Vaka 1: Yaklaşık 2 hafta önce, Lefkoşa’da nöbetçi bir eczane. Saat 01:00 suları. Sağ eli kanlar içerisinde, yabancı bir genç ile arkadaşı giriyor içeriye. Elimi bir yere vurdum kanadı! Pansuman yapıp, acısını dindirecek bir şey verin! Genç ‘’bayan’’ eczacı, bir ele bakıyor, bir karşısındaki adama ve yanındakine, bir de saate… Soğukkanlılığını korumaya çalışarak, elindeki yaranın dikişe ihtiyacı olduğunu ve acile gitmesi gerektiğini söylüyor. Adam, eczacının uyarısına aldırış etmeden, elinin ağrısını geçirmek için Ly..ca adlı ilacı vermesini adeta emrediyor. Eczacı, yine soğukkanlı ama temkinli bir şekilde, bu ilacın bu amaçla kullanılamayacağını, kendisine pansuman için bazı kremler verebileceğini söylüyor. Adam, sinirli bir şekilde bankoya yaklaşıyor, yanındaki olmasa belli ki eczacının üzerine yürüyecek! Arkadaşı koluna girince, gözünü eczacıya dikip, tıpkı filmlerdeki gibi boynunu çevirip kütürdetiyor. Arkadaşının sakinleştirici telkinleri ile eczaneden ayrılıyorlar.

Vaka 2: Yaklaşık 1 hafta önce, Girne’de nöbetçi bir eczane. Saat 00:30 suları. Eczaneden içeriye bir adam giriyor. Daha sabah saatlerinde gelip Ly..ca soran, eczacının ‘’reçetesiz veremem’’ dediği adam. ‘’Hani reçetesiz verilmezdi? Arkadaşım demin Lefkoşa’da başka bir eczaneden birkaç tane (kutu değil, blisteri kastediyor üstelik) almış!’’ diyor hışımla. Yanındaki arkadaşı sakinleştiriyor onu. Adam hızını alamıyor, ‘’don var mı don sizde?’’ diyor, tacizkar bakışlarıyla. Eczacı ürküyor, ‘’burası eczane’’ demekle yetiniyor. Adam, arkadaşının ‘’hadi gidelim’’ demesiyle, tacizine son verip eczaneyi terk ediyor. 
***
Ülkemizde nöbetçi eczanelerin nasıl çalışması gerektiği zaman zaman gündeme getirilmektedir. Nöbetçi eczanelerin çalışma prensipleri, Kıbrıs Türk Eczacılar Birliği Yönetim Kurulu tarafından belirlenirken Sağlık Bakanlığı’nın da görüşü mutlaka alınır. Eski uygulamaya göre, nöbetçi eczaneler, gece saat 12:00’ye kadar açık tutulurdu. Gece yarısından sabah 08:00’e kadar ise, nöbetçi eczanenin penceresine eczacının telefon numarası asılır, acil reçete gelmesi durumunda, eczane açılarak hastanın ilacı alması sağlanırdı. Hali hazırdaki yasaya göre ise, nöbetçi eczanelerin hizmet saatleri, gece 02:00’ye kadar olup, 02:00-08:00 saatleri arasında kapalıdırlar. Nöbetçi eczanelerin kapalı olduğu 02:00- 08:00 saatlerinde ise, acil vakaların tedavileri için gerekli tüm ilaçların, devlet hastanelerin acil servislerinden temin edilmesi yönünde Sağlık Bakanlığı’nın taahhüdü bulunmaktadır. 
***
Bildiğim kadarıyla, Eczacılar Birliği, eczacıların güvenlik sorunlarını gerekçe göstererek, gece saat 02:00’den sonra kapanmalarına yönelik karar üretmişlerdi. Ama gelin görün ki, saat 02:00’ye kadar da, eczanelerin ve eczacıların pek de güvende olduğu söylenemez! Ülkemizdeki gazetelerin hemen hemen ilk 4-5 sayfasının, kimi gaspçı, kimi ırza tecavüzcü, kimi madde kullanıcı, kimi darpçı, kimi katil, kimi hırsız, kimi bilmem ne bela eli kelepçeli insanların fotoğrafları ile dolu olduğu herkesçe malumdur… Üzülerek belirtiyorum ki, gece saat 12:00’den sonra, ülkemizin sokaklarında yürüyen insan profili de, son yıllarda olumsuz yönde değişti. Kimsenin sokakta bile güvenli yürüyemediği bu saatlerde, eczacılar, raflarında bulundurdukları her türlü ilaçla kapıları ardına kadar açık, kendilerini koruyucu herhangi bir önlemden yoksun bir şekilde, kamuya ait sorumluluklarını yerine getirmeye çalışıyorlar. Kimileri çocukları, kimileri eşleri, kimileri ise tek başına, kapıdan nasıl bir hasta ya da müşteri profilinin gireceğinden habersiz bekliyorlar… Normal hastaların yanında, bir bakıyorsunuz, gece kulübüne yol almış bir Viagracı; bir bakıyorsunuz, kumarhaneye kaptırdığı paranın derdi başına vurmuş Paracetamolcü; bir bakıyorsunuz, hızını alamamış ertesi güncü; bir bakıyorsunuz, yeşil reçeteyle satılan ilaçlara bağımlı bir müptela kapıdan giriveriyor! 
***
Hepsini geçtim ama, şu yeşil reçete ile satılan ilaçlara müptela insanların, eczaneleri ve eczacıları tacizi her geçen gün artmakta! Gün yok ki eczacılarla tartışmayan olmasın. Gün yok ki, yeşil reçeteli ilacı elden vermediği için sözlü tacize uğramayan bir eczacı olmasın. Ülkemizde artık, eczacının üzerine yürüyen müptelalar var! Gece nöbetlerinde, eczane kapısının önünden ayrılmayan, gelip gidip eczacıyı taciz eden, içeri girip sesini yükselten, hatta tehdit eden, istediği X…x ilacını alamayınca eczaneyi soyan müptelalar var! Eczacılar ise seslerini duyuramıyorlar. O an polise şikayet etse, sonrası için güvende olmayacağının farkında… Dolayısıyla susuyor eczacılar. Susmak zorunda kalıyorlar. Gece tacizlerini sinelerine çekip, saat 02:00’yi gösterdiğinde, olaysız bir nöbet geçirdiğine şükrederek evlerine döner oldu eczacılar… 
***
Değerli okuyucular, yazımı okuyan sayın devlet büyükleri… Eczacılarımızın can güvenliklerine yönelik nöbet önlemlerinin ivedilikle alınması gerekmektedir. Nöbetçi eczanelerin bulunduğu yere polisin devriye arabası mı konulur, eczanelere acil yardım butonu mu yerleştirilir, belli bir saatten sonra ilaçlar eczanenin korunaklı penceresinden mi verilir bilmem ama, bir önlem alınmazsa, yakın zamanda, bir eczacımızın tatsız bir olay yaşaması riski oldukça yüksektir. Eczacıların darp edileceği, hayatlarının tehlikeye atılacağı, taciz olayların yaşanacağı günler yakındır! Bir doktor olarak uyarıyorum! Gecenin bir vakti, ne idüğü belirsiz bir kişiyle, aralarında sadece 80 santimetrelik bir bankonun bulunduğu korunaksız ortamlarında, her türlü tehdit ve tacize açık şekilde mesleklerini icra etmeye çalışan eczacıların, ne ‘’can’’ güvenliği kaldı ne de ‘’don’’ güvenliği! 
Dr. H. İlker İpekdal 
İletişim: 0542-8529899