Bu ülkede yaşayıp da Karpaz hayranı olmayan var mıdır?
Bana göre yoktur!
Ayrı bir dünyadır orası çünkü…
Yol aldıkça, merkezlerden uzaklaştıkça sadece doğa harikalarını değil insan harikalarını da görürsünüz.
Çünkü Karpaz’da yaşamak büyük maharet ister…
Ayakta kalmak için özveri ister!
Orası ne bir Lefkoşa’dır ne bir Girne, ne de Mağusa…
Doğa güzelliklerinin yanı sıra mahrumiyet oradadır, yokluk oradadır, işsizlik yine oradadır!
Kentlerden farklı özelliği ise insanların da en güzeli hep oradadır…

Masanın karşısında Suphi Coşkun var;
Kürt kökenli bir kardeşimiz ve 29 Haziran’da yapılacak olan yerel seçimlerde CTP-BG’den belediye başkan adaylığına soyunmuş.
Bir yandan çayımızı yudumluyoruz bir yandan da onu can kulağıyla dinliyoruz.
Öyle sıradan bir başkan adayı filan değil!
Hiçbir konuda bol keseden atıp tutmuyor, yapamayacağı şeyleri söylemiyor, bilmem kaç kişiye de istihdam sağlayacağım filan da demiyor.
Vurgulamak istediği tek konu var:
“Dipkarpaz’a sosyal adaleti getireceğim”
Çok göreceli bir söylem değil mi?
Nereye çekseniz gider!

Dipkarpaz ve çevresi çok müstesna bir bölge…
Karadenizlisi var Kürt kökenlisi var, var da var…
Mozaik çok geniş ama Suphi Coşkun’un da dediği gibi en büyük eksiklik sosyal adalet!
İyi de burada niçin yıllardır sosyal adalet yok?
Bildiğimiz tek konu sorun bu bölge insanında değil…
Her zamanki gibi yönetende…
Ya da yönettiğini sananda!
Devlet olanaklarını genele değil de özele dağıtanda…
Bunun adına ister hükümetler deyin, ister gelmiş geçmiş elçiler deyin isterse bazı komutanları listeye dahil edin..
Hep birileri desteklenmiş ama birileri de itilmiş, kakılmış ötekileştirilmeye çalışılmış.

Daha açık yazmak gerekirse burada yaşayan ve Türkiye’nin doğusundan, güneydoğusundan gelmiş insanlara KKTC kimlik kartı verilmiş ama tamamen görsel ve sözde!
İş devlet kaynaklarının eşit dağılımına gelince her nedense bunlar hep görmemezlikten gelinmiş.
Sanki doğu kökenli olmak bir suç bir günahmış gibi…
Sanki onlar insan değil de uzayın başka bir dünyasından buraya gelmiş ucube gibi…
Ne yerler, ne içerler, gençleri eğitimin hangi noktasında, kimsenin umuru bile olmamış.
Ama iş oy avcılığına gelince, en büyük onlar, en değerli onlar, kandırılan yine onlar!
Seçimlerde insan yerine konulan ama seçimlerden sonra hemen unutuluveren…

Suphi Coşkun ile yaptığım bir saatlik söyleşide beni en çok mutlu eden şu oldu:
“Ben Dipkarpaz’ı baştan yaratacağım ve projemiz de tamamen insan sevgisine dayalı olacak…”
Bu ne demek;
Kürdü de bir, lazı da bir, Kıbrıslısı da bir…
Peki bu ne demek?
Devlet kaynaklarının eşit dağılımı demek, adalet demek, istihdamlarda tüm gençlere fırsat demek…
Kısaca, sosyal adalet demek!

Mehmet Demirci, Dipkarpaz’ın mevcut belediye başkanı…
Az çok kendini tanırız…
Ama onu daha iyi tanımak için bölge insanı konuşmak gerek, onları dinlemek gerek.
Biz de öyle yaptık ve şunu gördük;
Seçilmesi klikleşmiş bir oya sahip olmasından kaynaklanıyor.
Devlet kaynakları ki bun da büyük pay TC Yardım Heyeti’nde, hep eşe dosta ve belli kişilere gidiyor, onlardan da oylar geliyor…
Al gülüm, ver gülüm meselesi…
Seçim geldi mi de oyların yarısını götürmesi kazanmasana yetip de artıyor bile…
Peki ya diğer yarısı?
Onlar uzaydan geldi ya!

Bölgede esas olan şu;
Böl, parçala ve yönet!
Bütün yardımlar belli bir kesime, maddi yardım onlara, malzeme yardımı onlara, ev tamiratı onlara…
Doğulu diye tabir edilenler ise üvey evlattan da öte, sanki de her biri bir düşman…
İşte onun için Suphi Coşkun’un adaylığı ve söyledikleri çok önemli…
Önce insan sevgisi, bütün insanları kucaklamak ve Dipkarpaz’ı büsbütün kucaklamak…
İnsanlık adına…




MESAJ KUTUSU

Sayın Halil İbrahim AKÇA, TC Yardım Heyeti ve Elçilik Dipkarpaz’da şimdiye kadar hep belli bir kesimin Anavatanı olmuş ve yardımlar da hep sayılı yerlere dağıtılmış. Durum böyle olunca da insanların yarısı dışlanmış. Umarız bu sefer o şefkatli kollar tüm bölge insanını kucaklar.

Sayın Mehmet DEMİRCİ, sizin için bölge halkının düşüncesi şu: “Önüne geleni ısırdı, arkasına geleni de tepti” Bundan çıkarın artık kıssadan hisseyi. Karşınızda iki aday olması sizin lehinize ama yine de garantide değilsiniz…

Sayın Arif ÖZBAYRAK, genel başkandan veto yiyince tüm gücünüzle Hüseyin Çebi’ye destek verdiğiniz söyleniyor. Hafta sonu Kaleburnu’nda yoğun bir çalışma içinde görülmüşsünüz. İntikam demek epey acılı olacak…

Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, Yeni Erenköy’de Özay Öykün’e destek için hafta sonu ilk çalışmaları başlatmışsınız. Bu arada başkana söyleyin ki bölge halkı burada kravatlı değil de daha mülayim giyimli adayları ister değil mi?

Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, Güzelyurt’a bir çıkarma yaptınız ve Muhteşem’de yemekli bir toplantı gerçekleştirdiniz ama ne kurultay ne de ilçe delegelerini davet etmediniz. Ayrıca bir konuşma yapmayınca da çok sönük geçti diyorlar…

Sayın Suat GÜNSEL, Girne’de bir özel hastanenin müşterilerini kendi hastanenize çekmeye başlayınca biraz nahoş bir durum ortaya çıktı. Hissedarlar ateş püskürüyor bilesiniz.

Sayın Halil ORUN, İskele’de ne kadar çok aday o kadar çok sizin şansınız demektir. Mümkün olduğu kadar bolca aday göstermeye gayret edin ki Başkanlık yine garanti olsun. Siz anladınız değil mi?

Sayın Hüseyin ÇEBİ, Dipkarpaz’da DP’nin oylarının büyük bir kısmı size yönelecek diye duyduk. Arif Özbayrak’ın eteğini bırakmayın ki bir yol kazasına uğramayın. Özellikle gençlerden büyük desteğiniz olduğunu gördük…

Sayın Hasan BİRİNCİ, genel başkandan onay çıktı çıkıyor. Siz birkaç gün içinde DP örgütlerini gezip derdinizi anlatın ki küskün olanların ön yargıları silinsin. Zira yol kazası olabilir diyorlar…

Sayın Cemal ERDOĞAN, Esentepe’de seçim çalışmalarına çoktan başladığınız ve vaatlerde de epey abarttığınız söyleniyor. Ayaklarınız biraz yere değerse daha inandırıcı olur düşüncesindeyiz.

Sayın Hüseyin MÜEZZİNOĞLU, hakkı olmadığı halde hasta raporu isteyen bir vatandaşa rapor vermeyerek belki de bir ilke imza attınız. Umarız bu davranışınız tüm doktorlara örnek teşkil eder. Tebrik ederiz…

Sayın Bengü ŞONYA, halen genel sekreter değilsiniz ama kurucu üye olduğunuz için son günlerdeki bazı açıklamalarınız nedeniyle disiplin kuruluna verilebileceğiniz söyleniyor. Bu arada adaylık konusunda geri adım attığınız doğru mu?

Sayın Mete TÜMERKAN, haksız kesinti yapılan çalışanların eksik ödemelerini yapmaya başladığınızı memnuniyetle öğrendik. Bu arada bazı siyasiler görevden alınmanız için kulis yapmaya başladı bilesiniz…

Sayın Zeren MUNGAN, vatandaş yıllardır müşavir ve devletten yüklü bir miktarda maaş çekiyor. Ama KKTC’de yaşamıyor ve tası tarağı toplayıp Türkiye’ye yerleşti. Aldığa maaş caiz midir değil midir acaba?


GÜNÜN FOTOĞRAFI



Günün Fıkrası



Tesadüf...


Adam ve kadın barda karşılaşırlar.
Aradaki sıcak etkileşim sonucu soluğu kadının evinde alırlar.
Ateşli bir geceden sonra adam yatağın yanında duran fotoğrafı görür.
Bu arada adamın kulağı ile meşgul olan kadına “hey baksana bu adam senin
kocan mı?” diye sorar.
Kadın “I- ıh” diye cevap verir kısaca ve adam ile uğraşmaya devam eder.
Ama adamın kafasına takılmıştır bir kere.
“Peki, erkek arkadaşın mı?” diye sorar.
Kadın yine kısaca “yoo” diye cevap verir.
Adamın merakı iyice artmıştır.
“ O zaman baban ya da erkek kardeşin olmalı” der.
Kadın gülümseyerek
“Hayır hayır değil” der.
Adam dayanamaz ve “Allah aşkına söyle o zaman kim bu adam” der.
Kadın kafasını adama çevirir gözlerinin içine bakar ve gülümser:
“2 yıl önceki fotoğrafım”