Gazetelerden birkaç haber;
“46 yaşındaki K.E (E-46) önceki gün öğle saatlerinde 1. Derece askeri yasak bölgeyi ihlalden suçüstü tespit edilerek tutuklandı…
Güzelyurt’ta evinde kaçak tabanca, şarjör ve mermi bulunduran bir kişi tutuklandı. Polis açıklamasına göre 20 yaşındaki H.K.’ye ait evde önceki gün yapılan polis tarafından yapılan aramada , kayıtsız hava tabancası, şarjör, 13 gaz basınç tüpü ile 129 hava tüfeği mermisi bulundu…
Lefkoşa sanayi bölgesinde bir iş yerinde 72 yaşındaki A.İ. bir kişiye şiddet tehdidinde bulundu…
Yeşilköy’de 27 yaşındaki M.K. iki hırsızlık olayı ile ilgili olarak tutuklandı…”
Yukarıdaki haberleri her gün gazetelerimizden takip ediyoruz..

Şimdi de lütfen önceki akşam Başbakanlık tarafından yapılan açıklamayı bir okuyun;
“…Toplantı sonucunda, konunun aciliyetine binaen, Kamu Görevlileri Yasası’nın 102. Maddesi gereğince, ilgili anteropolarda görev yapan Hüseyin Eligön, Yusuf Akgüç ve Nesrin Öner’in hakkında soruşturma başlatılmasına ve soruşturmanın selameti için, adı geçen kamu görevlilerinin soruşturma sonuçlanıncaya kadar, bu görevlerinden el çektirilmesine karar verilmiştir…”
Hüseyin Eligön
Yusuf Akgüç
Nesrin Öner…
Üçü de gümrük memuru, üçü hakkında da aynı sebepten dolayı soruşturma başlatıldı…

Sanırım anlamışsınızdır;
Ülkede hırsızlık yapan, darpta bulunan, sahtekarlık yapanların polis bülteninde ‘zanlı’ oldukları için sadece isim ve soy isimlerinin baş harfi kullanılırken, gümrük kaçakçılığı ile soruşturma açılan aslında görevden alınmayan ama görev yerleri değiştirilen 3 kişinin isimleri açık açık kamuoyuna duyuruluyor, onlar da sadece ‘zanlı’ oldukları halde hiç de insaf kurallarına uygun olmayan bir tavır içine giriliyor…

Şimdi hep birlikte empati yapalım lütfen;
Hepimiz kendimizi bu üç gümrük çalışanının yerine koyalım.
Ve sabah uyandığınızda gazetelerde bu haberin içinde ismimizin yayınlandığını düşünelim.
Ve sabahın ilk saatleriyle birlikte gelen telefonları…
Eğer çocuğunuz okuyorsa arkadaşlarının kendilerine sorduğu soruları…
Markete girdiğinizde üzerinizde gezinen şüphe ile bakan gözleri…

Ve sabahın ilk saatleriyle birlikte gelen telefonları…
Eğer çocuğunuz okuyorsa arkadaşlarının kendilerine sorduğu soruları…
Markete girdiğinizde üzerinizde gezinen şüphe ile bakan gözleri…
Ya da bu çalışanların işyeri değiştirildiği için, yeni görev aldıkları birimlerdeki çalışma arkadaşlarının arkadan fısıltıyla konuşmalarını…
Değil bu olayı yaşamak, kendinizi onların yerine koymak bile insanı ürkütüyor değil mi?

Hükümet belki gümrükte yaşanan bazı olaylara karşı ne kadar ciddi olduğunu ima etmek istiyor ve iyi de yapıyor ama kaş yaparken de göz çıkarmayı ihmal etmiyor…
Suçu sabit olmayan yılların devletin çalışanlarını, yargısız infaz edip, kamuoyunun önüne basın vasıtası ile atıveriyor…
Biz gazeteciler de sansasyonel haber diye kimsenin kişilik haklarını bile düşünmeden, teraj ve reyting uğruna olayın üstüne balıklama dalıyor, Başbakanlığın yaptığı hatanın üstüne hatalar ekleyerek aslında büyük bir insanlık suçu işliyoruz.

Peki şimdi sormazlar mı adama;
Bu üç isim soruşturma sonunda aklanır ve eski görevlerine geri gönderilirlerse, bu süre zarfında yapılan manevi işkencelerin hesabını kim verecek?
Başbakan mı Maliye Bakanı mı yoksa biz basın mensupları mı?


GÜNÜN FOTOĞRAFI


MESAJ KUTUSU

Sayın İrsen KÜÇÜK, antrepoda sorumlu 3 gümrük çalışanının esimleri verilerek basına açıklama yapılması gümrük camiasında üzüntü ile karşılandı. Eğer suçsuzlukları kanıtlanırsa umarız itibarlarını iade eden bir açıklama da yaparsınız…

Sayın Hasan SERTOĞLU, Kadınlar Günü dolayısıyla yayınladığınız gazete ilanları epey ilgi çekti de 2004 sürecinde İnönü meydanı ile ilgili sözlere özellikle sol çevrelerden epey tepki geldi.

Sayın Suphi HÜDAOĞLU, öğretmen sendikaları Lefkoşa Belediye Başkanlığı seçimlerinde oylarını size yönlendirme kararı aldılar. Bu fırsatı iyi değerlendirirseniz aradan fırlayabilir seçimin sürprizle bitmesine neden olabilirsiniz.

Sayın Çağlayan CESURER, vatandaşlar çifte aydınlatma kazığı konusunda sizden hareket bekliyor. Zira diğer sivil toplum örgütleri ile muhalefet partileri bu konuda epey gerilerde kaldılar.

Sayın Mehmet KORTAY, oğlunuzla takımda diye Bolu’daki turnuvaya kafile başkanı olarak gitmeniz epey tepki topladı. Ha keşke bu geziyi devletin değil de kendi kesenizden yapsaydınız. Vatandaş bu konularda epey hassas oldu…

Sayın Mehmet ÖZÇELİK, Çetinkaya Spor Kulübü’nün kesilen elektriği yukarıdan gelen bir talimatla açılınca olan yine size oldu…Partizanlığın daniskasının yaşandığı ülkemizde bu tür olaylara alışacaksınız artık.

Sayın Mustafa ÇOBANOĞLU, geçtiğimiz hafta içinde üç gün izne çıkmanız ve ardından yeni gümrük yolsuzluğu haberlerinin ortaya çıkması çeşitli söylentilere de neden oldu. Millet gripten kırılırken insanlar neler düşünüyor değil mi?

Sayın Vakkas ALTINBAŞ, akaryakıt yomsuzluğu konusunda önümüzdeki günlerde epey terleyecek gibi görülüyorsunuz. Gelin bu iş daha fazla dallanıp budaklanmadan kamuoyuna bir açıklama yapıp perde gerisinde yaşananların detaylarını anlatıverin. Bin kere öleceğinize bir kere ölmüş olursunuz…

Sayın Hüseyin ÇOBANOĞLU
, BRTK’nda bazı siyasi programların iptal edilmesi önce çalışanlar sonra da kamuoyunda tepki ile karşılandı. Program yapımcıları da epey üzüldü bilesiniz…

Sayın Özel KADIOĞLU
, İrsen beye hala küs olduğunuz için yerel ara seçimler için Nuh deyip Peygamber demediğiniz söyleniyor. Göçmenköy, Göçmenköy olalı böyle inat görmedi. Hakkınızda hayırlı artık.

Sayın Barış BAŞEL, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle acaba dün kadın sığınma evini kimler ziyaret etti diye merak ettik. Bu gün sosyete kadınlar günü olarak değiştirilse hiç fena olmayacak değil mi?

Sayın Memduh ÇETO,
aktif siyasete girdikten sonra üç ayrı telefon birden taşımaya başladığınız gözlemleniyormuş. Bir de meclise girerseniz yandığınız gündür. Allah kolaylık versin…

Sayın Ahmet MURATOĞLU,
dün sosyal paylaşım sitelerinde ‘hepimiz kadınız’ sloganını ortaya atmış ama kimseden destek gelmeyince sessiz kalmayı tercih etmişsiniz. Yani konu o kadar göreceli ki erkeklere de hak vermek gerek…

Sayın Türker VURAL, ne zaman gümrükte bir vukuat olsa her nedense hep sizin adınız aklımıza geliyor. Ama bir gün sır gibi saklanan görevden alma olayı elbette aydınlanacak ve tüm gerçekler gün yüzüne çıkacak.

Sayın Alihan PEHLİVAN
, Arif Salih Kırdağ’a yerel ara seçimlerde gönüllü danışmanlık yapma kararı aldığınızı ve seçilmesi için kararlı olduğunuz söyleniyor. Vardır bunda da bir hikmet desenize…

Sayın Çelebi ILIK,
geçenler bir narenciye bahçesinde seçim kulisi yaptığınız görülmüş. Çalışanlar seçmense sorun yok da eğer değilse acaba boşuna mı dil döktünüz?

Sayın Tözün TUNALI, Türkiye’den yarı fiyatına ithal tavuk talebinize iki aydır bakanlıktan tek bir yanıt bile alamamışsınız.Tavuk deyince bakanlıktan önce bu işi tekeline alanlara uğramanız gerektiğini bilmiyor muydunuz yoksa?

Sayın Mehmet BARIŞSEVER,
yerel seçimlerde partinizin ve adayınızın farkındalık yaratması için mutlaka kimsenin aklına bile gelmeyecek projeler üretmek durumundasınız. Konunun uzmanı olarak büyük size büyük sorumluluk düşüyor…

Sayın Mehmet TEMİZ,
minik köpeğiniz bulununca evde bayram havası yaşandığı görülmüş. Hatta bunun şerefine dostlarınıza mangal partisi bile vereceğiniz söyleniyor. Bakalım geçmişte verdiğiniz sözler gibi mi olacak?


Günün Fıkrası

Basın

Temel'le Dursun hamama giderler. Herkes peştemal sararken Temel beline gazete kağıdı sarar.
Dursun:
- Ula Temel, niye gazete sardun belune daa.
Temel:
- Haçan bilmey misun, bu ülkede basın herşeyi büyütür daa...