Sevgili Deniz Gürgöze bugün Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanı Hamit Bakırcı ile bir araya gelip uzunca bir söyleşi yaptı…
Bakan, eşi, daire müdürleri ve eşleri bir Fransız işadamının davetlisi olarak Marsilya’ya gitti ve bir takım ziyaretlerde bulundular!
Bu ziyaretin masrafları kimin tarafından karşılandı?
Son 10 gündür kamuoyunun gündemi bu…
Bu merakın asıl amacı beleşe yapılan Marsilya ziyaretinin sonucunda bakan ya da partisi cebe bir şeyler indirecek mi indirmeyecek mi?
Bakan Bakırcı’nın cevabı şu oldu;
“Ben ve eşimin masraflarını biz ödedik, diğer arkadaşlarınkini ise Fransız iş adamı…”
Sevgili okurlar;
Adım gibi eminim ki beni gibi siz de buna inanmadınız!
Eğer bu doğru olsa bakan daha ilk günden aslanlar gibi faturaları gözümüzün içine sokar, herkesin ağzının payını verirdi!
Ama yapmadı!
Aksine bu işten kendini sıyırıp bakanlıktaki arkadaşlarını kamuoyunun önüne attı…
Sanki de ‘ben namusluyum ama onlar değil’ der gibi!
Biz Türkçede buna adam satmak diyoruz, bilmem bakan ne der?
Benim inancım odur ki Bakan Bakarcı ve ekibi Marsilya’ya kendi arzusu ile değil birilerinin ricası üzerine gitti…
O ricacı kim ise kıramadı ama basın sorumlusu Sevgili Burhan ziyaretin devlete tek kuruş yükü olmadığını paylaşınca kabak da bakanın kafasında kırıldı!
Öğrendiğimiz odur ki bakan bu ziyaret daha ilk günden basının diline düşünce hatasını anladı ve pişman oldu ama geriye dönüş de mümkün değildi…
Marsilya ziyareti kabusa dönüştü ve adaya ilk geldiği gün istifa etmeyi bile düşündü…
Ama yine araya birileri girdi ve o yine onları kıramadı!
Toplumun baskısını sadece kendi omuzlarına aldı…
Hamit bey ‘ben masraflarımı ödedim, diğer arkadaşlar beleşe gitti’ diye bu işten sıyrılamaz!
Önce faturaları göstermesi lazım…
Sonra da kamuoyundan özür dileyip gerekirse istifanın da bir erdem olduğunu göstermek için çoktandır kafasında olan o dilekçeyi yazmalı ve üzerindeki yükü atmalı!
Ama bu da yetmez!
Kendisine bir ekip ile Marsiyla’ya uzanmasını isteyen o meçhul birileri kim, onu da açıklasın…
Ve bu işten kimin ne kadar çıkar sağlayacağını…
Birilerini kurtaracak diye kendini kör kuyuya atmanın hiç manası yok!
 
 
“Sizin liyakat anlayışınız bu mu?”
 
“Her seçim döneminde dillerde düdük olan üçlü kararname ile atamalar, yok efendim biz iktidara gelince bunu değiştireceğiz, artık atamalar liyakat ve performans değerlendirmesi bakarak yapacağız. Şeffaf olacağız, yok kamu dışında kalan yurttaşlar da bu makamlara atanabilsinler diye münhal yayınlayacağız. Bu masaları her seçim dönemi anlatarak oyları cebe indirdiniz. Şimdi facebook sayfamdan öğrendiğim bir atama. Gerçekten yüreğim parçalandı.
Tam 35 senesini eğitime veren bunun 9 senesini Yüksek Öğrenim ve Dışilişkiler Dairesi’nde müfettiş olarak devam eden, sırf öğrenciler mağdur olmasın en iyisi olsun diye mesai kavramı tanımayan gecesini gündüzüne katan Servet Dinççetin hocahanımın başına 13 yıllık lise öğretmenini atayan zihniyete sormak lazım, sizin liyakat, performans ve şeffaflık anlayışınız partizanlik akrabalık ahbaplıkla mı ölçülüyor.
En dürüst olanınızın Bakanlığında böyle oluyorsa varın gerisini hiç düşünmeyin. Yazık!”
 
(İRFAN ERBAY)
 
MESAJ KUTUSU
 
 
Sayın Hamit BAKIRCI, Marsilya’dan adaya geldiğiniz ilk gün istifayı düşündünüz ama etmediniz. Eğer etseydiniz strese girmeyecek, bel fıtığınız da nüksetmeyecekti! Madem ki kendi masraflarınızı kendiniz karşıladınız şu faturaları bir görelim lütfen!
Sayın Ersin TATAR, UBP genel başkanlığı için bugünden itibaren nabız yoklamaya başladığınızı öğrendik. Sanayi Bölgesi’nde UBP’nin nabzının attığı mekanda ilk mesajları vermişsiniz. Hadi bakalım hayırlısı…
Sayın Serdar DENKTAŞ, Tayland’da yediğiniz içtiğiniz sizde kalsın bari kamuoyuna gördüklerinizi anlatın ona da razıyız… Bu arada MYK toplantılarında kulaklarımızı çınlattığımızı duyduk. Biz de niçin kızardılar diye merak ediyorduk…
Sayın Sibel SİBER, Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda siz ne kadar temkinli konuşsanız da şansınız her geçen gün artıyor. Zira anketlere göre parti içinde şansı en fazla olan aday sizsiniz. Tufan hoca da yanınıza müzakereci olarak gider değil mi?
Sayın Mete TÜMERKAN, yeğeninizi BRTK’da istihdam edip program yaptırdığınız yönünde çalışanlardan sitem mesajları alıyoruz. Umarız doğru değildir, eğer doğruysa da bunun geçerli bir açıklaması vardır inşallah!
Sayın Ahmet GÜLLE, yapımına yakında başlanılacak olan Onkoloji Hastanesi’nin Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları binasının hemen yanına yapılmasına  hatta bu binanın bir bölümünün yıkılacak olmasına çalışanlardan şikayet mesajlarınız var. Umarız teknik bir hata yapmıyorsunuzdur…
Sayın Ahmet KAŞİF, DP-UG genel başkanlığına aday olmanız için yakında ciddi bir abluka altına alınacağınızı biliyor muydunuz? Şu Cumhurbaşkanlığı seçimleri var ya herkesin başını yakacak gibi görülüyor!...
Sayın Mehmet HARMANCI, dört gözle beklediğiniz Sayıştaylık raporlarını biraz daha bekleyeceksiniz. Sayıştay Başkanlığı bu konuda tam 450 sayfalık bir rapor hazırladı ve üzerinde büyük hassasiyetle çalışıyor. Yıl sonu elinizdedir…
Sayın Suphi COŞKUN, Türkiye’deki Cumhurbaşkanlığı seçimleri için AKP’li bazı vekillerin kapınızı çalıp oy istediğini duyduk. Diplomatik cevaplarla durumu iyi idare ettiğiniz söyleniyor! İyi yırttınız desenize…
Sayın Hasan SERTOĞLU, Cumhurbaşkanı Eroğlu’na Özer Kanlı için sert bir ültimatom verdiğiniz ve görevden alınmaması halinde Derviş beye karşı anti kampanya başlatacağınızı öğrendik. İyi de etle tırnak nasıl ayrılsın ki?
Sayın Özkan YORGANCIOĞLU, Marsilya’dayken Çevre Bakanı’na ulaşamamanız artık sizin eksikliğinizdir. Kamuoyunun büyük hassasiyet gösterdiği Marsiyla kargaşasını çoktan bitirmiş olmalıydınız…
Sayın Sunat ATUN, hafta sonu tatilinizi misafirlerinizle birlikte Kaya Artemis’te geçirdiğiniz gözlemlenmiş. Umarız tatil dönüşü özlemle beklendiğiniz genel merkeze de uğrar sizi özleyenleri sevindirirsiniz…
Sayın Beyazıt ADALIER, Mehmetçik Üzüm Festivali’nde torununuzla şöyle bir turlayıp torununuzla birlikte gözleme yediğiniz ve kimseye selam sabah vermeden festival alanından ayrıldığınızı öğrendik. Siyaset ne nankör değil mi?
Sayın Raşit PERTEV, büyük bir trafik kazasını küçük sıyrıklarla atlattınız ya verilmiş sadakanız varmış. Büyük geçmiş olsun diyoruz. Böyle durumlarda fakir fukarayı sevindirmekte yarar görüyoruz…
Sayın Fatma SOLMAZ, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde Ankara’dan tam not aldınız. Ama YSK’nın müthiş yanlışlıkları karşısında da kahrettiniz! Artık uzun bir tatile çıkıp stres atmaya ne dersiniz?
Sayın Zorlu TÖRE, oğlunuzun düğün tarihi yaklaştıkça davetiye dağıtımına hız verdiğiniz görülüyor. Bu sıcaklarda Karpaz’dan Yeşilırmak’a kadar yom kat etmek kolay olmasa gerek değil mi? Genç çiftlere mutluluklar dileriz…
 
 
 
Günün Fıkrası
 
Banka müdürü

Karadenizli banka müdürü Rusya'ya geziye gitmiş ve bir lokantadan içeri 
girmiş. Siparişlerini verdikten sonra birde bakmış ki karşısında afet 
bir hatun sürekli kendisine bakıyor. 
Davetkar bakışlarla hatunu masaya çağırmış, hatun gelip masaya oturmuş. Ancak ikisi de birbirlerinin dilinden anlamıyormuş. 
Hatun çantasından kalem ve kağıt çıkarmış ve kağıdın üzerine 
sigara resmi çizmiş. 
Bizim Karadenizli müdür hemen sigarasına davranmış, kadına 
ikram etmiş. 
Hatun daha sonra kağıdın üzerine kadeh resmi çizmiş. 
Bizimki hemen garsonu çağırmış ve en iyi şaraptan sipariş vermiş. 
Hatun bu seferde kağıda ev resmi çizmiş yanına da 100 dolar resmi çizmiş. 
Bizimki içinden;
- "Ula karıya bak, banka müdürü olduğumu anladı konut kredisi istiyor.."