Ülkemizde iklim şartları malum kış ayları soğuk olur. Ancak ülkemizde binalar yapılırken, ısı koruma ve yalıtımı dikkate alan uygulama yok. Merkezi ısıtma sistemleri de kurulmuyor. Kuranlar da yüksek maliyetten çalıştıramıyorlar. Kala kala elektrikli ısıtıcılar kalır. Ya klimalar ya da çubuklu sobalar. Bunun yanında gazla ısınanlarda var. Veya gaz yağı ile ısınmaya çalışılır.
Hükümet bir anda hem elektik fiyatlarını hem de tüp gaz fiyatlarını yükseltince millet dondu kaldı tabiri caizse. Çağdaş bir sürece gireceğimize geriye gitme söz konusu oldu. Bu iki enerji kaynağına %30 oranındaki zamlar karşısında insanlar ilkel şartlardaki ısınma sürecine döndüler. Bakıyorsunuz modern evlerde, eski zamanlardaki gibi odun sobaları kurulmuş, ısınmaya çalışılıyor. Yeni yapılarda evin süsü olan şömineler de yoğun şekilde devreye girdi. Şömine ve odun sobasını kullanabilmek için oduna ihtiyaç var.
Bu soğuk günlerde, gelen zamlar karşısında kişiler evlerindeki sobalar için odun arayışı içinde. Haberlere göre de gelişi güzel ağaç kesilmektedir. Bir de bu işin ticaretini yapanlar var. Ağaçların kuru dallarını kesmek yerine, ağacı kökten keserler. Neymiş ‘derin budamaymış’. Evet kökten kesince ağaç derin budanmış olur. Çoğu zaman da bir daha yeşermez.
Mevsim ağaç dikme mevsimi. Yağmurlar da yağdığına göre tam zamanı. 13-17 ocak haftası da Ağaç ve Orman haftası olarak ilan edildi.
Ağaç dikmek, güzel bir hareket. . Toprağın yağmurlar tarafından bu günlerde sulandığını dikkate alırsak ister meyve ağacı ister başka ağaçları dikmenin tam zamanı.Tabii meyve veren ağaç dikmek daha bir güzel diye düşünüyorum. Yıllarca meyve ağacının meyvesini ağacı diken ile onun aile bireyleri ve de eşi dostu yeme şansı bulur.
Bölgemizde kimin ektiğinden emin olmadığımız meyve ağaçlarının meyvelerini tüketirken bunu ekenin ne denli güzel bir hareket yatığını düşünelim ve de bizlerde imkanlarımız el verdiği oranda meyve ağacı dikelim. Tabii devletin ayırdığı arazilere de ağaç dikerek çevremizi yeşillendirmekte fayda var. Zamanla büyüyerek orman halini alacak ağaçlandırılmış bölgenin bizlere sunacağı imkanlar da ayrı. Sıcak yaz günlerinde gölgelerinden faydalanmak yanında bu alanlarda piknik yapmak da mümkün.
Bir kısım insanlar çocuk yetiştirir gibi ağaç yetiştirmeye özen gösterirken, bazı insanlar da bunun tam tersini yapmaktadırlar.Ağaç dikmeyi sevenler , ektikleri fidanın büyümesi için ellerinden gelen ihtimamı gösterirler, gerekirse taşıma su ile de olsa diktikleri ağaçları sulayarak büyümelerine katkı koyarlar.Amma her nedense bu ağaçları dikmeyen bazı kişiler onları korumaya da özen göstermezler.
Özellikle hayvan yetiştiriciliği yapan bazı kişiler, ne yeni ekilen fidanları ne de yetişmiş ağaçları korumada titizlik göstermezler. Hayvanlarını otlatırken yeni ekilen ağaçlarla yetişkin ağaçların hayvanlarca ısırılmasına göz yuman çobanları zaman içinde gördük.
Oysa yeni ekilmiş bir fidanın hayvanlarca ısırılması o fidanın gelişimini olumsuz etkiliyor. Ayrıca yetişmiş ağaçların alt dallarını yediren çobanlar da var. Hayvanlar bu ağaçların dallarını hem yiyor hem de kırıyor. Bu da onlara zarar vermektedir.
Ağaç dikerek çocuklarımıza ağaç dikme ve yetiştirmeyi öğretmeliyiz. Bu şekilde hem kendimize hem de ülkemize katkı yapmış oluruz. Bu mevsimde düzenlenen Ağaç dikme etkinlikleri daha çok orman alanları için olmaktadır. Bu şekilde çam, selvi ve okaliptüs ağaçları dikilmektedir. Şahıslar ise kendi arazilerine , harnup, zeytin, badem ve incir gibi ağaçlar dikmeyi tercih etmektedirler. Ekmek kadar onları korumak da gerekir. Odun elde etmek amacıyla daha çok zeytin ağaçlarının gelişi güzel kesildiği haberleri var. Neden? Zeytin odunu daha fazla ısı verirmiş.Bilinçsiz kesimlerin önüne geçilebilmesi için orman dairesinin odun sobaları ihtiyaçları için kesimler yapması gerekmektedir.
Hem ağaç dikelim hem de diktiklerimizi koruyalım. Gelecek nesillere yeşil bir ülke bırakırken hepimizin dünyada bir dikili ağacı olsun.