Kıbrıs meselesini merkeze alan bir cumhurbaşkanlığı seçimi var. Adaylar çerez tadında toplum hassasiyetini hissettikçe içten olmayan, klişe laflarla zaman zaman cinsiyet eşitliği, çocukların güvenliği meselesine dokunsa da, aslında hepimiz meselenin Kıbrıs müzakereleri ekseninde döndüğünü biliyoruz.

O zaman halk olarak, geç olmadan, üstü ötülmeden öğrenmek istediğimiz çok önemli bir mesele var. Adayarasının cumhurbaşkanı seçilecek kişinin müzakerecisi kim olacak?

Müzakereciden bahseden hiçbir aday yok. Ama Şubat 2014'te Eroğlu'nun imzaladığı metinde adımıza her türlü müzakereyi yapma yetkileri ile donatılmış bir müzakereci olması kabul edildi. Bu anlaşma imzalanırken Özersay zaten üç günlük müzakereciydi, bu şartları kabul etti. Akıncı ise, cumhurbaşkanlığı vizyonunu anlatırken, müzakerelere bu anlaşmanın bıraktığı yerden devam edeceğini ifade etti. Siber zaten önüne konan sofradan tatmak, verilen metinleri okumaktan öteye bir yaklaşım henüz sergilemedi.

O halde, bu adayların müzakerecisi kim olacak? Atanacak müzakerecinin tepeden inmemesi, halkın onayladığı birisi olması için, adayların hangi müzakereci ile çalışacağını söylemesi demokratik meşruiyet için gereklidir. Bu müzakerecinin geniş yetkilerle donatılması, kendisini bir anlamda başkan yardımcısı konumuna getirecek ama Kıbrıs'ın özel şartlarında adamızın geleceği için bir başkan yardımcısından da daha önemli kılacak.

Bu kişi her aday tarafından kim olarak saptanacak? Halkın mı, bizi idare etmeye meraklı ülkelerin mi onayı ile oraya oturtulacak?

Akıncı'nın müzakerecisi kimdir? Kendisi ile aynı idealleri paylaşmakta mıdır?

Siber'in Kıbrıs konusunda ortaya koyamadığı vizyon eksikliği müzakerecisinde de bizi gelip çarpacak mı?

Özersay kendinden daha yetkili bir müzakereciyi Eroğlu'nun kendisini hazmetmek zorunda kaldığı gibi hazmedebilecek mi? Edecekse bu kişi kimdir?

Eroğlu'na sormuyorum bile, o imkansızı başarıp seçilirse, Özersay derlerse, Özersay yine paraşütle atlayacaktır görüşmelere. Sahi, Özersay seçilmiş Cumhurbaşkanı’nın kendisini gönderdikten sonra geri almak zorunda kalmasının dinamiklerini anlatabildi mi bize? Eroğlu veya seçilmiş başka bir lider zaten Özersay’ı atamak dışında çaresizse o zaman bütün bu masrafa ve seçime ne gerek var?

Hani dünyanın parası ve vergisiyle, anlamsız ve halktan kopuk afişlerle gülümseyen, sözde halkla kucaklaşan, kahvelere giden bu adaylar, bir de gerçek bir noktadan müzakereci adaylarını da açıklasalar diyorum?

Nasıl olur?

Kendileri nasıl olsa bahane, müzakereci ise şahane!

Acaba kimdir?