23 Nisan 2003 yılından bu yana 12 sene geçmiş…
Ama dün gibi hatırlarız!
Bir heyecan bir koşuşturma ve tazelenen anılar…
Sonra ardı ardına açılan kapılar!
Kimine göre kapılar açıldı daha iyi oldu kimine göre tam aksi görüş, özellikle esnaf bu işten kaybetti…
Zaten şimdiye kadar açıklanan rakamlar bile Kıbrıslı Türklerin Güney’de daha fazla para harcadığını gösteriyor!
Örneğin 2014 yılında Türkler Güney’de 10 milyon Euro harcarken, Rumların Kuzey’de harcadığı para sadece 3.5 milyon Euro!
Kalite ve ucuzluk varsa elbette ekonomi her şeyden önemli olduğu için bir nebze anlarız harcanan bu paraları!
Şimdi Derinya kapısının açılması gündemde;
Özellikle bazı inisiyatifler bu kapının açılması için bastırıyor!
Bunun adını da ‘esnaf çok kazanacak’ propagandasıyla süslüyorlar…
Amaç bu konuda bir baskı unsuru yaratıp halkın bu kapının açılışını çok istiyormuş gibi bir hava yaratmak…
Derinya açılacak, sonra gelsin paralar!
Rumlar değil yemeklerini, içecek sularını bile yanlarında getirirken daha fazla para nasıl harcarlar çok da inandırıcı değil…
Aslında bazılarının amacı Rumların burada para harcaması filan değil, niyet çok farklı!
Rum kesiminin gözüne girmek, onlara verilen sözleri yerine getirmek, almaktan daha çok vermek…
Biz iyi niyetli olalım da gerisi önemli değil!
Sevgili okuyucular;
Derinya kapısının açılması konusunda kamuoyunun bilmediği çok şeyler yaşanıyor perde gerisinde…
Bu konuda Anastasiadis’in tek bir hedefi var o da Kıbrıs Türklerinin egemenliklerinin hakim olduğu toprakları delip geçmek!
Ve bunu toplumuna karşı siyasi malzeme olarak kullanmak!
Eğer onların güzergahta bu kapı açılırsa Anastasiadis’in halkına söyleyeceği şu;
“İşte gördüğünüz gibi Kıbrıslı Türklerin egemen olduğu hem de askeri alanı da deldik geçtik!”
Yani zafer elde etmiş olacaklar bu sayede!
İşte bütün amaç budur, bu kapı bu şartlarda açılırsa Anastasiadis, Kıbrıslı Türk lider Akıncı’yı dize getirmiş olacaktır, durum sadece bundan ibarettir!
Akıncı, şımarık Rum halkının lideri Anastasiadis’i bu kadar niçin mutlu etmek istesin çok anlayamam…
Ama eminim ki bazı gerçekleri kendisi de gayet iyi bilmektedir;
Anastasiadis’in tek amacı bu kapı açılırken güzergahın Türk askeri birliğinin içinden geçmesidir…
Gerekçe olarak da güzergahın çok uzun olacağını göstermektedir!
Hatta bu yolun 15 kilometre uzayacağını iddia etmektedir, bunu bizim içimizden de bazıları gerekçe olarak göstermeye başladılar ama kamuoyunu bilerek yada bilmeyerek yanıltıyorlar!
Derinya kapısının Rumların istediği güzergah kullanılarak açılmasının bir takım sakıncaları vardır;
Öncelikle 1996 yılında burada iki Rum genci sınır ihlali yapıp Türk bayraklarını indirmek için faaliyette bulununca vurularak öldürülmüşlerdir…
Rumlar için hassas bir bölgedir ve genelde bütün eylemler burada yapılır, ileride olabilecek bir takım ciddi eylem ve etkinlikler kötü sonuçlar yaratabilir…
Yine mayınlı bir bölge üzerinde olduğundan bir takım olumsuzluklar yaşanabilir…
Ayrıca bu güzergah ciddi bir para harcaması gerektirmekte ve bunun kaynağı henüz netleşmemiştir…
Ve 15 kilometre uzunluk iddiası tamamen palavradır çünkü Rumlara önerilen güzergah sadece 700 metrelik bir yoldur!
Ve çok daha önemlisi askeri birliğin içinden geçmesi istenen yolun perde gerisinde bir takım siyaseten öne geçme gayretleri görülmektedir!
Akıncı ve ekibi Derinya konusunda Anastasiadis’in mutlu etmekten daha ziyade Kıbrıslı Türklerin bir takım haklarını da göz önünde bulundurmak zorundadır…
Madem ki bazı konularda her iki tarafın da gönlü olacaksa bu tek taraflı değil kesinlikle iki tarafın da hassasiyetleri göz önünde bulundurularak yapılırsa ne ala!
Sadece uyarma gereği duyduk…
 
 
Hükümet sallanıyor!
 
UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün Türkiye’den gelen su konusunda Anadolu Ajansı’na çok önemli bir açıklama yaptı ve hükümetin bozulacağı yönünde ilk mesajları verdi…
Bilindiği gibi CTP-UBP hükümeti aslında perde gerisinde bir takım sıkıntılara rağmen hep uyumlu hükümet mesajı verilmeye çalışıldı…
Ama su konusunda öyle gelişmeler yaşanmaya başladı ki eğer ortak bir yol bulunmazsa bu hükümetin çok fazla yaşama şansı kalmamıştır!
Zira CTP Türkiye’nin Kıbrıs politikalarına hep temkinli yaklaşıp özellikle iç meselelerde Ankara’yı devre dışında tutan bir çizgidedir…
Ama UBP bunun tam tersi bir yolda olup Ankara’ya göbekten bağlı, çok fazla direnç göstermeyen ve Anavatan-Yavruvatan ilişkisine sığınan bir yapıya sahiptir!
Bu da demektir ki çok yakında bu iki partiden bir tanesi devre dışı kalacaktır…
Erken seçeneğini de kimse göz ardı etmesin!
 
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Mustafa AKINCI, müzakerelerde perde gerisinde yaşanan bir takım gelişmeleri bilmememize rağmen aslıda çok da iyi bir politika izlediğinizden kuşkumuz yoktur. Ama Derinya kapısının güzergahı konusunda eminiz ki bazı sakıncaların olduğunu siz bizden daha iyi bilirsiniz. Aman yanlış bir adım atayım demeyin olur mu?
Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, Anadolu Ajansı’na su konusunda verdiğiniz dünkü söyleşi UBP tabanında ciddi bir hareketlilik yaşanmasına neden oldu. Bu arada sevinenler de var üzülenler de! Bu açıklamadan sonra hükümetin kısa bir süre içinde sallanması bekleniyor, Allah sabırlar versin…
Sayın Hasan YÜCELEN, yönetim kurulu üyesi olduğunuz Kıb-Tek’in 40 milyon Dolarlık yakıt alımı konusunda öyle bir açıklama yaptınız ki hafta sonu iki parti kurmayları arasında ciddi bir telefon trafiği yaşandı. Yakında büyük deprem yaşanacağı da söyleniyor aman sağlam basın olur mu?
Sayın Mehmet Ali TALAT, Kıb-Tek yönetim kurulunda yaşanan akaryakıt alımı krizi konusunda hafta sonu büyük mesai harcadığınız ve Özgürgün’e bazı konularda söz verdiğinizi duyduk. Bir de diyoruz artık şu yönetim kurulu ilk toplantısını yapsa fena mı olur? Bir şeyler gizlenmek isteniyor ama kimse bu işi çözemedi!
Sayın İsmet AKİM, Kurumun 1 milyon TL değerinde yağ alımı konusunda yakında muhaliflerin devreye girdiğini biliyor muydunuz? Bu hafta içinde olay patlayacak haberiniz olsun istedik.
Sayın Mehmet Ali YÜKSELEN, LAÜ’ye UBP kurultayı öncesi 12 istihdamın yapılacağı ve hatta bazı örgüt başkanlarının çocuklarının istihdam edildiğini duyduk. Siyasi kararlar çok sizi bağlamaz ama yakında bu konuda bazı isimler yayınlayacağız haberiniz olsun istedik!
Sayın İlter TEKBIYIK, UBP parti meclisi adaylığınız hayırlara vesile olsun. Karanınız özellikle Mağusa ve DAÜ çevrelerinde memnuniyetle karşılandı hatta size destek vermek için kulisler bile yapılmaya başlandı. Allah utandırmasın artık…
Sayın İrfan GÜNSEL, darp olayından kaybettiğiniz davanın kamuoyuna duyurulmaması için epey çaba gösterdiniz ama çok da başarılı olamadınız! Bir de yakın dostlarına söyleyin size şirin gözükecekler diye başkalarını tehdide varan konuşmalar yaparsa bu işin içinden hiç çıkamazsınız. Bizden uyarması!
Sayın Ersan SANER, UBP kurultayına artık çok az bir süre kaldı ve yapacağınız her açıklama büyük önem taşıyor. Haklı olsanız da daha profesyonel olmanız ve hele de hassas konularda bir değil bin kere düşünmeniz gerekiyor, uyaralım istedik…
Sayın Ramadan KAMİLOĞLU, ekibinizde birlikte yaptığınız basın açıklamasında kalp naklinin çok yakın olduğunu söylüyorsunuz ama bu ülkede kalp nakli yapmış olan cerrahların bile olduğunu sanırız bilmiyorsunuz. Bu sıralar en iyisi hiçbir açıklama yapmamaktır bilmenizi istedik! Zira konuştukça batıyorsunuz!
Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, kurultay öncesi eski başkan Halil Orun ile yapışık ikizler gibi gezdiğiniz gözlerden kaçmıyor. Onun elbette bölgede gücü çok büyük ama diğer ilçelelere de ağırlık vermeniz kaçınılmaz olmuştur…
Sayın Asım VEHBİ, GAÜ Çetinkaya’nın ilk iki hafta maçlarını farklı kazanması bile efsanenin geri dönme işaretleri verdiği yönünde olumlu mesajlar veriyor. Bir de seyirci sayısını arttıracak önlemler alabilirseniz zafer çok yakın demektir. Tebrik ederiz…
Sayın Birol BEBEK, hafta sonu sizin evde kalabalık bir misafir grubunu ağırlamışsınız. Kimi balık getirmiş kimi rakı kimi de buz! İyi de bu nasıl bir davetti katılanlar pek anlayamamışlar! Yakında büyük bir sürpriz yapacaklar haberiniz olsun…
Sayın Oya GÜREL, minik Altan’ın dünyaya gelmesiyle babaanne mutluluğunu da yaşamanın büyük keyfini çıkardığınızı duyduk. Genç çifti tebrik eder minik yavruya sağlıklı ve mutlu uzun ömürler dileriz…