Geçen hafta Mağusa’ya yaptığım yaklaşık iki saatlik ziyarette özellikle ticari taksilere çok daha bir dikkatle baktım…
Çünkü Mağusa’ya taksici arkadaşların daveti üzerine gitmiştim…
Seyir halinde gördüğüm 10 taksiden hiç abartmadan söylüyorum hepsinde DAÜ’ye yeni kayıt yaptıran öğrenciler vardı…
Özellikle de DAÜ ve çevresinde inen-binen öğrencilerin heyecanına tanık oldum…
Bu da demektir ki DAÜ öğrencisi taksi işletmeleri için de hayati bir önem taşıyor…
Ve bir çok taksici arkadaşın bunun bilincinde olduğunu görmekten de epey memnun oldum.
Kendi kulaklarımla duymasam inanmazdım;
Çok özel bir durum olmadığı müddetçe taksici arkadaşların gelirleri çok şaşırtıcıdır ama asgari ücret düzeyinde seyrediyor…
Çünkü bir çoğu patron değil çalışan ve kazançlarının yarısı patronların cebine giriyor…
Peki patronlar kim?
Memurlar, emekli askerler ve ev hanımları!
Maalesef durum bu…
Sağ olsunlar var olsunlar siyasilerin elindeki en önemli kozlardan bir tanesi olan T izinleri yıllardır eşe, dosta ve partiliye dağıtılmış, bu sektörde bir şişkinlik meydana gelmiş…
Taksici arkadaşın ortalama günlük kazancı 200 TL civarında, bunun 100 TL’si patrona gidiyor, 50 TL’si mazota 50 TL’si de taksiciye kalıyor…
Günün sonunda evine 10-20 TL ile de giden çok sayıda taksici var…
Taksici arkadaşlarla yaptığımız görüşme sonrasında orta çıkan en önemli sorunun kaçak çalışanlar olduğunu tespit ettim…
220 taksinin olduğu ki bu rakamın 150’den fazla olmaması gerektiğini söylüyorlar yüzde 80’inin kaçak olduğu bir kentte bu işi yapanların para kazanması zaten doğaya ters düşer!
Gemiden inen insanlar gelip burada taksicilik yapıyorlar…
Lahmacun ustaları işlerini bırakıp bir taksi sahibi ile anlaşıp direksiyon başına geçiyor…
Taksi sürücü belgesi bile almadan taksi sahipleri ile anlaşıp deyim yerindeyse korsan taksicilik yapıyorlar ve haliyle duraklardaki taksicilerin paylarının büyük bir kısmı onlara gidiyor…
Bir önemli sorun da taksicilik yapan arkadaşların her nedendir bilinmez aralarında çok fazla birlik ve beraberliği sağlayamamış olmaları…
Meslekte kamplaşmalar var, duraklar neredeyse birbirine düşman olmuş, bu da köklü sorunların çözülmesini engelliyor…
Kimi taksimetre açmadan kendi fiyatını belirliyor kimi öğrenciye özel fiyat uyguluyor, sonuçta bir fiyat disiplini olmayınca haksız rekabet hemen kendini gösteriyor.
Bu da demektir ki denetleme neredeyse hiç yok, denetleme olmayınca da rehavet almış başını gitmiş…
Oysa bu konuda çok ciddi yetkilerle donatıymış bir Denetleme Kurulu var ama taksicilerin geneli bu kurulun görevini layıkıyla yapmadığına inanıyor…
Taksicileri dinlerken aslında Mağusa’nın da genel sorunlarını öğrenmiş olduk…
20 bine yakın öğrencinin olduğu Mağusa’da hemen her sokak başında bir bet salonunun olması, bunların içinde cazip izaz ikramlar öğrenciyi epey cezp ettiği için kısa sürede bahis müptelası olup çıkıyor…
Sonra da büyük sorunlar başlıyor, parası biten öğrenciler önce borçlanıyor, sonra cep telefonlarını satmaya başlıyor ve bu da sosyal bir sorunun iyiden iyiye alevlenmesine neden oluyor…
Ama bet salonlarını denetleyen bir Allahın kulu olmadığı için sorunlar yumağı önümüzdeki süreçte ne gibi facialara yol açacak onu da hep birlikte göreceğiz…
Umarız hayati bir konu olan örencilerin bet salonları olan ilişkileri hükümet edenlerin dikkatini çeker…
 
 
 
 
Nijeryalı ve Azeri korsanlar!
 
20 bine yaklaşan öğrenci sayısı ile DAÜ Mağusa’da çok kişinin aynı zamanda ekmek kapısı…
Mağusa’da taksicilik yapanlar kaçak taksicilerle mücadeleye devam ederken bazı Nijeryalı ve Azerbaycanlı örencilerden de hayli dertliler…
DAÜ’de çok sayıda Nijeryalı ve Azeri öğrenci olduğu için bu ülkeden gelen bazı öğrenciler kiralık araba şirketlerinden kiraladıkları araçlarla kendi ülkelerinden olan öğrencileri taşıma işine girince taşımacılıkta pasta daha da küçülüyor ve sıkıntı büyüyor…
DAÜ’ye giriş-çıkışlarda güvenlik olmayışı bu kişilerin işini kolaylaştırıyor ve DAÜ içinde korsan taksiciler türemiş oluyor…
Taksiciler öğrencilere uyguladıkları 10 TL’lik fiks ücrete korsan taksiciler 5-8 TL uygulayarak cazip hale geliyorlar…
 
 
 
Seks ticareti yapanlar da var!
 
Diğer kentlere göre çok değil ama Mağusa’da araçlarında gece kulübü kataloğu taşıyan taksici de yok değil!
Bunların derdi taşımacılıktan daha ziyade gece kulüplerinden aldıkları yüksek komisyon ücretlerinden faydalanmak.
Geçtiğimiz günlerde DAÜ’de öğretim üyeliği yapan bir hocayı taksisine alan uyanık arkadaş torpido gözünden çıkardığı arkada oturan müşteriye uzatınca müşteri de ‘bunlar ne’ diye sormuş…
Taksi sürücüsü de ona pişkin pişkin gülerek şöyle cevap vermiş;
“Utanma ağabeyciğim sen erkek değil misin istediğin zaman en güzel el değmemiş kızlar bizde…”
 
 
 
“Emniyet kemeri takmak istemiyoruz”
 
Ne kadar doğru bir istek tartışılır ama taksiciler kendilerine özel emniyet kemeri takmama uygulamaması istiyor.
Bunda da haklı gerekçeleri var…
Özellikle gece belli bir saatten sonra çalışan taksiciler son yıllarda gasp olaylarının yoğunlaştığını bu nedenle seyir halindeyken arakadan gelebilecek tehlikelere karşı emniyet kemerinin kendilerini savunmak için manevra kabiliyetini ortadan kaldırdığını ifade ediliyor.
Polis yetkilileri bu talebi nasıl değerlendirir bilemeyiz ama en azından gündeme almasında yarar var gibi görülüyor…
 
 
 
 
Günün Fıkrası
 
Azrail takside…
 
Bir müşteri taksiye el kaldırır.
Şoför : Eeee hemşerim kimsin nereye gidersin?
Yolcu: Ben Azrailim, canını almaya geldim.
Şoför alaycı bir tavırla : Sen mi Azrailsin, yav senin gibi Azrail olurmu hiç?
Yolcu sakin bir tavırla: Sen daha önce Azrail gördün mü de tarif ediyorsun der... ve ekler 
- İnanmadın bana öyle mi?
Şoför : İnanmadım tabii......
Yolcu: O zaman 200 metre ileride bir adam daha alacaksın...
Gerçekten de adamın dediği gibi şoför 200 metre ilerde bir yolcu daha alır..
Ama yolcu ön tarafa oturur...
Olaylar bundan sonra daha da enteresanlaşır.....
Şoför yanındakine : Eee sen kimsin nereye gidersin?..
Öndeki: Abi ben merkezde bir yerde indirirsen çok sevinirim adım felanca...
Şoför : Yahu şu arkadaki adam bana Azrailim diyor. Görüyor musun şu herifi. 
Hem iyilik ediyoruz, hem de dalga geçiyor zibidi...
Öndeki arkaya bakar, ve -- Abi arkada kimse yok ki...
Şöför hışımla arkaya bakar ve: Kör müsün be adam! Arkada oturuyor ya...
Öndeki arkaya bir daha bakar : Abi senin kafan iyi mi yoksa dalga mı geçiyorsun...?
Bu sefer arkadaki söze girer: "Gördün mü? Öndeki beni ne duyabilir nede görebilir!" der şoföre.
Şoförün bir anda dizlerinin bağı çözülür bet beniz atar....
Arkadaki şöföre: Hadi der, arabayı kenara çek 2 rekat namaz kıl canını alacam...
Şoför ağlamaklı çaresiz bir şekilde arabayı kenara çeker ve iner arabadan... ..
Peki sonra ne olur;
Adamlar arabayı aldıkları gibi kaçar…