Sağlık Bakanı İzbul’u dün istifa etmeye çağırmıştık…
Lefkoşa’nın en büyük devlet hastanesinin kardiyoloji klinik şefi sorunlar nedeniyle istifayı basıyorsa bu istifanın nedeni Sağlık Bakanlığı’dır düşüncesiyle…
Elbette bu nedenle bakanın istifa etmesini beklemiyorduk!
Ama en azından bir açıklama yapabilir durumu kurtarabilirdi…
Ya da müsteşarı…
Veya başka bir bakanlık yetkilisi!
Ses seda yok…
Zira kimsenin umuru bile değil, ölen öldü kalan sağlar bizimdir zihniyeti hakim bizde!
Sistem bozuk der geçeriz her zaman!
Sanki de sistemi başka bir dünyanın insanları yaratmış gibi…
Alın size başka bir kepazelik daha;
Şimdilik ilgili şirket ismini buradan vermiyoruz, bunu açıklayacak olan Sağlık Bakanlığı’dır.
Çünkü kazığı yiyen onlardır!
Bilerek ya da bilmeyerek, kasıtlı ya da kasıtsız…
Bu işte birilerinin haksız kazancı var ya da yok ona biz karar veremeyiz, muhatap tamamen Sağlık Bakanlığı!
Ya da kazık yediği cihazı alan, onay veren her kim ise!
Resimdeki cihaz hastanede hastalara uzun süreli serum verilirken ilacın akışını düzenleyen elektronik PUMP cihazı!
25 tane alınmış bu cihazdan ve 8’i Mağusa diğerleri de Lefkoşa Devlet Hastanesi’ne gönderilmiş…
Önceki gün teslim edilmiş hastane merkezlerine!
Hepsi de ikinci el çıkmış!
Bunları alan her kimse bunu fark etmemiş ama yılların tecrübeli hemşireleri daha ilk görüşte cihazların yeni değil ikinci el olduğunu anlamışlar…
Konu cihazları Sağlık Bakanlığı’na satan ilgili şirkete bildirilmiş, haliyle panik içine girmiş!
En kısa zamanda da yeni cihazların gönderileceği sözü verilmiş!
Anlayacağınız tam bir tezgahtır bu!
Cihazların tanesi yaklaşık 2 bin TL değerinde…
Uyanık şirket belli ki belki kaktırırım ikinci el cihazları diye böyle bir ayıp işlemiş!
Bir başka ayıp ta bu cihazları teslim alanda…
Tabi ki kafaya katılan soru şu;
Kim teslim adlıyla bu cihazları gerçekten de bilmiyor muydu ikinci el olduklarını?
Ya da hiç mi kontrol edilmedi cihazlar teslim alınırken!
Ya o ya da bu hiç fark etmez…
Zihniyet tamamen devlet malı deniz yemeyen domuz meselesi!
Cihazı devlete kakalayan şirketin kötü niyeti bir yana…
Devletin ciddiyetsizliği, denetim eksikliği ya da adına ne derseniz deyin artık!
Benim bildiğim tek şu;
Bu olay başka ülkede yaşansa, ikinci el cihazı ilk el diye devlete kaktıran şirketin kapısına çoktan mühür vurulurdu…
 
 
 
 
Girne Belediyesi kaçak işçi çalıştırıyor!
 
Şikayet Girne Belediyesi’nde meclis üyesi olan bir okurdan geldi;
Şimdi artık moda oldu ya her belediyenin bir de taşeron şirketi var!
Girne Belediyesi de yılar önce BELPAZ adlı şirketi kurmuştu…
Böyle şirketler biraz da ucuz işçi az masraf mantığı ile kuruluyor!
BELPAZ şirketinde şu anda 18 kaçak işçi çalıştırıldığı ve bunların hiç birinin yatırımlarının yapılmadığı iddia ediliyor.
Özellikle CTP’li belediye meclis üyeleri konuyu mercek altına almışlar!
 
 
“Kaygı verici!”
 
“Hükümetler, kendilerini denetleyen, politikalarını sorgulayan, eleştiren ve kamuoyunun bilgi almasını sağlayan bir ortamdan değil rahatsız olmak, bundan memnun olmalıdırlar ve bizzat bunu sağlamakla yükümlüdürler.
Bu açıdan Türkiye’de son dönemde gözlemlediklerimiz ve dün Can Dündar'ın maruz kaldığı durum kaygı vericidir…”
 
(Kudret ÖZERSAY)
 
 
 
Zehirlenmenin bedeli!
 
“Kamu kamu diye tutturanların insanımızı göz göre göre zehirleyip, aslında kamu menfaatini nasıl hiçe saydıklarının ve esas kavgalarının zümresel çıkar olduğunun resmidir!
Çevre Bakanlığı da "asgari ücretin 6 katı ceza kesiyormuş!"
Yani zehirlenmemizin bedeli 10,000TL.
 
(Bülent KANOL)