Yaklaşık iki haftadır yazıyoruz, tınlayan yok.

Bir turizm acentesine kıyak geçmek için kalabalık bir ekipte İskandinav ülkelerini gezdiler.

Bakan eşi ve çocukları, UBP genel sekreteri, eşi ve çocukları.

Dört İskandinav ülkesinin en pahalı otellerinde devletin kesesinden keyif çattılar.

Neymiş bizin yerli bir acente oralarda ofis açmış.

Bu acente niçin oralarda ofis açtı, acenteye ne gibi teşvikler verilecek, onları bir başka yazımızda konu edeceğiz.

Ama dünyanın bir ucuna ve en pahalı ülkelerine yapılan eş ve çocuklu geziler artık vatandaşın canını acıtıyor ve devletin ekonomisi en kötü günlerini yaşarken, cevizcinin çuvalından harcanan paralar, aslında vatandaşın cebinden alınan paralar.

Devlet bütçe açıkları varken, çalışan ve emeklisine hem de önümüzdeki sene sadece 200 TL gibi komik rakamlar öngörürken, onlar eş ve çocuklarla kralları kıskandıracak yurt dışı gezileri yaparak, vatandaşın gözünün içine baka baka dünya turları yapıyor.

Kendi ceplerinden ise tek kuruş harcamıyorlar.

Ve bunca yazdıklarımızdan sonra birisi çıkıp da ‘biz böyle bir şey yapmadık’ diyemiyorlar.

Aksine biz bunları yazdık diye, bize açıklama yapacaklarına, bizim çalıştığımız kuruluşların patronlarını bizi şikayet ediyorlar.

Allaha şükür ki yazdıklarımızın hepsi doğru olduğu için, bize yukarılardan tek bir tepki bile gelmiyor, yazılarımız engellenmiyor.

Bu kalabalık ekip sadece İskandinav ülkelerinde değil, İngiltere’de de üç gün boyunca lüks bir hayat yaşayarak, yine aileleriyle birlikte devletin kesesinden yiyip içmişlerdir.

En pahalı otellerde, en lüks odalarda, en pahalı viskileri yudumlayarak.

Ve devletin malının deniz, yemeyenin domuz zihniyetinin olduğu ülkemizde, bu gezilere katılanlar bile rahatsızlıklarını dile getirmeye, gezilerde yaşanan ihtişamdan vicdan azabı duymaya başlamışlardır.

Ülkemiz turizmine hiçbir getirisi olmayan bu gezilerde harcanan devletin, yani hepimizin parası, bir çoğunu üzerken, bir kısmının da artık dillendirmeye başlamasına neden olmuştur.

İşte bu konudaki bir okuyucu mektubu;

Levent Bey,

Siz Danimarka tatilini soyluyorsunuz ve geçenlerde de bunu İskandinavya olarak bahsetmiştiniz. Sizin bu uyarı yazınıza rağmen Londra'da da bu iş devam ediyor hatta cılkı çıkarılıyor.

Londra Fuarı 5 Kasım’da başlayıp 8 Kasım’da bitti. Normalde 9’u dönüş.

Oysa bakan 12 Kasım’da dönüyor hem de eşi ve oğullarıyla birlikte.

Londra’nın en lüks oteli Churchill Hyatt otelde. Tüm ödemeler devletten tarafından yapılıyor. Üstelik fuar bitip KKTC ekibi 9 Kasım’da ülkeye dönerken onlar 12 Kasım’a kadar aynı otelde kalıyorlar,

Bununla birlikte gecen yıl Hollanda’da da aynı sahneler tekrarlandı, eş ve çocuklar devlet parasıyla muhteşem bir tatil yaptı.

Bu gezilere katılan ekipteki diğer katılımcılarla bir görüşün onlar anlatsın size yurt dışında yaşanan padişahları kıskandıracak tatilleri…”

Sevgili okurlar ülkenin içler acısı durumu budur.

Ülkede vatandaş yaşanan olumsuzluklar nedeniyle isyan noktasına gelmişken, onlar hepimizle dalga geçer gibi devlet ensesinden dünya turuna devam etmekte, ama ne hikmetse bağlı bulundukları parti ve hükümet de sessiz kalıp suça ortak olmaktadır.