Piyango satıcısı tanıdığım en beş kişi var;
Herkese olduğu gibi onlara da sorarım rastlayınca ‘işler nasıl gidiyor’ diye…
Bir çoğu ikinci iş yaptıkları ya da emekli oldukları için genelde ‘iyi’ der…
Ama şunu da he vurgularlar;
“Milli Piyango çok iyi, Devlet Piyangosu berbat…”
Niye diye sorduğumda da vatandaşın buna pek ilgisi kalmadığını söylerler…
Kalmaz tabi ki!
Her ne kadar ‘kazanma şansı en fazla olan piyango’ diye bize yutturmaya çalışsalar da çok da öyle değildir aslında…
Bir çekiliş sonucunda ‘satılan bilete çıkmadı’ diye açıklama yapılırsa vatandaş niçin alsın ki?
Sevgili okurlar;
Lütfen www.devletpiyangosu.com adlı internet sitesini girin…
Bu devletin resmi internet sitesi değil bu da başka bir saçmalık ama 16 Temmuz 2014 tarihli arama butonuna girin ve 24249 rakamını yazın…
Şöyle diyecek size;
‘100 bin TL kazandınız!’
Yalan!
Kazanan filan yok, çünkü satılan bilete çıkıncaya kadar çekiliş devam etmez…
Sonra 13 Ağustos tarihli butona giriniz ve 71200 rakamını yazınız;
‘150 bin TL kazandınız’
Yine koskoca bir yalan!
Kazanan filan yok çünkü yine çekilişe devam etmediler 150 bin TL de satılmayan bilete çıktı!
Yok böyle bir piyango dünyanın hiçbir yerinde…
Sanki de vermek için vermemek için, halkı söğüşlemek için piyango çekilişi yapıyorlar ve bunun Türkçe karşılığı vatandaşı keriz yerine koymak!
Başka bir saçmalık;
16 Temmuz’da hadi kimse kazanmadı…
Oradan kalan 100 bin TL’yi niçin 13 Ağustos’taki çekilişe dahil etmiyorsun ki?
50’si kasaya 50’si çekilişe!
Vatandaş eşek ya, elbette yutar!
Şimdi 11 Eylül’de yeni bir çekiliş yapacaklar ve kazanan numaraya isabet edinceye kadar devam edecekmiş…
Yani bu kez birisi kazanacak!
Ne kadar, 200 bin TL…
Üç kağıda bakar mısınız?
Üçüncü çekilişte toplamda 300 bin TL ikramiye vermesi gereken Devlet Piyangosu 200 bin TL vereceğini söyleyerek reklam bile yapıyor!
İyi de aradaki fark olan 100 Bin TL’ye ne olacak?
Vatandaş nasıl olsa ahmak değil mi!
Allah sizi bildiği gibi yapsın…
 
 
Bugün Volkan yarın hangisi?
 
Altınbaş’ların patronu aleyhinde yayın yapıyorlar diye Volkan’ın basıldığı matbaaya gitmiş bu gazeteyi basmamalarını rica etmiş!
Matbaanın patronu Ünal Aydoğan da kıramamış ve talimat vererek Volkan’ı bastırmamış!
Önce Vakkas beye sormak lazım;
Eğer Volkan’ın haberi doğru değilse niçin gazeteyi mahkemeye vermek yerine böyle bir yöntemi seçtiniz?
Sonra da Ünal beye;
Sizin matbaada çok sayıda gazete basılıyor ve bu işten de iyi kazanıyorsunuz…
Bugün Volkan için gelenlerden sonra yarın başka gazete için gelirlerse ona da mı ambargo koyacaksınız ve insanları yüz üstü bırakacaksınız?
Ve basın dünyası ile örgütlerine;
Volkan’e severiz ya da sevmeyiz ama sonuçta günlük olarak yayınlanan bir gazetedir ve asıl merak ettiğim sizin bu olaya tepkiniz ve etkiniz ne olacaktır?
 
 
 
İmam uyudu ‘Sela’ okunmadı!
 
Yıllar önce şehit düşen 34 insanımız geçtiğimiz gün Taşkent’te törenle toprağa verildi…
Ruhları şad olsun…
Ama tören anında şehit yakınlarından birçoğu pür hiddetti…
İyi de niçin?
Köyün camisinde sabah ‘Sela’ okunmadığı için!
Peki neden okunmadı?
Yine şehit yakınlarının demesine göre imam sabah uyanamadı ve ‘Sela’yı da okuyamadığını söyledi…
Sevgili müftümüzün haberi olsun istedik…
 
 
Başbakanın yeğeni için mi? 
 
Tapu ve Kadastro Dairesi Müdürü Hüdaverdi İyikal bugün görevden alınıp yerine yenisi atanacakmış…
Görevden alma ve atamalara alışmış bir toplumuz ama İyikal’ın su konuda ciddi iddiaları oldu…
“Ben gideceğim Başbakan’ın yeğenini alacaklar” diyor!
Teberrüken Uluçay bu soruyu yanıtsız bırakmış…
Demek ki doğru!
İyikal gidecek, Başbakan’ın yeğeni gelecek!
Gerekçe de yeni projeye yeni müdür olarak gösteriliyor…
Çünkü eskisinin artık suyu çıktı ya!
Özkan bey doğru ve dürüst bir siyasetçidir, bu iddiaları hemen yanıtlamalı;
Yıllarına bu daireye vermiş bir ismin böyle apar topar oradan uzaklaştırılmasını gerçek sebebi nedir?
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Özkan YORGANCIOĞLU, bu ülkede siyasetçiler arasında eş-dost ataması yapacak en son kişi sizsiniz. Tapu Dairesi’ne bir akrabanızı atayacağı iddiaları üzerine hiç gecikmeden bir açıklama yapmanız şart oldu? Ya da şöyle soralım bu görevden almayı sizden kim rica etti?
Sayın Talip ATALAY, Taşkent’te şehit cenazelerinin toprağa verilmesi töreninde konuşulan en fazla caminin uykucu imamı oldu. Sela’nın okunmaması dini bir konudan öte saygısızlık olarak niteendirildi…
Sayın İsmail ARTER, MAGEM konusunda çok çeşitli iddialar yapılmaya başlandı. Her kafadan bir ses çıkıyor ve kafalardaki soruları kaldırmak için kamuoyu birinci ağızdan açıklama bekliyor…
Sayın Ertan ERSAN, Taşkent’de defin töreninde bütün gözler sizi aramış ama bulamamış.
Şehit ailelerinin size ambargo koyduğu iddiaları var. Ne yaptınız da onları bu kadar kızdırdınız?
Sayın Hüseyin GÖKÇEKUŞ, biz sizi fazlasıyla mütevazi ve mülayim olarak bilirdik ama YÖDAK’ın makam aracıyla her öğlen eve yemeğe gidip şoförünüzü dışarıda 40 derece altında bekletmenize anlam veremedik. Dairedeki arkadaşlar tepkili bilesiniz…
Sayın Yudum MİŞON, sizin atanma olayı daha çok ses getireceğe benziyor. Bence bu makamdan vazgeçin zira önümüzdeki günlerde felaket şekilde tantana kopacak. En iyisi olay soğuyuncaya kadar sessiz kalmak!
Sayın Afet ÖZCAFER, sizin Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusu artık Mağusa sınırlarını çoktan aştı ve ada geneline yayılmaya başladı. Bu arada sadece sizin partililer değil başka partililerin de ilgisini çekmeye ve tartışılmaya başlandı bilesiniz…
Sayın Şahap AŞIKOĞLU, yılan hikayesine dönen OTEM konusunda bu kez söylenenlere inanalım mı yaksa hiç heveslenmeyelim mi? Parası hazır olan bir proje nasıl olur da bu kadar geciktirilir anlamış değiliz!
Sayın Ahmet GÜLLE, Onkoloji bölümüne bir iki klima taktırmak acaba bu kadar mı zordur da hastalar orada 10 gündür gavur eziyeti çekerler?  Allah rızası için bu konuyu hemen bu hafta başında halledin. Gerekirse bakanlığın klimalarını sökün oraya taktırın…
Sayın Gülden Plümer KÜÇÜK, verdiğiniz hizmetler şehit ailelerinin tümü tarafından taktirle karşılanıyor ve gerçekten de bunu hak ediyorsunuz. Hele de Taşkent’te öyle bir hayır duası aldınız ki anlatamam…
Sayın Ünal AYDOĞAN, hadi Vakkas bey duygularına yenildi ve sizi ikna etmek için ricada bulundu…Peki sizin gibi saygın bir iş insanına bir gazeteye ambargo koymak yakıştı mı? Yok perde gerisinde bilmediğimiz bir şey varsa da öğrenelim değil mi?
Sayın Mehmet ESENAL, Tapu Müdürlüğü iddiaları doğruysa bu işi dondurmakta yarar var. Zira gerçekleşirse hem çok düşman kazanacaksınız hem de Özkan bey ile partisine büyük zarar vereceksiniz. 8 ay sayılı gündür bir çırpıda geçer!
Sayın Teoman TURAN, dile kolay tam 60 sene ne çabuk geçti değil mi? Yeni yaşınızı kutlar sağlıklı ve mutlu, sevdiklerinizle beraber nice seneler dileriz.
Sayın Ömer TATLI, İskele bölge gazetesi için bir kez daha kolları sıvadığınız söyleniyor. Bu sıralar yine damarlarınız kabardı desenize! Hadi bakalım hayırlı ve uğurlu olsun…
Sayın Engin ARI, bir heves erip çok da pahalı bir bisiklet aldınız ama iki kere bindikten sonra çürümeye bıraktınız. Bari ihtiyacı olan birine bağışta bulunun ki işe yarasın…
Sayın Cemil KARZAOĞLU, yapmaya çalıştığınız bazı icraatlar bakanınızın da başını ağrıtmaya başladı. Bu arada bazı basın mensuplarının ismini fazlasıyla ağzınıza almaya başlamışsınız şikayetler geliyor bilesiniz!  
 
 
Günün Fıkrası
 
Sosis
 
 Babası çocuğuna güzel bir iş kurmak için paçaları sıvamış. Ancak oğlan salak olduğu için hiç bir işi beceremiyormuş. Babası ona ne iş bulduysa hepsini elini yüzüne bulaştırmış berbat etmiş. En sonunda babası tam otomatik bir sosis fabrikası kurdurmuş. Çocuğunu elinden tutup, bari işi öğrensin diye hemen fabrikadaki bir sosis makinesinin başına götürmüş.
- "Bak oğlum" demiş. "Buradan böyle öküzü yolluyorsun... Aha diğer taraftan sosis olarak çıkıyor, bu kadar basit anladın mı?". Çocuk dinlemeden başını sallamış, sallamış ta... sonra babasının yüzüne salak salak bakmış ve;
- "Peki buba, buradan sosisi goysak, öteki taraftan öküz olarak çukar mu ?" diye merakla sormuş. Babası hemen cevaplamış:
- "Maalesef evladım, o teknoloji bir tek senin ananda var..."