Bunun başka bir açıklaması olamaz;
UBP ve DP, yerel seçimlerde CTP’den korktukları için işbirliği yapabilmek için şimdi de ‘genel seçim başka yerel seçim başka’ demeye başlamışlardır.
Belli ki yerel seçimlerin hassasiyet ve önemini halen kavrayamamışlar olsa gerek…
Varsa da yoksa siyaset!
Çünkü yerel yönetimlerin sadece halka iyi hizmet olduğunu bile kabul etmiyorlar.
CTP, yerel yönetimlerde genelde diğer belediyelere göre başarılı olduğu için her iki partiyi de bir korku sarmış ve bir çok bölgede ortak aday gösterebilmek için şimdi ide KADEM anketini ortaya koymaktadırlar.

Bu konuda Serdar Denktaş’ı bir nebze olsun anlayabiliriz.
12 vekilin 9 tanesi UBP’den kopup gelenler olduğu için üzerinde büyük bir baskı hissetmektedir.
Zira kendisiyle yaptığımız bir çok söyleşide Serdar Denktaş, DP’nin kendi adayları ile seçimlere girme arzusunu taşırken, içerideki 9 vekil, biraz da Saray’ın empozesi ile böyle bir işbirliği için kendini zorunlu hissetmektedir.
Sonuçta DP, UG ile birlikte yıllar sonra kötü gidişe dur demiş ve 93 seçimlerinden sonra en fazla oyu yine onların sayesinde almışlardır.
Ve onlara karşı bir vefa borcu olduğu düşüncesiyle istemeye istemeye UBP ile seçim ittifakı yapacak ve aslında UBP’ye can simitliği yapacaktır.

Genel seçim ayrı yerel seçim ayrı söylemi saçmalıktan başka bir şey değildir, ardından da CTP korkaklığı vardır.
Olayın etik kısmı da ayrı tabi ki!
CTP ile iktidar olacaksın, hele de son açıklamalarla ‘şimdi birbirimizi daha iyi anlıyoruz’ diyeceksin, sonra da bir takım baskılara göğüs geremeyip iktidardaki ortağına karşı halen sabıkalı bir parti ile ittifak arayışına gireceksin…
Neymiş efendim KADEM anketinin sonuçları da UBP-DP ittifakını ön görüyormuş.
Hadi oradan!


2 Ay sonrasına randevu!

“Sn. Özadam,
Geçen hafta Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi'nin randevu sistemi için yazdıklarınızdan sonra ben de yaşadıklarımızı anlatmak istedim. Birkaç hafta önce annemin kuzenini bir kalp krizine kaybettikten sonra annem de uzun zamandır gelip geçen göğüs ağrıları çektiğini söyledi. Ben de kontrol ettirmesi için ısrar edip, bizzat randevusunu almak için aradım.
Sistem düzelmiş olduğundan olacak ki 4-5 denemeden sonra ulaşıp; iki gün sonrasına randevusunu alabildim. Annem 25 Şubat’ta hastaneye gitti ve doktor ile görüştü. Tahlilleri ve tetkikleri için randevu yazıldığında ben şok oldum. Tahlil paneli için kan verme 18 Nisanda, Eko 22 Nisan’da ve Efor testi 29 Nisan’da yapılacakmış.
Eğer bir testin yapılması için 2 ay sonraya randevu veriliyorsa, bu "hasta olan ölsün, kalan sağlar bizimdir" mantığıdır. Fonksiyonel bir sağlık sisteminde ki bunu birinci elden gördüğüm İstanbul ve Manchester’e kıyaslayarak söyleyebilirim- tetkikler hasta kabul edildikten en fazla bir hafta içinde tamamlanır. Milyonluk şehirlerde bile hastanın kabul için bekleyeceği süre iki haftayı geçmez. Bizde ise diğer servislerde haftalar sonrasına randevu verildiğini siz de yazmıştınız.
Saygılarımla..”
(Ali Tuncay)


MESAJ KUTUSU

Sayın Halil ORUN, UBP ile DP arasında kiriz nedeni oldunuz. Size diş bileyen DP’liler ‘oy vermeyiz’ diye diretince ortalık toz duman oldu. İttifak olsa bile size oy vermeyecek UBP ve DP’lilerin sayısı tahmin ettiğinizden de çok fazla…KADEM anketinde bile kendi partililerinizin büyük bir bölümü artık sizi istemediklerini belirttiler. Gerisini siz düşünün artık.

Sayın Kandemir BEROVA, son günlerde mangal başında olduğu gerekçesiyle hastasına gitmeyen bir doktordan bahsediliyor. Hipokrat yeminini unutan bu doktor arkadaş kim acaba, haberiniz var mı?

Sayın Metin KARADERİ, kurumda müdür muavinliği göreviniz nihayet size teslim ediliyor. O kadar sorumluluk gerektiren imza atıp da makamda olmamanız zaten biraz acayip kaçıyordu. Hayırlı olsun…

Sayın Mehmet ZAFER, KADEM’in anketine göre siz de bölgenizde artık istenmeyen adam ilan edildiniz. Bu işi tadında bırakıp emekliliğinizin keyfinizi yaşasanız diyoruz. Yine de tercih sizin tabi ki…

Sayın Faiz SUCUOĞLU, artık Lefkoşa dışına çıkmanız için yüksek tepelerden mesajlar gelmeye başladığına göre göz ardı etmemek lazım değil mi? Zaman ve zemin biraz daha uygun olacak gibi görülüyor. Uyanık olmakta yarar görüyoruz.

Sayın Ahmet BENLİ, belediye çalışanlarını toplayıp 2014’de yapılacakları konuştuğunuza göre bu iş tamam demektir. Ayrıca yeni dönemde 15 istihdam yapacağınızı da söylemişsiniz. İsimlerin de belli olduğu iddia ediliyor.

Sayın Tahsin ERTUĞRULOĞLU, son günlerde adınız Ay Napa milletvekili olarak anılmaya başlanmış. Hayırdır perde gerisinde bilmediğimiz bir şeyler mi var yoksa? Başımıza taş düşecek desenize!

Sayın Harun DENİZKAN, bazı siyasiler köy gezilerinde ‘Realist almayın’ propagandası yapmaya başladılar. Demek ki rahatsız oldular, demek ki doğru yoldasınız. O zaman yola devam…

Sayın Hasan TAÇOY, UBP ile seçim ittifakı yapmamaktan yana tavır koymuşsunuz ama bunu telaffuz etmekten kaçınmışsınız. Oysa biz sizi sözünü dudaktan esirgemeyen bir silasetçi olarak bilirdik.

Sayın Mehmet HARMANCI, kablo ile elektrik konusunda sorduğunuz soru bana biraz abestle iştigal geldi. AKSA’nın patronları buraya Türkiyeli bakanlar ile gelip bu işi aylar önceden bitirdiler. Uyanın da balığa gidelim…

Sayın Cafer GÜRCAFER, Müteahhitler Birliği başkanlığı adaylığınız için kimse bir şey söyleyemez ama belgesiz oy kullandırmaya çalıştığınız bazı üyeler nedeniyle genel kurula gölge düşürdünüz.

Sayın Ali TEKTAN, UBP’den Sümer Aygın’a karşı aday olmaya hazırlandığınızı duyduk. Elbette en doğal hakkınız ama Gürkan Kara bu işi çoktan bağladı diyorlar. Göz ardı etmemek lazım değil mi?

Sayın Mehmet ADAHAN, DP’liler geçmiş dönemde partiye attığınız kazık nedeniyle epey huzursuzluk duyuyorlar. Güven konusunu halledebilirseniz ne ala, aksi halde sürprizlerle karşı karşıya kalabilirsiniz…

Sayın Mete TÜMERKAN, BRTK giderlerinde yüzde 10 indirime gidileceği yönündeki açıklamalarınız çalışanlar arasında huzursuzluk yaratıyor. Bu da 100’e yakın kişinin kapı önüne koyulacağı demektir. Bunun mutlaka başka bir formülü de olmalı…

Sayın Aykut ÜRETİCİ, biz artık Mağusa Hastanesi’nin yatırlar üzerine inşa edildiğine inanmaya başladık. Yaşanan bu kadar talihsiz olay başka türlü nasıl izah edilir değil mi?

GÜNÜN FOTOĞRAFI



Günün Fıkrası

Pişmanlık


Seksenlerinde bir amca her gün parka gider, hafif bir yürüyüş yapar ve bir kanepeye oturur, gelen gideni seyreder ve günlerini böylece geçirirmiş.
Bir gün yine seksenlerinde bir teyze amcanın oturduğu kanepenin öbür ucuna oturmuş.
Havanın güzelliğinden falan bahsederken akşamı etmişler.
Amca teyzeyi evine akşam yemeğine davet etmiş. Birlikte bir şeyler pişirip yemişler yanında da biraz kırmızı şarap...
Amcam teyzemi yatağa davet etmiş. İkisi de yılların dulu. Neden olmasın diye düşünmüş Teyzem.
Bir iki öpüşme falan derken iş çığırından çıkmış ve bir müddet sonra ikisi de mutlu ve yorgun uzanmışlar sırtüstü.
Amcam içinden söyleniyormuş sigarasını içerken:
-Tuh be, kız olduğunu bilseydim bu kadar zorlamazdım!
Teyzem de içinden diyormuş ki:
-Hay Allah, bu yaşta becerebileceğini bilseydim külotlu çorabımı çıkartırdım.