Son günlerin gündem konusu, Beşir Atalay’ın Cumhurbaşkanı Eroğlu’nu ziyaret etmemesi oldu…
Etmeli mi etmemeli mi?
Geçmişte ilk ziyaret Cumhurbaşkanlığı’na yapılıyordu da şimdi niçin yapılmıyor?
Anavatan ile Yavruvatan arasındaki gelenek, görenek ve teamüllere ne oldu böyle?
Doğrudur, eskiden böyle bir gelenek vardı ama, UBP kurultayı ile birlikte hepsi yıkılıp gitti.
Derviş bey, Ankara’dan gelen telkinlere dik durmayı yeğleyince, gördük ki aslında gelenekler filan kağıttan askerden başka bir şey değilmiş…

Ama biz medyanın işi de tamamen hinlik ve fesatlıktan başka bir şey değil!
Sanki de çok mühim bir şeymiş gibi bunun peşien düştük, ökaz altında buzağı arıyoruz…
Oysa tartışma konumuz bu değil başka bir şey olmalıydı…
Biz topyekün uyuduk ama Serdar Denktaş, belli ki uyumamış!
Dün, Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun önerilerini hatırlattı, iyi de etti.
Bu üç öneriyi önce bir hatırlayalım;

“BM misyonu hızlandırılmalı ve taraflar bir an önce kapsamlı çözüm için bir araya gelmeli. Takvim çerçevesinde bu görüşmeler neticelendirilmeli. Bu doğal kaynaklar da yeni birleşik Kıbrıs’ın olmalı. Türklerin de ortak olduğu yeni devlet bunu kullanmalı…”

“Eğer bu olamıyorsa kısa zamanda ve bu kaynaklara ihtiyaç varsa müzakereler sürerken iki taraf ortak bir komite oluşturmalı ve bu kaynakların pazarlanmasını, çıkarılmasını birlikte yönetmeli. Oluşturulacak kaynak da bir hesapta bloke edilmeli, barış sonrası ve barış süreci için kullanılmalı. Bu Esasen 2011’de mektupla da karşı tarafa bildirilmişti…”

“Yok bunlar olmuyor da GKRY tüm bu kaynaklar onların tarafında olduğu için ‘Biz sahibiz diyorsa’ zımnen ‘Kuzeye de Kuzey’dekiler sahiptir’ demiş olur ve böyle bir iddia ile davranıyorlar ise iki devletli çözümü de müzakere etmeye hazırız. Öyleyse de gelin oturun iki devleti konuşalım. Sonra bu iki devlet AB’de buluşurlar…”

Davutoğlu’nun üç önerisi de mantıklı ve yerinde öneriler.
İyi de, yine teamüllere göre, bu öneriler her zaman görüşmeci sıfatıyla KKTC Cumhurbaykanı tarafından yapılmaz mıydı?
Şimdi ne oldu da, artık açıklamalar Ankara Dışişleri Bakanlığı’ndan gelmeye başladı?
Yoksa yine kurultay sancısı mı?
Ankaralı dostlar çok yakında Eroğlu’nun görüşmecilik görevinden alınacağını iddia ediyorlar…
Hadi Eroğlu artık devre dışı kaldı…
Peki yeni görüşmecimiz Davutoğlu mu olacak?
Bunu bilmek hakkımızdır değil mi?

Bu arada;
Medyada yapılan haber ve yorumlarda, Beşir Atalay’ın Cumhurbaşkanı Eroğlu’nu ziyaret etmemesi eleştirilirken, muhakkak ki bu konu sayın Atalay’ın da kulağına gitmiştir.
Ha keşke, en azından görüntü kirliliği olmasın diye küçük bir açıklama yapabilirdi.
Ya da, kendisi yapmasa bile Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Sayın Akça’ya bu görevi verebilir, Akça da bürokratik bir dille buun kamuoyuna anlatır ve söylentileri de sonlandırabilirdi…
Bilmem anlatabildim mi?


GÜNÜN FOTOĞRAFI


MESAJ KUTUSU



Sayın Derviş EROĞLU, sizin söylemeniz gerekenleri Ahmet Davutoğlu söylemeye başladı ya artık bundan gerekli mesajı alın…Önümüzdeki sene başında görüşmecilik görevinden alınırsanız sakın şaşırmayın, hatta şimdiden hazırlıklı olun…

Sayın Hasan TAÇOY, Kıbrıs Türkünü din konusunda Türkiye’ye şikayet etmeniz hiç de hoş olmadı. Onlarca okur tepki dolu mesaj gönderdi, bir an önce Kıbrıs Türkünden özür dilemeniz isteniyor, bizden iletmesi…

Sayın Salih COŞAR, önemli bir ameliyattan sonra hızla iyileştiğinizi ve şimdi çok daha sağlıklı olma yolunda ilerlediğinizi memnuniyetle öğrendik. Başta Ayşe hanım olmak üzere tüm sevenlerinizi epey korkuttunuz. Gelmiş geçmiş olsun…

Sayın Halil İbrahim AKÇA, din ve iman konusunda Hasan Taçoy’un demesine göre demek ki görevinizi tam olarak yapamıyorsunuz. Bir an önce Kur’an kurslarını yaygınlaştırın ve her sokağa bir cami kampanyasını başlatın. Taçoy’ın torunları dinsiz imansız yetişmesin…

Sayın İsmet AKİM, dün yapılan MYK toplantısında LTB’den durdurulması planlanan 194 kişi için ağır eleştirilerde bulunduğunuz ve Fellahoğlu’na yeşil kitapçığı gösterdiğiniz söyleniyor…Sizi şimdiye kadar hiç bu kadar sinirli görmemişler…

Sayın Temel BULUT, KKTC’ye geldiniz ve kimliği alıp hiç nefes almadan geri gittiniz. Alacaklıların şikayet mesajları durmak bilmiyor. Bu arada bası yayın kuruluşlarını da reklam vaadiyle uyutup yanınıza almışsınız, bu işler böyle dönüyor değil mi?

Sayın Halil ORUN,
bu yılkı festival bütçesinin 600 bin TL olduğunu öğrendik. Geçmiş yıllardaki festivallerde kaza, kavga ve içkiden başka bir şey aklımızda kalmadı. Artık diyoruz yeni projelere imza atsanız da o kadar para heba olmasa…

Sayın Ersin TATAR, sizin bakanlığa çok yakın bir yerde açılan yeni berber salonundan ilginç ihbarlar gelmeye devam ediyor. Mahalleli bu konuda sizden yardım talebinde bulunuyor. Mercek altına almakta yarar var…

Sayın Ahmet DERYA, CTP’nin Lefkoşa ilçesi adayları arasında sizin de olduğunuzu ve böylelikle dört kuvvetli adayın yarışacağını öğrendik. Aday bolluğunun kurultay hesapları nedeniyle olduğu iddia ediliyor doğru mu? Hayırlı olsun…

Sayın Sunat ATUN, Beşir Atalay’ın uçağıyla Ankara’ya gitmeniz bazı bakanların canını fazlasıyla sıkmış. Hele bir tanesi arkanızdan öyle bir laf etmiş ki TC yetkililerinin bile bunu duydukları söyleniyor…

Sayın Ünsal ECESOY
, Malpas Gazino çalışanlarının içler acısı durumu ortadayken bu konuda konuşmamayı yeğlemenize tepki geldi. Bu arada bazı gazinoların da sıraya girdiği ve kapanma aşamasında olduğu iddia ediliyor, haberiniz olsun.

Sayın Yüksel ÇELEBİ, bölgenizdeki bazı siteler alt yapı yetersizliği nedeniyle resmen lağım içinde yüzüyormuş. Yakında ciddi sağlık sorunları yaşanmaya başlarsa yandığınız gün demektir. Biraz kıpırdanmakta yarar var…

Sayın Ünal ÜSTEL
, kış boyunca bol bol yurt dışı gezisi yaptınız ama sezon bayında otellerin doluluk oranlarında ki düşüş bir çok işletmeyi hayal kırıklığına uğratmış. Bir bakın bakalım nedene yanlış hesap yaptınız…

Sayın Mehmet CEYLANLI,
CTP ilçe başkanlığına ilk adaylık müracaatını yaparak rakiplere göre yarışa bir adım önde başlamışsınız. Bu arada partinin genç kesiminden büyük destek aldığınız söyleniyor. Demek ki yatırımı iyi yapmışsınız desenize…

Sayın Mustafa Kemal UYGUROĞLU,
gözü dönmüş bir öğrencinin sizi bıçaklama girişiminden sonra büyük bir şok yaşadığınızı öğrendik. Büyük geçmiş olsun verilecek sadakanız varmış…

Sayın Mehmet Ali TALAT, CTP kurultayı için başkanlık kulisleri hızlanırken bu konuda sizin de bir ekip kurduğunuz ve partiyi kontrol altında tutmak istediğinizi öğrendik. İyi de yaparsınız zira böyle giderse ikinci bir UBP vakası yaşanabilir…

Sayın Mustafa ÇOBANOĞLU,
bir okur şikayetinde Rum kesiminden gelen bazı elektronik müzik aletlerine gümrük uygulanmasın diye telefonda memurlara talimat verdiğinizi öğrendik. Hayırdır, torpil düzeninin çarklarına sizde mi karıştınız. Bazı memurlar tepkili bilesiniz…

Sayın Mehmet MOREKET, artık resmen Girneli olmuşsunuz ve denize sıfır dairede 5 vakit namaza başlamışsınız. Allah dualarınızı kabul etsin, yakında hacı olursanız hiç şaşırmayacağız…

Sayın Turgut ÇALICI, CTP Lefkoşa ilçesi için örgüt sorumluluğu adaylığında bir de rakibiniz olduğu söyleniyor. Bu sıralar siyasi kulisleri hızlandırmakta yarar var. Su uyur ama düşman uyumaz diyorlar…

Sayın Yahya KURT, Perşembe akşamı muhteşem bir düğün töreni ile mutlu sona ulaşacağınızı öğrendik. Allah mutlu ve mesut etsin, bir yastıkta kocatsın…

Sayın Hasan SADIKOĞLU
, yakın çevrenize ay başında bombayı patlatacağınızı söylüyormuşsunuz ama detaya girmiyormuşsunuz. Merak konusu olmuş İskele şimdi bunu tartışıyor…




Günün Fıkrası

Kadınlar dağıtınca


İki komşu kadın hafta sonu kocaları olmadan yemeğe çıkmışlar.
Yemekten sonra bara falan derken sabaha doğru iyice sarhoş eve yürümeye başlamışlar. İyice sıkıştıklarını farketmisler ama etrafta tuvalet falan bulamamışlar, mezarlığın yanından geçerken biri
- "Hadi şurada yapalım kimse görmeden" demiş, başka çare de yok, korka korka girip bir kenarda islerini bitirmişler.
Temizlenmek için birsey bulamadıklarından biri külotunu çıkarıp kullanmış, diğeri eve böyle dönemem diye oradaki çelenklerden düşmüş bir bandı alıp kullanmış.
Sabah kocalardan biri uyanıp karısını donsuz olarak sızmış görünce telefona sarılıp öbürünü aramış:
- Yahu biz fena boynuzlandık galiba. Karım eve sabaha karşı ve donsuz olarak dönmüş...
- Sen gene iyisin , bizimkinin kıçına "seni asla unutmayacağız" diye bir de kart yapıştırmışlar..