Ben bir ihbar aldım mı en fazla neden korkarım bilir misiniz?
İhbarı yapanın ‘lütfen ismimi belirmeyin’ demesinden!
Genelde böyle olur çünkü, okurlar yaşadıkları kendi sıkıntıları olsa bile konuşmalarının sonunda ‘lütfen ismim çıkmasın’ der…
Biz de sözümüzde durur ve öyle yaparız!
Bir insan haksızlığa uğrayıp da isyan ederken nasıl olur da isminin deşifre olmasını istemez diye düşünürüm hep…
Ama küçük bir ülkenin içindeki ilişkiler ve şartları göz önüne aldığınızda da hak verirsiniz insanlara…
Dün Zeynep Safa adlı okurla telefonda dertleştik, o anlattı ben dinledim…
Korka korka sordum, ‘isminizle yazabilir miyim’ diye…
“Elbette, benim kimseden korkum yok” deyince de derecesiz mutlu oldum!
Hani geçenlerde Lefkoşa Devlet Hastanesi’ndeki istihdam skandalını yazmıştık ya…
Meğerse şark kurnazlığı ile yapılan istihdamlar sırf orada olmuyormuş!
Yani temizlik işçisi diye istihdam et ama memurluk işlerinde çalıştır meselesi…
Mağusa Devlet Hastanesi’nin temizlik ihalesini kazanan şirket de burada 34 çalışanı ile hizmet verirmiş…
Bunlardan üç tanesi de memurluk görevlerinde istihdam edilmiş!
Zeynep Safa adlı vatandaş da istihdamları duyunca ve CTP’li olduğu için Ferdi Sabit Soyer’i devreye koymuş…
Sağolsun Ferdi bey çok insancıl birisi olduğu için ricayı kıramamış ve bir  telefonla işi bitirmiş…
Zeynep Safa da büyük bir sevinçle gitmiş hastaneye kaydını yaptırmış…
Ama hevesi de kursağında çok erken kalmış…
Hastaneye nereden geldiyse bir telefon bu kişinin hemen durdurulmasını istemiş!
Peki gerekçe?
Hastane yönetiminin gerekçesi elbette olamaz, emir yüksek yerden gelince!
Zeynep hanıma göre ise gerekçe istihdamın Ferdi Sabit Soyer tarafından sağlanması…
Ferdi bey kim oluyor da böyle bir istihdama ön ayak oluyor değil mi?
Zeynep hanım bunu şöyle değerlendiriyor;
“Bıyıklı-bıyıksız kavgasının kurbanı oldum…”
Bu kavga daha bakalım kaç CTP’liyi daha kurban edecek…
CTP’nin kurucularından bir kişinin kızı, şimdi bıyıklı-bıyıksız kavgasına kurban ediliyor!
Konu parti MYK’sına kadar getirilmiş ve kavga o kadar büyük ki CTP’yi yiyip bitirecek cinsten…
Ferdi Sabit Soyer tarafından istihdam edildiği gerekçesi ile CTP’nin kendi evlatlarını yeme operasyonu süredursun…
Olayın vahameti CTP’nin de ötesinde bizim için çok daha büyük…
Yüz kere yazdık, yüz kere daha yazarız;
UBP döneminde yapılan yanlış kurultay istihdamlarından sonra CTP de aynı yanlış yöntemi uygulayarak her türlü tezgahı kullanarak yandaşlarını devlet dairelerine yerleştirmeye başlamıştır…
İrsen bey nasıl istihdamları yaparken kendinden olmayanlara iş olanağı sağlamayıp partisi içinde ayrımcılık yaptıysa aynısını şimdi CTP de yapmakta, işe alırken bile değil diğer ülke gençliğini kendi parti gençliğini bile ikiye bölmüştür…
Bıyıksızlara iş olanağı sağlanırken bıyıklılara aş yok, iş yok!
Bıyıksızlar kahraman, bıyıklılar vatan haini…
CTP bu günleri de mi görecekti?
Sağlık Bakanı Ahmet Gülle’ye soruyoruz;
Lefkoşa Devlet Hastanesi’yle ilgili yazımızdan sonra cevabi yazınızda yuvarlak kelimelerle durumu idare etmeye başladınız…
Şimdi bir kez daha cevap verin de görelim…
Temizlik şirketleri kanalıyla yapılan istihdamlarda memuriyet kadrolarının doldurulması yasal mıdır?
Memurluk işi verilen çalışanların isimlerini hangi yöntemle belirliyorsunuz?
Söz sizde…
 
 
Akıllı sayacın aklı karışınca!
 
Girne’de oturan bir vatandaş yanımdaydı, derdini dinledik…
İki ay önce kadar evine akıllı sayaç bağlamışlar…
Sayaç akıllı ya vatandaşın çok hoşuna gitmiş bu!
Ta ki faturalar gelinceye kadar…
İlk fatura bin TL…
İkinci fatura 2 bin TL!
Evde bütün yaz boyunca tek bir klima bile çalıştırmayan 2 bin TL maaş alan bir kişi bu kadar elektrik harcar mı?
Tansiyonu tavan yapan vatandaş tutmuş kurumun yolunu, faturayı gösterince ilgili memurun cevabı şu;
“Akıllı sayacın aklı karıştı galiba…”
 
 
 
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Ferdi Sabit SOYER, bundan üç-beş yıl önce sizin işe aldırdığınız insanların yine partilileriniz tarafından işten kovulacağını söyleseler inanır mıydınız? Bu kez intikamınız bakalım nasıl olacak? Doğrusu ben sonuçlarını düşününce şimdiden korkmaya başladım bile…
Sayın Ahmet GÜLLE, temizlik şirketleri üzerinden devlet kadrolarına yapılan istihdamlar konusunda bu kez çok daha ayrıntılı bir açıklama bekliyoruz. Önümüz bayram, sıkıntı yapmayın ama bayram sonrasına hazırlanın. Bıyıklı arkadaşlar da bu işin peşini bırakmayacak haberiniz olsun! Bu arada mağdur olan kadının telefonlarına niçin bakmıyorsunuz?
Sayın Osman KORAHAN, devletin hastanelerine temizlik işçisi adı altında memur alımı yapılıyor. Artık kara kaplı defteri açma vakti gelmedi mi? Bu arada Mağusa Devlet Hastanesi’nde fatura yolsuzluğuna da el atacak mısınız?
Sayın Ceyhun ÜMİTER, hastaneye istihdam edilip sonra durdurulan insanlara yeniden iş sözü veriyorsunuz ama sözünüzde durmuyorsunuz. En iyisi kimseye söz vermeyin ileride başınız ağrımasın…
Sayın Temel BULUT, mahkeme kağıtları size ulaştırılamayınca görevliler KKTC’de kullandığınız makam aracını da altınızdan almış. Başka bir ülkede olsa sınırdan ilk girişte kelepçelerle polise götürülürdünüz. Allah sabırlar versin…
Sayın Mehmet HARMANCI, Osman Vehbi sokak sakinleri birkaç haftaya kadar yoldaki çukurların doldurulmaması halinde eylem yapacaklarını bildirdiler. Yağmurlar başlamadan şu işe bir el atsanız diyoruz…
Sayın Doğuş DERYA, partinizin ilk MYK toplantısında Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar size gülmeyi yasaklayacaklarını duyduk. Yani siz de öyle bir hınzırca gülüyorsunuz ki havadan nem kapanların tansiyonu yükseliyor…
Sayın Serdar DENKTAŞ, bakanlık ataması işini değil bayram sonrasına seçimlere kadar uzatmakta yarar var. Zira partili üç vekiliniz daha şimdiden kendilerini bakan ilan ettiler gibi. Bunun bir kez daha düşünmekte yarar var…
Sayın Fikret KELEŞ, her nedense aranmamaktan şikayet ediyorsunuz ama arayanların da telefonuna bakmıyorsunuz. Bu arada Vadili Belediyesi’nde örgütlü olduğunuz halde üyelerden 6 senedir aidat almadığınız da söyleniyor. İyi de kesilen paralar nereye gidiyor?
Sayın Vakkas ALTINBAŞ, sizin yaramaz damadı kontrol altına almak en fazla sizin işinize yarayacak gibi görülüyor. Zira ölümle tehdit iddiaları doğru çıkarsa sizin de itibarınız zedelenebilir…Sağlam bir fırçayı hak etti değil mi?
Sayın Ülker FAHRİ, son dönemde Orhan Gencebay’ın eski şarkılarını dinlemeye başlamışsınız. Kula kulluk edenlerin bu kadar fazla olduğu başka bir ülke var mıdır sizce? Bu arada arabeskin yanında rakı-balık da iyi gider değil mi?
Sayın Süleyman İRVAN, Medya Etik Kurulu’nun bütün kararları bize de gelirdi ama son karar nedense gelmedi? Acaba bu etik dışı durumu kime şikayet etmeli? Bu arada alınan tüm kararlara saygımız var hiç şüpheniz olmasın!
Sayın Cemal ÖZYİĞİT, DAÜ rektörlüğü konusunda hükümet ortaklarıyla aynı görüşte olmanız hayli garip geldi bize! Eğer onların dediği olursa bundan sonraki rektör seçimlerinde söz tamamen siyasilerin iki dudağı arasında olacak, hoşuna gider mi böyle bir şey?
Sayın Aslan BIÇAKLI, Göçmenköy tesislerine UEFA yetkililerini ağırlamak için yeni bir bina yapıp döşemeye başladığınızı duyduk. Allah duysun sizi, hayali bile güzel değil mi?
Sayın Okan ERDEMSİZ, Laguna barı yeniden dekore ederek kış döneminde Sirinus ismiyle hizmet vermeye başlayacağınızı duyduk. Ara sıra radikal değişikliklerde fayda vardır değil mi? Hayırlı işler dileriz…
Sayın Ahmet İKİDERELİ, dün Göçmenköy’de ara sokaklarda bir süre kaybolduğunuzu ve bir gece kulübü sahibinin yardımıyla yolunuzu bulduğunuzu öğrendik. Tam da iyi yere düşmüşsünüz yani, geçmiş olsun... 
 

GÜNÜN FOTOĞRAFI:

 
Günün Fıkrası
 
Kredi kartı

Uluslararası bir toplantı için bir Alman, bir Fransız, bir İngiliz, bir İtalyan ve bir Türk Atina’da tavernaya giderler. 
Biraz sonra bir dansöz sahne alır. Alman’ın önüne gelip bel kıvırmaya başlar. 
Alman ne yapacağını bilmez. Türk Alman’a para basmasını söyler. 
Alman cüzdanını çıkarır ve 100 Euro’yu dansözün sağ sutyeninin içine sokar. 
Dansöz Fransız’ın önüne gelir. O da 100 Euro’yu dansözün sol sutyeninin içine sokar. 
Sıra İngiliz’e geldiğinde o da 100 Euro’yu dansözün göbeğine yapıştırır. 
İtalyan’da 100 Euro’yu dansözün alnına yapıştırır. 
Sıra Türk’e gelir. Türk cüzdanını açar bakar ki beş para yok. 
Dansöze arkasını dönmesini ve eğilmesini söyler. 
Dansöz eğilince külotunu aşağıya indirir ve cüzdanından çıkardığı kredi kartını dansözün poposunun arasından geçirir ve şöyle der; 
-“Çek istediğin kadar!.”