya başladı. Kurultay yatırımı olsa da kulağa hoş geliyor.

Sayın Bumin PAŞA
, Dışişleri Bakanlığı’ndaki büyük operasyondan sonra sıra sizin bakanlığa gelmiş ve yakında makam odanızı toplamanızı isteyeceklerini öğrendik. Oysa bakanlıktan gelen haberlere göre hiç de fena icraatlarınız yoktu. Kurultay kazası yaşanacak desenize…

Sayın Mustafa ZİYAETTİN, sizin de bakanlıkta suyunuzun ısındığı söylenmeye başlandı. Ferman imzalandı birkaç güne kadar kötü haber masanıza konacak diyorlar. Hakkınızda hayırlısı artık…

Sayın Ersin TATAR, kızgın bir çevreci diyor ki; “Petrol Dolum Tesisi sözleşmesini siz veya Devlet Emlak Malzeme Müdürü Sadık Ulupınar imzalarsanız ülkede bu tesise karşı çıkanların ve ülkemizin gelecek nesil gençlerinin iki eli yakanızda olacaktır, bilesiniz…” Kabak yine sizin başınıza patlayacak gibi görülüyor, aman dikkat…

Sayın Ahmet ZENGİN, Mustafa Gökmen’in UBP’ye katılımından en fazla sizin rahatsızlık duyduğunuz ama bunu pek belli etmemeye çalıştığınız söyleniyor. Siz hiç merak etmeyin Karadeniz insanı sayar ve söver ama insanını da tutar…

Sayın Buran ATAKAN
, dünkü mesajdan sonra KTHY eski çalışanları resmen ayağa kalktı ve bu kez de Hristofyas değil ama gerekirse Kilise’ye hatta Papadopulos’un mezarını ziyarete gitme önerileri yapmaya başladılar. Giderken ekmek kadayıfı götürmeyi unutmayın olur mu?

Sayın Kemal Deniz DANA, protokolsüz anlaşmadan dolayı büyük rahatsızlık duyduğunuz ve yakın çevrenize bunu şikayet ettiğiniz söyleniyor. Bu arada bizim bildiğimiz kadar sizin bilmediğiniz konular varmış. Başkanlık koltuğu yakın mı dersiniz?

Sayın Ümit ÖZKIRAN,
bir kalp rahatsızlığı geçirip hastaneye kaldırıldığınızı üzüntü ile öğrendik.Büyük geçmiş olsun diyoruz. Umarız en kısa zamanda eskisinden daha sağlıklı bir şekilde görevinizin başına dönersiniz.

Sayın Mehmet KORTAY, 20 Temmuz Fen Lisesi’nin derslikleri artık kullanılamaz hale geldi. Velilerden yoğun şikayetler alıyoruz. Bir ara ziyaret edip gözlerinizle görmekte yarar var.

Sayın Ünal ÜSTEL, eşinize ve çocuğunuza özel makam aracı tahsis etmeniz görenleri çileden çıkarıyor. RHA plakaları sivil plakaya çevirip fark edilmediğini düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz.

Sayın Mehmet DEMİRCİ, Dipkarpaz’da kiliseden burna giden yolda 20 gündür hararetli bir çalışma varmış. Dozerler bitki örtüsünü dümdüz ederken bölgeye 5 yıldızlı bir otelin yapılacağı iddiaları çevrecilerin hoşuna gitmeyebilir, bilesiniz.

Sayın Metin GÜLTEKİN, bakanlıkta sizin için de tehlike çanları çalmaya başladı. Siyasetin cilveleri her an sizi de vurabilir. Hazırlıklı olmakta yarar var…

Sayın Faiz SUCUOĞLU, yeni istihdamlar konusunda yetkisiz olmanız parti içinde sıkıntı yaratmaya başlamış. Partililere bu konuda yeterli cevap veremeyince mahcup olduğunuz söyleniyor. Bu günleri de mi görecektiniz yani?

Sayın Ali ERTAN, TED kolejinin ilk yıllardaki performansının her geçen gün biraz daha düştüğü ve velilerin artık çocuklarını başka okullara yazdırmaya başladığı gözlemleniyor. Gidişat kötü bir önlem almazsanız okul yakında boşalabilir.

Sayın Ahmet YÖNTEM, 140 aileye yaptığınız muhtelif yardımlar nedeniyle tebrik ederiz ama bunları basında reklam amaçlı yayınlatmanız da bazı okurların tepkisine neden oluyor. Biraz daha mütevazi olmakta yarar görüyoruz.

Sayın Ali Çetin AMCAOĞLU, Doğancı’dan arayan bir okurumuz patates tarlalarının ilaçlanmasından dolayı yaban tavşanlarının zehirlenerek öldüğünden şikayet etti. Konuya hassasiyet göstermeniz bekleniyor.

Sayın Mine GÜRSES,
dağlar kar yağışı haberini duyunca kar topu oynamak için anında kendinizi dağlara vurduğunuz görülmüş. Umarız aracınıza zincir takmışsınızdır.



Günün Fıkrası

Kısa ve öz


Temel’in hiç evlenmemiş olan kızı ölüyor ve temel mezar taşına aşağıdakilerin yazılmasını istiyor.
Bakire doğdu bir döne
Bakire yaşadı çok sene
Bakire öldü fakire
Temel kızı Fadime
Mezarcı bu yazıyı çok uzun buluyor ve uğraşmamak için aşağıdakileri yazıyor.
Temel kızı Fadime,
Açılmadan iade..