Geçen ay radyo programında Başbakan Özkan Yorgancıoğlu’na DP’den yediği kazıkları sormuştum…
Hani şu UBP ile ittifak meselesini…
Gayet kararlı bir şekilde ‘bizim için hükümet programı önemlidir’ diye yanıt vermişti…
Hoş ben onların yerine olsam beni boynuzlayan ya da boynuzlamak isterken bunu beceremeyen ama yine de belli bölgelerde aday göstermeyerek UBP ile ittifak yapan ortağımı çoktan boşar ve ülkeyi seçime götürürdüm ama bu konuda CTP’yi de anlamak mümkün çünkü yen bir seçimin hiçbir şeye derman olmayacağını bilmeyen yok…
Olan dün bizim Önder Sennaroğlu ile programımıza oldu…
Meclis’te Anayasa değişikliği görüşmeleri için programı iptal ettik…
Ettik de ne oldu, nisap sağlanamadı ve görüşme Perşembe gününe ertelendi…
Ya da Başbakan öyle diyor diyelim!
Zira DP-UG genel sekreteri Hasan Taçoy, Başbakanı yalanladı ve Anayasa değişikliğini görüşmek için Pazartesine kadar süre istediklerini açıkladı…
Hadi aradaki nüans farklılıklarını bu seferlik görmemezlikten gelelim…
Mehmet Çakıcı’nın açıklaması halkın düşüncelerine güzel tercüman oldu…
“Bu mecliste olmaktan utanç duyuyorum…”
Bu konuda hiç yalnız değil!
Ben de artık bu ülkede gazetecilik yapmaktan utanç duyuyorum, siyasilerin palavralarını kamuoyuna yansıttıkça, bunlara yorum yaptıkça kaslarımın gerildiğini hissediyorum…
Ama madem ki hala utanç duymayanlar var madem ki hala bal keseden sallıyorlar, demokrasi varsa bu memlekette onlara da saygı(!) duymak lazım…
Şimdi kalkıp da kimse Çakıcı’ya ‘istifa et o zaman’ demesin…
Bırakın da birkaç cesur yürek kalsın içeride!
Gelelim Anayasa değişikliğine;
UBP ve DP diyor ki;
“Aceleye ne gerek var?”
UBP’yi anlarız!
Ama aynı opsiyonu DP’ye tanıyamayız!
DP’nin bu konudaki fikirleri kendini bağlar ama eğer KKTC hükümetinin küçük de olsa ortağı ise toplumun tüm kesimlerini bağlayacağından arızalı bir düşünce tarzıdır…
Hükümet programını imzalayıp makamları dolduracaksın iş protokolü uygulamaya gelince ‘aceleye ne gerek var’ diyeceksin…
İşin özü CTP-BG 8 aylık hükümet döneminde DP’nin şamar oğlanı haline gelmiştir.
Ve hala o koltuklarda oturmaya devam ederse toplumun gözünde küçülüp gidecektir…
Ne uğruna?
Onu da kendileri cevaplasın!
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Doğuş DERYA, dün anlı şanlı bir sendika başkanı eşini süpürge değneği ile dövüp hastanelik etti. Hadi bakalım şu meclisteki cesur tavırlarınızı bu konuda da bekliyoruz. Polis bu konuda isterseniz size bilgi ve isim verecektir…
Sayın Hüseyin BARBET, adaylık başvurunuz iptal edilince ülkenin ünlü avukatlarından Fuat Veziroğlu’nu kendinize vekil tayin edip işi durumu mahkemelere taşıdığınızı duyduk. Hakkınızda hayırlısı artık…
Sayın Vural TABAK, iki ayaklı bir köpek tarafından yerel seçimler nedeniyle feci şekilde dövüldüğünüzü öğrendik. Kimin yaptığı da söylendi ancak bunu ancak siz kendi ağzınızla açıklarsanız yayınlayabiliriz…
Sayın Derviş EROĞLU, şeker hastalığı nedeniyle iki ayağı birden kesilen vatandaşımızın akülü aracını bir hatırlatma ihtiyacı duyduk. Artık Biden de gittiğine göre kendinize gelmişsinizdir değil mi?
Sayın Serdar DENKTAŞ, Alayköy sanayi bölgesinde el altından hem de alakasız kişilere sanayi arsası verildiğini duyduk. Her gelene dağıtıyor musunuz yoksa belirgin özellikleri mi olmalı?
Sayın Çağlayan CESURER, akıllı sayaç ihalesi için epey heyecanlı açıklamalar yaptınız ama son gelişmeler üzerine nedense hiç sesiniz çıkmadı! Sizin bu konuda bizden daha çok şey bildiğinize inanıyoruz…
Sayın Osman KORAHAN, Kıb-Tek yönetim kurulu üyeleri ve akıllı sayaç ihalesi için gösterdiğiniz hassasiyetten dolayı teşekkür ederiz. Ülkede halen boynunu  bükmemiş insanların olduğunu görmek buzu umutlandırıyor…
Sayın Günay KİBRİT, yerel seçimler öncesi bütün adayların ekipleriyle birlikte engelli insanlarımızı ziyaret etmesinde sizce yanlış bir şeyler yok mu? Lütfen derneğinizi onların seçim malzemesi yapmayın olur mu?
Sayın Cemil KARZAOĞLU, sırf yıllık izinlerini kullandı diye bir çalışanınızın görev yerini değiştirmeye kalkmak da neyin nesi? Bu işin ardında başka bir şeyler varsa açıklayın da hep birlikte bilelim. Bu sıralar gözümüz üzerinizde bilesiniz!
Sayın Aykut ÜRETİCİ, Mağusa Devlet Hastanesi’ne ihtiyaç için yeni bir kafeterya kazandırmanız yönündeki çalışmalarınız memnuniyet verici ama yeri konusunda çalışanlardan şikayetler geliyor. Bir daha değerlendirmekte yarar görüyoruz…
Sayın Ahmet BENLİ, cadde ve sokakları yine çiçeklerle bezeyip biz Lefkoşalıları çileden çıkarmayı başardınız. Kendimizi bu konuda çok talihsiz hissediyoruz. Alacağınız olsun sizin…
Sayın Sibel SİBER, Kıbrıs’ta barış dili konuşulması konusunda elbette haklısınız ama karşı tarafı buna uymuyorsa ve AP seçimlerinde bile önünüze engel koyuyorsa tek yanlı barış dili biraz saflık olmaz mı?
Sayın Zeki ÇELER, Saray ile içli dışlı olmanız bazı CTP’lileri küplere bindirmiş diyorlar. Her zaman barış ve demokrasiden gem vuranlar düşman olsanız acaba göbek mi atacaklar dersiniz?..
Sayın Zorlu TÖRE, AP seçimlerinde yaşanan olumsuzluklardan sonra bazı kişilere kına vermek için sipariş verdiğinizi duyduk. Size de bu konuda iyi malzeme çıktı değil mi? Vurun bakalım abalıya!
Sayın Hasan ÖZTAŞ, Geçitkale’de en yakın rakibinizden üç puan önde olduğunuzu öğrendik. Yatın kalkın partinize dua edin zira rakipler Habeş partisi gibi daha araziye bile inemedi…
Sayın İrsen KÜÇÜK, yeni villanızın mermerlerini döşemek bile bir ay kadar süre almış. Bir an önce yerleşin de mangala geleceğiz haberiniz olsun.
 
 

 
Günün Fıkrası
 
Kadın ne ister?
 
Adamın biri California'da bir kumsalda yürürken ayağı eski bir lambaya takılmış, adam lambayı kumların içinden çıkarmış. Dalgasına belki cin çıkar deyip ovalamış lambayı, harbi harbi cin çıkmış. 
Adam çok şaşırmış, cin başlamış konuşmaya:
- Tamam, tamam. Beni lambadan kurtardın vs...
- Bu, bu ay içinde dördüncü çıkarılışım ve bu işten sıkılmaya başladım bu yüzden 3 dileği unut. Sadece 1 dilek hakkın var!
Adam oturmuş ve bir süre düşünmüş ve:
- Her zaman Hawaii'ye gitmek istedim ama uçaktan korkarım ve deniz beni çok tutar. Benim için Hawaii'ye bir köprü yap böylece arabayla oraya gidebileyim
Cin gülmüş ve: 
- Bu imkansız. Bu işin lojistiğini düşün! Köprünün ayakları nasıl Pasifik'in dibine ulaşabilir? Ne kadar beton gerektiğini, ne kadar çelik gerektiğini düşün. Hayır, başka bir dilek düşün.
Adam tamam demiş ve gerçekten güzel bir dilek düşünmeye başlamış. En sonunda: 
- Dört kere evlendim ve boşandım. Bütün karılarım her zaman duyarsız olduğumu ve onunla ilgilenmediğimi söylerdi. Bu yüzden, kadınları anlayabilmeyi diliyorum... Nasıl hissettiklerini ve neden ağladıklarını, bir şey söylemedikleri zaman gerçekten ne istediklerini...onları nasıl gerçekten mutlu edebileceğimi bilmek istiyorum...
Cin cevap vermiş: 
- Köprü iki şeritli mi olsun dört şeritli mi?