Ülkede yaşanan sıradan adli olaylara artık alıştık…
Şu sıralar başta uyuşturucu geliyor!
Kolay yoldan para kazanmak isteyenler için en ideal iş…
Onlar para kazanırken gençler zehirleniyor o çok ayrı tartışma konusu!
Her türlü olumsuzluğa rağmen, eksik çalışan sayısına rağmen polis elinden geleni yapıyor ve imkanlarının çok üzerinde bir performans göstererek suçluları enseliyor…
Şu anda teşkilata 45 yeni polis istihdam edimli ama bu sayı çok az!
Çünkü son yıllarda ciddi bir emeklilik furyası yaşanıyor ve şu anda polise en az 400 kişi daha istihdam edilmesi gerek…
Hükümet edenlerin ise en azından güvelik konusunda ‘bütçemiz kısıtlı’ deme hakkı yoktur!
En çok ne zaman üzülürüm bilir misiniz…
Polis bültenlerinde ya da gazete haberlerinde bir devlet memurunun suç işlediğini öğrendiğim zaman!
Kimileri devlete kapağı atmak için yıllarca bekliyor…
Kimi dayısı olduğu için anında sorgusuz sualsiz devlet çalışanı oluyor!
Ama bu belli ki yetmiyor ve devletin içinde çeşitli usulsüzlüklere karışarak daha fazla kazanmaya çalışıyor…
Buna son örnek Mağusa Devlet Hastanesi’nde yaşananlar…
Ahmet Kaşif’in bakan olduğu dönem sınavsız mülakatsız istihdam edilen bir vatandaş hem de o dönem usta başı yapılarak hastanenin tüm yetkililerinin üstünde bir görev getirilmişti!
Çünkü siyasi gücü vardı, orada usta başı olmak güya haktı hukuktu…
Sonra iktidarlar değişti, vezneye gitti!
Orada vatandaştan aldığı parayı cebine indirerek devlete çok büyük maddi zararlar verdi…
Dün tutuklandı ve kendisine dava okundu…
Daha da ilginci var…
Bu arkadaş tutuklanmasın diye bazı siyasiler anında devreye girdi!
Telefon trafiği yaşandı…
Hakkında şikayetçi olunmadığı filan iddia edilmeye başlandı!
Çünkü o kişiyi hastaneyi siyasi güç sokmuştu, yine aynı güç tutuklanmasın diye devreye girdi…
Ama bu kez başarılı olamadılar!
Maalesef ki devletin içinde suç işleyenler ve onları koruyan siyasi erk aslında devlete ihanet eden bir tutum sergilemektedir…
Bu aynı zamanda devletin saygınlığını da hiçe saymaktır ve siyasiler böyle davrandıkça devletin içindeki yüzsüzler de her geçen gün hızla artar!
 
 
 
Sadıkoğlu ve çalışanlarına tazminat davası!
 
“Boğaz Hotel yıkımıyla ilgili mahkeme bugün karar verdi ve ara emrini kesinleştirdi. Belediye savunma bile veremedi. Bunun sonucunda otel işletmesi tarafından İskele Belediyesi, belediye başkanı, yıkıma katılan belediye personeli için tazminat ve cezai kovuşturma başlatılıyor. Hayırlı olsun. Alkışlayan arkadaşlar vardı bu yıkımı. Onlardan ricam, tazminat ödenirken siz de ellerinizi cebinize atınız lütfen. Birlikten kuvvet doğar nasılsa.
Belediye başkanı ve personel için mülke tecavüz suçlaması da var. Bu suçun cezası hapisliktir.
Şeriatın kestiği parmak acımazmış!
Özet: Bazı insanlar seçimle gelmiş dahi olsa, onların cahilce ve nefret kokan davranışlarına alet olmamak gerekir...”
 
(Meriç ERÜLKÜ)
 
 
 
“Güneydeki Seçimlerde Irkçı Elam barajı geçerek 2 vekil ile meclise girdi. Kıbrıslı Türklerle kurulacak bir federasyona karşı çıkan partilerde oylarını büyük oranda artırdılar. Kilise halk üzerinde siyasetten daha büyük etliye sahip ve ne olursa olsun değişmeyen ilke Megalo Idea sürüyor.
Güneye geçen Türklere karşı yapılan saldırılarda bugüne kadar caydırıcı önlem alındığını görmüş değiliz
Eğer Dünya siyasetine yön verecek kadar güçlü bir devlet değilseniz ve eğer bu devletlerinde gözü üstünde olan bir coğrafyada iseniz. Aralarına nifak tohumları ekilmiş iki toplumun insanlarını birbiri içine karıştırmak gelecekte bu nifak tohumlarını yeşertmek isteyenlere verilmiş en güzel hediye olacaktır.Bundan her iki toplumun bireyleri de zarar görecektir.
Komşu olarak yaşamak her iki toplumun geleceği için en güzeli...”
 
(Hakan ORAN)
 
 
“Bütçeye koyduk diye harcamanız mı gerekirdi!”
 
“1) Bütçeye konan bir kalem illa ki sonuna kadar harcanmak zorunda değil. Bütçe açığını da göz önünde bulundurarak hükümetler tasarruf politikası ile yılsonu açıklarını en düşük seviyede tutmaya özen gösterir.
2) Biz bu kalemi devletin bütün motorlu taşıt alımları için koyduk. Devletin yüzlerce eskiyen aracı var. 18 tane pahalı makam aracı alırsanız toplamda servis ve tamirat maliyetlerini düşürememiş olursunuz yani bu kalemi yanlış kullanmış olursunuz.
3) Biz bu kalemi hem tasarruf politikası hem de en uygun maliyetle sadece zaruri araç alımları için kullanacaktık.
Kısacası, böylesi yanlış bir siyasi karara CTP'yi angaje etmeye çalışmak nafile bir çabadan ibarettir. Nitekim ortada somut uygulamalar da vardır. Örneğin bizim dönemimizde Dışişleri Bakanı'nın makam aracı ihtiyacını karşılamak üzere yapılan bir araç alımı söz konusudur ve bunun maliyeti bugün tartışılan araçların yarı fiyatıdır…”
 
(Birikim ÖZGÜR)
 
 
“Nerede bu kurumun müdürü!”
 
“Ne biçim sorunsuzluktur ki Devlet televizyonu BRT çalışanı ikide bir işe geç geliyor ve gazeteleri ekrana sıralamıyor. İşine her gün aksatmadan tam vaktinde gelen kızcağız o gelene kadar masada oturup gazeteleri kameraya tutarak program yapmaya çalışıyor ta ki efendi işe gelsin. 
Nerede bu kurumun müdürü, yoksa işe geç gelen çalışana söz geçiremiyor mu?”
 
(Ülker FAHRİ)
 
 
Emre artist oldu…
 
Uzun yıllar KKTC basınına hizmet veren ve daha sonra İstanbul medyasına atlayan genç gazeteci kardeşimiz Emre Diner gazetecilik görevini sürdürürken artık film setlerinde de görülmeye başladı.
İlk film denemesinde bir polisi canlandıran Diner’in başarılı olursa bu sektörde profesyonel olarak çalışacağı söyleniyor.