Doğa korkunç bunaltıcı sıcaklar ve bazende katlanılmaz soğuklarla ani bastıran sağnak yağışlarla yazları büyük yangınlarla dünyadaki durumun iyi olmadığını bize artık eskisinden daha fazla hatırlatıyor.

 Peki, bizler doğanın bize verdiği bu uyarıları  dikkate alıyor muyuz? Önlem alıyormuyuz.

Hayır.

Bunu anlamamakta ısrar etmeye devam ediyoruz.

Halbuki kişisel olarak herbirimizin bu sürece katkı koyabileceği  birçok çaba olduğu ortada.

Yerel ölçekte rüzgar ve güneş gibi alternatif enerji kaynaklarından yararlanabiliriz.
Kimyasal gübre kullanımı, bir sera gazı olan azotdioksit emisyonunu da artırır. Azot ve fosfor içeren gübrelerin kullanımını azaltabiliriz. 

 Enerji dostu ampuller kullanabiliriz.Televizyonlar bekleme konumunda bırakmayıp Klima yerine vantilatör kullanabiliriz.

 Evlerimizi ısı kaybına karşı yalıtabiliriz. Diş fırçalama, bulaşık yıkama, traş esnasında muslukları açık bırakmayabiliriz.

 Daha az su tüketen yeni teknoloji klozetler kullanabilir. Çamaşır suyu tüketimini en aza indirebiliriz.

Akan tesisatları onarıp.Hortumla sulama ve yıkama yapmaktan vazgeçebiliriz.Toplu taşımayı özendirici tedbirler alabiliriz. Kısa mesafelere arabayla gitmek yerine bizim için zor olacak ama  yürüyebiliriz. Kurşunsuz benzin tüketen araçlar tercih edip  ,uzun duraklamalarda aracın kontağını kapatabiliriz

Geri dönüşümü bir yaşam tarzı olarak benimseyip alışveriş sırasında aşırı tüketimden kaçınabiliriz.  Uzun ömürlü ürünlere yönelebiliriz.Geri dönüştürülemeyen ambalajlarda satılan ürünleri almayabiliriz. Başta PVC olmak üzere, plastik ambalajlardan kaçınıp şişe ve kavanoz gibi cam ürünler tercih edebiliriz. Alışverişlerde plastik poşet kullanmaktan vazgeçebiliz Ve Bilgisayarlarımızı bekleme konumunda bırakılmayabiliz.

Biraz olsun kafamızı o cep telefonlarından kaldırabilsek görüyorsunuz ya dünya için çocuklarımız için yapabileceğimiz iyilikler olduğu ortada.

Tüm bu yapabileceklerimize rağmen Küresel ısınma alabildiğine artıyor.Biz ise deve kuşu misali başımızı kuma gömmekle yetiniyoruz.

Bilimin tüm uyarılarına rağmen enerji şirketleri fosil yakıt üretimini artırmayı amaçlıyorlar. Bu alana büyük yatırımlar yapıyorlar. Halbuki insanlık olarak fosil yakıt tüketimini hızla azaltmamız gerekiyor. 

Önümüzdeki 15 yıl küresel ısınma açısından belirleyici. Bu çok kısa bir süre. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’ne (IPCC) göre ısınmanın 1.5 derecenin üzerine çıkmaması için 2030 yılına kadar petrol ve doğal gaz üretiminin yüzde 20, 2050’ye kadar yüzde 55 oranında azaltılması gerekiyor. Dev enerji şirketlerinin planları bu hedeflerle uyuşmuyor. Onlar üretimi artırmayı planlıyorlar. Bu durum gezegenimizin, insanlığın ve diğer canlı türlerinin geleceği açısından ciddi tehlikeler doğuruyor.

New York'ta 7. sınıf öğrencisi olan 13 yaşındaki Alexandria Villasenor'un ilk olarak 9 hafta önce başlattığı "iklim grevi", global bir harekete dönüşmeye başladı.

 "İklim grevi" hareketine katılan öğrenciler, cuma günleri okula gitmek yerine sokağa çıkıp siyasi örgütlerin iklim değişikliğine karşı gerekli önlemleri almamalarını protesto ediyorlar. 

"İklim için okul grevi"  ilk olarak Villasenor'un 2018 Aralık'ta bir cuma günü okula gitmeyip New York'ta bulunan Birleşmiş Milletler binasına yürümesiyle başladı.

 Bu eyleme o günden sonra her cuma devam eden Villasenor'un ilginç protestosu ilk önce yerel, daha sonra da dünya medyasının dikkatini çekti.

9 haftadır her cuma bu grevi sürdüren Villasenor’a bu hafta en az bir düzine ülkeden ve 30 farklı ABD eyaletinden okullar da katılacak.

Ayrıca  Çin’den öğrenciler de Villasenor’a onun hareketine katılmak istediklerini bildirdi.

Öğrenciler şunu talep ediyor: Ülkeler önümüzdeki on yıl içinde fosil gaz emisyonlarını yarıya indirmeli.

Öğrencilerin sloganı da dikkat çekiyor: "Çocuklar artık yetişkinlerin dünyayı kurtarmasını beklemeyecek".

 ‘’ Biz daha çok küçüğüz ve büyüklerimizin bize bozulmuş bir gezegen emanet etmelerine izin vermeyeceğiz.Bizde temiz havayı solumak alabildiğince doyasıya içimize çekmek istiyoruz.Bizde Denizlere ırmaklarımıza korkusuzca girmek sıcaklarda kavrulmak istemiyoruz’’.

Bizde de  çocuklarımızın çok yakın bir gelecekte''Elektrik bacalarından çıkan dumanlarla kanserden ölmek ,Sel sularında boğulmak istemiyoruz'' diyerek  biz büyüklerden umudunu kesmesi yakındır.