8 Nisan tarihli ‘Kendini Devletin Üstünde Görüyor’ başlıklı yazıyı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na ithaf etmiş ve belediye başkanının yaklaşık bir yıldır toplu sözleşme imzalamaktan kaçındığını kaleme almıştık.
Bakan Aziz Gürpınar sağ olsun duyarlılık göstermiş konunun takipçisi olduklarını ve Başsavcılıkla da istişare ederek toplu sözleşmenin en kası zamanda imzalanması için ellerinden gelen gayreti gösterecekleri konusunda bir yazı kaleme almış ve bize göndermiş.
İşte o yazı:
“Sayın Özadam,
Her şeyden önce duyarlılığınız için teşekkür ederek, konu hakkında bazı noktaları
bilginize getirmek istiyorum.
42/1996 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Referandum Yasası; çalışanların ve
işverenlerin karşılıklı olarak, çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve
menfaatlerini korumak, geliştirmek ve çalışma koşullarını düzenlemek üzere herhangi
bir üçüncü tarafın müdahalesi olmadan özgür iradeleri ile toplu iş sözleşmeleri
yapmalarını, uyuşmazlıklarını barışçı yollarla çözümlemelerini düzenler ve çalışma
yaşamında örgütlenme ve toplu pazarlığın özgür ve müdahalesiz yapılabilmesi için
uygulama esasları ve usullerini saptar.
Yukarda bahsedilen nedenlerle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın toplu iş
sözleşmesi pazarlık süreçlerine doğrudan müdahale yetkisi olmadığı gibi böyle bir
müdahalede bulunması özgür ve müdahalesiz toplu pazarlık ilkesine de terstir.
Bakanlığımız ancak uyuşmazlık hallerinde ve tarafların talebi halinde tarafları
uzlaştırmaya vardırabilmek için çaba harcar.
Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Referandum Yasası, bir toplu iş sözleşmesi görüşme
sürecinin uyuşmazlıkla sonuçlanması halinde taraflardan birinin talebi üzerine Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın çalışan, işveren ve Bakanlık temsilcilerinden oluşan
bir Uzlaştırma Kurulu oluşturmasını öngörür.
Nitekim Dipkarpaz Belediyesi ile Belediye Emekçileri Sendikası arasında 01.07.2013
– 30.06.2015 tarihlerini kapsayacak yeni Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinin
başlayamaması üzerine, Belediye Emekçileri Sendikası 29.09.2013 tarihinde
Bakanlığımıza bağlı Sendikalar Mukayyitliği ’ne bir yazı ile başvurarak Uzlaştırma
Kurulu oluşturulmasını talep etmiştir. Bakanlığımız Belediye Emekçileri Sendikasının
yazılı talebi üzerine Yasada öngörülen süre zarfında Uzlaştırma Kurulu’nu oluşturmuş
ancak iki kez toplantı yapılmasına karşın işveren tarafının olumsuz tutumu nedeniyle
bir sonuç alınamamıştır.
Bir toplu iş sözleşmesi imzalama sürecinin uzaması ve/veya imzalanmaması
halinde çalışanların haklarının geri götürülmemesi ve korunması için Yasada gerekli
düzenleme mevcuttur. Yasaya göre, gerekçesi ne olursa olsun süresi sona eren
Toplu İş Sözleşmesi’nde yer alan çalışanların özlük hakları, yeni Toplu İş Sözleşmesi
yürürlüğe girinceye kadar yürürlükte kalır. Dolayısıyla çalışanların haklarının ortadan
kaldırılması söz konusu olamaz.
Gerek toplu iş sözleşmesi pazarlık sürecinde, gerekse toplu iş sözleşmesinin uygulama
sürecinde ortaya çıkan uyuşmazlıkların giderilmesinde aslolan, tarafların toplu
pazarlık ve görüşme yoluyla sorunların aşılmasıdır.Bu süreçte görüşmelerin tıkanması
durumunda Bakanlığımız devreye girmekte ve çözüm sağlanması için çeşitli girişimler
yapmakta ve yoğun çaba sarf etmektedir.Bu çabaların bir örneği olarak Mehmetçik
Belediyesinde yaşanan ve üç ay süren grevin sonlandırılması için Bakanlığımız İçişleri
Bakanlığı ile birlikte yoğun çaba ve girişimler yapmış ve tarafları uzlaştıracak çözümler
üreterek grevin son bulmasını sağlamıştır. Ancak zaman zaman tüm çabalara rağmen
uyuşmazlıkların çözümü maalesef mümkün olmamaktadır. Böylesi durumlarda gerek
tarafların, gerekse Bakanlığımızın olayı yargıya taşıma hakkı bulunmaktadır. Ancak
daha önce de belirttiğim gibi toplu pazarlık hakkı ve toplu pazarlık süreci, tarafların
özgürce ve serbest olarak toplu pazarlık yürütmeleri ve gerekmesi halinde Yasadan
kaynaklanan güçlerini kullanmaları esasına dayanmaktadır. Bu süreçte doğaldır ki,
çalışanların örgütü Yasanın verdiği yasal ve meşru yetkisini kullanarak mücadele
gücünü harekete geçirebilir.
Bakanlığımız, Dipkarpaz Belediyesi ile ilgili süreçte uzlaştırma kurulundan sonuç
alınmamasından sonra, hemen yargıya başvurmak yerine, sürecin doğal seyrinde
gelişmesi için, işçi ve işveren tarafının tutumunu bir süre takip etmeyi daha uygun
bulmuştur.
Gelinen aşamada, Bakanlığımızın Başsavcılıkla da istişare ederek konuya ilişkin gerekli
adımları atacağını bilmenizi isterim.
Konuya gösterdiğiniz duyarlılık için tekrardan teşekkür eder, çalışmalarınızda başarılar
dilerim…”

Aziz Gürpınar
Bakan




MESAJ KUTUSU

Sayın İrsen KÜÇÜK, Türkiye’den gelen konuk heyet dün sizin eve de uğramış ve çok ciddi bir görüşme gerçekleştirmişsiniz. Demek ki daha bazılarının dediği gibi siyasete son noktayı koymamışsınız değil mi? Bundan sonra sürpriz çıkışlarınızı bekliyoruz, hem de dört gözle…

Sayın İsmail ARTER, kalp ritmindeki bozukluklar nedeniyle Mağusa Hastanesi’nde bir süre tedavi gördüğünüzü öğrendik. Büyük geçmiş olsun. Sakın kontrolü elden bırakmayın çok sıcak bir yaz sizi bekliyor. Önce sağlık ve aile olduğunu da unutmak yok tamam mı?

Sayın Pervin GÜRLER, eğer Türkiye yetkililerine faks geçmeseydiniz Oktay Güney’i uzun süre bulmak mümkün olmayacaktı. Hassasiyetinizden dolayı teşekkür eder başarılarınızın devamını dileriz…

Sayın Metin GÜLTEKİN, Kamu Hizmeti Komisyonu Genel Sekreterliğiniz hayırlı ve uğurlu olsun. Atama kararınız bugün size bildirilip yeni görevinize bu hafta içinde başlayacaksınız. Zor bir görev üstleniyorsunuz Allah kolaylıklar versin…

Sayın Cemal ÖZYİĞİT, birkaç gün içinde kapınız çalınacak ve yeni koalisyon hükümeti için sürpriz teklifler alacaksınız. Kendinizi her an bir bakanlık makamında görebilirsiniz, hazırlıklı olmakta yarar var…

Sayın Ramadan KAMİLOĞLU, Lefkoşa Devlet Hastanesi Başhekimliğiniz hayırlara vesile olsun. Bu görevi çok önceden hak ediyordunuz ama kısmet bugünlereymiş. Allah utandırmasın artık…

Sayın Serdar DENKTAŞ, çözüm ateşi değil ama bu kez DP’yi çökertme ateşi Güzelyurt’ta yakılmaya çalışılıyor. Bölgeye özel önem vermekte yarar var zira DP ile UG çatışması en fazla o bölgede ayyuka çıkmış durumda!

Sayın Mehmet DEMİRCİ, yarın son gününüz ve eğer çalışanlar ile toplu sözleşme imzalamazsanız parti genel başkanınız sizi partiden ihraç edecek. Tabi ki sendikaya verdiği sözü tutarsa!

Sayın Hüseyin FIRINCIOĞLULARI, Mesleki Eğitim Kurumları Teknik Müdürlüğüne atanmanız için artık sayılı günler kaldı diye duyduk. Şimdiden hayırlı olsun diyoruz.

Sayın Yaşar ERSOY, sadece sanat dünyasını değil toplumun tüm kesimlerini korkuttunuz. Büyük geçmiş olsun diyoruz. Daha durun bakalım çarpık düzene sizinle beraber isyan edeceğimiz çok şey var.

Sayın Mahmut KUŞ, sizin gibi bir dost bu süreçte zor bulunur, umarız dostluk uğruna yaptığınız özveriler sonucunda hayal kırıklıkları yaşamazsınız. Hamsi ziyafeti için en kısa zamanda ülkeye bekliyoruz.

Sayın Faiz SUCUOĞLU, Lefkoşa’da 650 partiliyi hem de muhalefeteyken bir çatı altında toplamanız küçümsenecek bir olay değildi. Ancak İrsen bey çok dargın bilesiniz. Kulaklarınızı epey çınlattı diyorlar…

Sayın Aybars KARAATMACA, yüzde 50 Ankara bileti daha şimdiden patlamış ve biletler tükenmiş. Kampanyanın uzatılması için çok sayıda mesajınız var bizden iletmesi.

Sayın Memduh ÇETO, sanki de yer yarıldı yerin içine girdiniz. Ülkede sıkıntılar bu kadar tavan yapmışken sizin gibi vatanseverleri cephede görmek en büyük arzumuzdur bilesiniz…

Sayın Cafer GÜRCAFER, Hasan Tosunoğlu ile yayınladığınız geçmiş olsun mesajı camiada büyük memnuniyet yarattı. Müteahhitler arasındaki uzlaşıcı tavırlarınız umarız sıkıntı içinde boğuşan sektörde birlik ve beraberlik için bir fırsat olur…




Günün Fıkrası

Torununuz ödesin


Cebinde meteliği yoktu. Bir lokantanın önünde durdu, gözü vitrinde bir levhaya takıldı:
"Girin ve istediğinizi yiyin. Hesabınızı torununuz ödesin."
Adam, "tam bana göre", diye mırıldanarak içeri daldı. Havyar, ıstakoz, karides, kuzu pirzolası... Doyduğu halde ne varsa söyledi. Yemeği bitirince, çıkmak üzere hazırlandı. Fakat garson yetişip, hesap pusulasını burnuna dayamasın mı?
Hem de tuzlu bir hesap...
"Ama", diye derhal itiraz etti bizimki tabii.
"Kapıda hesabınızı torununuz ödesin diye yazmıyor mu?"
Garson gayet nazik cevap verdi:
"Yazıyor tabi efendim. Ama bu size takdim ettiğim hesap, sizin büyükbabanızın."